Başbakan Erdoğan bir süredir Avrupa Birliği'ne verip veriştiriyor, kararlarını tanımıyorum diyor.
Gerekçesi Avrupa Parlamentosu'nun hükümetin Gezi Parkı olaylarına yaklaşımını kınayan bir karar alması.
Hükümetin AB konusunda neler yaptığını anlatmaya gerek yok. Yapılanlar ayan beyan ortada, özellikle de dini azınlık konusunda yapılanlar.
Şimdi sizlere Erdoğan'ın Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş senedi olan Lozan'ı delik deşik ettiği icraatlarından bir örnek vermek istiyorum.
Şimdi gelin Erdoğan'ın (28 Şubat 2011 Almanya) kendi ağzından 6 maddelik Hıristiyanlara hizmet listesini aktaralım.
Hemen şunu da ifade edelim, Erdoğan bu konuşmanın aynısını Nisan 2011'de bugün kararlarını tanımıyorum dediği Avrupa Parlamentosu'nda da yapmıştı.
* * *
1- Bütün imar planlarında eskiden cami yazardı, camiyi imar planlarından çıkardık, onun yerine mabed yazdık çünkü olur ya Hristiyanların böyle bir talebi olur, Musevilerin de böyle bir talebi olur.
2- -Patrik Sen Sinod Meclisinin üyeleri tarafından seçilirdi. Sen Sinod Meclisinin üyelerinin Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olması gerekir. Son seçimde Sen Sinod Meclisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oluşmuyordu, bu halde patrik seçimi yaptılar; tabi bu patrik seçimi meşru değildi. Ben bunu o dönemin başbakanı Karamanlis'e (Yunanistan) söyledim. 'Bak dedim yanlış. Fakat biz şuanda sesimizi çıkarmıyoruz. Gelin bunu düzeltelim, müracaat etsinler, vatandaş olsunlar, ondan sonra bu seçimi yapsınlar.' Sonra Papandreu döneminde de yine ben kendilerine bunu anlattım ve bu arada sayın Bartelemeo'ya da bunu anlattım dedim ki 'müracaat etsinler, bunları vatandaş yapalım. Hiç olmaz ise Lozan'a uysun'
Bunun üzerine müracaatlarını yaptılar ve bunları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptık ve böylece meşruiyet kazandılar.
3- Yetimhane sorunu var, yıllar yılı süren. Sayın Bartelemeoyla beraber yetimhaneye gittim, gezdim, dedim ki 'şu yasal süreci bitirdiğimiz anda burayı size teslim edeceğiz.' Biter bitmez talimatı verdim ve yetimhaneyi kendilerine teslim ettik.
4- Almanların bana sürekli söylediği bir konu var. 'Tarsus'ta bizim bir kilisemiz var, burada yılda bir kere gelip ayin yapmak isteriz' dediler. Niye olmasın dedim ve ben Kültür ve Turizm Bakanıma talimatı verdim ve şuanda orada gelip ayinlerini yapmaya başladılar.
5- Trabzon Sümela Manastırı var. Bu manastırda on yıllardır ayin yapılmazdı. Patrikhane bizden orada ayin yapma talebinde bulundu. Birçok istihbaratımız aman bunu yaptırmayalım, şudur budur dediler. Hayır arkadaş yapılacak dedim ve kendilerine müsaade ettik ve Sümela Manastırında ayinlerini yaptılar.
6- Van gölünde Akdamar Ermeni Ortodoks Kilisesi var ve burası yıkılmak üzere, harabe durumdaydı, bunu devletin kendi kasasından renovasyonunu, restorasyonunu yaptırdık.
* * *
Sayın Erdoğan'ın açıklamaları bana şu fıkrayı hatırlattı.
Temel ile Cemal, çok samimi iki arkadaşmış. İçtikleri su dahi ayrı gitmezmiş. Bu iki arkadaş bir borç yüzünden, birbirleriyle mahkemelik olmuşlar. Mahkeme salonunda, Temel'in Cemal'den borç aldığı ve bu borcu geri ödemediğine dair iddianame okunmuş. Tanıklar teker teker dinlendikten sonra, Temel söz almış:
- Hakim bey, ben bu uşaktan borç para almadım.
Cemal, bir yargıca bakmış, bir de Temel'e bakmış ve sormuş:
- Ula, sen benden borç para almadın mı?
Temel, kendini savunmuş:
- Hakim bey, ben bu adamı tanımıyorum, niçin ondan para alayım ki?
Cemal şaşırıp kalmış:
- Ula sen beni tanımıyor musun?
- Tanımıyorum!..
Cemal fena sinirlenmiş:
- Ula ben seni hiç tanımıyorum!..
Gerekçesi Avrupa Parlamentosu'nun hükümetin Gezi Parkı olaylarına yaklaşımını kınayan bir karar alması.
Hükümetin AB konusunda neler yaptığını anlatmaya gerek yok. Yapılanlar ayan beyan ortada, özellikle de dini azınlık konusunda yapılanlar.
