Bugünleri de mi görecektik? On yıllık iktidarları döneminde uğraş verdikleri ve adeta Türkiye’nin değişmez hedefi dedikleri Avrupa Birliği, Ak Partisi hükümetini eleştirince işler bir anda değişti.
Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in, “Hıristiyan kulübü olan Avrupa Birliği bizi arasına almaz” öngörüsünü defalarca duymalarına rağmen rotalarından şaşmayan hükümet, AP kararı ile, İlk defa karşılaştığımız bir tutum içinde.
Üyelik sürecinde, her türlü tavizin verilmekten kaçınmadığı bu birlik için, talep edilenler bir bir yapılmadı mı?
Bugün kasaplık et statüsüne sokulan domuz eti veya dinimizce haram kabul edilen zinanın suç olmaktan çıkarılması dahi AB’nin taleplerine uyum içindi.
Hükümetin iç işlerimize müdahale içeren pek çok düzenlemeyi Birliğe üyelik bahanesi ile kabul ettiği de ortada.
Ancak rüzgâr Erdoğan için karşıdan esmeye başlayınca AB ona kapıları kapadı.
Erdoğan’ın üslubu da birden değişti.
Avrupa Parlamentosu, Gezi Parkı olaylarında yaşananları eleştiren bir kararı oy çokluğu ile kabul etti.
Bu karar, Erdoğan hükümetinin icraatları konusunda yapılan ilk eleştiri.
Raporda, hükümetin 31 Mayıs’tan itibaren orantısız güç kullandığının, gaz kapsülleri ile direkt sivillerin hedef alındığının, ölüm ve yaralanmaya sebebiyet verildiğinin altı çizildi.
Azınlık görüşlerinin yeterince önemsenmemesine değinilen rapor, Anayasanın 26 ve 34. maddelerine göre gençlerin tavrının hukuka uygun olduğunu da hatırlattı.
Türk hükümetinin barışçıl eylemler karşısında orantısız güç kullanımı eleştirildi.
Erdoğan’ın uzlaşmadan uzak tutumunu eleştiren AP kararı, enteresan bir şekilde Gül ve Arınç’ın tavrını ise övdü.
Türkiye’de değişen dengelerde yeni adresleri Avrupa Parlamentosu da işaret etti.
İstenmeyen Erdoğan’a karşılık adres gösterilen Gül.
Erdoğan bir anda AB’ye karşı değişti ve “Biz daha AB üyesi bile değiliz, bu kararı yok sayıyoruz” deyiverdi.
Sormazlar mı; madem AB üyesi değilken Avrupa Parlamentosu kararları bu kadar yok sayılabiliyor, iç işlerimize ve inancımıza direkt müdahale demek olan bu kadar icraatı hangi gerekçe ile yaptınız?
Başbakan, kendi hakkındaki gidişatın geç farkına vardı. Fas dönüşü, ülkenin yatışmadığını görünce mitingler ile halkının başındaki lider tablosu çizmeye çalışıyor.
Ancak son mitinglerden birinde mikrofon uzatılan kadının “Kılıçdaroğlu’nun arkasındayız” demesi, halkın da ondan el çektiğini gösteriyor.
Ne yapalım, Batı hep böyle… İşine yararken seni göklere çıkarıyor, istemediğinde de bir kalemde siliyor.
Tıpkı Sayın Baş’ın bir ay önce Aksaray’dan dediği gibi; “Hüseyin bin Ali’nin kaderi adım adım yaklaşıyor.”
Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in, “Hıristiyan kulübü olan Avrupa Birliği bizi arasına almaz” öngörüsünü defalarca duymalarına rağmen rotalarından şaşmayan hükümet, AP kararı ile, İlk defa karşılaştığımız bir tutum içinde.
Üyelik sürecinde, her türlü tavizin verilmekten kaçınmadığı bu birlik için, talep edilenler bir bir yapılmadı mı?
Bugün kasaplık et statüsüne sokulan domuz eti veya dinimizce haram kabul edilen zinanın suç olmaktan çıkarılması dahi AB’nin taleplerine uyum içindi.
Hükümetin iç işlerimize müdahale içeren pek çok düzenlemeyi Birliğe üyelik bahanesi ile kabul ettiği de ortada.
Ancak rüzgâr Erdoğan için karşıdan esmeye başlayınca AB ona kapıları kapadı.
Erdoğan’ın üslubu da birden değişti.
Avrupa Parlamentosu, Gezi Parkı olaylarında yaşananları eleştiren bir kararı oy çokluğu ile kabul etti.
Bu karar, Erdoğan hükümetinin icraatları konusunda yapılan ilk eleştiri.
Raporda, hükümetin 31 Mayıs’tan itibaren orantısız güç kullandığının, gaz kapsülleri ile direkt sivillerin hedef alındığının, ölüm ve yaralanmaya sebebiyet verildiğinin altı çizildi.
Azınlık görüşlerinin yeterince önemsenmemesine değinilen rapor, Anayasanın 26 ve 34. maddelerine göre gençlerin tavrının hukuka uygun olduğunu da hatırlattı.
Türk hükümetinin barışçıl eylemler karşısında orantısız güç kullanımı eleştirildi.
Erdoğan’ın uzlaşmadan uzak tutumunu eleştiren AP kararı, enteresan bir şekilde Gül ve Arınç’ın tavrını ise övdü.
Türkiye’de değişen dengelerde yeni adresleri Avrupa Parlamentosu da işaret etti.
İstenmeyen Erdoğan’a karşılık adres gösterilen Gül.
Erdoğan bir anda AB’ye karşı değişti ve “Biz daha AB üyesi bile değiliz, bu kararı yok sayıyoruz” deyiverdi.
Sormazlar mı; madem AB üyesi değilken Avrupa Parlamentosu kararları bu kadar yok sayılabiliyor, iç işlerimize ve inancımıza direkt müdahale demek olan bu kadar icraatı hangi gerekçe ile yaptınız?
Başbakan, kendi hakkındaki gidişatın geç farkına vardı. Fas dönüşü, ülkenin yatışmadığını görünce mitingler ile halkının başındaki lider tablosu çizmeye çalışıyor.
Ancak son mitinglerden birinde mikrofon uzatılan kadının “Kılıçdaroğlu’nun arkasındayız” demesi, halkın da ondan el çektiğini gösteriyor.
Ne yapalım, Batı hep böyle… İşine yararken seni göklere çıkarıyor, istemediğinde de bir kalemde siliyor.
Tıpkı Sayın Baş’ın bir ay önce Aksaray’dan dediği gibi; “Hüseyin bin Ali’nin kaderi adım adım yaklaşıyor.”
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018