Başakşehir-Beşiktaş maçı Rize'de başladı!

Bu hafta şampiyonun adı belli olabilirdi ve onun adı Beşiktaş'tı. Geçen hafta oynanan Adanaspor maçının uyarı olarak öne sürülmesi, Aboubakar ile maça başlamayan Şenol hocanın zaafı, takımın Başakşehir maçında uyur gezer olması ve acınacak sonuca bunların sebeb diye gösterilmeleri beni eğlendiriyor. Bu maç 90 dakika oynanmadı. Bu maç taaa Rize'de başladı. Nasıl mı?
İşte cevap... Rize'de yaşanan sille tokattan sonra Başakşehir'in yönetimi sahaya indi ve olayda adı geçen futblcularına hafif, uygun olmayan cezalar verilmesini sağladı. Bu bir...
Beşiktaş için şampiyonluğu ilan edecek karşılaşmada Rize kahramanları Emre ve Volkan'ın oynamaları sağlandı bu iki... Şimdi diyeceksiniz ki onlara rağmen Beşiktaş güzel oynayıp kazanabilirdi. Kazın ayağı öyle değil tabii. Başakşehirli futbolcuların, yönetimleri hakkındaki "Vay anasını ne yönetim be" düşüncesini oluşturan rüzgarın yarattığı moral motivasyon ve maç içinde yaşanacak muhtemel olayların garanti altına alınabilme ihtimali futbolcularda nasıl doping yapar, yaşayanlar bilir. Gelelim diğerlerine. Holmen'in Atiba'nın ayağına bastığı taban ve ardındaki sessizlik. Hangi rüzgarların Çakır'ı etkilediğini bilebilir miyiz? Hayır... Cüneyt Çakır belki hata yaptı. Olabilir mi? Olabilir tabii. Ancak Başakşehir rüzgarı, hakem kararını da etkilemiş olabilir. Etti mi üç... En önemlisi ikinci golün ofsaytla başlaması. Ne diyeceğiz şimdi? 'Abi futbol bu, hakemde insan, olur böyle hatalar mı' diyeceğiz? Herşeyin söylendiği ülkemde böyle de söyleyenler çıkabilir. Ne var ki koskoca Beşiktaş'ın şampiyonluğu da gidebilir. Bu da dört...
Şimdi birileri çıkıp da birbirlerine 'abi Fener maçında telafi ederiz' diye konuşuyorlarsa; olamaz mı? olur. Bal gibi olur. Diyoruz ki şampiyonluğa giden yolda rüzgarlar olmasın. Herkes bileğinin hakkıyla top koştursun. Tek beklentimiz bu. Yani gölge etme başka ihsan istemez.
Şimdi harcanan para, emek ve zamanın hangi güçlü yollardan geçtiğine bakalım. Buna en iyi örnek Galatasaray. UEFA kupasını ülkemize getiren bir takım. Daha ötesi var mı?
Şimdi ne halde? Süngüsü düşmüş bir kaos yaşıyor. Yönetimi ikide bir değişen, borç hanesi devamlı kabaran, taraftarı hüzün içinde bir kulüp.
Ünal Aysal ile tavan yapmış hovardalığın sonuçları bunlar. Ne şans ki bu hovardalıkları ortadan kaldırabilecek Başkanlar gelmiyor ardından. Duygun Yarsuvat geliyor, sessiz sakin bir kimlik. Galatasaray'ın yükünü kaldıramıyor. Sonradan Dursun Özbek dönemi. Futbol kamuoyunda 'Kim abi bu' sorularıyla göreve başlıyor. Yarsuvat olmadı belki Özbek çözer bekleyişi.
Önünde iki yol var ya bütçe daraltılıp küçülecek. Ya da hovardalığa devam, şampiyonluk için diyecek. Böyle bir kararı verecek kimlikte yürek ister. O da zor bu yol ağzında. İşte seneler alacak çözümleri bir bir aşacaksın, yönetimi camia ile kaynaştıracaksın taraftarın umudu olacaksın, para işlerini çözeceksin ve şampiyonluğu isteyeceksin.
Beşiktaş bu badireleri yıllar süren sessizlikle atlattı. Onun için şampiyonluk istiyor. İster rüzgar olsun ister olmasın bu badireleri geride bırakmış Beşiktaş şampiyon olacağım diyor. Ve olacak da...