logo
25 NİSAN 2024

Başlıya baş eğdirmek, dizliye diz çöktürmek

27.03.2013 00:00:00
Emperyalist Batı ve diğer Haçlı Dünyası, ta Tanzimat’tan beri, yakın zamanda da Amerika, etnik yapı, din, mezhep, coğrafi farklılık, hayat tarzı farklılığı gibi özellikleri tahrik ederek önce Osmanlı millet birliğini, şimdi de Türk millet birliğini parçalamak için faaliyetlerine devam ediyor.
Bu bağlamda Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında hem İsrail’e yardımcı, koruyucu ve destekçi olmak üzere, hem bu coğrafyayı kolayca sömürebilmek, hem de bu bölgeyi Hristiyanlaştırmak için Büyük Kürdistan kurma çalışmaları devam ediyor. Kürdistan kurma projesi, Kürt kavminden olan insanların kendi iradeleriyle bağımsız projeleri değil, tamamen emperyalist Batının projesidir. Bu projeyi gerçekleştirebilmek için de Haçlı-Siyon ittifakı, eskiden beri bazı Kürtleri kandırarak siyasi teşkilatlar ve eşkıya örgütleri kurdurmuş ve Türk devletini uğraştırmıştır. Son eşkıya örgütü PKK da Kürtlerin değil, emperyalist Haçlı-Siyon cephenin menfaati için faaliyet gösteren cinayet, gasp, uyuşturucu ticareti yapan bir örgüttür. PKK yönetim kadrosunun ve ideolojisinin Müslümanlıkla da Kürtlükle de alakası yoktur. PKK, Ermeni ırkçısı ASALA terör örgütünün bir devamıdır. PKK ile mücadele etmesi gerekenlerin öncelikle Müslüman Kürtler olması gerekir. Müslüman Kürtlerin, PKK’nın kendileri için en büyük düşman olduğunun bilincine varması gerekir.
Yakın zamanda emperyalist Batı dünyası, Türkiye’yi zayıflatmak, etkisizleştirmek, bölüp parçalamak ve Türksüzleştirmek için önce Ermeni ırkçısı ASALA terör örgütünü çıkarıp kullandı. Bütün Türk milleti, ASALA terör örgütüne karşı tam bir birlik içinde mukavemet edince bu şebekenin işe yaramadığını; tam tersine geri teptiğini anlayınca, bu sefer ASALA’yı devre dışı bırakıp yerine PKK’yı kurup üzerimize saldılar. Hedefleri de Kürtlerin desteğini PKK’nın arkasına alarak amaçlarına kolayca ulaşmak. Bugünlerde dışardan Haçlı-Siyon emperyalizminin, içerden de onların yerli işbirlikçilerinin büyük siyaset, para ve basın desteğiyle PKK eşkıya örgütü, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin resmi muhatabı haline getirildi ve müzakere masasına oturtuldu. Bu durum, Türk devletinin oyun kurucu, bağımsız milli irade sahibi, güçlü ve ülkesine hakim bir devlet olma vasfını kendi eliyle kaybetmesi demektir. Çünkü emperyalizmin dayatmasıyla hakimiyet alanını yani egemenliğini eşkıya örgütüyle paylaşmaya hazır olduğunu beyan etmek, büyük bir zaaf alametidir.
Bağımsız Türk Devleti, dışardan emperyalist devletlerin oyuncağı olan terör örgütleriyle pazarlık masasına oturamaz, onlara hiçbir şekilde taviz veremez. Yapılacak sadece iki şey vardır: Eline silah alıp isyan eden terör örgütü ya kayıtsız şartsız vazgeçer ve teslim olur, ya da Devlet onu tamamen yok eder. Masa başında oturup pazarlık yapmak demek, devlet olma vasfını kendi eliyle yok etmek, emperyalist devletlerin belirlediği çerçevede kalarak onlara teslim olmak ve esir olmak demektir.
Türk devlet felsefesinde ve geleneğinde bağımsız milli iradenin kurumsal şekli olan devletin vatana ve millete mutlak hakimiyeti temel ilkedir. Türk devleti, yabancı emperyalist devletlerin, kişi ve kurumların ya da başka türlü odakların yönlendirmesine, talimatına, doğrudan ya da dolaylı yönetimine açık olmadığı gibi, içerden de isyan eden unsurlara karşı müsamahalı da değildir. Devlet demek, başka devletler ya da odaklar karşısında hür ve bağımsız olduğu gibi, içerde de mutlak hakimiyetini sağlamış kurum demektir. Bir devlet, başka devletlerin güdümünde ve emrinde ise o devlet, devlet değildir, ya da Türk devleti olamaz. Yine aynı şekilde bir devlet, içerde kendi hakimiyetine isyan eden unsurları etkisiz hale getirememişse ya da getirme niyetinde değilse yine o devlet, devlet olma iddiasını kaybetmiştir. En eski Türk devlet tecrübesinden en yakın zamanlara kadar bu böyle devam edegelmiştir.
