Bugün Tokatköye gideceğim. Bahçeleri, tarihi konumuyla meşhur bu mekân, Beykoz'un yemyeşil bir köşesidir.
Yıllar önce her türlü sebze, armut, elma, erik, dut, kestane, ceviz, kiraz, vişne, ayva ve kızılcık gibi birçok meyvenin de bol bol yetiştiği yerdi Tokatköy...
Bu yazıyı okuyan veya Tokatköy'ü iyi bilenler gücenmesin inciri ayrıca yazacağım.
Pazara sepetler içerisinde gelen incirler daire şeklinde dizili, aralarına incir yaprağı sarılmış kokusu ile pazara gelenleri mest ediyor. Bu incirlerin özelliği kabukları hafifçe yarılır ve aralarından tatlısı, şerbeti parlamaya başlar.
Dalından itinayla toplanan bu incirlerin tadına doyamazsınız. Hemen her bahçede bir dikildi mi kolaylıkla meyve toplanırdı.
Şimdi ne bahçeler kaldı, ne incirler. Öylesine çarpık yapılaşma meydana geldi ki ne tarih görünüyor, ne rahat ve huzurlu sokaklar.
* * *
Tokatköy'de gezerken bir tanıdığıma rastladım. Beni tanımakta zorlandı. Aradan 15 yıl geçmişti. Çay ocağında dirseklerimi masaya dayamış başımı kendisine doğru yaklaştırmış konuşuyorduk.
Etrafı rahatsız etmemek için sesimi de kısıyordum. Bir ara Yeni Mesaj ve Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den bahsediyordum ki hemen yan masadan biri gür sesle:
-Bir dakika sen Haydar Baş hocayı tanıyor musun?
-Evet, dedim.
Bundan sonra gözlerini dikkatle açtı ve bana:
-Sen Kuvay-ı Milliye hareketini de biliyor musun? deyince:
-Evet dedim.
Bundan sonra ayağa kalktı kollarını açtı ve:
-Neredesiniz kardeşim. Kuvay-ı Milliye Beykoz'a geldi demek. Gel gel bana anlat. Prof. Dr. Haydar Baş hocamı anlat.
Bir anda heyecanlı, samimi, firasetli bu tavır karşısında mahçup oldum.
Ben bir şeyler anlatayım derken başladı konuşmaya:
-O milletine aşıktır. Bilim adamıdır.
Ben o kadar aciz kaldım ki bir şey söylemek isteyince abimiz teker teker hocamı anlatıyordu...
Bizi evine davet etti. BTP Beykoz Teşkilatından bir heyetle gittik evine, iki torunu bizim yanımıza gelince "Bu vatan bizimdir bizim kalacak" dediklerinde yüreğim dondu kaldı.
Yenge hanım aynı hayranlıkla çok çalışmamız gerektiğini, bizim kendilerine ulaşmakta geciktiğimizi anlattı.
Sonra Davut Bey, "Ben yıllarca partilerin içinde bulundum. Malımı 'harcadım' durdum. Şimdi Kuvay-ı Milliye zamanıdır. Şimdi vatanımızın bugün bulunduğu badireden kurtaracak Prof. Dr. Haydar Baş hocamın sözüne koşmak zamanıdır" dedi.
Davut abi konuştukça söyleyeceklerimi dile getiriyordu.
Ailece nufüs cüzdanlarını hazırlamışlar bile. "Ben esas şimdi çalışacağım" dedi.
Daha sonra müsaade isteyip ayrıldık. Hepimiz şaşkındık. Çünkü Beykoz'un bir mekanında Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i böylesine seven, sayan, tanıyan ve tanıtan insanların gönül bağıydı bizi büyüleyen. Ve nereye gitsek aynı durumla karşılaşıyorduk.
İnsanımız aradığını, beklediğini, özlediğini hocamızda buluyordu.
Bu yazımı, bazı kimliklerin arkasına sığınıp menfaat gözüyle iftira, sindirme, lekeleme peşinde olan hasetçilere itaf ederek diyorum ki:
Siz bu gönül selini nasıl durduracaksınız?
Bulandırdığınız suda debelenip duracaksınız.
Yıllar önce her türlü sebze, armut, elma, erik, dut, kestane, ceviz, kiraz, vişne, ayva ve kızılcık gibi birçok meyvenin de bol bol yetiştiği yerdi Tokatköy...
