Hani bir söz vardır ya, "Dünya tarihi, dünyanın mahkemesidir" diye. Bu da gösteriyor ki adil yargılamanın yolu da tarihi doğru yansıtmaktan geçer. Dünyanın en güçlü ordularından birinin başı olan bir generalimiz, terör örgütü üyesi olmaktan tutuklandı. Bu Genelkurmay Başkanımız, geçen ki bir söyleşisinde bazı gerçekleri masaya yatırdı. Balyoz ve Ergenekon davalarının iç yüzünü serdi ortaya.
Sayın Orgeneral, o davaların, Türk ordusunu hedef alan ve ulusun ve dünyanın gözünden düşürmek için gösterilen bir çaba olduğunu dillendirdi. Sonunda mahkemelerde, bu davalar sahte belgelerle açılmış olduğunu kabul etti. Yüzlerce insan aklandı. Güzel de bu aklanmak yetti mi? Yüzlerce subayın ve onların ailelerinin alt üst edildiği bir gerçek vardır ortada. Şimdi Balyoz'dan ceza alan 325 muvazzaf ve emekli subay ile Ergenekon ve 28 Şubat olayları adı altında tutuklanan ordu mensuplarından hiçbiri şu anda içerde değil. Değil de sorgusuz sualsiz yıllarca yattıklarının bedelini kim ödeyecek ve onları içeri tıkan kişilerin cezaları ne olacak?
Biz o gün de yazmıştık bugün de diyoruz ki, bu hareketin arkasında mutlaka dış güçler vardır. Sayın Orgeneralimizin tespitleri bizim düşüncelerimizi doğrular durumda. Orduya bağlı derin devlet yapılanmasını çökertmek temel amaçtı.
Ben dış güçlerin bu yaklaşımına veya 1 Mart Tezkeresi'nin geçmemesinden kaynaklanan öfkeye kızmıyorum. Ben, kendi ordumuza, aydınımıza planlanan yaklaşımın aleti olan iç yöneticilere veya onlara hizmet eden kendi vatandaşlarıma kızıyorum. Hakimlerimizin, savcılarımızın bile bile bu ayak oyununa gelişlerine öfkeliyim. Bir Genelkurmay Başkanı askerimizi karalamak, terörle suçlamak için hapiste yatan terör örgütünün önde gelen bir bireyini gizli şahit olarak dinleyerek ve bu ayak oyununun maşası olmaları beni şaşırtıyor.
Bizler, Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılanan subaylarımızı savaş suçlusu olarak değerlendirmiştik. Çünkü bu insanlar, canları pahasına bu ülkenin bütünlüğü için Doğu'da Güneydoğu'da gece gündüz savaşmış komutanlardı.
Düşünebiliyor musunuz suçsuzsunuz, darbe ile komplo ile uzak yakın ilginiz yok; ama sabaha karşı eviniz basılıyor ve sizi apar topar evinizden alıp bilinmeyen yere götürüyorlar. Aylarca sorgusuz sualsiz orada bekletiliyorsunuz. Hatta suçunuzun ne olduğunu bilmeden bekletilerek acı çekiyorsunuz. Sonra da aldatıldık oyuna geldik gibi yaklaşımlarla bir daha yargılıyor ve suçsuz olduklarını kabulleniyorsunuz. Orada kahrından ölenler, kanser olup da tedavileri geciktirenler, belirli yaşta insanların dört duvar arasında bekletilenlerin vebalini kim üstlenecek.
Yine de şükür ki 17 Aralık olayları patlak verdi de oyunlar bozuldu ve o oyunu oynayanlar kendilerini aklamak için birbirlerini suçladılar ve suçsuz o yüzlerce insan bu sayede özgürlüğüne kavuştu.
İnsan onuru o kadar ucuz değildir. Yaratan, insanı canı kanı onuru ile birlikte yaratmış. İnsan olmanın erdemliğini bilerek yaşamasını buyurmuş. Ama bazılarımız Yaratan'ın insana bakışının tersine, onu sıradan bir varlık gibi görmek ve onu suçlamak için gayret ediyorlar. İşin altından çıkamayınca da özür diliyorlar.
Özür dilemek güzel de o çeper o bağı korumuyor ki?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023