logo
27 EYLÜL 2025


Atatürk’ün din istismarcıları ile mücadelesi -2-

Kurtuluş Savaşı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan ve isyancı şeyhlerin öldürüldüğü bazı isyanlar Mustafa Kemal’e dinsiz denilmesine bahane edilmiştir

27.09.2025 00:09:00
Haber Merkezi
Atatürk’ün din istismarcıları ile mücadelesi -2-
Atatürk’ün din istismarcıları ile mücadelesi -2-
Kurtuluş Savaşı döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkan ve isyancı şeyhlerin öldürüldüğü bazı isyanlar Mustafa Kemal'e dinsiz denilmesine bahane edilmiştir.

Ancak, sabittir ki; bu isyanların tamamı İngiliz etkisindeki Nakşilerin çıkardığı, kurtuluş hareketini baltalamayı amaçlayan bilinçli isyanlardır.

Mesela Konya'da bir Nakşibendi şeyhi olan ve Konya halkı üzerinde derin tesiri bulunan Zeynelabidin Hoca örneği…

"Zeynelabidin Hoca, Kuvva-yi Milliye aleyhine aleni cephe almıştır. Millî Mücadele yılları boyunca bilhassa İngilizler ve Saray'la yakın bir ilişki içerisinde olan Zeynelabidin Hoca gerek Padişah Vahideddin'in ve gerekse muhaliflerin bir numaralı gözdesi durumuna gelmişti. Ona bütün Gonneyi tek hamağının ucunda çeviren adam gözüyle bakılıyordu." 

Nakşibendi şeyhleri Koçgiri isyanına, Menemen isyanına, Şeyh Sait isyanına destek gösterilmektedir.

Musul ve Kerkük konusunda İngilizlerle yapılan görüşmeler sırasında patlak veren Şeyh Sait isyanı, Musul ve Kerkük'ün elimizden çıkmasına sebep olmuştur.

Bruinessen, "Nakşibendi ağı olmasaydı bunca savaşçıyı harekete geçiremeyecekti; bu insanlar onun kutsal bir kişi olduğuna inanmasalar, bu derece fanatikçe savaşmayacaklardı" itirafında bulunmuştur. 

O'na bu gelişmeler karşısında takındığı tavır nedeniyle dinsiz diyenler, Nakşilerin Kurtuluş Savaşı ve sonrasında İngilizlerle yaptıkları işbirliğini iyi incelemeliler.

"Atatürk'ün Nutuk'ta yazdığına göre, Nakşi şeyhi Şeyh Taha Nehri'nin torunu Seyyid Abdülkadir, Kürt Teali Cemiyeti'nin başkanıydı. Koçgiri isyanının ele başı idi ve idam edildi.

Vatan haini Şeyh Sait ve 46 yoldaşı, 28 Haziran 1925'te Diyarbakır'da asıldılar.

Menemen isyanının elebaşı Şeyh Muhammed Esat Erbili'nin dedesi Şeyh Hidayetullah da Şeyh Halid-i Bağdadi'nin halifelerindendi.

İstiklal Harbi esnasında İngilizler tarafından kışkırtılarak Delibaş Mehmet isyanını çıkartan Konyalı Zeynelabidin ve kardeşi de Nakşibendi idi." 

Musul meselesinin halledilmesine çalışıldığı bir dönemde Kürt aşiretler, İngilizlerin desteği ile Nakşi şeyhi Sait önderliğinde ayaklanırlar.

13 Şubat 1925 tarihinde 350 atlı ile ilçe merkezine doğru yola koyulan isyancılar, Diyarbakır'a saldırırlar. Nisan'ın ikinci haftasından itibaren Türk ordusu duruma hakim olur.

"Din elden gidiyor" denilerek isyana girişenler, ayaklanmaya dahil olmayan Kürt aşiretlerine, "melun" veya "Türk" denmesi; Şeyh Sait'e ait belgelerin üzerinde "Kürdistan reisi" veya "hükûmeti" şeklinde imzalar bulunması, kullanılan silahların ve askerî malzemenin yabancı olması, olaylardaki İngiliz kışkırtmasına delildir.

