Türkiye'nin Brüksel'den çıkardığı karar kimilerine göre bir geri adım, kimilerine göre anlamlı bir zafer.
Kıbrıs düğümünün çözümü için saatlerce zihin yoran Türk delegasyonunu tarih hangi mantık ve hangi sıfatla anacak bu önemli.
Başbakanımız için "AB Fatihi" de diyebilirsiniz " Kıbrıs'ı Satan Adam" da.
Tanımınız ve algılamanız buna karar verecek.
Tek ve önemli bir olay varsa o da; Türkiye'nin artık eskisi gibi olmayacağı ve yeni bir başlangıçla karşı karşıya bulunduğumuz.
Türkiye istediğini aldı mı?
Kırmızı çizgiler delindi mi?
Rumlar tatmin oldu mu?
KKTC'nin durumu düzelecek mi?
Gerçek sorunlar ve gerçekçi yaklaşımlar dillendirilmeli.
Olumlu ve olumsuz olarak niteleyebileceğimiz kararlara kısaca göz atacak olur isek;
Artık yabancı sermaye Türkiye'ye daha rahat akabilecek. Ortadoğu'da AB eksenli yeni ve yapıcı bir Türkiye rolü üstlenilecek. Avrupalı olma standartı tüm topluma aksedecek. On onbeş yıllık bir süre içerisinde Almanya ve Fransa gibi güçlü bir ülke olunacak. Güneydoğu ve Doğu'da etnik huzursuzluklar daha rahat çözümlenecek.
Umutlu olmamak için neden yok....
Türkiye tüm koşulları yerine getirse de üyelik gerçekleşmeyebilir. Fransa ve Avusturya referandum ayağında yan çizebilirler. Yükselen Türk fobisi diğer Avrupa ülkelerini de sararsa Türkler'in Birliğe katılımı zora girebilir.Kesin üyelik tarihi diye bir olay yok. Kıbrıs Türkü'ne dair net adımlar atılmayabilir. Hukuki olarak tanıdığımızı söylediğimiz Rumlar'ın yakın periyotta siyasal olarak da tanıyabiliriz. Türk kamuoyu kendisine haksızlıklar yapıldığını ve etnik dokusunun bozulmaya doğru gittiğini görerek Batı ile ipleri gerebilir.
Umutsuz olmak için nedenler çok....
Üyelik süreci Türkiye'yi ihya mı edecek yoksa sömürüye mi götürecek?
Türkiye istediklerini tam alabilecek mi yoksa kendisinden istenenlerin hepsini verecek mi?
Bardağın ne tarafından baktığınız önemli.
Boş tarafı mı dolu tarafı mı?
Bakış açısı size bağlı.
Kıbrıs düğümünün çözümü için saatlerce zihin yoran Türk delegasyonunu tarih hangi mantık ve hangi sıfatla anacak bu önemli.
Başbakanımız için "AB Fatihi" de diyebilirsiniz " Kıbrıs'ı Satan Adam" da.
Tanımınız ve algılamanız buna karar verecek.
Tek ve önemli bir olay varsa o da; Türkiye'nin artık eskisi gibi olmayacağı ve yeni bir başlangıçla karşı karşıya bulunduğumuz.
Türkiye istediğini aldı mı?
Kırmızı çizgiler delindi mi?
Rumlar tatmin oldu mu?
KKTC'nin durumu düzelecek mi?
Gerçek sorunlar ve gerçekçi yaklaşımlar dillendirilmeli.
Olumlu ve olumsuz olarak niteleyebileceğimiz kararlara kısaca göz atacak olur isek;
Artık yabancı sermaye Türkiye'ye daha rahat akabilecek. Ortadoğu'da AB eksenli yeni ve yapıcı bir Türkiye rolü üstlenilecek. Avrupalı olma standartı tüm topluma aksedecek. On onbeş yıllık bir süre içerisinde Almanya ve Fransa gibi güçlü bir ülke olunacak. Güneydoğu ve Doğu'da etnik huzursuzluklar daha rahat çözümlenecek.
Umutlu olmamak için neden yok....
Türkiye tüm koşulları yerine getirse de üyelik gerçekleşmeyebilir. Fransa ve Avusturya referandum ayağında yan çizebilirler. Yükselen Türk fobisi diğer Avrupa ülkelerini de sararsa Türkler'in Birliğe katılımı zora girebilir.Kesin üyelik tarihi diye bir olay yok. Kıbrıs Türkü'ne dair net adımlar atılmayabilir. Hukuki olarak tanıdığımızı söylediğimiz Rumlar'ın yakın periyotta siyasal olarak da tanıyabiliriz. Türk kamuoyu kendisine haksızlıklar yapıldığını ve etnik dokusunun bozulmaya doğru gittiğini görerek Batı ile ipleri gerebilir.
Umutsuz olmak için nedenler çok....
Üyelik süreci Türkiye'yi ihya mı edecek yoksa sömürüye mi götürecek?
Türkiye istediklerini tam alabilecek mi yoksa kendisinden istenenlerin hepsini verecek mi?
Bardağın ne tarafından baktığınız önemli.
Boş tarafı mı dolu tarafı mı?
Bakış açısı size bağlı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005