Batının icatları/buluşları meşhurdur(!) saymakla bitmez, kullanmakla tükenmez.
Ancak on sekizinci yüzyılda tuvaletle tanışan Batılı saray kapısı arkası def-i hacet icadına kazuratı sokağa fırlatıp imha etme icadına bir de sokaktan geçenlerin kafasına millî gelir misali düşmesin diye icat ettiği fötr şapkayı eklersek hayli icat yapar.
Kaç icat etti be.
Tarihi verilere bak, 1388 yılında İngiltere Kralı II. Richard göl ve derelere def-i hacet yapılmasını yasaklar, ancak nereye yapılacağını söylemeyi unutunca gariban halk, evinde ürettiği büyük, küçük nesi varsa toptan sokağa fırlatıp atar. Mesela Edinburgh’ta gece sokağa çıkma gafletinde bulunanın, başına bir oturağın boşaltılmasını önlemek için sürekli “heed your handle’: (elindekine dikkat et) diye bağırmak zorunda kaldığı yazılır.
Sesi duyulursa kurtulmuştur,
Duyulmamışsa sinirinden kudurmuştur.
İngiltere böyle de ya medeniyet beşiği Fransızlar nasıllar?
Fransızlar?
Ay için sızlar.
“Güneş Kral” denen XIV. Luis’in Paris’inde de durum Richard’ınkinde farklı değil. Ancak Fransızlar, İngilizler gibi kaba davranmayıp, önce eline lazımlığı alır pencereyi açar ve yoldan geçenin bay-bayan türüne göre mösyö, madam, matmazel ekini ulayarak “Pislik yağmuruna dikkat” diye bağırıp salıverirdi.
Ne nezaket ama!
Heyt, hoşt, şiit gibi kaba saba lafları kullanmıyor.
Medeni Batı’da bu haller yaşanadursun “çağdışı(!) İslam” henüz 600’lü yıllarda, yani 7. asırda ve çöl ortasında büyük abdest yapanın nasıl taharetleneceğini çözüme kavuşturmuştu.
Hem de, kabız olana ayrı, ishal ve daha bilmem ne hal olana ayrı temizlenme şıklarını sunarak.
Batının birçok icadı var dedik ya, işte onlardan biri de “beyin fonksiyonlarını yok eden” ilaç icadıdır.
Fıkra ama olsun.
Böyle bir ilaç icat etmiş Batılı.
Ama bir sorun çıktı meydane.
Kobay.
Akıllarına Türk insanı gelmemiş demek.
Düşünsenize bir bayram büyüklerimizin elini domuz gribi var diye öpememiştik.
Yüz milyonlarca dolarlar verip aşılar almıştık.
Aşı, dezenfekşin, hijyen gitti bilmem ne kadar dolar, Euro ve Yen.
Temel’e sormuşlar; nasıl Fatime, domuz gribinden kurtuldu mu?
Cevap vermiş:
Gribi gitti domuzluğu kaldi.
Fıkraya dönelim.
Dram, trajedi, maskaralık ve üç paralık olmadık nemiz kaldıysa…
Heyecanlı heyecanlı ama biraz da ümitsiz dolaşırlarken Ren Nehri’nde kayığıyla akşamsefası yapan bir adam son umutları olur.
Teklif etmişler.
Bilime feda olsun canım, varsın çürüsün patlıcanım deyip kabul etmiş adam kobaylığı.
Ama bir mini sorun daha ortaya çıktı.
Parola ne olacak.
Yani adamın ilaç sonrası beyin fonksiyonlarının dumura uğradığı nasıl anlaşılacak.
Bir şarkı sözünü baz almışlar.
“Money Money Money/para para para.”
Para bu, nicelerini etti mudara.
Belli bir miligram enjekte edip salmışlar adamı, akşam aynı yerde buluşmak üzere.
Dönmüş adam beyin fonksiyonları az dumura uğramış halde; “Money Money mon.”
Biraz daha dozajı artırmışlar, akşam olmuş, adam; “Money mo.”
Fazla işkenceye gerek yok deyup ne varsa boşaltmışlar adamın damarına, beyni tamamen imha etme ve bilimi şahlandırma adına.
Büyük bir heyecanla akşamı bekleşmiş bilim adamları.
Acaba ne olacak,
Kim tutup kim salacak?
Üsküdar ve Salacak.
Derken dönmüş adam akşam vakti, beyin tamamen felç, meflüç bir halde, ama bu sefer dilinde bir şiir:
Haçlı saldı buyarı,
Coştu Arap Baharı.
Bayram et hacı-hoca
Yakında yersin acur ile hıyarı…
Beyin işte.
