logo
19 NİSAN 2024

'Atatürk'ü yanlış adamlar savundu'

Attila İlhan'ın, "Mustafa Kemal'in en büyük talihsizliği, onu savunmaya kalkışanların yanlış adamlar olmasıdır" tespitini hatırlatan tarihçi yazar Emre Polat, "Attila İlhan'ın ebediyete intikalinden çok kısa bir süre önce yaptığı bir diğer tarihi tespit de 'ulusal hareketin merkezi Haydar Baş Hoca'dır' cümlesidir" dedi
24.10.2017 00:00:00
İstanbul'da düzenlenen Attila İlhan ve Oktay Sinanoğlu'nu Anma Programı'nda konuşan tarihçi yazar Emre Polat'ın tebliğini önemine binaen aynen aktarıyoruz:

"Beni bu işe sardıran, bilir misiniz ki, FKP üyesi bir Fransız arkadaşımdır. Bir akşam, (akşam mıydı?) St-Michel Bulvarı'nda otobüslerin fren lambaları kırmızı kırmızı parıldarken, sizin diyor, devrimci bir lideriniz olacak, adı neydi onun, Mustafa Kemal mi, nedir tutumu, Sunyatsen'e göre nereye koyabilirsin, sağa mı sola mı? Ana ilkeleri nelerdir? vs. Donakaldığımı hatırlıyorum. Söyleyebileceğim son derece genel, handiyse anlamsız şeyler. 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak bastı, memleketi düşmanlardan kurtardı, falan filan. Bir anda, bu delikanlıyla 'Gotha Programı'nın Eleştirisi' ya da 'Tarihsel Şiddetin Rolü' üzerinde takır takır tartışabildiğimi, oysa onun bana ülkem, ülkemin devrimci lideri konusunda sorduklarını cevaplamakta aciz ve çaresiz kaldığımı görüp utanıyorum."

Merhum Attila İlhan'ın Atatürk'ü anlama ve araştırma çabası işte böyle başlıyor.

Hayatı, bize dayatılan seçenekleri sorgulamakla geçen İlhan'ın yazdığı eserlerinin önemli bir bölümü "hangi" sorusuyla başlıyor.

O "Hangi Atatürk", "Hangi Sol", "Hangi Batı" diye eserler kaleme alıp bu soruyu sordukça bize dayatılan Atatürk, Sol ve Batı'nın gerçek yüzünü ortaya koyarak tarihe önemli birer kayıt düşüyor.

Bu yönüyle Türk kültür mirasının yetiştirdiği en önemli mütefekkirlerinden Attila İlhan'ın Atatürk tespitleri Türkiye'de taşları yerinden oynatmış ve özellikle Sol dünyanın Mustafa Kemal algısını adam akıllı silkeleyerek yerli yerine oturtmuştur.

"Siz Osmanlı ülkesinde, 'milli kararlara dayanmak', 'meşruluğu' bunda aramak ne demektir bilir misiniz? Padişahı ve halifeyi silmek, hiçe saymak demektir! Mustafa Kemal, Amasya Tamimi'nden itibaren, Osmanlı meşruluğunu reddetmiş, tarihsel meşruluğu önemsemiştir. Buysa, 'ihtilal'in ta kendisidir" diyen İlhan, Mustafa Kemal'in iç içe üç büyük eylemini; emperyalizme karşı kurtuluş savaşı, padişaha karşı demokratik devrim, toplumun millet aşamasına dönüşümü şeklinde özetler. Ona göre, Mustafa Kemal, Padişaha başkaldırdığı zaman ihtilalci, devraldığı toplumu dönüştürmeye koyulunca inkılapçıdır.

Ona göre şapka giymek değil, padişahı indirmektir ihtilal olan!

