Dede ve ninelerimizin aileden sayılmadığı günlere ulaştık. Türk aile kavramımız maalesef ekonomik şartlar, eğitim yetersizliği ve medya tarafından büyük erozyona uğratıldı.
Artık sevgi ve saygıyı geçtim aile bireylerinin bir araya gelip iki kelime dahi konuşması neredeyse hayal oldu. Çocuklar imkan olarak eskiye nazaran çok daha şanslı olmalarına rağmen, bu imkanları onlara sağlayan ailelerine gereken yakınlığı göstermiyorlar.
Azerbaycan’da okuduğum yıllarda ev sahibim ve eşi Bakü Devlet Üniversitesi’nde öğretim görevlisi (profesör) olarak görev yapıyorlardı. İki erkek ve bir kız çocukları vardı. Aralarında olması gereken bir saygı vardı. Konuşurken birbirlerini kırmamak için ses tonlarına dahi dikkat ediyorlardı.
Bir gün akşam yemeğine davet edildim. Yemeği yedikten sonra evlerini bana gezdirdiler. Dört odalı bir evdi. Bir yatak odası, mutfak ve iki kütüphane… Bu aile, biri büyük salon olmak üzere iki odasını kütüphaneye çevirmişlerdi.
Ben de gayri ihtiyari Azeri lehçesi ile sordum; “Ay Mellim! Neden iki kütüphaneniz var?” Net bir cevap aldım; “Çocuklarımın dışarıda dolaşıp, ahlaklarının bozulma riskini göze alamayacağım için iki odayı da kütüphaneye çevirdim. Malum bugünlerde yeni azat olduk (Hürriyetimize kavuştuk), dışarıda kaos hakim. Bu durumda çocuklarımın ahlakını muhafaza edemeyebilirim. Bundan dolayı evimde iki kütüphane oluşturdum ki, çocuklarım gözümün önünde olsun” diye cevap verdi.
Yaklaşık 70 yıl kominizim ile yaşayan bu aile hala kültüründen vazgeçmemişti. Yani bu kadar bir farklı anlayışa rağmen kendi kültür yapılarını bozmamışlardı. Profesör ailesini tebrik ettim.
Sohbetimiz şu soruyla devam etti; “Mellim! Bu farklı kültüre rağmen kendi medeniyet ve kültürünüzü nasıl muhafaza ettiniz?”
Verdiği cevap düşündürücüydü! “Ay Türkoğlu! Ehl-i Beyt’i işitmiş misen? Bilirsen mi ki, Ehl-i Beyt, bizim imanımızı koruyan anlayış olmuştur. Hemişe (daima) bu anlayış karanlık günlerimize ışık tutmuştur” derken gözleri dolmuştu.
Sohbetimizin devamında Hz. Fatıma’dan (a.s), Hz. Ali’den (a.s), Hz. Hasan’dan (a.s), Hz. Hüseyin’den (a.s) tek tek bahsederek, onların muhteşem aile birlikteliklerini örneklerle vurguladı. Ve dedi ki; “Bu Ehl-i Beyt’i tüm insanlığın tanıması lazımdır.”
Gerçi ben, bu seçilmiş aileyi (Ehl-i Beyt’i) daha önce rahmetli babaannemden ve Prof. Dr. Haydar Baş’ın sohbetlerinden yakinen duymuştum. Yani Ehl-i Beyt gerçeğine yabancı değildim. Sohbetimiz bu minvalde muhabbetle devam etti.
Bugünlerde Türk Milletinin her anlamda ihtiyacı olduğuna inandığım ve Prof. Dr. Haydar Baş’ın kaleme aldığı ve de devam edecek olan Ehl-i Beyt külliyatını 8 uluslar arası kongre ile tüm insanlığa duyurdu.
Milletimizin bu sese kulak vermesi ve sağlam bir aile yapısına kavuşması için Ehl-i Beyt’i tanıması zaruridir inancındayım.
Bir ülkenin güçlü olması, varlığını devam ettirebilmesi için güçlü devlet, güçlü ekonomi, güçlü ordu ve güçlü aile yapısına ihtiyacı olduğunu dört bölümlük yazı dizimizle ele almaya çalıştık. Bu düşüncelerimin tahakkuk etmesinin şartı Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet projelerinin bir an önce hayata geçirilmesi ile mümkündür.
