Karadağ'da Türklere yönelik olaylar ve Kosova'ya silah sevkiyatı iddiaları, bölgeyi yeniden gerilim hattına taşıdı. Balkanlar'da ne oluyor? Gerçekler, iddialar ve arka planı sade bir dille anlatalım…
Bir bölge, bitmeyen gerilim
Balkanlar… Tarihin en çok sınır değiştiren, en fazla anlaşma imzalayıp en az huzur gören bölgesi.
Soğuk Savaş bitti ama bölge hala sıcak. Etkiler, ittifaklar, geçmiş kinler, hepsi bir arada kaynıyor.
Son haftalarda bu kaynama yeniden yüzeye çıktı.
Karadağ'da Türklere yönelik bazı saldırı girişimleri ve Kosova'ya gizli silah sevkiyatı yapıldığına dair iddialar, bölgeyi bir kez daha uluslararası gündeme taşıdı.
Her zamanki gibi ilk gelen bilgi eksik, ama ses çok.
Kimin eli kimin cebinde belli değil; fakat herkes birilerini suçluyor.
İddialar nereden çıktı?
Sırbistan medyasında yer alan haberlerde, Türkiye'nin Kosova'ya askeri ekipman ve silah gönderdiği öne sürüldü. Hatta bazı çevreler, bu sevkiyatların Karadağ üzerinden yapıldığı iddiasını da ortaya attı.
Kosova tarafı, iddiaları "asılsız" olarak nitelendirdi. Türkiye ise Balkan ülkelerine yaptığı savunma iş birliği anlaşmalarının yasal çerçevede yürüdüğünü defalarca vurgulamıştı.
Ne var ki Balkanlar'da "resmî açıklama" çoğu zaman "ikna edici açıklama" anlamına gelmiyor. Zira bölgede bilgi kadar, algı da güçlü bir silahtır.
Neden Türkiye'nin adı geçiyor?
Türkiye, son on yılda Balkanlar'da yeniden etkin bir aktör haline geldi. Ekonomiden kültüre, eğitimden savunma sanayisine kadar birçok alanda bölgeyle yakın temas kurdu.
Özellikle Kosova, Bosna-Hersek ve Arnavutluk gibi ülkelerle ilişkiler oldukça sıcak. Türk savunma şirketlerinin bölgedeki varlığı da son dönemde dikkat çekiyor.
Bu da bazı çevrelerde "Türkiye, bölgede nüfuz alanı kuruyor" endişesini beraberinde getiriyor. Sırbistan gibi ülkeler, bunu kendi güvenlikleri açısından tehdit olarak görüyor.
Dolayısıyla bir "silah sevkiyatı" iddiası, sadece askeri değil, politik bir mesaj anlamına da geliyor.
Karadağ'daki Türklere yönelik tepkiler
Son olaylarda dikkat çeken bir başka nokta ise Karadağ'daki Türk vatandaşlarına ve işletmelere yönelik artan söylemler. Bazı küçük grupların Türk işletmelerine yönelik protestolar düzenlediği, sosyal medyada ise hedef gösteren paylaşımlar yapıldığı iddia edildi.
Bu olayların arkasında geniş çaplı bir organizasyon yok gibi görünüyor, ancak Balkanlar'da küçük kıvılcımlar büyük yangınlara dönüşebilir. Karadağ'da yaşayan Türk toplumu şu anda temkinli ama sakin.
Silahlar gerçek mi, söylenti mi?
Bugüne kadar uluslararası kurumlar tarafından doğrulanmış bir silah sevkiyatı kanıtı ortaya konmadı. Ne NATO ne de Birleşmiş Milletler bu iddialara dair resmi bir rapor yayımladı.
Ancak bölgenin genel durumu, bu tür iddiaları halk nezdinde inandırıcı kılıyor. Çünkü Balkanlar hala yasa dışı silah trafiğinin yoğun olduğu bir bölge. Yugoslavya savaşlarından kalan milyonlarca silah hala el değiştiriyor.
Dolayısıyla her "silah" haberi, halk arasında "acaba yine mi?" duygusunu tetikliyor.
Ama şu unutulmamalı: her silah sesi gerçeğin yankısı değildir. Bazen o ses, politik çıkarların yankısıdır.
Kim ne kazanıyor?
Bu iddialar kimin işine yarıyor, asıl soru bu.
Sırbistan: Bu söylentileri yayarak Kosova'nın askeri destek aldığı imajını güçlendirmek istiyor. Böylece uluslararası arenada "Kosova saldırgan taraf" algısı yaratabilir.