Neticede isyan bastırılır, 29 Haziran 1925'de 47 asi idam edilir.

Mustafa Kemal 1920 senesinde Hakimiyet-i Milliye gazetesinde  uzun bir yazı kaleme alır ve özetle şöyle der:

"… İstanbul'u, Müslümanları müşterek ve hür bir beldesi, hilafetin ve İslam bağımsızlığının bir bayrağı diye elde etmek istediler. 

Türkleri İslam'ın bağımsızlığı için son dövüşen, yeni düşünceli ve İngilizlerin melanetini öğrenmiş bir millet diye imha etmek istiyorlar.

Fakat bunun Müslüman dünyasına fena tesiri olacağını bildiklerinden, bunu güya, İslamiyet'i müdafaa eder gibi görünerek yapmak istiyorlar.

Bunun için bir defa halifeyi ellerine almak, onu milletinden ayırmak vasıtalarını bulmak lazımdı.

İstanbul'u Anadolu'dan ayırdıktan sonra, Anadolu'yu da biribirine katmak için kendi fikirlerinde bir kabine getirdiler.

(…) Halifemizi ellerine aldıktan sonra memleketimizdeki Müslümanların silahlarını tamamen ellerinden alacaklar, ticaret ve iktisadî işlerde Müslümanlara baskı yapıp malum vasıtalarıyla Müslümanları fakir ve aciz bir hale koyacaklar…

Milletin ve İslam'ın namus ve haysiyeti ile hayat hakkı için haykıran Türkiye Müslümanlarını böylece yok edebilirse, Hindistan'a dönüp diyecek ki: 'İşte halife elimizde bağımsızlık davasında olan bu Türkiyeliler birbirlerini parçaladılar. Barış ve sükun tesisi için İngiltere gelip bu memleketi işgal etmeye mecbur oldu. İslam için bağımsızlık bitmiştir ve İslam İngiltere'nin boyunduruğu altına girmiştir." 

Söyler misiniz, her satırında İslam'ın savunucusu olan bu asker, nasıl dinsiz olabilir?

15 yıl yanından ayırmadığı Hafız Yaşar Okur Hoca, "Atatürk'le On Beş Yıl: Dinî Hatıralar" isimli küçük bir kitapçık kaleme almıştır.

Başlangıç kısmında şunu yazar:

"Öteden beri Atatürk'ün dine karşı güya kayıtsız kaldığını iddia eden birtakım bedbahtlar, hem bu eşsiz kahramanın hem de asil Türk milletinin mukaddes inançlarına saygısızlık göstermişlerdir.

15 yıl yanlarında bulunmamın bana verdiği hak ve selahiyetle diyebilirim ki; Atatürk dine karşı hiçbir zaman kayıtsız kalmamış, yalnız dini istismar edenlere cephe almıştır." 

Denilebilir ki; Mustafa Kemal'in davası İslamın ve Müslümanların korunmasıdır.

Bakınız, İngiliz etkisindeki Vehhabiliğin İslam'la olan bağları hakkında henüz Selanik yıllarında neler düşünür:

"Ahmet Fuat Bulca, Mustafa Kemal'in Suriye'den Selanik'e döndüğünde şunları değerlendirdiğini anlatır:

… Bizlerle sohbetlerinde sık sık Arapların din yapıları ve bize karşı bu faktörü kısıtlı kullandıklarına dair dinledikleri ve gördükleri vardı.

Hususiyetle Suriyelilerin İslamiyet'i telakki ve tatbik tarzlarının bize hiç benzemediği yolunda misaller veriyordu.

İngilizlerin Vehhabiliği bir mezhepten farklı olarak, âdeta bir din yapısına sahip düşüncelerin esas İslamiyet'le alakasını münakaşaya değer buluyordu."

İslam dini hakkında tam bilgi sahibi olmayan bir kişi, İngiliz etkisindeki Vehhabiliği gerçek İslam'la karşılaştırabilir mi?