Bu projelerin biran önce hayata geçmesi niyazıyla…
Artık sevgi ve saygıyı geçtim aile bireylerinin bir araya gelip iki kelime dahi konuşması neredeyse hayal oldu. Çocuklar imkan olarak eskiye nazaran çok daha şanslı olmalarına rağmen, bu imkanları onlara sağlayan ailelerine gereken yakınlığı göstermiyorlar.
Azerbaycan’da okuduğum yıllarda ev sahibim ve eşi Bakü Devlet Üniversitesi’nde öğretim görevlisi (profesör) olarak görev yapıyorlardı. İki erkek ve bir kız çocukları vardı. Aralarında olması gereken bir saygı vardı. Konuşurken birbirlerini kırmamak için ses tonlarına dahi dikkat ediyorlardı.
Bir gün akşam yemeğine davet edildim. Yemeği yedikten sonra evlerini bana gezdirdiler. Dört odalı bir evdi. Bir yatak odası, mutfak ve iki kütüphane… Bu aile, biri büyük salon olmak üzere iki odasını kütüphaneye çevirmişlerdi.
Ben de gayri ihtiyari Azeri lehçesi ile sordum; “Ay Mellim! Neden iki kütüphaneniz var?” Net bir cevap aldım; “Çocuklarımın dışarıda dolaşıp, ahlaklarının bozulma riskini göze alamayacağım için iki odayı da kütüphaneye çevirdim. Malum bugünlerde yeni azat olduk (Hürriyetimize kavuştuk), dışarıda kaos hakim. Bu durumda çocuklarımın ahlakını muhafaza edemeyebilirim. Bundan dolayı evimde iki kütüphane oluşturdum ki, çocuklarım gözümün önünde olsun” diye cevap verdi.
Yaklaşık 70 yıl kominizim ile yaşayan bu aile hala kültüründen vazgeçmemişti. Yani bu kadar bir farklı anlayışa rağmen kendi kültür yapılarını bozmamışlardı. Profesör ailesini tebrik ettim.
Sohbetimiz şu soruyla devam etti; “Mellim! Bu farklı kültüre rağmen kendi medeniyet ve kültürünüzü nasıl muhafaza ettiniz?”
Verdiği cevap düşündürücüydü! “Ay Türkoğlu! Ehl-i Beyt’i işitmiş misen? Bilirsen mi ki, Ehl-i Beyt, bizim imanımızı koruyan anlayış olmuştur. Hemişe (daima) bu anlayış karanlık günlerimize ışık tutmuştur” derken gözleri dolmuştu.
Sohbetimizin devamında Hz. Fatıma’dan (a.s), Hz. Ali’den (a.s), Hz. Hasan’dan (a.s), Hz. Hüseyin’den (a.s) tek tek bahsederek, onların muhteşem aile birlikteliklerini örneklerle vurguladı. Ve dedi ki; “Bu Ehl-i Beyt’i tüm insanlığın tanıması lazımdır.”
Gerçi ben, bu seçilmiş aileyi (Ehl-i Beyt’i) daha önce rahmetli babaannemden ve Prof. Dr. Haydar Baş’ın sohbetlerinden yakinen duymuştum. Yani Ehl-i Beyt gerçeğine yabancı değildim. Sohbetimiz bu minvalde muhabbetle devam etti.
Bugünlerde Türk Milletinin her anlamda ihtiyacı olduğuna inandığım ve Prof. Dr. Haydar Baş’ın kaleme aldığı ve de devam edecek olan Ehl-i Beyt külliyatını 8 uluslar arası kongre ile tüm insanlığa duyurdu.
Milletimizin bu sese kulak vermesi ve sağlam bir aile yapısına kavuşması için Ehl-i Beyt’i tanıması zaruridir inancındayım.
Bir ülkenin güçlü olması, varlığını devam ettirebilmesi için güçlü devlet, güçlü ekonomi, güçlü ordu ve güçlü aile yapısına ihtiyacı olduğunu dört bölümlük yazı dizimizle ele almaya çalıştık. Bu düşüncelerimin tahakkuk etmesinin şartı Prof. Dr. Haydar Baş’ın Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet projelerinin bir an önce hayata geçirilmesi ile mümkündür.
Bu projelerin biran önce hayata geçmesi niyazıyla…
Osman Baş / diğer yazıları
- EMPATİ (Buram buram merhamet) / 15.08.2020
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019