Kosova: Bu haberleri yalanlayarak "Biz barış istiyoruz" mesajı vermeye çalışıyor.
Türkiye: Bölgede ekonomik ve diplomatik etkinliğini korumak istiyor. Ancak adının her krizde geçmesi, Ankara'yı dikkatli olmaya zorluyor.
Batı (özellikle AB ve NATO): İstikrarsız bir Balkanlar, dış müdahaleye zemin hazırlar. Bu da bazı Batılı aktörlerin elini güçlendirir.
Kısacası herkesin farklı hesabı var. Gerçekler ise bu hesapların arasında kayboluyor.
Sokaktaki insan ne diyor?
Bölgedeki sıradan vatandaş, artık siyasetten çok ekonomiye odaklanmış durumda. İşsizlik yüksek, gençler göç ediyor, hayat pahalılığı artıyor. İnsanlar barıştan ziyade ekmek derdinde.
Bu nedenle halk arasında genel hava şu: "Silah değil, yatırım gelsin. Savaş değil, istikrar olsun."
Ama ne yazık ki, her iddia bu huzuru biraz daha uzağa itiyor.
Türkiye ne yapmalı?
Türkiye'nin Balkanlar'daki konumu stratejik. Bu yüzden hem söylem hem de eylem düzeyinde dikkatli davranması gerekiyor.
Resmi kurumlar aracılığıyla doğru bilgilendirme yapılmalı,
Bölgedeki Türk toplumu korunmalı,
Diplomatik temaslar hızlandırılmalı.
Çünkü Balkanlar'da boşluk her zaman bir başka güç tarafından doldurulur.
Son söz : Gerçekler gürültüde kaybolmasın
Bugün Balkanlar'da barut kokusu varsa, bu her zaman savaş anlamına gelmez. Bazen o koku, bilgi savaşlarının dumanıdır.
Bölge halkı artık yeni bir krize değil, yeni bir başlangıca ihtiyaç duyuyor. Gerçek barış, iddiaların değil, açık diyalogların ürünü olur.
Unutmayalım:
Balkanlar'da en çok barışı değil, söylentiyi silah gibi kullananlar kazanıyor. Ve bu döngü kırılmadıkça, barut kokusu hiç tam olarak dağılmayacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Balkanlar'da barut kokusu: Gerçek mi, algı mı? / 29.10.2025
- Avrupa'nın enerjide yeni yol arayışı / 28.10.2025
- Trump'ın "kirli oyun" çıkışı ve Asya turu / 26.10.2025
- Rusya ile Amerika: Oyunda yeni hamleler - Türkiye'nin tavrı ve Kuzey Kore'nin gölgesi / 25.10.2025
- Kıbrıs üzerine eski uyarılar, yeni yönelimler / 22.10.2025
- Nadir topraklarda yeni dönem – G7’nin hamlesi ve Türkiye için dersler / 20.10.2025
- Kendi yolunu çizebilen Türkiye / 18.10.2025
- Narkoterör: Sessiz ve sinsi bir küresel tehdit / 17.10.2025
- Türkiye'nin yeni yön arayışı: Denge mi, bağımsızlık mı? / 16.10.2025
- Gazze ateşkesi: Ankara'nın ince diplomasisi, İsrail'in tereddütü ve büyük güçlerin hesabı / 15.10.2025
- Avrupa'nın enerjide yeni yol arayışı / 28.10.2025
- Trump'ın "kirli oyun" çıkışı ve Asya turu / 26.10.2025
- Rusya ile Amerika: Oyunda yeni hamleler - Türkiye'nin tavrı ve Kuzey Kore'nin gölgesi / 25.10.2025
- Kıbrıs üzerine eski uyarılar, yeni yönelimler / 22.10.2025
- Nadir topraklarda yeni dönem – G7’nin hamlesi ve Türkiye için dersler / 20.10.2025
- Kendi yolunu çizebilen Türkiye / 18.10.2025
- Narkoterör: Sessiz ve sinsi bir küresel tehdit / 17.10.2025
- Türkiye'nin yeni yön arayışı: Denge mi, bağımsızlık mı? / 16.10.2025
- Gazze ateşkesi: Ankara'nın ince diplomasisi, İsrail'in tereddütü ve büyük güçlerin hesabı / 15.10.2025




















































































