İmam Ali'nin, Muhammed b. Ebubekir'in öldürülmesinden sonra yazdığı mektup
Muhammed b. Ebubekir'in öldürülmesinden sonra Abdullah b. Abbas'a yazdığı mektuptur
10.07.2025 00:40:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Muhammed b. Ebubekir'in öldürülmesinden sonra Abdullah b. Abbas'a yazdığı mektuptur
...Mısır alındı, Muhammed b. Ebubekir (r.a) şehid edildi. Onu Allah katında öğüt veren bir evlat, zahmete katlanan bir vali, keskin bir kılıç, kötülükleri defeden bir direk bilirim, bu olaydan önce halkı ona katılmaya teşvik edip, ona yardım etmelerini emrettim.
Onları gizli, aşikâr, tekrar tekrar çağırdığım halde, bir kısmı istemeyerek geldiler, bir kısmı yalan uydurarak, bir kısmı da evlerinde oturarak yardıma gelmediler.
Onlardan bir an önce kurtulmam için Allah'ın bana bir çıkış yolu ihsan etmesini diliyorum. Vallahi düşmanımla karşılaştığımda şahadet arzusu olmasaydı ve ölüme hazırlık yapmasaydım, bunlarla bir gün dahi olsa beraber olmayı ve karşılaşmayı ebediyen istemezdim. "
Bu mektup Akil'in kendisine yazmış olduğu mektubun cevabıdır.
"Müslümanlardan kalabalık bir orduyu onun üzerine gönderdim. Haber ona ulaşınca, pişman olup geldiği gibi geri döndü ve kaçtı, (ama) Ordu, güneş batmak üzereyken ona ulaştı ve aralarında hızlı ama kısa çarpışmalar oldu. O çok büyük bir sıkıntıya düşmüş olduğu halde ve canı çıkmak üzereyken pişmanlıkla kendini zor kurtardı.
Dalalete meyleden, ayrılık ve ihtilafı seçen, kendileri dalaletin karanlığında yaşayan (hakka varmayı zorlaştıran) Kureyş'i haline bırak. Gerçekten onlar benden önce Resulullah'a (s.a.a) karşı savaşmakta birleştikleri gibi, bana karşı savaşmakta da ittifak ettiler. Allah Kureyş'e bana yaptıklarından dolayı cezalarını versin. Onlar akrabalık bağımı kopardı ve annemin oğlunun (Resulullah'ı kastetmektedir) otoritesini benden aldı.
Savaş konusundaki görüşümle ilgili soruna gelince; benim görüşüm, Allah katma varıncaya kadar savaşı helal kılıp, onu reva görenlerle savaşmaktır. Etrafımda çok kişinin bulunması, bana izzet ve güç kazandırmadığı gibi, benden ayrılmaları da beni hüzne boğmaz.
Babanın oğlunun (yani benim), kendisini terk edip bıraksa da insanlara yalvarıp yakaracağını, zulme razı olup kabul edeceğini, kolay bir şekilde boyunduruk altına gireceğini, sırtı esnek olan binek hayvanları gibi davranacağını sanma.
Beni Selim kavminden olan şairin söylediği gibi:
"Bana "nasılsın?" diye sorsanız derim ki:
Zamanın zorluklarına karşı direnenlerdenim.
Yükümde hüzün görülmesi, bana ağır gelir.
Çünkü düşman sevinir, dost ise ızdırab çeker."
Muaviye'ye yazmıştır:
"Fesuphanallah! Nefsinin hevasıyla sonradan uyduğun asılsız şeylere bağlılığa ne kadar da şiddetle sarılmış, şaşkınlığa tabi olmuşsun! Hem de Allah'ın hesabını isteyeceği, kullarına delil kıldığı hakikatleri kaybedip ahitleri terk etmişsin.
Osman'a ve katillerine dair haddinden fazla ve lüzumsuz sözlerine gelince...Sen Osman'a yardımı kendin için faydalı olduğu zaman yaptın, tam yardımına ihtiyacı olduğu zaman ise onu horlayıp yardımsız bıraktın. ve's-Selam. "
Malik Eşter'i Mısır'a vali tayin ettiği zaman Mısır Halkına yazdığı mektup
"Allah'ın kulu, mü'minlerin emiri Ali'den Allah'a isyan edildiği, hakkın yok edildiği; zulüm ve işkence çadırının iyi-kötü, mukim-yolcu herkesin başına kurulduğu; marufla amel edip rahatlamanın, münkerden uzaklaşmanın mümkün olmadığı bir çağda, Allah rızası için öfkelenen topluma.
...Size Allah'ın kullarından; korku günlerinde uyumayan, korkulu dönemlerde ihtiyatı elinden bırakmayan, kötülük işleyenlere ateşten de çetin olan bir kulu gönderiyorum. O Mezhic boyundan Malik b. El-Haris'dir. Onu dinleyin, hakka uygun olan emrine itaat edin.
O, Allah'ın kılıçlarından bir kılıçtır; ağzı körelmez, vurduğunda da iz bırakır. Eğer toplu olarak hareket etmenizi emrederse harekete geçin, kalıp direnmenizi emrederse kalıp direnin. Çünkü O emrim olmadıkça ne geri kalır, ne ileri gider, ne acele eder ve ne de geciktirir. O sizin hayrınızı istediğinden ve düşmanınıza karşı da şiddetli olduğundan dolayı (kendisine ihtiyacım olduğu halde size göndermekle) sizi kendime tercih ettim." Nehc'ül Belaga Mektuplar 35-38
...Mısır alındı, Muhammed b. Ebubekir (r.a) şehid edildi. Onu Allah katında öğüt veren bir evlat, zahmete katlanan bir vali, keskin bir kılıç, kötülükleri defeden bir direk bilirim, bu olaydan önce halkı ona katılmaya teşvik edip, ona yardım etmelerini emrettim.