 'Bütün i'lerin noktaları kendiliğinden yerini bulur'

Mustafa Kemal'in verdiği mücadelenin emperyalizm ve işbirlikçilerine karşı verildiğini vurgulayan İlhan, bu mücadelede işbirliği ve ihanet halindeki tüm unsurların ortadan kaldırıldığını hatırlatarak, İttihatçı bazı önderler, ajanlar, sarıklı ihanet çeteleri, işbirlikçi Nakşilerin asıldığının özellikle altını çizer. Tarihten günümüze uzanan çizgide Nurculuk ve Nakşiliğin, emperyalist ABD'nin tam da istediği şekilde yapılanmalar olduğunu özellikle vurgular.

Osmanlı masonluğunun üstadı, Selanik komprador burjuvazisinin evladı sivil İttihatçıların önderi Cavit Bey'i kurtarmak için İngiltere Kralı V. George'un nasıl kıvrandığını, Çankaya'dan ricacı olduğunu hatırlatan Attila İlhan şu tarihi tespiti yapmayı ihmal etmez:

'Bütün i'lerin noktaları kendiliğinden yerini bulur.'

İşte bu i'lerin noktalarının kendiliğinden yerini bulmasını kolaylaştırmaya çalışan İlhan teker teker asırlık yanılgıları orta yere koyar.

Şöyle der İlhan: "Söz gelişi Mustafa, bıçak gibi keskin bir toplumcu olduğunu söyler. Mustafa Kemal'i tanımaz, bunu yapmakla ülkenin geçirdiği bir demokratik devrimi hiçe saydığını, böyle toplumsal bir olayı hiçe sayarak sosyalist bir dönüşümü hiçbir toplumsal kökene oturtamayacağını unutur.

Sözgelişi Ahmet, açıkça söylemez ama biliyorum gizliden gizliye şeriatçıdır, en azından tutucu, Türkiye'nin keferenin tasallutundan kurtarılmasını diler de, bu işi savaşarak yapan Mustafa Kemal'i hesaba katmaz, buna karşın Alman emperyalizmini memleketin harim-i ismetine sokan Abdülhamid'i ve önemini abartır. Neden hep aynı neden, sağcısı da solcusu da, gerçekte şu son otuz yıllık iktidarların muhalifidirler, oysa şu son otuz yıllık iktidarlar, Mustafa Kemal'in devrimini yozlaştıra yozlaştıra sistemin denetiminde Filipin demokrasisi kılığına sokmuş ama bunu Atatürkçülük etiketi altında yapmışlardır, bu da  giderek Atatürk'e karşı olunmasını olağanlaştırır."

İlhan'ın "son otuz yıllık iktidarlar"dan kastı İnönü dönemidir. İlhan'ın Atatürk açılımında İnönü ve döneminin ayrı bir yeri vardır. Çünkü İlhan'a göre İnönü ile ortaya çıkan Atatürkçülüğün Mustafa Kemal ve devrimleriyle uzaktan yakından alakası yoktur, olamaz da.

İlhan'a göre "Mustafa Kemal yeni bir ülke yapmayı istiyordu, İnönü ise bu ülkeyi Batılı emperyalist sistemin ülkelerine benzetmeyi."

"İsmet Paşa diktasının özellikleri Kemal Paşa döneminin özellikleri sanılmak gibi berbat bir yanılgıya düşülmüştür. Hepimiz ama özellikle Türk solu, kendimizi bu yanılgıdan kurtarmak zorundayız" diyen Attila İlhan İnönü döneminde dayatılan Atatürkçülüğü şöyle özetler:

"Kestirmeden İnönü'cülük dediğim o resmi Atatürkçülük en mükemmel ifade ve uygulamasını 40 yıllarında bulur ki, o da faşizan bir dikta, Tanzimat türünden bir Batıcılık, üstyapısal kültür aktarmalarıyla kişilik kaybını ilerleme sayan tatlısı Alafrangalığıdır."