Herkeste olması gerekmez ya.
Yıllar sonra Abbas Kermalli
Ölümlerin hangi vilayetlerde meydana geldiğini de yazdı ama toplumsal barış adına ben yazmayacağım.
Guiness Rekorlar Kitabı’nda “Dünyanın en ilginç ölümleri” listesindeki Türkiye kökenli rekorları.
1. Balkona 50 kişinin çıkması sonucu meydana gelen toplu ölüm.
2. TEM’de seyreden araçtaki 5 kişinin radyoda oynak şarkı çalınca aracı sağa çekerek otoyolun üzerinde göbek atmaya başlaması ve 3’ünün ayrı ayrı araçların çarpması sonucu ölümü.
3. Elektrik direğine yaslanıp ayakkabısındaki taşı çıkarmak için ayağını silkeleyen kişiyi elektrik çarptığını sanan bir başkasının akımdan kurtarmak amacıyla kafasına kürekle vurup öldürmesi.
4. Midesine sinek kaçan bir kişinin sineği öldürmek için odaya sıkar gibi ağzına Sheltox isimli ilacı sıkması ve sinekle birlikte ölümü.
5. Mühendisin kontrol için geminin buhar kazanına girdiği sırada bundan habersiz bir gemi personelinin kapağı kapatmasıyla mühendisin ölümü.
6. Aynı işyerinde biri gündüz biri gece vardiyasında çalışan baba-oğlun motosikletle eve giderken sert bir virajda karşılaşıp birbirlerine selam vermek isterken çarpışarak ölmeleri.
7. Nüfus sayımı nedeniyle kendisinden başka kimsenin bulunmadığı yolda (üstelik de otoban) sayım görevlisinin bariyerlere çarparak ölümü.
8. Karabük demir-çelik fabrikasında 600 tonluk pres makinesinin arasından emekleyerek geçen işçinin 2450 santigratlık fırından sigarasını yakmaya çalışırken can vermesi.
9.Tıraş olurken berberin rahatlatır diye boynu aniden sağa sola çevirme hareketi sonucu boynu kırılan müşterinin koltukta rahmetlik oluşu.
10. Bir vatandaşın yatağındaki tahtakurusunu öldürmek için yaptığı ilaçlamadan sonra uykuya dalınca tahtakurularıyla birlikte zehirlenmesi.
Ancak on sekizinci yüzyılda tuvaletle tanışan Batılı saray kapısı arkası def-i hacet icadına kazuratı sokağa fırlatıp imha etme icadına bir de sokaktan geçenlerin kafasına millî gelir misali düşmesin diye icat ettiği fötr şapkayı eklersek hayli icat yapar.
Kaç icat etti be.
Tarihi verilere bak, 1388 yılında İngiltere Kralı II. Richard göl ve derelere def-i hacet yapılmasını yasaklar, ancak nereye yapılacağını söylemeyi unutunca gariban halk, evinde ürettiği büyük, küçük nesi varsa toptan sokağa fırlatıp atar. Mesela Edinburgh’ta gece sokağa çıkma gafletinde bulunanın, başına bir oturağın boşaltılmasını önlemek için sürekli “heed your handle’: (elindekine dikkat et) diye bağırmak zorunda kaldığı yazılır.
Sesi duyulursa kurtulmuştur,
Duyulmamışsa sinirinden kudurmuştur.
İngiltere böyle de ya medeniyet beşiği Fransızlar nasıllar?
Fransızlar?
Ay için sızlar.
“Güneş Kral” denen XIV. Luis’in Paris’inde de durum Richard’ınkinde farklı değil. Ancak Fransızlar, İngilizler gibi kaba davranmayıp, önce eline lazımlığı alır pencereyi açar ve yoldan geçenin bay-bayan türüne göre mösyö, madam, matmazel ekini ulayarak “Pislik yağmuruna dikkat” diye bağırıp salıverirdi.
Ne nezaket ama!
Heyt, hoşt, şiit gibi kaba saba lafları kullanmıyor.
Medeni Batı’da bu haller yaşanadursun “çağdışı(!) İslam” henüz 600’lü yıllarda, yani 7. asırda ve çöl ortasında büyük abdest yapanın nasıl taharetleneceğini çözüme kavuşturmuştu.
Hem de, kabız olana ayrı, ishal ve daha bilmem ne hal olana ayrı temizlenme şıklarını sunarak.
Batının birçok icadı var dedik ya, işte onlardan biri de “beyin fonksiyonlarını yok eden” ilaç icadıdır.
Fıkra ama olsun.
