Ali Sami Yen'de şampiyonluk türküleri ve şarkıları eşliğinde Galatasaray rahat bir galibiyet daha aldı.
İşin açıkçası çekişmeli bir maç bekliyordum. Zira düşme hattındaki Sivasspor bu zor durumdan kurtulmak için puan almak zorunda idi.
Fakat Sivasspor beklenen reaksiyonu veremedi. Sivaslılar maçın hiçbir anında bırakın maça ortak olmayı Galatasaray'ı zorlayamadı bile.
Bu kaçıncı maç oluyor? Muslera kalede olmasa bile Galatasaray zor durumda kalmazdı. Galatasaray o derece rahat idi.
Maçın hemen başında Sivaslı Radakoviç birkaç kritik müdahale ile takımını oyunda tutacak oyuncu olarak gözüküyordu. Fakat hepsi bu birkaç müdahale ile sınırlı kaldı.
Radakoviç maç boyunca Sivasspor'un en iyi oyuncusu oldu. İşin esasına bakarsanız iyi bir maç izlemedik.
Galatasaray'da Morata oyun kurucu pozisyonunda hemen Osimhen'in arkasında başladı.
Başladı başlamasına ama Morata gününde değildi. Bir türlü oyuna giremedi.
Hâl böyle olunca Galatasaray iyi organize olamadı.
İlk yarı boyunca savunmadan atılan uzun toplar ile hücuma çıkan bir Galatasaray vardı.
İşin açıkçası bu yarı için net bir şekilde şunu diyebiliriz: futbol yok goller var.
Tabii bu maçın tek adamı vardı. O da yine Victor Osimhen. Sahanın her yerinde idi.
Galatasaray'ın ikinci golünü atan Osimhen bu golde direkten dönen topu çok iyi takip etti. Takipçiliğini konuşturdu.
Barış Alper'in attığı üçüncü golde ise Sallai'nin ilettiği pasa kanatta çok iyi hareketlendi ve topu 18'e gönderdi.
Galatasaray'ın dördüncü golünü de atan Osimhen bu golde ceza alanında kendini boşa çıkardı. Bu basit bir gol idi.
Ne var ki şunu da söylemek lazım. Sivasspor savunması boşta kalan Osimhen'i takip etmeyerek büyük hata yaptı.
İyi oynayan başka oyuncular da vardı. Mesela Yunus Akgün. Yunus orta sahada Morata'nın yapmadığı işleri yapmaya çalıştı.
İlk gol tamamen ile Yunus Akgün'ün çabası ile oluştu. Bu golde Eren Elmalı'ya attığı pas usta işi idi. Yunus maç boyunca etkili oyununu sürdürdü.
Eren Elmalı da hem ilk golde hem de ikinci golde pozisyonun içinde idi.
Barış Alper Yılmaz bir gol attı. Attığı golde Tolga Ciğerci'nin ayağındaki topu kaparak rakibini hataya zorlaması fantastik idi.
Ne var ki Galatasaray'ın yediği tek golde ise hatası oldu.
Bu golde Barış Alper önce doğru pozisyon alamadı sonra da golü atan Rej Manaj ile girdiği ikili mücadeleyi kaybetti.
Tabii şunu belirtmek de gerekiyor. Maç boyunca Torreira ve Lemina rakipten dönen bütün topları topladılar.
İkinci yarı kötü futbol düşük tempo devam etti. Fakat bu Galatasaray için sorun değildi zira ilk yarı atılan goller ile maç bitmişti.
Fakat bu yarı dikkat çeken bir durum vardı. Oyuna Dries Mertens girdikten sonra Galatasaray'ın gerek pas kalitesi gerekse de isabetli pas sayısı arttı.
Maçın son anlarında ekrana yansıyan istatistikte Galatasaray'ın isabetli pas sayısı 520 idi.
Bu yarı aklımda kalan bir pozisyon ise 80. dakikandan. Bu dakikada Mertens'in attığı bir şut auta gitti.
Ne var ki pozisyonda Barış Alper'in Sallai'nin pasına hareketlenişi ve şutu atan Mertens'e pası akıl dolu ve klas idi.
Tabii Sallai'den de bahsetmek lazım. O da çok gününde idi. Maç boyunca sahanın en iyilerinden idi.
Bu yarı gol de olmadı. Yani kötü futbolun yanında gol de olmayınca maç iyice yavanlaştı.
Galatasaray daha çok top çevirerek zamandan çaldı ve maçı tamamladı.
Evet Galatasaray artık formaliteleri oynuyor. Bir maçı daha rahat geçti.
Zaten artık mayıs da geldi. Ne de olsa mayıslar Galatasaray'ın. Bu sene de istisna olmayacak.
İşin açıkçası çekişmeli bir maç bekliyordum. Zira düşme hattındaki Sivasspor bu zor durumdan kurtulmak için puan almak zorunda idi.