Şimdi sizlere Erdoğan'ın Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş senedi olan Lozan'ı delik deşik ettiği icraatlarından bir örnek vermek istiyorum.
Şimdi gelin Erdoğan'ın (28 Şubat 2011 Almanya) kendi ağzından 6 maddelik Hıristiyanlara hizmet listesini aktaralım.
Hemen şunu da ifade edelim, Erdoğan bu konuşmanın aynısını Nisan 2011'de bugün kararlarını tanımıyorum dediği Avrupa Parlamentosu'nda da yapmıştı.
* * *
1- Bütün imar planlarında eskiden cami yazardı, camiyi imar planlarından çıkardık, onun yerine mabed yazdık çünkü olur ya Hristiyanların böyle bir talebi olur, Musevilerin de böyle bir talebi olur.
2- -Patrik Sen Sinod Meclisinin üyeleri tarafından seçilirdi. Sen Sinod Meclisinin üyelerinin Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olması gerekir. Son seçimde Sen Sinod Meclisi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından oluşmuyordu, bu halde patrik seçimi yaptılar; tabi bu patrik seçimi meşru değildi. Ben bunu o dönemin başbakanı Karamanlis'e (Yunanistan) söyledim. 'Bak dedim yanlış. Fakat biz şuanda sesimizi çıkarmıyoruz. Gelin bunu düzeltelim, müracaat etsinler, vatandaş olsunlar, ondan sonra bu seçimi yapsınlar.' Sonra Papandreu döneminde de yine ben kendilerine bunu anlattım ve bu arada sayın Bartelemeo'ya da bunu anlattım dedim ki 'müracaat etsinler, bunları vatandaş yapalım. Hiç olmaz ise Lozan'a uysun'
Bunun üzerine müracaatlarını yaptılar ve bunları Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptık ve böylece meşruiyet kazandılar.
3- Yetimhane sorunu var, yıllar yılı süren. Sayın Bartelemeoyla beraber yetimhaneye gittim, gezdim, dedim ki 'şu yasal süreci bitirdiğimiz anda burayı size teslim edeceğiz.' Biter bitmez talimatı verdim ve yetimhaneyi kendilerine teslim ettik.
4- Almanların bana sürekli söylediği bir konu var. 'Tarsus'ta bizim bir kilisemiz var, burada yılda bir kere gelip ayin yapmak isteriz' dediler. Niye olmasın dedim ve ben Kültür ve Turizm Bakanıma talimatı verdim ve şuanda orada gelip ayinlerini yapmaya başladılar.
5- Trabzon Sümela Manastırı var. Bu manastırda on yıllardır ayin yapılmazdı. Patrikhane bizden orada ayin yapma talebinde bulundu. Birçok istihbaratımız aman bunu yaptırmayalım, şudur budur dediler. Hayır arkadaş yapılacak dedim ve kendilerine müsaade ettik ve Sümela Manastırında ayinlerini yaptılar.
6- Van gölünde Akdamar Ermeni Ortodoks Kilisesi var ve burası yıkılmak üzere, harabe durumdaydı, bunu devletin kendi kasasından renovasyonunu, restorasyonunu yaptırdık.
* * *
Sayın Erdoğan'ın açıklamaları bana şu fıkrayı hatırlattı.
Temel ile Cemal, çok samimi iki arkadaşmış. İçtikleri su dahi ayrı gitmezmiş. Bu iki arkadaş bir borç yüzünden, birbirleriyle mahkemelik olmuşlar. Mahkeme salonunda, Temel'in Cemal'den borç aldığı ve bu borcu geri ödemediğine dair iddianame okunmuş. Tanıklar teker teker dinlendikten sonra, Temel söz almış:
- Hakim bey, ben bu uşaktan borç para almadım.
Cemal, bir yargıca bakmış, bir de Temel'e bakmış ve sormuş:
- Ula, sen benden borç para almadın mı?
Temel, kendini savunmuş:
- Hakim bey, ben bu adamı tanımıyorum, niçin ondan para alayım ki?
Cemal şaşırıp kalmış:
- Ula sen beni tanımıyor musun?
- Tanımıyorum!..
Cemal fena sinirlenmiş:
- Ula ben seni hiç tanımıyorum!..
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Bayram Çoşgun / diğer yazıları
- Teröriste kravat taktırınca! / 01.03.2025
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024
- Sosyal medyada İslam’a alçak saldırılar / 22.02.2025
- Artık bu işin suyu çıktı! / 13.02.2025
- CHP, Erdoğan ne isterse veriyor! / 05.02.2025
- Futbol üzerine / 30.01.2025
- SMA hastası çocuklar ve aileleri / 24.01.2025
- Haklı çıkmaya devam ediyor / 16.01.2025
- Ne günlere kaldık! / 06.01.2025
- BOP ve Türkiye / 01.01.2025
- Suriye’de mezhep çatışması çıkarmak istiyorlar / 28.12.2024