İlhan'ın İnönü dönemiyle ilgili yaptığı şu tespit oldukça önemlidir:

"İnönü, Kemal Paşa'nın ölümünden sonra, biraz da dünya savaşını bahane ederek, toplumumuzdaki Kuva-yı Milliye atılımını dondurdu, Müdafa-i hukuk dönemindeki toplumsal atılganlığı ise bürokrat birtakım kurumlara dönüştürerek frenledi. Atatürkçülük, o tarihten sonra Atatürk'ün yaptıkları ya da yapmayı tasarladıkları değil, yapılmakta olanların, ona yakıştırılmasından ibarettir."

Kuyruk acıları olanlar Atatürk'e saldırıyor

Attila İlhan, hem sağdan hem de soldan Atatürk'e düşmanlık edenlerin aslında karşıt şeyler söylüyor gibi gözükseler de aynı kaynaktan beslendiğini belirterek, "Türkiye'de sağın da solun da Mustafa Kemal'e bakışı nesnel gerçeklere, tarihsel verilere değil kuyruk acısına dayanıyor" diyerek, asırlık düşmanlık projesinin ipliğini adeta pazara çıkarmış olmuyor mu?

"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim  fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir" diyen Mustafa Kemal Atatürk'ün büstlerinin milli bayramlarda meydan meydan dolaştırılmasının İnönü'nün Atatürkçülüğü nasıl putperestleştirdiğinin örneği olarak ortaya koyar Attila İlhan.

"? Aslında kültürel alanda Atatürkçülük, ne İslam düşmanlığı ne de Batı hayranlığıdır. Kültürel açıdan Atatürkçülük, Türk kültürünün ulusallaşarak, evrensel boyutlara ulaşmasının savaşını vermektir.

Çünkü Atatürk, bir ortaçağ imparatorluğundan, çağdaş bir ulusal devlet yaratma çabasını simgeler?" diyerek Emre Kongar'dan alıntılayan İlhan, devamla  "Batı kültürüne teslim olduğu söylenen genç Cumhuriyet, Batı uygarlığına tek dişi kalmış canavar, diye haykıran bir şiiri ulusal simge yapmıştı" tespitiyle Mustafa Kemal ve devrimine "Batıcı" yaftasını vuranları sükut-u hayale uğratmıştır.

Günümüzde özellikle emperyalist devletlerin başını çektiği birtakım devletlerin bürokratlarını ısrarla ve bilinçli olarak Mustafa Kemal'i batıcı, batı yanlısı olarak gösterdiğine işaret eden İlhan, Mustafa Kemal'in bırakın batıcı olmayı batıcılara ne yaptığını bakın nasıl özetliyor: "Mustafa Kemal paşa batıcıları ne yaptı biliyor musunuz, bir güzel astı! Batı yandaşlığı Mustafa Kemal'in yoluymuş, halt etmişler."

 'Kemal Paşa bunların hepsini bir pula harcardı'

 "? Atatürkçülük dendi mi, herkes aslan kesiliyor ama Mustafa Kemal'in ekonomik bağımsızlık, sanayileşme, bağımsızlık ve özgürlük konularında söylemiş oldukları kimsenin kafasını kurcalamıyor" diyen İlhan devamla şunları söyler: "Mustafa Kemal Paşa'nın 'istiklal'den neyi anladığını da hatırlamalıyız, hatırlamalısınız: 'Tam istiklal denildiği zaman, tabii, siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel, vs. her hususta tam istiklal, tam serbestlik denilmektedir. Bu saydıklarımın herhangi birinde istiklalden mahrumiyet, millet ve memleketin hakiki manasıyla bütün istiklalinden mahrumiyeti demektir.'"

"Çok sahip çıkar göründükleri Atatürkçülük, gerçek anlamda ele alınır, yozlaştırılmazsa, hiç şaka kaldırmıyor. Tam bağımsızlıktan yanadır, tam bağımsızlığın bölünmez bir bütün olduğuna inanmaktadır."

