Çok önceleri bu sinsi plan devreye sokulmuştu.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 13 ülke için doğum kontrolü, aile planlaması ve ekonomik yardımların koşullandırılması gibi yöntemler, ABD tarafından projelendirilmişti.
Mesela 1974'te hazırlanan ve "Kissinger raporu" olarak bilinen Ulusal Güvenlik Çalışma Muhtırası, ABD'nin stratejik çıkarları için az gelişmiş ülkelerde nüfus artışını sınırlama hedefini ortaya koyuyordu.
Hazırlanan raporda:
"Dünyada petrol ve diğer yer altı ve yer üstü kaynaklarının yoğun olduğu bölgelerde nüfus hızlı artıyor ve bu nüfus böyle hızlı artarsa kaynakları onlar tüketeceği için bizler orayı rahatlıkla sömüremeyeceğiz.
Ayrıca burada nüfus ve gençlerin sayısı arttıkça anti Amerikancı yapılar da büyüyecektir ve bazı bölgelerde komünizm tehlikesi söz konusu olabilir.
Artan nüfus kendi kaynakları yetersiz olunca Batı'ya gelmek isterse ABD için ulusal güvenlik problemleri artabilir.
Bu yüzden bu bölgelerdeki nüfusu zorla da olsa kontrol etmemiz gerekiyor" deniliyordu.
Bu rapor uyarınca ve özelliklede 1980'den başlayarak, kapsamlı bir aile planlaması çalışmalarına devletin öncülüğünde gidilmişti.
Başka işi gücü kalmamış gibi dönemin Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren bile, CIA projesini millete çok iyi bir uygulamaymış gibi miting meydanlarından anlatıyordu.
Hedef, Türk milletinin nüfus artışını önlemekti.
O günlerden bugüne doğru baktığımızda, bu planın tam anlamıyla başarılı olduğu anlaşılıyor.
Ülkemizde doğurganlık hızı nüfusun kendini yenilemesi için gerekli olan 2,1'in altına düşmüş olan il sayısı 2014'te 52 iken, bugün 71'e ulaşmış durumda.
Türkiye nüfusunun %88'i artık nüfusu yenilenemeyen bir şehirde yaşıyor.
İlk evlilik yaşı erkeklerde 28.3'e, kadınlarda ise 25.8'e yükselmiş durumda.
Gençlerimiz geç evleniyor veya geç çocuk sahibi oluyor.
Ortalama anne olma yaşı 29 ila 35'lere yükselmiş durumda.
Ülkemizde yıllık nüfus artış hızı 2021 yılında binde 12,7 iken, 2022 yılında bu oran binde 7,1'e ve son olarak 2024 yılında binde 3,4'e gerilemiş durumda.
Toplam nüfus ile ilgili tüm bu projeksiyonlar incelendiğinde, TÜİK'in düşük ihtimalli senaryosuna göre 2100 yılında nüfusumuzun 54 milyona; BM'nin düşük ihtimalli senaryosuna göre 38 milyona, çok düşük ihtimalli senaryoya göre ise 25 milyona kadar azalacağı öngörülüyor!
Bu mevzunun tam manasıyla bir Milli Güvenlik konusu olduğunu idrak etmek için başkaca hangi ayrıntılara ve istatistiklere ihtiyaç vardır.
Önümüzdeki 5 yıl içinde nüfus artış hızımız bu şekilde düşmeye devam ettiği takdirde, ilkokulda okuyan öğrenci sayısında yaklaşık 900 bin azalma öngörülüyor.
Evlenen çiftlerin sayısı 2023 yılında 567 bin 11 iken, 2024 yılında 568 bin 395 oldu.
Bin nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden kaba evlenme hızı ise 2024 yılında binde 6,65 olarak gerçekleşti.
Boşanan çiftlerin sayısı 2023 yılında 173 bin 342 iken, 2024 yılında 187 bin 343 oldu.
Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı 2024 yılında binde 2,19 olarak gerçekleşti.
Türkiye'de nüfusun 66 milyon olarak ölçüldüğü 2001 yılında toplam evlilik sayısı 544 bin 322 olarak ölçülürken, nüfusun 68 milyon olduğu 2004'te 615 bin 357, bu rakam nüfusun 77 milyon olduğu 2014 yılında 599 bin 704, 86 milyon olduğu 2024 yılında ise, 568 bin 395 seviyelerine kadar düşüyor.
Peki, asıl dikkatlerden kaçan veya stratejik olarak kaçırılan gerçeği ben haber vermiş olayım.
Yukarıda tüm ayrıntılarıyla aktarılan bu ürkütücü tablonun gerçekleşmesi için ekonomik refah olarak tabir edilen ve halkın gelir seviyesinin olabildiğince düşürülmesi gerekiyordu.
Sizce 2002 yılından bu tarafa uygulanan ekonomi politikalarıyla, söz konusu bu küresel projenin değirmenine su taşınmıyor mu?