Ya da İslam itikadında samimi olmayan, İslam adına bir soru işareti olan Vehhabilik üzerinde durabilir mi?

Cumhuriyetin ilanından sonra da aynı tavrı devam etmiştir:

"1. Tarih Kongresi, 1930 senesinde Ankara Halkevi'nde toplanmıştı.

Muallimlerden birisi, 'Din lüzumlu bir şey midir?' diye sorar. Atatürk bu suale gayet sakin bir tavırla hemen cevap verir:

Evet, din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası var ki; din, Allah ile kulu arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir.

Dinden maddî menfaat temin edenler menfur kimselerdir. İşte biz bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz.

Bu gibi din ticareti yapan insanlar saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir." 

Bu ve benzeri sözleri ve din ticareti yapan vatan hainlerine karşı takındığı haklı tavır değil midir ki, pek çok zaman O'nu en yakınındakilerce bile "dinsiz mi acaba?" sorusunu sordurmuştur." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
İşte amansız hastalıktan korunmak için 10 yöntem
Demans genç yaşta da vuruyor!
Yağmacılar!
Gana Cumhurbaşkanı, Avrupalılara 'hırsız' dedi
Borçlular belli, ya alacaklılar?
Dünya borç batağında
Eleman almayı düşünen yok!
İş dünyası 2026'ya tedirgin giriyor
Galatasaray öldü öldü dirildi
Zorlu Alanya maçında 3 puan
BTP’den Mansur Yavaş’a destek ziyareti
Hukukun üstünlüğü mesajı
Netanyahu'ya BM'de protesto
Çok sayıda ülke salonu terk etti
İmamoğlu'nun bilirkişi davası ertelendi
Duruşma 12 Aralık'ta görülecek
Erdoğan ABD gezisini değerlendirdi
'Güzel bir ziyaretti'
Erdoğan'ın ABD gezisinde gündeme gelmişti
THY 225 Boeing alıyor
CHP'nin itirazı reddedildi
Gürsel Tekin göreve devam edecek
Firari olduğu iddia ediliyordu...
Can Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Can gözaltına alındı
Sahte vatandaşlık soruşturmasında 113 gözaltı
Gözaltılar arasında holding patronu Medet Anlı da var
Türkiye de olumsuz etkilenecek
Trump yine bastı vergiyi
Güney Kore şirketine karşı toplu çıkış
Paslanmazda 'tekel firma'ya öfke kabarıyor
İşte amansız hastalıktan korunmak için 10 yöntem
Demans genç yaşta da vuruyor!
Yağmacılar!
Gana Cumhurbaşkanı, Avrupalılara 'hırsız' dedi
Borçlular belli, ya alacaklılar?
Dünya borç batağında
Eleman almayı düşünen yok!
İş dünyası 2026'ya tedirgin giriyor
Galatasaray öldü öldü dirildi
Zorlu Alanya maçında 3 puan
BTP’den Mansur Yavaş’a destek ziyareti
Hukukun üstünlüğü mesajı
Netanyahu'ya BM'de protesto
Çok sayıda ülke salonu terk etti
İmamoğlu'nun bilirkişi davası ertelendi
Duruşma 12 Aralık'ta görülecek
Erdoğan ABD gezisini değerlendirdi
'Güzel bir ziyaretti'
Erdoğan'ın ABD gezisinde gündeme gelmişti
THY 225 Boeing alıyor
CHP'nin itirazı reddedildi
Gürsel Tekin göreve devam edecek
Firari olduğu iddia ediliyordu...
Can Holding Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Can gözaltına alındı
Sahte vatandaşlık soruşturmasında 113 gözaltı
Gözaltılar arasında holding patronu Medet Anlı da var
Türkiye de olumsuz etkilenecek
Trump yine bastı vergiyi
Güney Kore şirketine karşı toplu çıkış
Paslanmazda 'tekel firma'ya öfke kabarıyor
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.