"Hangisi Atatürkçüyüm diye bangır bangır bağırarak, topraklarımızda yabancılara üs verdi? Hangisi ikili anlaşmalar yaparak, bölünmez bir bütün olan bağımsızlığımızı, parçalara bölüp zedeledi? Hangisi milli ordumuzu yabancıların iradesine bağlı kıldı? Hangisi ekonomimizi, yabancı ekonomilerin ve güçlerin arzu ve iradesine uygun bir gelişmeye sürükledi? Hangisi hala bu ödünleri Atatürkçülük adına utanmadan savunuyor, sürdüreceğini ilan ediyor? Hangisi son vereceğini, gerçek anlamda bir Kuva-yı Milliye ve Müdafaa-i Hukuk Mustafa Kemalciliğine döneceğini söyleyebiliyor?"

Attila İlhan bunlara kulak asmayın dedikten sonra şu tarihi şamarı yapıştırmıştır: "Kemal Paşa bunların alayını bir pula harcardı."

Ne mutlu Türk olana değil Türk'üm diyene

Mustafa Kemal'in "Ne mutlu Türk olana" değil "Ne mutlu Türküm diyene" diyerek aslında toplumdan ve milliyetçilikten neyi kastettiğini vurgulayan İlhan, Mustafa Kemal'in 1920 tarihinde söylediği şu sözlerini aktararak neyi murad ettiğini açıkça ortaya koymuş ve "daha nasıl anlatsın" demiştir: "Burada maksut olan ve yüksek meclisimizi oluşturan kişiler yalnız Türk değildir, yalnız Çerkes değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Laz değildir; fakat hepsinden oluşmuş Müslüman öğelerdir; içtenlikli bir toplamdır."

İşte tam bu noktada Prof. Dr. Haydar Baş'ın "Ne mutlu Türküm diyene, ne mutlu Müslümanım" diyenedir tarihi tespiti, İlhan'ın tespitiyle birebir örtüşmektedir.

Attila İlhan, İnönücülerin unutturmaya çalıştıklarını ifade ettiği Mustafa Kemal'in 1933 yılında yaptığı şu konuşmayı neredeyse her seferinde duygulanarak ve şiir gibi okurdu:

"Şark'tan şimdi doğacak olan güneşe bakınız. Bugün günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan bütün Şark milletlerinin de uyanışlarını öyle görüyorum. İstiklal ve hürriyetlerine kavuşacak olan çok kardeş millet vardır. Onların yeniden doğuşu, şüphesiz ki terakkiye ve refaha müteveccih olacaktır. Bu milletler bütün güçlüklere ve bütün manilere rağmen muzaffer olacaklar ve kendilerini bekleyen istikbale ulaşacaklardır.

Müstemlekecilik ve emperyalizm yeryüzünden yok olacak ve yerlerinde milletler arasında hiçbir renk, din ve ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı hakim olacaktır."

İlhan, Mustafa Kemal hareketini hakların müdafaası anlamına gelen Müdafaa-i Hukuk doktrini olarak tanımlamıştır. Ona göre Müdafaa-i Hukuk doktrini, bir yandan mazlum milletlerle, bir yandan da yeni bir tarzı içtimai tesisine matuf mücadele veren ülkelerle Batı emperyalizmine karşı iş ve güç birliği politikası içerir.

Bu bağlamda Rusya Türkleri arasında Mustafa Kemal ile çağdaş yıllarda özgürlük mücadelesi veren ve kendi ifadesiyle Türkiye'de sağcıların solcu diye, solcuların da sağcı diye ismini pek zikretmedikleri Sultan Galiyev'e özel bir parantez açan İlhan, Galiyev'in verdiği mücadele ile Mustafa Kemal'in verdiği mücadelenin benzer yönlerini vurgulamıştır.

Ayrıca Sivas Kongresine Rusya tarafından gönderilen Mahmudov isimli temsilcinin de Sultan Galiyev'in adamı olduğunu hatırlatır.

