Fenerbahçe Jose Mourinho ile bir derbiyi daha kazanamadı. Kaybedilen sadece derbi değildi.
Şampiyonluk için son umutlar da kayboldu. Bu durumda dünya çapında star teknik direktör Mourinho'nun eleştirilmesi lazım elbette.
Şimdi düşünüyorum büyük hoca ne zaman kendini belli etmeli. Büyük maçlarda değil mi?
Evet öyle ama koskoca dünyaca ünlü hoca Mourinho Süper Ligimizde bir derbi galibiyeti alamadı.
Üstelik bu derbilerden kendi evindeki ikisini de kaybetti.
Şimdi maçtan önce yapılan yorumları dinleyince şunları gördük.
Kimse her şeyden önce Fenerbahçe'nin hangi formasyon ile oynayacağını tahmin edemedi.
Üçlü mü oynayacak dörtlü mü oynayacak bir bilinmezdi. Belli ki bu yorumcuların değil ama Mourinho'nun kafa karışıklığı.
Bütün sezon boyunca istikrarlı bir 11 oluşturamayan Mourinho daha kalecide bile doğru düzgün karar kılmadı.
Bir hafta Livakoviç sonraki hafta İrfan Can Eğribayat. Bir hafta kurtarıcı olan oyuncular sonraki hafta bir kenera itildiler.
İrfan Can Kahveci kayıplarda. Edin Dzeko bir hafta var bir hafta yok.
Bence Mourinho'nun en büyük beceriksizliklerinden biri şu. Elindeki geniş kadrodan herhangi bir oyuncuyu forma sokamadı.
Takımını motive edemedi. Kişisel şov yapmaya alışmış. Kendi ön planda olsun istiyor ama bu tutumu negatif enerjiden başka bir şey yaratmıyor.
Her hâlde futbolcular Mourinho'ya inanmadı hatta inanamadı. Durum bu olunca bir kere daha kaçan şampiyonluk var.
Olan Fenerbahçe taraftarına oluyor. Fenerbahçe taraftarı artık gelecek sezon için umutlanacak.
Peki nasıl umutlanacak. Umutlanmak için bir neden olması lazım. Fakat bu neden de ortada yok maalesef.
Biraz da Fenerbahçe açısından hüzünle biten maçı değerlendirmeye çalışalım. Her şeyden önce maçın favorisi Beşiktaş idi.
Daha rahat olacağı ve bundan dolayı da daha sakin kalacağı yazıldı. Bu maçları sakin kalanın kazandığı da anlatıldı.
Her ne kadar Beşiktaş maçta çok da sakin bir görünmese de favorisi olduğu maçı kazandı.
Maça Fenerbahçe daha çok topa sahip olarak başladı. Beşiktaş ise Fenerbahçe'nin üzerine gitmeyen bir görüntü veriyordu.
Genelde futbol müsabakalarının çoğunluğunda olduğu gibi maçın başlangıcı ortalama bir tempoda taktik disiplin içinde ilerliyordu.
Talisca'nın En Nesyri'yi pozisyona sokma çabaları dikkat çekiciydi. Fred de iyi oynama gayreti içinde idi.
Fakat her şeye rağmen Fenerbahçe adına genelde seyrettiğimiz taca atılan paslar ve auta yapılan ortalar idi.
Beşiktaş Fenerbahçe'nin etkisiz top hakimiyetine karşı 17'de Rafa Silva ile tehditkar bir hücum gerçekleştirdi.
Hatta bundan sonra bir müddet oyun Beşiktaş'a dönecek gibi oldu. Beşiktaş rakibine baskı yapmaya başladı.
Karşılaşma denge içinde giderken Beşiktaş bir penaltı kazandı. Kornerden gelen topa boşa çıkarak hata yapan kaleci İrfan Talisca'nın elle oynamasına sebebiyet verdi.
Fakat Gedson Fernandes penaltıdan yararlanamadı.
Kaçan penaltıdan sonra maçın temposu bir anda kontrolden çıktı ve de erkenden bir takımın dağılma ihtimali belirdi.
Bu kontrolsüz oyunda Mert Müldür bariz bir hata yapınca Fenerbahçe kalesinde golü gördü.
İkinci yarı oyun rutin temposuna geri döndü. Bu yarı oyun başından sonuna kadar Fenerbahçe'nin hakimiyeti ile geçti.
Beşiktaş savunan taraftı. Fakat dikkatimi çeken şu oldu. Fenerbahçeli futbolcular birçok şut attılar.
Ancak bu şutların tamamı Mert Günok'un üzerine atıldı. Yahu kardeşim bu kadar şuttan bir tanesi bile mi Mert'in sağına ya da soluna gitmez ben anlamadım.
Bu yarı Fenerbahçe'de Oğuz Aydın etkili oyuncu idi.
68'de Beşiktaş'ın ender bulduğu hücumlardan birinde Rafa Silva pozisyonu kendi bitirecekken pas tercih edince hücum heba oldu.
Şampiyonluğun kaçtığı bir sonuç olmasına rağmen Fenerbahçeli futbolcular çok da umurlarında olmadığı bir görüntü verdiler.
Son anlarda Dzeko'nun kafa şutları da sonuç vermeyince Beşiktaş maçı kazandı.
Evet Beşiktaş üçüncülük şansını sürdürdü. Fenerbahçe ise şampiyon olmak için bir sene daha bekleyecek.