Bir Türk siyasetnamesi demek olan Orhun Abideleri’nde 732 yılında Bilge Kağan atamız şöyle diyor:
“Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. İnsan oğlunun üzerine atalarım Bumun Kağan, İstemi Kağan oturmuş. Oturarak Türk milletinin ilini, töresini tutuvermiş, düzenleyivermiş. Dört taraf hep düşman imiş. Ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almış, hep tabi kılmış. Başlıya baş eğdirmiş, dizliye diz çöktürmüş.”
Buradaki devlet felsefesinin temel ilkesi şudur: Türk milletinin ilini ve töresini düzenlemek; yani bağımsız, huzurlu ve güvenli bir devlet olmak demek, dört taraf düşmanlarla sarılı bile olsa ordu sevk ederek onları yenmek, başlıya baş eğdirmek, dizliye diz çöktürmektir.
Nitekim bu anlayış, Türk edebiyatının dev metinlerinden ve evrensel niteliğini hala korumaya devam etmekte olan Oğuz Kağan Destanı’nda da yer alır. İlgili bölüm şöyledir:
“Oğuz Kağan böylece konuştuktan sonra dört bir yana fermanlar yolladı, bildiriler gönderdi. Elçilerini yola çıkardı. Elçilerin götürdüğü ferman ve bildirilerde diyordu ki: “Ben Uygurların Kağanıyım, hem de yerin dört bir yanının Kağanı sayılırım. Sizlerden de bana baş eğmenizi istemekteyim. Kim benim buyruğumu dinler ise onun hediyelerini alırım ve onu kendime dost bilirim. Kim benim buyruğumu dinlemez, baş eğmez ise gazaplanırım, onu düşman bellerim ve çerilerimi üzerine yollarım. Baskın yapar tutar onları astırırım, yok ettiririm.” (M. Necati Sepetçioğlu, Türk Destanları, Toker Yayınları, İstanbul 1978, s.49)
Demek ki Türk Devleti, Türk Kağanı eşkiyaya, teröriste teslim olmaz, boyun eğmez. Tam tersine eşkıya, Türk kağanının buyruğunu dinlerse, eşkiyalıktan vazgeçip teslim olursa onu kendine dost edinir. Yok eğer buyruğunu dinlemezse onu yok eder.
Aynı Türk devlet geleneğini Atatürk de uyguladı. Ülkemiz, hem 30 Ekim 1918’de emperyalist Batılı devletler tarafından işgal edildiğinde, hem de iç isyanlar çıktığında yani dört bir tarafımız düşmanlar tarafından kuşatıldığında Atatürk’ün çözüm için yaptığı tek bir şey vardı: Ordu sevk ederek başlıya baş eğdirmek, dizliye diz çöktürmek. İster Kürtçülük adına, ister başka bir şey adına olsun hem Milli Mücadele sırasında ve sonrasında çıkan isyanlar karşında Atatürk’ün tek bir çözümü vardı: Derhal ordu sevk ederek isyancıları yok etmek.
Osmanlı Devleti de değişik dönemlerde çıkan isyanları, eşkiyalıkları ordu sevk ederek bastırdığında rahat etti, batılı devletlerin araya girip onlarla masaya oturduğunda ise başı ağrıdı ve toprak kaybetti.
Şimdi de barış adı altında demokrasi adına eşkiyaya verilen tavizlerin nerede duracağı belli değildir ve pek hayra alamet gibi görünmüyor. PKK meselesinin çözümü, onunla masaya oturmak değil, kodun mu oturtmaktır. Bilge Kağan, Oğuz Kağan, Osmanlı sultanları ve Atatürk, meseleyi böyle çözdüler. Haçlı-Siyon emperyalizminin yerli taşeronları ve işbirlikçileri ise PKK ile ittifak kurarak Türk milletini çözmeyi yani yok etmeyi deniyorlar. Müslüman Türk milleti, kendini yok etmek isteyen İslamcı görünümlü Haçlı-Siyon uşaklarına değil de, Allah’ına ve kendine güvenini korudukça emperyalist proje bir kez daha çöpe atılacaktır. İnanıyorsak üstünüz, yoksa yok.
 
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
' Saray'la müzakere edilmez, mücadele edilir'
Zamanlaması manidar uyarı
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
'Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor'
Steinmeier, Yavaş'a böyle dedi
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.