Fakat Sivasspor beklenen reaksiyonu veremedi. Sivaslılar maçın hiçbir anında bırakın maça ortak olmayı Galatasaray'ı zorlayamadı bile.
Bu kaçıncı maç oluyor? Muslera kalede olmasa bile Galatasaray zor durumda kalmazdı. Galatasaray o derece rahat idi.
Maçın hemen başında Sivaslı Radakoviç birkaç kritik müdahale ile takımını oyunda tutacak oyuncu olarak gözüküyordu. Fakat hepsi bu birkaç müdahale ile sınırlı kaldı.
Radakoviç maç boyunca Sivasspor'un en iyi oyuncusu oldu. İşin esasına bakarsanız iyi bir maç izlemedik.
Galatasaray'da Morata oyun kurucu pozisyonunda hemen Osimhen'in arkasında başladı.
Başladı başlamasına ama Morata gününde değildi. Bir türlü oyuna giremedi.
Hâl böyle olunca Galatasaray iyi organize olamadı.
İlk yarı boyunca savunmadan atılan uzun toplar ile hücuma çıkan bir Galatasaray vardı.
İşin açıkçası bu yarı için net bir şekilde şunu diyebiliriz: futbol yok goller var.
Tabii bu maçın tek adamı vardı. O da yine Victor Osimhen. Sahanın her yerinde idi.
Galatasaray'ın ikinci golünü atan Osimhen bu golde direkten dönen topu çok iyi takip etti. Takipçiliğini konuşturdu.
Barış Alper'in attığı üçüncü golde ise Sallai'nin ilettiği pasa kanatta çok iyi hareketlendi ve topu 18'e gönderdi.
Galatasaray'ın dördüncü golünü de atan Osimhen bu golde ceza alanında kendini boşa çıkardı. Bu basit bir gol idi.
Ne var ki şunu da söylemek lazım. Sivasspor savunması boşta kalan Osimhen'i takip etmeyerek büyük hata yaptı.
İyi oynayan başka oyuncular da vardı. Mesela Yunus Akgün. Yunus orta sahada Morata'nın yapmadığı işleri yapmaya çalıştı.
İlk gol tamamen ile Yunus Akgün'ün çabası ile oluştu. Bu golde Eren Elmalı'ya attığı pas usta işi idi. Yunus maç boyunca etkili oyununu sürdürdü.
Eren Elmalı da hem ilk golde hem de ikinci golde pozisyonun içinde idi.
Barış Alper Yılmaz bir gol attı. Attığı golde Tolga Ciğerci'nin ayağındaki topu kaparak rakibini hataya zorlaması fantastik idi.
Ne var ki Galatasaray'ın yediği tek golde ise hatası oldu.
Bu golde Barış Alper önce doğru pozisyon alamadı sonra da golü atan Rej Manaj ile girdiği ikili mücadeleyi kaybetti.
Tabii şunu belirtmek de gerekiyor. Maç boyunca Torreira ve Lemina rakipten dönen bütün topları topladılar.
İkinci yarı kötü futbol düşük tempo devam etti. Fakat bu Galatasaray için sorun değildi zira ilk yarı atılan goller ile maç bitmişti.
Fakat bu yarı dikkat çeken bir durum vardı. Oyuna Dries Mertens girdikten sonra Galatasaray'ın gerek pas kalitesi gerekse de isabetli pas sayısı arttı.
Maçın son anlarında ekrana yansıyan istatistikte Galatasaray'ın isabetli pas sayısı 520 idi.
Bu yarı aklımda kalan bir pozisyon ise 80. dakikandan. Bu dakikada Mertens'in attığı bir şut auta gitti.
Ne var ki pozisyonda Barış Alper'in Sallai'nin pasına hareketlenişi ve şutu atan Mertens'e pası akıl dolu ve klas idi.
Tabii Sallai'den de bahsetmek lazım. O da çok gününde idi. Maç boyunca sahanın en iyilerinden idi.
Bu yarı gol de olmadı. Yani kötü futbolun yanında gol de olmayınca maç iyice yavanlaştı.
Galatasaray daha çok top çevirerek zamandan çaldı ve maçı tamamladı.
Evet Galatasaray artık formaliteleri oynuyor. Bir maçı daha rahat geçti.
Zaten artık mayıs da geldi. Ne de olsa mayıslar Galatasaray'ın. Bu sene de istisna olmayacak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Göksu / diğer yazıları
- Şampiyonluk şarkıları / 04.05.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025
- Hepsi iki kişilik oynadı / 28.04.2025
- Bir ihtimal daha var / 27.04.2025
- Bir varmış bir yokmuş / 21.04.2025
- Galatasaray Muslera'sız oynayabilirdi / 19.04.2025
- Günün adamı Livakoviç / 14.04.2025
- Bu nasıl üçüncü, bu nasıl lider? / 12.04.2025
- Mustafa'dan Fener'e hayat öpücüğü / 07.04.2025
- Fenerbahçe için hazin son / 03.04.2025
- Artık namağlup değil / 30.03.2025