Onları gizli, aşikâr, tekrar tekrar çağırdığım halde, bir kısmı istemeyerek geldiler, bir kısmı yalan uydurarak, bir kısmı da evlerinde oturarak yardıma gelmediler.
Onlardan bir an önce kurtulmam için Allah'ın bana bir çıkış yolu ihsan etmesini diliyorum. Vallahi düşmanımla karşılaştığımda şahadet arzusu olmasaydı ve ölüme hazırlık yapmasaydım, bunlarla bir gün dahi olsa beraber olmayı ve karşılaşmayı ebediyen istemezdim. "
Bazı düşmanlara karşı (Yemene saldıran Busr b. Ebi Ertat) göndermiş olduğu ordu hakkında kardeşi akil b. Ebu Talib'e yazdığı mektup...
Bu mektup Akil'in kendisine yazmış olduğu mektubun cevabıdır.
"Müslümanlardan kalabalık bir orduyu onun üzerine gönderdim. Haber ona ulaşınca, pişman olup geldiği gibi geri döndü ve kaçtı, (ama) Ordu, güneş batmak üzereyken ona ulaştı ve aralarında hızlı ama kısa çarpışmalar oldu. O çok büyük bir sıkıntıya düşmüş olduğu halde ve canı çıkmak üzereyken pişmanlıkla kendini zor kurtardı.
Dalalete meyleden, ayrılık ve ihtilafı seçen, kendileri dalaletin karanlığında yaşayan (hakka varmayı zorlaştıran) Kureyş'i haline bırak. Gerçekten onlar benden önce Resulullah'a (s.a.a) karşı savaşmakta birleştikleri gibi, bana karşı savaşmakta da ittifak ettiler. Allah Kureyş'e bana yaptıklarından dolayı cezalarını versin. Onlar akrabalık bağımı kopardı ve annemin oğlunun (Resulullah'ı kastetmektedir) otoritesini benden aldı.
Savaş konusundaki görüşümle ilgili soruna gelince; benim görüşüm, Allah katma varıncaya kadar savaşı helal kılıp, onu reva görenlerle savaşmaktır. Etrafımda çok kişinin bulunması, bana izzet ve güç kazandırmadığı gibi, benden ayrılmaları da beni hüzne boğmaz.
Babanın oğlunun (yani benim), kendisini terk edip bıraksa da insanlara yalvarıp yakaracağını, zulme razı olup kabul edeceğini, kolay bir şekilde boyunduruk altına gireceğini, sırtı esnek olan binek hayvanları gibi davranacağını sanma.
Beni Selim kavminden olan şairin söylediği gibi:
"Bana "nasılsın?" diye sorsanız derim ki:
Zamanın zorluklarına karşı direnenlerdenim.
Yükümde hüzün görülmesi, bana ağır gelir.
Çünkü düşman sevinir, dost ise ızdırab çeker."
Muaviye'ye yazmıştır:
"Fesuphanallah! Nefsinin hevasıyla sonradan uyduğun asılsız şeylere bağlılığa ne kadar da şiddetle sarılmış, şaşkınlığa tabi olmuşsun! Hem de Allah'ın hesabını isteyeceği, kullarına delil kıldığı hakikatleri kaybedip ahitleri terk etmişsin.
Osman'a ve katillerine dair haddinden fazla ve lüzumsuz sözlerine gelince...Sen Osman'a yardımı kendin için faydalı olduğu zaman yaptın, tam yardımına ihtiyacı olduğu zaman ise onu horlayıp yardımsız bıraktın. ve's-Selam. "
Malik Eşter'i Mısır'a vali tayin ettiği zaman Mısır Halkına yazdığı mektup
"Allah'ın kulu, mü'minlerin emiri Ali'den Allah'a isyan edildiği, hakkın yok edildiği; zulüm ve işkence çadırının iyi-kötü, mukim-yolcu herkesin başına kurulduğu; marufla amel edip rahatlamanın, münkerden uzaklaşmanın mümkün olmadığı bir çağda, Allah rızası için öfkelenen topluma.
...Size Allah'ın kullarından; korku günlerinde uyumayan, korkulu dönemlerde ihtiyatı elinden bırakmayan, kötülük işleyenlere ateşten de çetin olan bir kulu gönderiyorum. O Mezhic boyundan Malik b. El-Haris'dir. Onu dinleyin, hakka uygun olan emrine itaat edin.
O, Allah'ın kılıçlarından bir kılıçtır; ağzı körelmez, vurduğunda da iz bırakır. Eğer toplu olarak hareket etmenizi emrederse harekete geçin, kalıp direnmenizi emrederse kalıp direnin. Çünkü O emrim olmadıkça ne geri kalır, ne ileri gider, ne acele eder ve ne de geciktirir. O sizin hayrınızı istediğinden ve düşmanınıza karşı da şiddetli olduğundan dolayı (kendisine ihtiyacım olduğu halde size göndermekle) sizi kendime tercih ettim." Nehc'ül Belaga Mektuplar 35-38
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.