Mehmet Şimşek sırf bu proje için gönderildi dense, buna kim karşı çıkabilir!?
Asgari ücretliye 22 bin lira, emeklilere ise 16.800 lira maaşın reva görülmesi, sırf bu iş için değilse ne içindir?
Türk milletinin fakirleştirilerek etrafında olan bitenlerin tamamına kayıtsız kalmasının sağlanması, Amerikan projesine hizmet ve destek değil de nedir?
Evine bir ekmek götürebilmenin hesabını yapan büyük kitlelerin, Türkiye'nin bir bölgesinde Federasyon kurulsa umurunda olur mu?
Milli bir refleksi kalır mı?
Siz hangi Türkiye 100 yılından bahsediyorsunuz?
Siz hangi aile yılından dem vuruyorsunuz?
Hangi emekli yılından haber veriyorsunuz?
Siz bu milletle dalga mı geçiyorsunuz?
Sürekli şikâyet ettiğiniz eskilerde bu millet, çok daha fazla kazanç elde ediyordu.
1969 yılında bir asgari ücretli 33 çeyrek altın alıyordu.
Şimdi ise 2.5 çeyrek altın.
Dünyanın en büyük yolsuzluğu ve yüksek enflasyonu bizim ülkemizde!
Dünyanın en yüksek faizini uygulayan sondan 2. Ülkeyiz.
Doğasıyla, yeraltı ve yer üstü zengin kaynakları Türkiye ve bu aziz Türk milleti, nasıl bu kadar perişan halde olabilir?
Bütün küresel hesaplar tutmuştur ey millet!
Ama bunun faturası sana kesildiği gibi, maalesef vebali de senin boynunadır!
Niye olduğunu otur ve düşün.
Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 13 ülke için doğum kontrolü, aile planlaması ve ekonomik yardımların koşullandırılması gibi yöntemler, ABD tarafından projelendirilmişti.
Mesela 1974'te hazırlanan ve "Kissinger raporu" olarak bilinen Ulusal Güvenlik Çalışma Muhtırası, ABD'nin stratejik çıkarları için az gelişmiş ülkelerde nüfus artışını sınırlama hedefini ortaya koyuyordu.
Hazırlanan raporda:
"Dünyada petrol ve diğer yer altı ve yer üstü kaynaklarının yoğun olduğu bölgelerde nüfus hızlı artıyor ve bu nüfus böyle hızlı artarsa kaynakları onlar tüketeceği için bizler orayı rahatlıkla sömüremeyeceğiz.
Ayrıca burada nüfus ve gençlerin sayısı arttıkça anti Amerikancı yapılar da büyüyecektir ve bazı bölgelerde komünizm tehlikesi söz konusu olabilir.
Artan nüfus kendi kaynakları yetersiz olunca Batı'ya gelmek isterse ABD için ulusal güvenlik problemleri artabilir.
Bu yüzden bu bölgelerdeki nüfusu zorla da olsa kontrol etmemiz gerekiyor" deniliyordu.
Bu rapor uyarınca ve özelliklede 1980'den başlayarak, kapsamlı bir aile planlaması çalışmalarına devletin öncülüğünde gidilmişti.
Başka işi gücü kalmamış gibi dönemin Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren bile, CIA projesini millete çok iyi bir uygulamaymış gibi miting meydanlarından anlatıyordu.
Hedef, Türk milletinin nüfus artışını önlemekti.
O günlerden bugüne doğru baktığımızda, bu planın tam anlamıyla başarılı olduğu anlaşılıyor.
Ülkemizde doğurganlık hızı nüfusun kendini yenilemesi için gerekli olan 2,1'in altına düşmüş olan il sayısı 2014'te 52 iken, bugün 71'e ulaşmış durumda.
Türkiye nüfusunun %88'i artık nüfusu yenilenemeyen bir şehirde yaşıyor.
İlk evlilik yaşı erkeklerde 28.3'e, kadınlarda ise 25.8'e yükselmiş durumda.
Gençlerimiz geç evleniyor veya geç çocuk sahibi oluyor.
Ortalama anne olma yaşı 29 ila 35'lere yükselmiş durumda.
Ülkemizde yıllık nüfus artış hızı 2021 yılında binde 12,7 iken, 2022 yılında bu oran binde 7,1'e ve son olarak 2024 yılında binde 3,4'e gerilemiş durumda.
Toplam nüfus ile ilgili tüm bu projeksiyonlar incelendiğinde, TÜİK'in düşük ihtimalli senaryosuna göre 2100 yılında nüfusumuzun 54 milyona; BM'nin düşük ihtimalli senaryosuna göre 38 milyona, çok düşük ihtimalli senaryoya göre ise 25 milyona kadar azalacağı öngörülüyor!
Bu mevzunun tam manasıyla bir Milli Güvenlik konusu olduğunu idrak etmek için başkaca hangi ayrıntılara ve istatistiklere ihtiyaç vardır.
