Ne kadar bağırırsak bağıralım sadece dinleyenlerin bizi duyduğunu biliriz.
Türkçe düşünüp Türkçe hayâller kurar, Türkçe konuşuruz! Dolayısıyla sadece Türkçe bilenler bizi dinler ve sadece Türkçe düşünenler bizi anlar bunu da biliriz!
Sayımızın az olmadığını ama çok olmadığını da biliriz ve "Nerede çokluk, orada b..luk!"un da farkındayız!
İçerde demokrat, dışarda diplomat eyyamcıların; değişmeyi, dönmeyi, terk etmeyi ve terk edilmeyi ilm–i siyâset diye yutturmaya çalışan taraftar akıllı, ipotekli vicdanlı kurnaz işbirlikçilerin sâyesinde de her gün bir başka gariplikle muhatabız!
Kameralarla, fotoğraflarla tespitli, emme–basma tulumba misali; "Kabûl edenler? Etmeyenler? Kabûl edilmiştir!" komedisine ortak olup sabah "Aldatıldık!" diye feryâd eden "CeHaPe'li, MeHaPe'li" Genelbaşkan Vekilleri sâyesinde, Genel Kurmay Başkanlarının, "Silahlı örgüt kurmak ve yönetmek" suçlamasıyla yargılanmasını sağlayan yasalar çıkardılar, alkışladık! Allah sonunu hayretsin!
Hakkında evrakta yolsuzluk ve trilyon lirayı iç etmekten soruşturma olduğu söylenenler, dokunulmazlık zırhı sâyesinde Köşk'e çıkarıldı, alkışladık!
Hakkında kaç dosya olduğu kesin bilinmeyenler, dokunulmazlık zırhı sâyesinde Başbakanlığa kadar çıktı, alkışladık! Artık indirmenin yolarını arıyoruz ama ileri demokrasi sayesinde yollar kapalı!
Haçlı AB'nin lokomotif ülkelerinden birinin yasalarına göre Asrın Organize Dolandırıcılığı diye suçladığı bürokratı, dokunulmazlık zırhı ile Başbakanlığa çıkan kişi; "Temiz arkadaşımızdır" diye sahiplendi, seyrettik!
Temiz Arkadaşın hâmisi Başbakan, arkadaşı için çıkardıkları yasaya itiraz eden CeHaPe'li, MeHaPe'lilere; "Sizin vekilleriniz ne iş yaparlar? Uyuyorlar mıydı?" diye bir soru sormuştu, yutkunmuştuk!
TSK'ya saldıran, gülen Taraf'a bilgi servis edenler de, –gûya– Taraf'a karşı olanlar da çâreyi benzer, hatta tıpatıp kelimelerle; "Askerin üzerinden elinizi çekin!" diye dalgalarını geçtiler, yuttuk!
Bütün anketlerde en güvenilir çıkan kurumumuz Ordumuz, bu demokrat ve diplomat siyâsiler karşısında mağlup oldular, seyrettik!
Milletin aklı her geçen gün biraz daha karıştı!
Ne kadar yırtınırsak yırtınalım sadece dinleyenler duyuyor bizi de!
Biz; içerde demokrat, dışarda diplomatlardan değiliz!
Savaşarak kazanır veya kaybederiz! Biz önce el kaldırıp "Kabul edilmiştir!" diye noktalayan, sonra "Aldatıldık!" diye feryâd eden Genel Başkan Vekili ünvanlı orta oyuncularından değiliz!
Biz; Türk'üz. Biz, "Türk oğlu Türk'üz." "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyenleri baş tacı edenleriz. Biz milletiz ve devletin aslî sahipleriyiz.
Ne bir çakıl taşımızdan, ne bir Kürdümüzün saçının telinden; ne istiklâlimizden, ne de tarih yazan Ordumuz'dan asla vazgeçmeyecek II. Kuvay–ı Milliyeciler'iz!
Dokunulmazlıkların kaldırıldığı gün; Cumhurbaşkanı'nın, Başbakan'ın, Bakanların, milletvekillerinin ve "Temiz Kardeşimiz"in yargılanmasının sağlandığı gün, herkes yargılansın ve Genelkurmay Başkanı da sivil mahkemelerde yargılansın diye nâra atarız!
Amaaa...
Bir de kıssa: Adam fakirdir. İmkânları gereği yaya olarak yolculuk yapmaktadır. Yolu, akşama doğru bir değirmene düşer. Orada Tanrı misafiri kalmayı düşünür ve değirmenciye söyler. Değirmenci, adama değirmen taşına yakın bir ot yığınının yanını yer olarak gösterir. Dolap beygiri diye tarif edilen eşek, değirmen taşına koşulu ve boynunda da kocaman bir çıngırak vardır.
Sabaha kadar dolap beygiri döner, çıngırak öter ve yolcu hiç uyuyamaz!
Sabah olur vedalaşarak gidecektir. Değirmenciye; "Dolap beygiri tamam da boynuna o çıngırağı neden astın?" diye sorar. "Durduğunu anlayayım diye..." cevabıyla; "Peki ya eşek durur ve sadece başını sallarsa?" deyince; "O kadar aklı olsa eşek olmaz!" cevabıyla kendi eşekliğine hayıflanarak yoluna devam eder.
Kıssalar hisse için...
Durdukları anlaşılsın diye boyunlarında çıngırakla döndürülenlerin, içerde demokrat / dışarda diplomat Davos Fatihlerinin, ABD ve AB adındaki 21.yy. Haçlısı'nın diktelerini yasalaştırmakla meşgûllerin yönettiği ülkede; kurumlar arası uyum, vergi adâleti, hak–hukuk, üretim, grev tehdîdi, "... gidersen git! Elimdeki kadar veririm!" şeklindeki blöf, Temiz Kardeş'lerin savunulması, "Kendim ısırır köpeklere yalatmam!" taraftarlığı ile asâyiş ve huzûr bu kadar olur!
Ve bu yönetimin adı da maalesef "Demokratik Sistem" olur!
Beygir döner, dolap iniler, çıngırak öter vesselâm!..
"TÜRK'ÜM. BU AD, HER ÛNVANDAN ÜSTÜNDÜR."
Selâm, sevgi, dua...