Barış ve anlaşmalara sadık kalmak
Barış, askerin korunmasına, beldelerin emniyet alına alınmasına, valilerin rahat nefes almasına yardımcı olur. Barıştan sonra düşmanına güvenip, tedbiri elden bırakma
01.06.2021 00:10:00





"Eğer düşman sizinle savaşmaz ve sizinle barış içinde yaşamak isterse ve bu teklif Allah rızasına uygun ise geri çevirmemek gerekir. Allah buyurur ki; "Onlar, sizinle savaşmazlar ve sizinle barış içinde yaşamak isterlerse, Allah size, onlara saldırmak için bir yol vermemiştir." (Nisa 90)
Çünkü barış, askerin korunmasına, beldelerin emniyet alına alınmasına, valilerin rahat nefes almasına yardımcı olur. Barıştan sonra düşmanına güvenip, tedbiri elden bırakmamak ve daima uyanık olmak gerekir. Zira fırsat kollayan düşman, hasmını gafil avlamak ister ve yakınınıza kadar sokulmaya çalışır. Düşmana karşı teyakkuz halinde olur ve anlaşmanın yönünde kararlılık gösterirsen düşmanın, sana iyi niyetle bakmasını sağlayabilirsin." Sh:775

EY Malik! Yaptığın anlaşma hükümlerine uymalı ve bu konuda gerekli titizliği göstermelisin. Allah (c.c) şöyle buyurur; "Antlaşma yaptıkları zaman antlaşmalarını yerine getirenler, işte doğru olanlar onlardır. (Allah azabından) korunanlarda onlardır." (Bakara 117)
Üstlendiğin bu emaneti yerine getirmek için gerekirse hayatını ortaya koymalısın. Zira insanlar kısım kısımdır. Arzuları değişik, görüşleri farklıdır. Bu farklı nitelikteki insanlar, Allah'ın farzları arasında yer alan ahde vefa üzerinde birleşirler.
Allah şöyle buyurur; "Kim, Allah'a verdiği sözü tutarsa Allah, ona büyük bir mükafat verecektir." (Fetih 10) Hatta müşriklerden de, hainliğin kesin sonuçlarını gördükleri için, Müslümanlara karşı ahde vefayı önemser, sözleşmelerinin bozulmasını kendileri için vebal, günah ve çirkin sayarlar.
Bu durum karşısında yaptığın antlaşmaya ve yüklendiğin sorumluluğa vefasızlık göstermemelisin. Hiçbir zaman ahdinden dönmemeli, antlaşma anında düşmanı oyuna getirip aldatmamalısın.
Hiç kimse Allah'a karşı gelme cesaretini gösteremez. Ancak, cahil ve asiler bu yolu deneyebilir. Yüce Allah yaptığın anlaşmayı, üzerine aldığın sorumluluğu rahmetin gereği, emniyetin menşei ve huzurun sebebi kılmıştır.
Ey Malik! İmza koyduğun o anlaşma, içinde oturulup feyz alınacak bir evdir. Herkes ona sığınır ve herkes onun etrafında toplanır. Bu yüzden yapılan anlaşmalara hile ve fesat karıştırılmamalı, her türlü ihtimali göz önünde bulundurarak yoruma açık akitler yapmamalısın.
Allah buyurur ki; "Ey İman edenler! Bağlandığınız ahitleri (gerek sizinle Cenab-ı Hak ve gerekse sizinle insanlar arasındaki taahhütleriniz!) yerine getirin." (Nahl 91)
Öyleyse son şeklini verdiğin anlaşmayı bozmak için de sözün gizli manalarından yararlanmaya kalkmamalısın. Allah'ın ahdi icabı, girmiş olduğun bir işin darlığını, haksız yere genişletme yoluna sapmamalısın. Zira genişleyeceğini, sonunun iyi olacağını düşündüğün bir darlığa sabretmek, günahından çekindiğin, dünya ve ahirette Allah'ın azabından kurtuluş imkanı olmadığını bildiğin bir hıyanetten daha hafiftir." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali eseri sh:776-77) H: Akın Aydın
Çünkü barış, askerin korunmasına, beldelerin emniyet alına alınmasına, valilerin rahat nefes almasına yardımcı olur. Barıştan sonra düşmanına güvenip, tedbiri elden bırakmamak ve daima uyanık olmak gerekir. Zira fırsat kollayan düşman, hasmını gafil avlamak ister ve yakınınıza kadar sokulmaya çalışır. Düşmana karşı teyakkuz halinde olur ve anlaşmanın yönünde kararlılık gösterirsen düşmanın, sana iyi niyetle bakmasını sağlayabilirsin." Sh:775

EY Malik! Yaptığın anlaşma hükümlerine uymalı ve bu konuda gerekli titizliği göstermelisin. Allah (c.c) şöyle buyurur; "Antlaşma yaptıkları zaman antlaşmalarını yerine getirenler, işte doğru olanlar onlardır. (Allah azabından) korunanlarda onlardır." (Bakara 117)
Üstlendiğin bu emaneti yerine getirmek için gerekirse hayatını ortaya koymalısın. Zira insanlar kısım kısımdır. Arzuları değişik, görüşleri farklıdır. Bu farklı nitelikteki insanlar, Allah'ın farzları arasında yer alan ahde vefa üzerinde birleşirler.
Allah şöyle buyurur; "Kim, Allah'a verdiği sözü tutarsa Allah, ona büyük bir mükafat verecektir." (Fetih 10) Hatta müşriklerden de, hainliğin kesin sonuçlarını gördükleri için, Müslümanlara karşı ahde vefayı önemser, sözleşmelerinin bozulmasını kendileri için vebal, günah ve çirkin sayarlar.
Bu durum karşısında yaptığın antlaşmaya ve yüklendiğin sorumluluğa vefasızlık göstermemelisin. Hiçbir zaman ahdinden dönmemeli, antlaşma anında düşmanı oyuna getirip aldatmamalısın.
Hiç kimse Allah'a karşı gelme cesaretini gösteremez. Ancak, cahil ve asiler bu yolu deneyebilir. Yüce Allah yaptığın anlaşmayı, üzerine aldığın sorumluluğu rahmetin gereği, emniyetin menşei ve huzurun sebebi kılmıştır.
Ey Malik! İmza koyduğun o anlaşma, içinde oturulup feyz alınacak bir evdir. Herkes ona sığınır ve herkes onun etrafında toplanır. Bu yüzden yapılan anlaşmalara hile ve fesat karıştırılmamalı, her türlü ihtimali göz önünde bulundurarak yoruma açık akitler yapmamalısın.
Allah buyurur ki; "Ey İman edenler! Bağlandığınız ahitleri (gerek sizinle Cenab-ı Hak ve gerekse sizinle insanlar arasındaki taahhütleriniz!) yerine getirin." (Nahl 91)
Öyleyse son şeklini verdiğin anlaşmayı bozmak için de sözün gizli manalarından yararlanmaya kalkmamalısın. Allah'ın ahdi icabı, girmiş olduğun bir işin darlığını, haksız yere genişletme yoluna sapmamalısın. Zira genişleyeceğini, sonunun iyi olacağını düşündüğün bir darlığa sabretmek, günahından çekindiğin, dünya ve ahirette Allah'ın azabından kurtuluş imkanı olmadığını bildiğin bir hıyanetten daha hafiftir." (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Ali eseri sh:776-77) H: Akın Aydın
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.