Balıklıgöl: İnancın, Suyun ve Zamanın Buluştuğu Yer
Balıklıgöl, yalnızca Şanlıurfa’nın değil, insanlığın ortak hafızasında yer alan nadir mekânlardan biridir. İnanç, tarih ve doğa bu gölde birbirine karışır. Bu yüzden Balıklıgöl’e bakmak, sadece bir suya bakmak değildir; geçmişi, inancı ve insanın anlam arayışını aynı anda seyretmektir.
20.12.2025 21:07:00
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Balıklıgöl, Şanlıurfa'nın kalbinde duran bir su aynası değildir yalnızca; o, binlerce yılın inancını, söylencesini ve insan hafızasını sessizce taşıyan canlı bir mekândır. Gölün yüzeyinde ağır ağır dolaşan balıklar, sanki zamanın akışına direnirmiş gibi sakin ve dokunulmazdır. Bu sakinlik, Balıklıgöl'ü sıradan bir doğal oluşum olmaktan çıkarır; onu anlam yüklü bir simgeye dönüştürür.
Rivayete göre Balıklıgöl, Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı yerle ilişkilendirilir. Ateşin suya, odunların balığa dönüşmesi anlatısı, yalnızca bir mucize hikâyesi değildir; zulme karşı inancın, şiddete karşı sabrın sembolüdür. Bu nedenle Balıklıgöl'deki balıklara dokunulmaz; çünkü onlar, bir inancın yaşayan tanıkları olarak kabul edilir. İnsanlar bu balıklara bakarken aslında geçmişle göz göze gelir.
Balıklıgöl'ün çevresi, taşın dile geldiği bir mimari hafıza gibidir. Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin izleri, camilerde, avlularda ve dar sokaklarda iç içe geçmiştir. Gölün etrafında yürürken yalnızca bir mekânda dolaşmazsınız; bir düşünce ikliminin, bir inanç coğrafyasının içinde gezersiniz. Her adımda, tarih ile bugünün aynı anda nefes aldığını hissedersiniz.
Bu mekânın en çarpıcı yönlerinden biri de sessizliğidir. Kalabalığa rağmen Balıklıgöl, insanın içine dönmesini sağlayan bir dinginlik sunar. Suyun hafif dalgası, balıkların yavaş hareketleri ve çevrede yükselen dua sesleri, burayı adeta açık bir tefekkür alanına dönüştürür. İnsan burada, acele etmeyi unutur; zaman, Balıklıgöl'de daha ağır akar.
Rivayete göre Balıklıgöl, Hz. İbrahim'in ateşe atıldığı yerle ilişkilendirilir. Ateşin suya, odunların balığa dönüşmesi anlatısı, yalnızca bir mucize hikâyesi değildir; zulme karşı inancın, şiddete karşı sabrın sembolüdür. Bu nedenle Balıklıgöl'deki balıklara dokunulmaz; çünkü onlar, bir inancın yaşayan tanıkları olarak kabul edilir. İnsanlar bu balıklara bakarken aslında geçmişle göz göze gelir.
Balıklıgöl'ün çevresi, taşın dile geldiği bir mimari hafıza gibidir. Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin izleri, camilerde, avlularda ve dar sokaklarda iç içe geçmiştir. Gölün etrafında yürürken yalnızca bir mekânda dolaşmazsınız; bir düşünce ikliminin, bir inanç coğrafyasının içinde gezersiniz. Her adımda, tarih ile bugünün aynı anda nefes aldığını hissedersiniz.
Bu mekânın en çarpıcı yönlerinden biri de sessizliğidir. Kalabalığa rağmen Balıklıgöl, insanın içine dönmesini sağlayan bir dinginlik sunar. Suyun hafif dalgası, balıkların yavaş hareketleri ve çevrede yükselen dua sesleri, burayı adeta açık bir tefekkür alanına dönüştürür. İnsan burada, acele etmeyi unutur; zaman, Balıklıgöl'de daha ağır akar.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.


















































































