"Kraldan fazla kralcı olmak" diye bir tabir vardır, bilirsiniz. İşte bizim siyasilerimizin AB aşkı da aynen böyle bir şey.Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın AB ile ilgili sözleri "güler misin ağlar mısın" tarzında? Bakın neler söylemiş Sayın Babacan.Dünyada bu aralar yatırımlarda bir korumacılık, ulusal bir bakış açısının daha hakim olmaya başladığına işaret eden Babacan, şunları kaydetti:"Kriz dönemlerinde bunlar oluyor ancak biz hükümet olarak ısrarla ve inatla doğru bildiğimiz yolda(!) yürümeye devam edeceğiz. Bugün ben Avrupa'da AB'yi kuran kurucu ülkelerde bazılarında yaşanan tartışmaları, iç siyasi çekişmeleri izliyorum ve gerçekten üzülüyorum, AB adına üzülüyorum. AB'yi AB yapan temel değerleri, temel taşları yerinden oynatıyorlar bu çok riskli. Bu yaklaşımlar eninde sonunda o ülkede yaşayanların bedelini ödeyeceği yaklaşımlar. 'Ben şu marka araba satılsın isterim ancak bu ülkede üretileni seçerim'... Bunlar gerçekten yakışmıyor. Önemli olan o ülkenin halkına en iyi ürünü, en iyi hizmetle en uygun maliyetle ulaştırabilecek yapıyı kurmak. Korumacılık, bakın bu dönemde çıkıp da biz korumacılığa karşıyız diyen ender ülkelerden birisi Türkiye ve hiç bir uygulamamız yok.''Sayın Babacan'ın bu AB ülkelerine "korumacılıktan vazgeçin" tarzındaki nasihatlerine bakılırsa küresel krizin nedenleri ve sonuçları konusunda hiçbir fikir sahibi olmadığını söyleyebiliriz.AB ülkeleri neden korumacılığa yöneldi ve neden ulusal politikalar arayışında, dilerseniz önce bunu biraz irdeleyelim.Bir ülke, -gelişmiş ya da gelişmekte olması hiç önemli değil- kendi yetiştirebileceği bir ürünü maliyetler yüksek oluyor diye üretmeyi bırakır ya da ucuz olarak ithalatının önünü açarsa nasıl bir netice ile karşılaşır?Bugünün dünyasında maliyet düşüklüğü konusunda Çin ve Hindistan gibi ülkelerle rekabet şansı bulunmadığı için ülkenin sanayisi doğal olarak çökecektir ve o ülke ithalata mahkum olacaktır. Bunun topluma yansıması işsizliktir, halkın gelirinin azalmasıdır, gelir adaletsizliğinin had safhaya ulaşmasıdır. Bugün AB ülkeleri bunu yaşadığı gibi esasen Sayın Babacan'ın yönetmekle sorumlu olduğu ülke de, yani ülkemiz de bu gerçeği yaşamaktadır. AB bu gerçeği görerek korumacılığa giderken, bugüne kadar her konuda AB aklıyla hareket eden hatta bu aklı hiçbir zaman doğru ya da yanlış diye sorgulamadan yerine getiren siyasilerimizin AB'nin ilk defa doğru adım attığı bir konuda olumsuz fikir beyan etmesi şaşılacak bir durumdur.Sayın Babacan'ın belki de rahatsızlığının sebebi, AB'nin korumacılığa, ulusal politikalara geçiyor olması değil, bir Türk bilim adamının modelinden istifade ederek bu adımı atıyor olmasıdır.Öyle ya, siyasilerimize göre bu böyle olmamalı; her zaman Türkler batılılardan nasihat, akıl almalı, nasıl olur da bir Türk'ün fikirleri batılıları bu kadar cezp eder(!)Yıllardır bu mantık ülkemizde hakim olduğu için zaten bu haldeyiz.Batılı bilim adamları 7 kez uluslar arası kongrelerde ele alınan Milli Ekonomi Modeli'ni dikkatle takip etti, en üst düzeyde profesörlerini gönderdi, bu bilim adamları Model'in sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ı ayakta alkışladı ve şimdi de anlayabildikleri, kaplarının aldığı kadar Modeli ülkelerinde uygulamaya çalışıyorlar. Korumacılık ve ulusal politikalar Model'in sadece küçük bir bölümü, ama AB şimdi buna can simidi gibi sarılıyor.Ama Sayın Babacan'ın bunu algılaması çok zor. Hard disk error veriyor. AB teamüllerin dışına çıkıyor, ezberler bozuluyor.Öyle ki AB, ABD, Çin, Rusya ve daha niceleri Prof. Dr. Haydar Baş'ı dikkatle takip ediyor, adım adım izliyor, çünkü krizden kurtuluş reçetesi sadece onda ve onun Modelinde?Dünya bunu kabul ediyor da bizim "kralcı"larda jeton ne zaman düşecek merak konusu?
Murat Çabas / diğer yazıları
- Türkiye ekonomisi böyle gitmez! / 17.04.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024
- Sevgiliye vuslatın 4. yıl dönümü / 16.04.2024
- İngiliz gazetesinden Türk siyasetine ayar! / 09.04.2024
- ‘Boş tencerenin yıkamayacağı iktidar yoktur’ / 06.04.2024
- Seçimde katmerli adaletsizlik / 05.04.2024
- BTP oylarını artırdı / 03.04.2024
- Sandıktan ‘çözüm’ değil, ‘tepki’ çıktı / 02.04.2024
- Bu yerel seçimlerde değişime kapı açılacak! / 30.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 29.03.2024
- “Oyları böleceğiz, vatanı böldürmeyeceğiz” / 27.03.2024