Şampiyonluk için son umutlar da kayboldu. Bu durumda dünya çapında star teknik direktör Mourinho'nun eleştirilmesi lazım elbette.
Şimdi düşünüyorum büyük hoca ne zaman kendini belli etmeli. Büyük maçlarda değil mi?
Evet öyle ama koskoca dünyaca ünlü hoca Mourinho Süper Ligimizde bir derbi galibiyeti alamadı.
Üstelik bu derbilerden kendi evindeki ikisini de kaybetti.
Şimdi maçtan önce yapılan yorumları dinleyince şunları gördük.
Kimse her şeyden önce Fenerbahçe'nin hangi formasyon ile oynayacağını tahmin edemedi.
Üçlü mü oynayacak dörtlü mü oynayacak bir bilinmezdi. Belli ki bu yorumcuların değil ama Mourinho'nun kafa karışıklığı.
Bütün sezon boyunca istikrarlı bir 11 oluşturamayan Mourinho daha kalecide bile doğru düzgün karar kılmadı.
Bir hafta Livakoviç sonraki hafta İrfan Can Eğribayat. Bir hafta kurtarıcı olan oyuncular sonraki hafta bir kenera itildiler.
İrfan Can Kahveci kayıplarda. Edin Dzeko bir hafta var bir hafta yok.
Bence Mourinho'nun en büyük beceriksizliklerinden biri şu. Elindeki geniş kadrodan herhangi bir oyuncuyu forma sokamadı.
Takımını motive edemedi. Kişisel şov yapmaya alışmış. Kendi ön planda olsun istiyor ama bu tutumu negatif enerjiden başka bir şey yaratmıyor.
Her hâlde futbolcular Mourinho'ya inanmadı hatta inanamadı. Durum bu olunca bir kere daha kaçan şampiyonluk var.
Olan Fenerbahçe taraftarına oluyor. Fenerbahçe taraftarı artık gelecek sezon için umutlanacak.
Peki nasıl umutlanacak. Umutlanmak için bir neden olması lazım. Fakat bu neden de ortada yok maalesef.
Biraz da Fenerbahçe açısından hüzünle biten maçı değerlendirmeye çalışalım. Her şeyden önce maçın favorisi Beşiktaş idi.
Daha rahat olacağı ve bundan dolayı da daha sakin kalacağı yazıldı. Bu maçları sakin kalanın kazandığı da anlatıldı.
Her ne kadar Beşiktaş maçta çok da sakin bir görünmese de favorisi olduğu maçı kazandı.
Maça Fenerbahçe daha çok topa sahip olarak başladı. Beşiktaş ise Fenerbahçe'nin üzerine gitmeyen bir görüntü veriyordu.
Genelde futbol müsabakalarının çoğunluğunda olduğu gibi maçın başlangıcı ortalama bir tempoda taktik disiplin içinde ilerliyordu.
Talisca'nın En Nesyri'yi pozisyona sokma çabaları dikkat çekiciydi. Fred de iyi oynama gayreti içinde idi.
Fakat her şeye rağmen Fenerbahçe adına genelde seyrettiğimiz taca atılan paslar ve auta yapılan ortalar idi.
Beşiktaş Fenerbahçe'nin etkisiz top hakimiyetine karşı 17'de Rafa Silva ile tehditkar bir hücum gerçekleştirdi.
Hatta bundan sonra bir müddet oyun Beşiktaş'a dönecek gibi oldu. Beşiktaş rakibine baskı yapmaya başladı.
Karşılaşma denge içinde giderken Beşiktaş bir penaltı kazandı. Kornerden gelen topa boşa çıkarak hata yapan kaleci İrfan Talisca'nın elle oynamasına sebebiyet verdi.
Fakat Gedson Fernandes penaltıdan yararlanamadı.
Kaçan penaltıdan sonra maçın temposu bir anda kontrolden çıktı ve de erkenden bir takımın dağılma ihtimali belirdi.
Bu kontrolsüz oyunda Mert Müldür bariz bir hata yapınca Fenerbahçe kalesinde golü gördü.
İkinci yarı oyun rutin temposuna geri döndü. Bu yarı oyun başından sonuna kadar Fenerbahçe'nin hakimiyeti ile geçti.
Beşiktaş savunan taraftı. Fakat dikkatimi çeken şu oldu. Fenerbahçeli futbolcular birçok şut attılar.
Ancak bu şutların tamamı Mert Günok'un üzerine atıldı. Yahu kardeşim bu kadar şuttan bir tanesi bile mi Mert'in sağına ya da soluna gitmez ben anlamadım.
Bu yarı Fenerbahçe'de Oğuz Aydın etkili oyuncu idi.
68'de Beşiktaş'ın ender bulduğu hücumlardan birinde Rafa Silva pozisyonu kendi bitirecekken pas tercih edince hücum heba oldu.
Şampiyonluğun kaçtığı bir sonuç olmasına rağmen Fenerbahçeli futbolcular çok da umurlarında olmadığı bir görüntü verdiler.
Son anlarda Dzeko'nun kafa şutları da sonuç vermeyince Beşiktaş maçı kazandı.
Evet Beşiktaş üçüncülük şansını sürdürdü. Fenerbahçe ise şampiyon olmak için bir sene daha bekleyecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Kafa karışıklığı ve dağılan ümitler / 05.05.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025