Kemalist başka, Atatürkçü başka

Attila İlhan, birilerinin özellikle "Kemalist" sözüne içerlediğini vurguluyor ve sebebini şöyle açıklıyor:

"Çünkü o, Atatürkçü'den farklıdır: adını 20'li yılların (ateş, barut ve kan) emperyalist öfkesinden almıştı; o Müdafa-i Hukuk mücahididir ki aynı zamanda Türkçü ve antiemperyalist, Bolşeviklerle de dosttur, onlara ecnebi ajanslar, Kemalist diyor, 'Kemal'in adamları' anlamına. Atatürkçü deyimi, bir kere Gazi Mustafa Kemal Paşa, Atatürk olduktan, daha ilginci ebediyete intikal ettikten sonra ortaya atılmıştır."

Attila İlhan'ın yaptığı en önemli tespitlerden bir tanesi de "Mustafa Kemal'in en büyük talihsizliği, onu savunmaya kalkışanların yanlış adamlar olmasıdır" cümlesidir.

Attila İlhan'ın ebediyete intikalinden çok kısa bir süre önce yaptığı bir diğer tarihi tespit de "ulusal hareketin merkezi Haydar Baş Hocadır" cümlesidir.

Şimdi bu iki tespiti yan yana koyduğumuzda ortaya çıkan sonuç şudur:

Bugüne kadar Mustafa Kemal Atatürk'ü savunan tek doğru adres, tek doğru adam Haydar Hoca'dır.

"Parola vatan, işareti namus" diyen Attila İlhan, "Atatürk vatandır, Atatürk bu milletin namusudur" diyen Haydar Hoca'dır.

Mustafa Kemal "Müdafa-i Hukuk mücahididir diyen Attila İlhan, "Dindar Atatürk" diyen Haydar Hoca'dır.

"Siyasi bağımsızlık yetmez, ekonomik bağımsızlık da şarttır" diyen Attila İlhan, "Milli Ekonomi Modeli" ile tüm dünyayı ayağına getiren Haydar Hoca'dır.

"Gazi Paşa Batı'yı sevmezdi, Batı da Kemal Paşa'yı, o bir bağımsızlık aşığıydı" diyen Attila İlhan, "Ne AB ne ABD tek çözüm tam bağımsız Türkiye" diyen Haydar Hoca'dır.

20. asrın en önemli mütefekkirlerinden bir tanesi Attila İlhan'dır. O mütefekkirin gösterdiği adres de Prof. Dr. Haydar Baş'tır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün 1933'teki konuşmasına dönersek; "Günün ağardığını nasıl görüyorsam, Şark'tan şimdi doğacak güneşe bakınız" diyor ya Gazi Paşa, hep beraber dönüp baktığımızda, etrafını aydınlatan, hepimizi ve herkesi kuşatan, ısıtan yol gösteren yegâne güneş olarak Prof. Dr. Haydar Baş'ı görüyoruz.

Ve rahmetle yâd ettiğimiz "Mustafa Kemalim, ellerinden öperim" diye gönül dilinden mısralar dökülen Attila İlhan üstadımızın dediğini yapıyor, Mustafa Kemal'in ve Prof. Dr. Haydar Baş'ın ellerinden hürmetle öpüyoruz.


Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'
Fenerbahçe penaltılarda yıkıldı
Umutlu başlangıç kabusa döndü
Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam
Fabrikalarda işler tersine döndü
Ustaysan, zanaatkârsan maaş kıyak
Teknoloji geliştiriyor
Özellikle 5G teknolojilerinde iddialı
Sulusaray'da deprem korkusu sürüyor
Geceyi dışarıda geçiriyorlar
Kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı
Tokat bu kez 5.6 ile sallandı
Tokat beşik gibi sallanıyor
5.6'lık deprem korkuttu
Doç. Dr. Mehtap Aras 'kaçış yok' dedi
'6 ila 7,2 arasında bir deprem kaçınılmaz'
Kayyum başkan toplantıya katılmadı
Seçimi kaybeden başkan toplantıda
Özel'den seçime dair çarpıcı değerlendirme
' 31 Mart bir zafer değildir'
ABD'den İsrail'e Refah saldırısı için yeşil ışık
İran'a saldırmama şartı iddiası
Parçalanmışlık, rekabet gücü kaybı, yatırım yetersizliği...
AB Liderler Zirvesi başladı
Otomobil piyasasında canlanma başladı
İşte en kolay satılan otomobiller
TÜİK konut satış rakamlarını açıkladı
Martta konut satışı düştü
Şimşek'in temasları ve ABD'den gelen ziyaretçinin şifreleri
'Erdoğan teslim oldu'

Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki depremin ardından Yozgat'ın Kadışehri ve Aydıncık ilçelerinde 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluşurken vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçiriyor
19.04.2024 00:24:00
İHA
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Yozgat'ta 200'ün üzerinde ev ve ahırda hasar oluştu
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde saat 18.11 sıralarında meydana gelen 5,6 büyüklüğündeki sarsıntı, Yozgat merkez ve ilçelerinde de hissedildi. Özellikle Kadışehri ilçesinde ve köylerinde hissedilen deprem nedeniyle vatandaşlar büyük panik yaşadı. Özellikle Kadışehri ilçesine bağlı Gümüşsu, Elmalı Çiftliği, Halı köy ve Yeltenli köylerinde deprem nedeniyle evlerde ve ahırlarda hasar oluştu. Evleri zarar gören vatandaşlar geceyi evlerinin bahçelerinde geçirirken jandarma ekipleri de artçı sarsıntıların devam ettiğini ve vatandaşların geceyi evlerinde geçirmemeleri konusunda uyardı.

Sokaklara çıkan vatandaşlar, evlerinin bahçelerinde ve uygun arazilerde ateş yakarak ısınmaya çalışırken geceyi dışarıda geçireceklerini ifade ettiler.

Öte yandan Yozgat Valiliğince sarsıntıdan etkilenen Aydıncık, Kadışehri ve Çekerek ilçelerinde eğitim ve öğretime bir gün süre ile ara verildiği duyuruldu.

Geceyi sokakta geçiren vatandaşlardan Nazlı Doğan, "Önce bir gürültü geldi. Daha sonra sallanmaya başladı. Çocuklarımı yanıma aldım ama dışarı çıkamadım. Ayaklarımın bağı çözüldü. Sonra küçük oğlumu alıp dışarı çıkabildim. Şok oldum, çok şiddetliydi. Evimiz küçük bir hasar aldı, ahırımızda hasar var, hayvanlarımız dışarıda." dedi.

Hacı Ahmet Gün de deprem dolayısıyla evlerinde hasar olduğunu söyleyerek, 'Tavanlar kırıldı. Deprem olduğunda ben balkondaydım. Sallantı başladı. Tavanlar düşmeye başladı." şeklinde konuştu.

Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!

 
 
Yenimesaj.com.tr'ye açıklamalarda bulunan İHBİR Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, sanayide ara ve teknik eleman sorunu yaşandığına işaret ederek, "Bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar beyaz yakalı müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor" dedi.
18.04.2024 23:37:00
AHMET TURAN YİĞİT
 Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!
 Teknik elemanlar müdürden çok kazanıyor!


İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Kazım Taycı, basınla düzenlediği sohbet toplantısında, istihdamda yaşanan sorunlara parantez açarak, önemli açıklamalarda bulundu. Eğitimde yeni bir planlamaya gidilmesi gerektiğine dikkat çeken Taycı, şunları söyledi: "Sektörümüzde ara eleman, teknik eleman ve hatta vasıfsız eleman bulma konusunda ciddi sıkıntılar olduğunu görüyoruz. Üniversitelerin sayısının çok artması ve gençlerin niteliğine bakılmaksızın üniversite diploması almaları durumunda daha iyi iş imkânlarına sahip olacaklarına inanmaları bu süreci de olumsuz etkiliyor. Bu kadar diploması olan gencimize beyaz yaka olarak iş verebilmemiz söz konusu değil. Beyaz yaka çalışan bulma konusunda çok ciddi bir problem yok. Şu anda en önemli problemimiz mavi yakada. Artık öyle bir durum söz konusu ki bugün fabrikalarda makine tadilatı yapan, elektrik tesisat işleriyle uğraşanlar müdürlerin aldığı rakamların üzerinde maaş alıyor. Asgari ücret verilmiyor. Kendisini yetiştirmiş zanaatkâr arkadaşlarımızın eğitimleri olmasa bile, eğitimli hatta birkaç dil konuşan insanlardan daha fazla maaş alıyor. Buradaki sorunun çözülebilmesi için üniversiteler ile ciddi bir planlamaya gidilmesi lazım. Her şeyden önemlisi meslek liselerinin daha aktif bir hale getirilmesi lazım."

