Önceki akşam Bağımsız Türkiye Partisi'nin Malatya'daki panelinin ardından gece Şanlıurfa'ya doğru yol aldık.
Sabahın seher vaktinde Halilürrahman Camiî'ne vardık. İbrahim aleyhisselamın mancınıkla ateşe atıldığı mekân. Ateşin Hz. İbrahim için gülistan olduğu yer. Kur'an-ı Kerim'de geçtiği üzere Alemlerin Rabbi'nin ateşe "Ey ateş, İbrahim'im için serin ve esenlik ol" diye emredip orayı gülistana çevirdiği tecelligâh.
Anadolu'ya ehl-i beyt nurunu ve tasavvuf ışığını ulaştıran önce veli dede Osman Avni Baba da burada medfun. Seher vaktinin çisesi ve yağmur tanelerinin bereketi altında ziyaretimizi yapıyoruz. Sabah namazımızı kılıyoruz. Caminin sağ tarafından yükselen salat-ü selam ve tesbihat yakarışları, kuşların cıvıltılarıyla birleşerek arşa doğru nazlı bir yakarış olarak yükselmektedir.
Şanlıurfamızla ilgili dinlerarası diyalogcuların sinsi faaliyetlerinin vahim boyutlarını yarın sizlere anlatacağım. Milli ve dinî bütünlüğümüzü kemiren diyalogcuların, buradaki ayartmalarının nerelere varabileceğine dikkatlerinizi çekeceğim.
Göreceksiniz, Filistin için üzüldüğünüz ve üzüldüğümüz kadar Şanlıurfamız, Harranımız için de üzülüp tedbir almamız gerektiğine inanacaksınız. Bütün yüreğinizle bu kadar da olmaz, diye feveran edeceksiniz.
Hani bir olay anlatılır. Prof. Dr. Ata Selçuk bey de Malatya'daki panelde hatırlattı.
Bir adam yolda yürürken kapısının önünde kedisini soğuk suyla yıkayan birini götürür. Ne yapıyorsun, kedi soğuk suyla yıkanır mı, öldüreceksin zavallıyı deyip uyarır. Ama adam kulak asmaz. İşine devam eder. Kedi yıkar, yıkadıkça sıkar.
Derken birkaç saat sonra ikaz eden adam geri dönüp baktığında bir de ne görsün; kedi ölüvermiş. Ben sana demedim mi, bu kediyi yıkama, ölür, diye sitem eder. Adamın cevabı enteresan: Sen uyardın ama bu kedi yıkamaktan ölmedi ki. Sıktım, sıktım, kuruttum o zaman öldü.
Uzun yıllardan beri İkinci Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş bey ve kadrosu, milletin hafızasını, insanımızın gönlünü Vatikan'ın "dinlerarası diyalog" suyuyla yıkamayın, dinî bütünlüğümüz gider, dinî bütünlüğümüz, millî bütünlüğümüzün teminatıdır, dediler. İkaz ettiler. Kulak asan olmadı.
Şimdi gelinen noktada gönlünü bu diyaloglara kaptıranlar, maalesef kaptırmaya yüz tuttular.
Bazı akl-ı evvellere soruyoruz; gördünüz mü yaptıklarınızı? Cevap kedisini öldüren adamınkinin aynısı; arazilerimizi, kız çocuklarımızı Yahudilere ve sair gayrimüslimlere diyalog sebebiyle değil, parasızlıktan kaptırdık.
BTP'nin her söylemi vatanımız için çok önemli. Her projesi milletimiz için hayatî. Başkası da yok. Tamam mı?
Sabahın seher vaktinde Halilürrahman Camiî'ne vardık. İbrahim aleyhisselamın mancınıkla ateşe atıldığı mekân. Ateşin Hz. İbrahim için gülistan olduğu yer. Kur'an-ı Kerim'de geçtiği üzere Alemlerin Rabbi'nin ateşe "Ey ateş, İbrahim'im için serin ve esenlik ol" diye emredip orayı gülistana çevirdiği tecelligâh.
Anadolu'ya ehl-i beyt nurunu ve tasavvuf ışığını ulaştıran önce veli dede Osman Avni Baba da burada medfun. Seher vaktinin çisesi ve yağmur tanelerinin bereketi altında ziyaretimizi yapıyoruz. Sabah namazımızı kılıyoruz. Caminin sağ tarafından yükselen salat-ü selam ve tesbihat yakarışları, kuşların cıvıltılarıyla birleşerek arşa doğru nazlı bir yakarış olarak yükselmektedir.
Şanlıurfamızla ilgili dinlerarası diyalogcuların sinsi faaliyetlerinin vahim boyutlarını yarın sizlere anlatacağım. Milli ve dinî bütünlüğümüzü kemiren diyalogcuların, buradaki ayartmalarının nerelere varabileceğine dikkatlerinizi çekeceğim.
Göreceksiniz, Filistin için üzüldüğünüz ve üzüldüğümüz kadar Şanlıurfamız, Harranımız için de üzülüp tedbir almamız gerektiğine inanacaksınız. Bütün yüreğinizle bu kadar da olmaz, diye feveran edeceksiniz.
Hani bir olay anlatılır. Prof. Dr. Ata Selçuk bey de Malatya'daki panelde hatırlattı.
Bir adam yolda yürürken kapısının önünde kedisini soğuk suyla yıkayan birini götürür. Ne yapıyorsun, kedi soğuk suyla yıkanır mı, öldüreceksin zavallıyı deyip uyarır. Ama adam kulak asmaz. İşine devam eder. Kedi yıkar, yıkadıkça sıkar.
Derken birkaç saat sonra ikaz eden adam geri dönüp baktığında bir de ne görsün; kedi ölüvermiş. Ben sana demedim mi, bu kediyi yıkama, ölür, diye sitem eder. Adamın cevabı enteresan: Sen uyardın ama bu kedi yıkamaktan ölmedi ki. Sıktım, sıktım, kuruttum o zaman öldü.
Uzun yıllardan beri İkinci Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş bey ve kadrosu, milletin hafızasını, insanımızın gönlünü Vatikan'ın "dinlerarası diyalog" suyuyla yıkamayın, dinî bütünlüğümüz gider, dinî bütünlüğümüz, millî bütünlüğümüzün teminatıdır, dediler. İkaz ettiler. Kulak asan olmadı.
Şimdi gelinen noktada gönlünü bu diyaloglara kaptıranlar, maalesef kaptırmaya yüz tuttular.
Bazı akl-ı evvellere soruyoruz; gördünüz mü yaptıklarınızı? Cevap kedisini öldüren adamınkinin aynısı; arazilerimizi, kız çocuklarımızı Yahudilere ve sair gayrimüslimlere diyalog sebebiyle değil, parasızlıktan kaptırdık.
BTP'nin her söylemi vatanımız için çok önemli. Her projesi milletimiz için hayatî. Başkası da yok. Tamam mı?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019