Başka bir dünyada olmak ya da hayata yeniden gelebilmek gibi bir şansa sahip olsaydık içerisinde bulunduğumuz durum daha farklı olabilirdi belki.
Böyle bir şans bize verilmediğine göre, mevcut durumu ya değiştirebilmek için çaba sarfedeceğiz ya da başkalarının eylemini bekleyerek kendimizde değişiklikler isteyeceğiz.
Türk dış politikasının mevcut konjonktürünü ve gelişim trendini bu düşünce paragrafında değerlendirdiğimizde Türkiye'nin ikinci tercih olarak tarif ettiğimiz "başkalarının eylemimi bekleme"yi seçtiği görülür.
Global eksende AB,yerel eksende IRAK örnekleri bu tezimizin ana konusu.
Yarım asıra yakın AB serencamımızda kendi durumumuzu ve pozisyonumuzu değiştirebilmek için etkili bir adım atabilmiş değiliz.
Başkalarının attığı ya da atacağı adımlarla yol almaya çabaladık.
IRAK sorununda da aynı tercihi kabullendik. Başkalarının açtığı yoldan sıvışmaya, diğerlerinin attığı adımların izinden gider olduk.
AB'de edilgen bir dış politika uygulamamış olsaydık; Avrupa'da Türk kimliği ve Türk varlığı tali toplum olarak görülebilir miydi?
Dış politikamızın ortaya koymaya çalıştığı yeterlilik yeterli olmadı.
Bizim aldığımız kararları bizler uygulatamadık, başkalarının uygulamalarını da kendimize dayatır bulduk.
Siyasal talepleri içselleştirerek tatbik etme mecburiyetine geldik/getirildik.
IRAK'ta başkalarının izinden gidiyor olmamış ve kendi ayaklarımıza güvenerek adım atabilmiş olsaydık;
Süleymaniye'de başımıza çuval geçirilebilir miydi?
Türk şoförler kurşuna dizilebilir miydi?
Türk polisleri vahşiçe katledilebilir miydi?
Dış politik öncelikler çoğaltıldıkça da bize global eksende AB, yerel eksende IRAK iyi bir örnek teşkil ediyor.
Başka bir dünya olmadığına ve yeniden dünyaya gelebilmek gibi bir şansa sahip olmadığımıza göre önceliklerimizi iyi savunmak durumundayız.
Dış politika, iyi bir uygulamaya ihtiyaç duyduğu gibi; iyi bir hafıza gerektirmektedir.
Böyle bir şans bize verilmediğine göre, mevcut durumu ya değiştirebilmek için çaba sarfedeceğiz ya da başkalarının eylemini bekleyerek kendimizde değişiklikler isteyeceğiz.
Türk dış politikasının mevcut konjonktürünü ve gelişim trendini bu düşünce paragrafında değerlendirdiğimizde Türkiye'nin ikinci tercih olarak tarif ettiğimiz "başkalarının eylemimi bekleme"yi seçtiği görülür.
Global eksende AB,yerel eksende IRAK örnekleri bu tezimizin ana konusu.
Yarım asıra yakın AB serencamımızda kendi durumumuzu ve pozisyonumuzu değiştirebilmek için etkili bir adım atabilmiş değiliz.
Başkalarının attığı ya da atacağı adımlarla yol almaya çabaladık.
IRAK sorununda da aynı tercihi kabullendik. Başkalarının açtığı yoldan sıvışmaya, diğerlerinin attığı adımların izinden gider olduk.
AB'de edilgen bir dış politika uygulamamış olsaydık; Avrupa'da Türk kimliği ve Türk varlığı tali toplum olarak görülebilir miydi?
Dış politikamızın ortaya koymaya çalıştığı yeterlilik yeterli olmadı.
Bizim aldığımız kararları bizler uygulatamadık, başkalarının uygulamalarını da kendimize dayatır bulduk.
Siyasal talepleri içselleştirerek tatbik etme mecburiyetine geldik/getirildik.
IRAK'ta başkalarının izinden gidiyor olmamış ve kendi ayaklarımıza güvenerek adım atabilmiş olsaydık;
Süleymaniye'de başımıza çuval geçirilebilir miydi?
Türk şoförler kurşuna dizilebilir miydi?
Türk polisleri vahşiçe katledilebilir miydi?
Dış politik öncelikler çoğaltıldıkça da bize global eksende AB, yerel eksende IRAK iyi bir örnek teşkil ediyor.
Başka bir dünya olmadığına ve yeniden dünyaya gelebilmek gibi bir şansa sahip olmadığımıza göre önceliklerimizi iyi savunmak durumundayız.
Dış politika, iyi bir uygulamaya ihtiyaç duyduğu gibi; iyi bir hafıza gerektirmektedir.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005