Kakaoda neler oluyor?

Son dönemde kakaonun tonunun 10 bin, kakao yağınınkinin ise 32 bin doları aştığına işaret eden Taycı, dünyadaki kakao üretiminin yüzde 65'lik bölümünün Batı Afrika sahillerinde gerçekleştiğini; geriye kalan bölümün ise Güney Amerika'da yetiştiği bilgisini verdi. Taycı, konuyla ilgili şunları söyledi: "Uzak Doğu'da da kısmi olarak Malezya'nın ve Endonezya'nın belirli bölümlerinde yetişiyor. Aşırı iklim olayları Batı Afrika'daki kakao ağaçlarını çok olumsuz etkiledi. Bundan dolayı rekoltede ciddi bir düşüş söz konusu. Bununla birlikte kakaoyu üreten çiftçiler, kakaodan çikolataya gelen zincir içinde en az kazanan insanlar. Kazançlarının çok düşük ve yetersiz olması sebebiyle zahmetli ağaçların bakımları, maliyeti ön planda tutularak uzun zamandan beri gerçekleştirilemiyor. 2020-2021 sezonunda dünyada 5 milyon 290 bin ton çekirdek üretimi gerçekleşmiş. 2022-2023 sezonunda 4 milyon 900 bin ton 2023-2024 sezonunda da 4 milyon 450 bin ton. Yani, baktığımız zaman 2021'den 2022'ye geçerken yüzde 7'lik bir küçülme olmuş. 2022'den 2023'e geçerken de yüzde 10'luk bir küçülme olmuş." Taycı, kakaolu ürünler sektörüne dünyada 10 civarında şirketin yön verdiğine işaret ederek, bu şirketlerin kakao üreticilerini desteklemeleri gerektiğini belirtti.

Sulusaray'da vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki deprem sonrası vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor.
18.04.2024 22:39:00 / Güncelleme: 18.04.2024 22:43:07
İhlas Haber Ajansı
Sulusaray'da vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor
Sulusaray'da vatandaşlar geceyi dışarıda geçiriyor
Akşam saat 18.11'de Tokat'ın Sulusaray ilçesinde meydana gelen 5.6'lık deprem sonrası vatandaşlar soluğu dışarıda aldı.

Depreme evinde ve işyerinde yakalanan vatandaşlar yeni bir deprem korkusuyla kendilerini dışarıya attı.

Bazı vatandaşlar evlerinin önünde ateş yakarak soğuktan korunurken bazı vatandaşlar ise evlerinin önünde toplanarak çay içerek yemeklerini yedi.



Evlerinin önünde ailecek vakit geçiren vatandaşlar çocukların etkilenmemesi için piknik ortamı oluşturdu.

Depreme evinde yakalanan 70 yaşındaki Osman Erten, korku dolu anları anlattı.

Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi

Tokat'ta meydana gelen deprem nedeniyle il genelinde okullarda eğitime 1 gün ara verildi.
18.04.2024 21:34:00 / Güncelleme: 18.04.2024 21:39:10
Haber Merkezi
Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi
Tokat'ta okullar 1 gün tatil edildi
Tokat Valiliğinden yapılan açıklamada, deprem dolayısıyla il genelinde okullarda Cuma günü eğitim ve öğretime ara verildiği duyuruldu.

Öte yandan evlerine girmekte çekinen vatandaşların spor salonlarında misafir edileceği belirtildi.

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.