Böyle bir ilaç icat etmiş Batılı.
Ama bir sorun çıktı meydane.
Kobay.
Akıllarına Türk insanı gelmemiş demek.
Düşünsenize bir bayram büyüklerimizin elini domuz gribi var diye öpememiştik.
Yüz milyonlarca dolarlar verip aşılar almıştık.
Aşı, dezenfekşin, hijyen gitti bilmem ne kadar dolar, Euro ve Yen.
Temel’e sormuşlar; nasıl Fatime, domuz gribinden kurtuldu mu?
Cevap vermiş:
Gribi gitti domuzluğu kaldi.
Fıkraya dönelim.
Dram, trajedi, maskaralık ve üç paralık olmadık nemiz kaldıysa…
Heyecanlı heyecanlı ama biraz da ümitsiz dolaşırlarken Ren Nehri’nde kayığıyla akşamsefası yapan bir adam son umutları olur.
Teklif etmişler.
Bilime feda olsun canım, varsın çürüsün patlıcanım deyip kabul etmiş adam kobaylığı.
Ama bir mini sorun daha ortaya çıktı.
Parola ne olacak.
Yani adamın ilaç sonrası beyin fonksiyonlarının dumura uğradığı nasıl anlaşılacak.
Bir şarkı sözünü baz almışlar.
“Money Money Money/para para para.”
Para bu, nicelerini etti mudara.
Belli bir miligram enjekte edip salmışlar adamı, akşam aynı yerde buluşmak üzere.
Dönmüş adam beyin fonksiyonları az dumura uğramış halde; “Money Money mon.”
Biraz daha dozajı artırmışlar, akşam olmuş, adam; “Money mo.”
Fazla işkenceye gerek yok deyup ne varsa boşaltmışlar adamın damarına, beyni tamamen imha etme ve bilimi şahlandırma adına.
Büyük bir heyecanla akşamı bekleşmiş bilim adamları.
Acaba ne olacak,
Kim tutup kim salacak?
Üsküdar ve Salacak.
Derken dönmüş adam akşam vakti, beyin tamamen felç, meflüç bir halde, ama bu sefer dilinde bir şiir:
Haçlı saldı buyarı,
Coştu Arap Baharı.
Bayram et hacı-hoca
Yakında yersin acur ile hıyarı…
Beyin işte.
Herkeste olması gerekmez ya.
Yıllar sonra Abbas Kermalli
Ölümlerin hangi vilayetlerde meydana geldiğini de yazdı ama toplumsal barış adına ben yazmayacağım.
Guiness Rekorlar Kitabı’nda “Dünyanın en ilginç ölümleri” listesindeki Türkiye kökenli rekorları.
1. Balkona 50 kişinin çıkması sonucu meydana gelen toplu ölüm.
2. TEM’de seyreden araçtaki 5 kişinin radyoda oynak şarkı çalınca aracı sağa çekerek otoyolun üzerinde göbek atmaya başlaması ve 3’ünün ayrı ayrı araçların çarpması sonucu ölümü.
3. Elektrik direğine yaslanıp ayakkabısındaki taşı çıkarmak için ayağını silkeleyen kişiyi elektrik çarptığını sanan bir başkasının akımdan kurtarmak amacıyla kafasına kürekle vurup öldürmesi.
4. Midesine sinek kaçan bir kişinin sineği öldürmek için odaya sıkar gibi ağzına Sheltox isimli ilacı sıkması ve sinekle birlikte ölümü.
5. Mühendisin kontrol için geminin buhar kazanına girdiği sırada bundan habersiz bir gemi personelinin kapağı kapatmasıyla mühendisin ölümü.
6. Aynı işyerinde biri gündüz biri gece vardiyasında çalışan baba-oğlun motosikletle eve giderken sert bir virajda karşılaşıp birbirlerine selam vermek isterken çarpışarak ölmeleri.
7. Nüfus sayımı nedeniyle kendisinden başka kimsenin bulunmadığı yolda (üstelik de otoban) sayım görevlisinin bariyerlere çarparak ölümü.
8. Karabük demir-çelik fabrikasında 600 tonluk pres makinesinin arasından emekleyerek geçen işçinin 2450 santigratlık fırından sigarasını yakmaya çalışırken can vermesi.
9.Tıraş olurken berberin rahatlatır diye boynu aniden sağa sola çevirme hareketi sonucu boynu kırılan müşterinin koltukta rahmetlik oluşu.
10. Bir vatandaşın yatağındaki tahtakurusunu öldürmek için yaptığı ilaçlamadan sonra uykuya dalınca tahtakurularıyla birlikte zehirlenmesi.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024