AB, Türkiye ve İMF Ülkemizin iç ve dış borçları rekor üstüne rekorlar kırmaktadır. Son olarak verilen bazı bilgilere göre borçları yaklaşık olarak 320 milyar $ civarında olduğu bildirilmektedir. Son yıllarda bu borcun azalması beklenirken rakam olarak devamlı artış görülmektedir. Hükümetin beyanlarından alınan bilgilere göre de borçların bitirilmesi ve kapanması en azından şimdilik öngörülmediği adeta vurgulanmaktadır. Bunun yanında ülkemizdeki bazı iddialara göre yaklaşık olarak 48 milyar $ civarında bir sıcak para dolaşımı mevcuttur. Bu para piyasalarda adeta bir tahrip gücü yüksek bomba gibi serbestçe dolaşmaktadır. İstendiği zaman istendiği yönde idaresi mümkün olan bu paranın azalması ve ani çoğalması mali sarsıntılara kolaylıkla yol açabileceği de bildirilmektedir. Bu sıcak paranın çoğalması dolar ve diğer döviz kurlarını kolaylıkla aşağıya çektiği, onun azalmasının da döviz değerlerini ters yönde hareket ettirdiği bildirilmektedir. Hatta sıcak paranın piyasadan ani çekilişinin de ülkede mali krize bile sebep olabileceği iddia edilmektedir. Kısacası Türkiye finans sisteminin oldukça kırılgan olduğu sanılmaktadır. Piyasa dengesinin sıcak parayı idare edenlerin elinde olduğu düşünülmektedir. Ülkede enflasyon indi, fakat istihdam konusu hala düzelemedi. İşsizlik artmakta ve özellikle yüksek tahsilli gençlerimiz iş bulamamaktadır. Dışa doğru beyin göçü hızla devam etmektedir. İşsizler çoğalmakta ve yoksulların sayısı artmaktadır. Açlık sınırı içinde olanların sayıları da gittikçe çoğalmakta. Öte taraftan belediyeler fakirlere yardım etmeye çalışmaktadır. Değişik vakıflar bu boşlukları doldurmaya çalışmaktadır. Fakat bu durum da nereye kadar devam edebilir? Üniversitelerimiz ve "YÖK" Türkiye'nin sanayisi bir yere kadar gelişmiş durumdadır. İhracatta sanayi mamulleri yaklaşık % 80 civarına yükselmiştir. Ancak bilimsel araştırmalarda üniversitelerimiz neredeyse yerinde saymaktadır. Ülkede 80 küsür üniversitemiz mevcuttur. Bunların hiçbiri dünyadaki ilk 500 üniversite arasına (Bilimsel araştırma bakımından) girememiştir. Öte yandan arzumuz, YÖK idaresi altındaki Üniversitelerimizin İdeolojilerle değil ilimle uğraşmalarıdır. Çünkü Türkiye'nin geleceği onların elindedir. Şu andaki durumda, Türkiye gelirler hacmi olarak Dünyanın ilk 20 ülkesi arasında yer almaktadır. Ama Araştırma ve Teknoloji bakımından ise ancak 50. sırada bulunduğu iddia edilmektedir. Bu ise bizim için hem büyük ayıp hem de gelecek için çok kötü bir nottur. Üniversitelerimizdeki gençlerimizin de araştırmaya dönük yetiştirilmedikleri anlaşılmaktadır. Üniversite araştırma programları çok düşük ve araştırma için ayrılan ödenekler de çok yetersizdir. Eski köklü devlet üniversitelerimiz ise suskun görülmektedirler. Anlaşılan bu sistemin çalışması pek verimli olmamaktadır. Buna en kısa zamanda çare bulmak gerekmektedir. Ülkemizde bu YÖK konusu bir an önce ele alınması gerekir. Çünkü şu andaki YÖK ülke yararına bir şeyler yapamamakta ve bilimsel açıdan yeterince faydalı olamamaktadır. Öte yandan ülkedeki üniversite hocalarımız ülkemizin sanayi, teknoloji ve diğer ekonomik kurumlarıyla işbirliği işinde görülmemektedir. Bu mefhumlardan şimdilik neredeyse uzak durmaktadır. Bazı kuruluşlarda bu işbirliği olsa dahi bu durum çok yetersiz düzeyde kalmaktadır. Ülke kalkınması için ise bu durum elzem sayılmaktadır. Üniversite-sanayi işbirliği tüm dünyada başarılı bir şekilde uygulanmaktadır. Tüm bunların yanında şu andaki YÖK sistemi adeta bir fren şeklinde yeni üniversitelerin de kurulmasını zorlaştırmaktadır. Şu anda kurulması istenen birçok ( bildiğim kadarıyla 15 kadar) devlet ve vakıf üniversitesi neredeyse sırada beklemektedir. Şu anda YÖK sanki devlet içinde bir devlet gibi hareket etmek istemektedir. Kendi fikirlerine ve inançlarına adeta kilitlenmiş ve ondan ötürü halkın ve öğrencilerin menfaatlerini sanki ikinci planda görmektedir. Bu durum da ülkemize ve milli eğitimize zarar vermektedir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006