Batı'nın kirli oyunu
Batılı güçler Arap dünyasını 'sandık' üzerinden de lime lime ediyor. Tıpkı 1992 yılında Cezayir'de olduğu gibi önce sandığı ortaya koyuyorlar, ardından halkın seçtiği liderleri kabul etmeyerek askeri darbelere arka çıkıyorlar. Sonuçta ülkeler kan gölüne d
16.08.2013 00:00:00
RECEP BAHAR / ANALİZYıl: 1992... Yer: Cezayir. İslami Kurtuluş Cephesi (FIS), iki turlu meclis seçimlerinin ilk turunu açık ara önde tamamladı. Ülkenin doğalgaz ve petrol rezervlerini yıllardır sömüren Fransa ve diğer Batılı güçler, yönetimin değişmesini istemeyerek 11 Ocak 1992'de yapılan askeri darbeye destek çıktı. Darbeci yönetim seçimleri iptal etti. Akabinde FIS'ın silahlı kanadı Silahlı İslami Grup ile güvenlik güçleri arasında kanlı mücadele başladı. Sonuçta 100 bin Cezayirli hayatını yitirdi. Silahlı İslami Grup, silahlarını teslim ederek Ekim 1997'de ateşkes ilan etti. Sonuçta Cezayir'de 1999'da seçimler yapıldı. Seçimleri kazanan Devlet Başkanı Abdülaziz Buteflika, iç savaşın yaralarını nispeten kapatmak için referandumla onaylanan 'Sivil Uzlaşma' girişimini başlattı. Çok sayıda siyasi mahkûm serbest bırakıldı, genel af ilan edildi. Artarda 2 seçim daha kazanan Buteflika, ülkeyi yönetmeye devam ediyor. Cezayir, 2011 yılında gösteriler yapılmasına rağmen Arap Baharı sürecinden etkilenmeyen tek 'devlet başkanlığı' ile yönetilen Arap ülkesi olarak dikkat çekiyor. İslami Kurtuluş Cephesi'nin iki liderinden Abbasi Medeni 2011'de Katar'a kaçtı, diğer lideri Ali Benhac ise El Kaide'nin öne çıkan lideri olarak faaliyetlerine devam ediyor! Hangi demokrasi?Benzer bir tablo Mısır'da da göze çarpıyor. ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin yeni aşaması olarak hayata geçirilen Arap Baharı, ilk başlarda 'demokrasi talebi' olarak lanse edilmişti. Ancak Libya'ya NATO şemsiyesi altında yapılan askeri müdahale ile Suriye'deki Beşar Esad yönetimine karşı başlatılan 'dış destekli isyan hareketi' Arap Baharı sürecinin Batının sömürge politikasının bir uzantısı olduğunu açığa vurdu. Dahası ABD, güya 2003 yılında Irak'ı bu ülkeye demokrasi getirmek için işgal etmişti. 8 yıllık işgal sürecinde 1.5 milyon Iraklı hayatını kaybederken, ülkede ne dirlik ve huzur, ne de farklı etnik ve inanç grupları arasında uyum kaldı. Irak'ta sandık kuruldu ancak bu sandık huzura hizmet etmedi, dahası Şiiler ile Sünniler arasında kan davasına yol açtı. ABD projesi sadece kan getiriyorMısır'da son iki yılda yaşanan gelişmeler, ülkenin farklılıkları eriten potasını kırdı. Mısır'ın birliği bozuldu. Şubat 2011'deki halk devriminden sonra yönetime askerler el koydu, ardından genel seçimler yapılarak birçok partili bir mutabakat hükümeti kuruldu. Son olarak cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ve Müslüman Kardeşler'in adayı Mursi, ülkenin bir numaralı koltuğuna oturdu. Mursi, Temmuz ayının başında 'ordu - halk' destekli darbeyle alaşağı edilince ülke yeniden kaosa sürüklendi. Mısır'da başta başkent Kahire olmak üzere ülkenin önemli kentlerinde yaşananlar bir ABD projesi olan Arap Baharı'nın "kan ve gözyaşı" olduğunu dünyaya bir kez daha gösterdi. Mısır bölünmeye sürükleniyor Arap dünyasının kuşkusuz en önemli ülkesi Mısır şimdi iki parça... Mısır, 1949, 1967 ve 1973 yıllarında İsrail ile 3 kez savaşmış bir ülke. Şimdi İsrail, bu ülkede askeri darbeyi Batılı ülkelerle birlikte destekliyor. Gelinen nokta önemli. Darbeci ordu, İsrail'in desteğiyle Sina Yarımadası'nda muhaliflere yönelik operasyon düzenliyor. Mısır'da öteden beri nüfusun yüzde 8'ini oluşturan Kıptîlerin Sina Yarımadası'nda bir Hıristiyan devleti kuracağı konuşuluyor. Söz konusu devlet Mısır ile İsrail arasında tampon bölge hizmeti görecek ve Mısır ile Filistin arasındaki 'kara bağlantısı'nı kesecek. Sonuçta Batı dünyası Osmanlı Devleti'nin sın dönemlerinden bu yana aynı senaryoyu Ortadoğu'da hayata geçiriyor: Müslüman halkları birbirine düşürerek böl, ardından Batı yanlısı liderleri işbaşına getirerek İslam ülkelerinin yeraltı ve yerüstü zenginliklerini sömür, fitne ve fesat tohumları ekerek farklı mezhep ve etnik grupları çarpıştır, ardından hakem olarak devreye girip bunları geçici olarak barıştır ve sömürmeye devam et. Film şeridini bir kez daha başa sararak yine bölge ülkelerinin haritaları ile oyna, tekrar Müslümanları birbirine düşür, tekrar böl ve yine yut! Dahası bu filmde İslam ülkelerinin liderlerini ücret dahi ödemeden bedava figüran olarak kullan! İslam ülkeleri uyanmadıkça, aralarında birliği ve beraberliği tesis etmedikçe, Batılı güçlerin senoryalarında rol almayı reddetmedikçe bu planlar eksik olmayacak, Müslümanalrın kanı oluk oluk akmaya devam edecek. Dün Cezayir'de, Afganistan'da, Türkiye'de ve Irak'ta, bugün Mısır'da ve Suriye'de, yarın ise yine Türkiye'de ve bir başka İslam ülkesinde...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.