Bu yazıyı okuyan veya Tokatköy'ü iyi bilenler gücenmesin inciri ayrıca yazacağım.
Pazara sepetler içerisinde gelen incirler daire şeklinde dizili, aralarına incir yaprağı sarılmış kokusu ile pazara gelenleri mest ediyor. Bu incirlerin özelliği kabukları hafifçe yarılır ve aralarından tatlısı, şerbeti parlamaya başlar.
Dalından itinayla toplanan bu incirlerin tadına doyamazsınız. Hemen her bahçede bir dikildi mi kolaylıkla meyve toplanırdı.
Şimdi ne bahçeler kaldı, ne incirler. Öylesine çarpık yapılaşma meydana geldi ki ne tarih görünüyor, ne rahat ve huzurlu sokaklar.
* * *
Tokatköy'de gezerken bir tanıdığıma rastladım. Beni tanımakta zorlandı. Aradan 15 yıl geçmişti. Çay ocağında dirseklerimi masaya dayamış başımı kendisine doğru yaklaştırmış konuşuyorduk.
Etrafı rahatsız etmemek için sesimi de kısıyordum. Bir ara Yeni Mesaj ve Prof. Dr. Haydar Baş Bey'den bahsediyordum ki hemen yan masadan biri gür sesle:
-Bir dakika sen Haydar Baş hocayı tanıyor musun?
-Evet, dedim.
Bundan sonra gözlerini dikkatle açtı ve bana:
-Sen Kuvay-ı Milliye hareketini de biliyor musun? deyince:
-Evet dedim.
Bundan sonra ayağa kalktı kollarını açtı ve:
-Neredesiniz kardeşim. Kuvay-ı Milliye Beykoz'a geldi demek. Gel gel bana anlat. Prof. Dr. Haydar Baş hocamı anlat.
Bir anda heyecanlı, samimi, firasetli bu tavır karşısında mahçup oldum.
Ben bir şeyler anlatayım derken başladı konuşmaya:
-O milletine aşıktır. Bilim adamıdır.
Ben o kadar aciz kaldım ki bir şey söylemek isteyince abimiz teker teker hocamı anlatıyordu...
Bizi evine davet etti. BTP Beykoz Teşkilatından bir heyetle gittik evine, iki torunu bizim yanımıza gelince "Bu vatan bizimdir bizim kalacak" dediklerinde yüreğim dondu kaldı.
Yenge hanım aynı hayranlıkla çok çalışmamız gerektiğini, bizim kendilerine ulaşmakta geciktiğimizi anlattı.
Sonra Davut Bey, "Ben yıllarca partilerin içinde bulundum. Malımı 'harcadım' durdum. Şimdi Kuvay-ı Milliye zamanıdır. Şimdi vatanımızın bugün bulunduğu badireden kurtaracak Prof. Dr. Haydar Baş hocamın sözüne koşmak zamanıdır" dedi.
Davut abi konuştukça söyleyeceklerimi dile getiriyordu.
Ailece nufüs cüzdanlarını hazırlamışlar bile. "Ben esas şimdi çalışacağım" dedi.
Daha sonra müsaade isteyip ayrıldık. Hepimiz şaşkındık. Çünkü Beykoz'un bir mekanında Prof. Dr. Haydar Baş Bey'i böylesine seven, sayan, tanıyan ve tanıtan insanların gönül bağıydı bizi büyüleyen. Ve nereye gitsek aynı durumla karşılaşıyorduk.
İnsanımız aradığını, beklediğini, özlediğini hocamızda buluyordu.
Bu yazımı, bazı kimliklerin arkasına sığınıp menfaat gözüyle iftira, sindirme, lekeleme peşinde olan hasetçilere itaf ederek diyorum ki:
Siz bu gönül selini nasıl durduracaksınız?
Bulandırdığınız suda debelenip duracaksınız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Feyyaz İnanç / diğer yazıları
- ‘Işıkları açın’ / 07.05.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021
- Kulluğun gerçek tarifi / 06.05.2021
- Asli ihtiyaçlar / 30.04.2021
- Mecnun’un Leylası / 29.04.2021
- Rahman Suresi-II / 21.04.2021
- Rahman Suresi / 19.04.2021
- 14 Nisan / 15.04.2021
- İmam Muhammed Et-Takî’nin (a.s) Öğütleri / 14.04.2021
- Sağlam kale Ehl-i Beyt / 12.04.2021
- Bizi deryaya salan / 08.04.2021