Rusya'dan gelen vekillerin Bağımsız Türkiye Partisi ile yaptığı mutabakat sırasında İslam'dan bahsetmeleri, Türkiye'deki aydın denilen kesim için de önemli etkiler doğurdu. Zira, Laikliğin arkasına sığınarak İslam'ı reddeden ve aslında ateist bir mantığa bürünen kimi aydın kesim için gerçek Müslüman 'dinci' damgalı? Prof. Dr. Haydar Baş Bey'le gerçek Müslümanı tanıdıklarını ifade eden Rus vekiller, Türkiye'deki insanımıza, 'Dindar Müslüman ile her iş başarılabilir' dedirttiler. Arap Baharı benzeri bir ayaklanma ile ülkenin parçalanmasından endişe eden Ruslar, Sayın Baş'ın 'Rus Müslümanlara Tavsiyeler' ismiyle hazırladığı projesi ve Rus devleti için kaleme aldığı Sosyal Devlet çalışmasıyla bugün bütünlüğünden eminler. Bu memnuniyet, 13 Haziran'da Rus vekilleri İslam'ı kucaklayan sunumlar yapmaya sevk etti. Sayın Baş'ın şahsında, ilim sahibi, dünya görüşü örnek alınacak lider ve devlet adamı kimliğini 'gerçek bir Müslüman'da bulduklarını bizzat ifade ettiler. Yani Rusya İslam'la şereflenip, problemlerini halletmeye başladı. Benzer yaklaşımları Tanzimat'tan beri düşünceleri zehirlenen ve son dönemde dinlerarası diyalog çalışmalarıyla kimyası değişmeye başlayan ülkemiz insanında da görmek zorundayız. Çünkü Hıristiyan Batı için Türk, Müslüman demektir. Ve asırlar boyu devam eden savaşların temeli inançlardır. İnancımıza sahip çıkmaya ve tıpkı Batı gibi onun etrafında kenetlenmeye mecburuz. Son dönemde Türk solunda da İslam'a yaklaşımlar var. CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, BTP Genel Başkanı Sayın Baş'ı Meltem TV'de ziyaret etti. Alevi- Sünni birliği yönündeki gayretleri ve Atatürk algısını değiştiren konuşmaları nedeniyle Sayın Baş'ı tebrik etti. Kılıçdaroğlu'nun salı günleri mecliste yaptığı olağan parti grup toplantısında da dönem dönem Hz. Peygamberin hadislerinden örneklere rastlar olduk. Yine kendileri 17 Aralık operasyonu sürecinde kul hakkından, haram yemenin kötülüklerinden, Allah korkusundan sıklıkla bahsetmiş ve CHP'lilerin uzun alkışlarını almıştır. CHP'nin eski genel başkanı Deniz Baykal, pazartesi günü Haber Türk gazetesinde yayınlanan söyleşisinde nasıl bir cumhurbaşkanı olmalı sorusuna şu tarifi getirdi:. "Cumhuriyetin temelinde üç temel norm yatıyor: 1- Etnik, dinsel, mezhepsel ayrışmaları ve sınıf farklılıklarını dikkate almayan, eşit yurttaşlık anlayışı. 2- Siyaseti dinin etkisinin dışında tutma kararı ki bu bize demokrasi ve İslam'ı aynı anda yaşama şansı veriyor. 3- Tüm zaaflarına rağmen Türkiye'nin bir hukuk devleti olması." Yıllarca dinsiz denilen Sol cenahta, demokrasi ve İslam'ı aynı anda yaşama imkanı veren bir çizgi tarifi gerçekten çok önemli. Gerek Kılıçdaroğlu'nun söylemleri, gerekse Baykal'ın tarifi bize, Sol'un aslında aktarıldığı gibi dinsiz olmadığını; son dönemde dünyada değişmeye başlayan yeni İslam imajı ile içlerindeki meknuz inancın dışa vurulduğunu göstermektedir. Böylece Tanzimat'tan bu tarafa gelen İslam algısı değişip yerini gerçek İslam algısı ve yaşantısına dönüşmektedir. Vatandaşlar dininden korkmuyor ve ona sahi çıkıyor; dinsiz olmanın mümkün olamayacağını ifade ediyor ve görüyor. Günümüze kadar dinsiz olduklarını zannettiklerimiz meğer ideolojik saplantıyla, dini siyasete alet edenlerin din anlayışından kaçıyorlarmış. Meğer karşı oldukları din değil, dincilikmiş. Bu fark Sayın Baş'la ortaya çıktı. Türkiye'de inanç üzerinde büyük oyunlar oynanmıştır. 'Şeriatı getireceğiz' diyenlerin eliyle İslam'ın haram kıldığı domuz eti serbestçe satılmaya başlanmış, zina suç olmaktan çıkarılmıştır. Artık nüfus kağıtlarında dini İslam hanesi yer almıyor. Aynı görüş, Müslüman kadının tesettürüne engel koyarken, farklı din mensuplarına sınırsız özgürlükler tanımıştır. Rusya'nın, "Haydar Hoca ile gerçek Müslümanı tanıdık" itirafı, dindar olmakla dinci arasındaki farkın Prof. Dr. Haydar Baş'ın şahsında ortaya çıkmasıyladır. Sayın Baş'a, "Siz dini yaşarken taviz vermiyorsunuz, kimseye de karışmıyorsunuz" şeklinde sorduğumuzda, "Ben Allah ve Peygamberin çizgisinden zerre sapmadan dinimi yaşarım, insanları da olduğu gibi kabul edip iyiye güzele taşımaya çalışırım" diye cevap verdiler. Bugün Rusya'nın uyguladığı ve Sayın Baş'a ait Müslüman tezi de aynı temele dayanmaktadır. Özgürlükleri sunmak, hakların yaşanmasına garanti olmak ve müdahale etmemek. Türkiye'nin de, dinciliği değil; Sayın Baş'ın Sosyal Devlet anlayışı ile anlatılan gerçek Müslümanlığı, dindarlığı yaşaması şarttır. Dinciliği ile ün yapmışların "şeriatı getireceğiz" iddiasıyla İslam dairesinin dışına çıkmaları da bu algılama ve yanlışların hazin bir sonucudur. Demek asıl olan dinci olmak değil, dindar olmak; nefsinde İslam'ın her türlü inceliklerine kadar yaşamak; elinden ve dilinden kimseye zararlı olmamak; Müslüman olarak herkese örnek olmaktır. Biz Sayın Baş'ta bunu görüyoruz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018