Önümüzdeki 5 yıl içinde nüfus artış hızımız bu şekilde düşmeye devam ettiği takdirde, ilkokulda okuyan öğrenci sayısında yaklaşık 900 bin azalma öngörülüyor.
Evlenen çiftlerin sayısı 2023 yılında 567 bin 11 iken, 2024 yılında 568 bin 395 oldu.
Bin nüfus başına düşen evlenme sayısını ifade eden kaba evlenme hızı ise 2024 yılında binde 6,65 olarak gerçekleşti.
Boşanan çiftlerin sayısı 2023 yılında 173 bin 342 iken, 2024 yılında 187 bin 343 oldu.
Bin nüfus başına düşen boşanma sayısını ifade eden kaba boşanma hızı 2024 yılında binde 2,19 olarak gerçekleşti.
Türkiye'de nüfusun 66 milyon olarak ölçüldüğü 2001 yılında toplam evlilik sayısı 544 bin 322 olarak ölçülürken, nüfusun 68 milyon olduğu 2004'te 615 bin 357, bu rakam nüfusun 77 milyon olduğu 2014 yılında 599 bin 704, 86 milyon olduğu 2024 yılında ise, 568 bin 395 seviyelerine kadar düşüyor.
Peki, asıl dikkatlerden kaçan veya stratejik olarak kaçırılan gerçeği ben haber vermiş olayım.
Yukarıda tüm ayrıntılarıyla aktarılan bu ürkütücü tablonun gerçekleşmesi için ekonomik refah olarak tabir edilen ve halkın gelir seviyesinin olabildiğince düşürülmesi gerekiyordu.
Sizce 2002 yılından bu tarafa uygulanan ekonomi politikalarıyla, söz konusu bu küresel projenin değirmenine su taşınmıyor mu?
Mehmet Şimşek sırf bu proje için gönderildi dense, buna kim karşı çıkabilir!?
Asgari ücretliye 22 bin lira, emeklilere ise 16.800 lira maaşın reva görülmesi, sırf bu iş için değilse ne içindir?
Türk milletinin fakirleştirilerek etrafında olan bitenlerin tamamına kayıtsız kalmasının sağlanması, Amerikan projesine hizmet ve destek değil de nedir?
Evine bir ekmek götürebilmenin hesabını yapan büyük kitlelerin, Türkiye'nin bir bölgesinde Federasyon kurulsa umurunda olur mu?
Milli bir refleksi kalır mı?
Siz hangi Türkiye 100 yılından bahsediyorsunuz?
Siz hangi aile yılından dem vuruyorsunuz?
Hangi emekli yılından haber veriyorsunuz?
Siz bu milletle dalga mı geçiyorsunuz?
Sürekli şikâyet ettiğiniz eskilerde bu millet, çok daha fazla kazanç elde ediyordu.
1969 yılında bir asgari ücretli 33 çeyrek altın alıyordu.
Şimdi ise 2.5 çeyrek altın.
Dünyanın en büyük yolsuzluğu ve yüksek enflasyonu bizim ülkemizde!
Dünyanın en yüksek faizini uygulayan sondan 2. Ülkeyiz.
Doğasıyla, yeraltı ve yer üstü zengin kaynakları Türkiye ve bu aziz Türk milleti, nasıl bu kadar perişan halde olabilir?
Bütün küresel hesaplar tutmuştur ey millet!
Ama bunun faturası sana kesildiği gibi, maalesef vebali de senin boynunadır!
Niye olduğunu otur ve düşün.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hacı Gaydan / diğer yazıları
- Savaştan daha büyük tehlike kapımızda! / 22.09.2025
- ‘Türk’ adını Allah koymuştur / 17.09.2025
- CHP 6 oku çoktan unuttu mu? / 16.09.2025
- Vergi sisteminiz milli güvenlik sorunu oldu! / 15.09.2025
- Türk devlet aklı kaldıysa okusun / 11.09.2025
- Türk kime denir ey gafil! / 08.09.2025
- Atatürk’ün hafız olduğu kesin, senin soyunun kim olduğu meçhul! / 02.09.2025
- Kürt isyanlarının asıl nedeni / 01.09.2025
- Sen olmasaydın, biz olmayacaktık / 29.08.2025
- Bu millet Türk’tür, dili Türkçedir! / 28.08.2025
- ‘Türk’ adını Allah koymuştur / 17.09.2025
- CHP 6 oku çoktan unuttu mu? / 16.09.2025
- Vergi sisteminiz milli güvenlik sorunu oldu! / 15.09.2025
- Türk devlet aklı kaldıysa okusun / 11.09.2025
- Türk kime denir ey gafil! / 08.09.2025
- Atatürk’ün hafız olduğu kesin, senin soyunun kim olduğu meçhul! / 02.09.2025
- Kürt isyanlarının asıl nedeni / 01.09.2025
- Sen olmasaydın, biz olmayacaktık / 29.08.2025
- Bu millet Türk’tür, dili Türkçedir! / 28.08.2025