Beylerbeyi Sarayı
Anadolu yakasının incisi Beylerbeyi Sarayı, Sultan Abdülaziz'in deniz tutkusunu ve Batı'nın zarif mimarisini, içerisinde havuz bulunan eşsiz bir salonda buluşturuyor. Boğaz'a nazır bu ihtişamlı yapı, yalnızca padişahların yazlık ikametgâhı değil, aynı zamanda son sürgün günlerini burada geçiren Sultan II. Abdülhamid'in hüzünlü hatıralarına da ev sahipliği yapıyor
19.10.2025 17:50:00 / Güncelleme: 19.10.2025 17:52:03
Eyüp Kabil
Eyüp Kabil





İstanbul Boğazı'nın Anadolu Yakası'ndaki kıyısında, zarif mimarisi ve muhteşem manzarasıyla yükselen Beylerbeyi Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu'nun Batılılaşma döneminin en göz alıcı yapılarından biridir. İstanbul'un Üsküdar ilçesine bağlı Beylerbeyi semtinde yer alan bu yapı, bir saltanat sarayından öte, dönemin estetik anlayışını ve mimari zenginliğini gözler önüne seren bir sanat eseridir.
TARİHİ VE ÖNEMİ
Beylerbeyi Sarayı, Sultan II. Mahmud tarafından 1829-1832 yılları arasında yaptırılan ahşap bir sarayın 1863 yılında yanması üzerine, Sultan Abdülaziz'in talimatıyla yeniden ve kâgir (taş) olarak inşa ettirilmiştir. İnşaatı 1865 yılında tamamlanan sarayın baş mimarı, Balyan ailesinden Serkis Balyan'dır.
Saray, özellikle yabancı devlet erkanını ve misafirlerini ağırlamak amacıyla kullanılmıştır. En önemli konukları arasında, Fransa İmparatoriçesi Eugénie (1869), Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph ve İran Şahı Nasreddin Shah Kaçar bulunmaktadır.
Beylerbeyi Sarayı'nın tarihteki bir diğer önemli rolü ise, tahttan indirildikten sonra Selanik'ten getirilen Sultan II. Abdülhamid'in hayatının son altı yılını (1912-1918) burada geçirmiş olmasıdır. Padişah, 10 Şubat 1918'de bu sarayda vefat etmiştir. Cumhuriyet döneminde de devlet konuk evi olarak kullanılmış, 1934 yılında İran Şahı Rıza Pehlevi burada ağırlanmıştır.

MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Beylerbeyi Sarayı, Rönesans, Barok, Rokoko ve Neoklasik gibi Batı üsluplarının geleneksel Osmanlı ve Türk Evi plan anlayışıyla harmanlandığı Eklektik bir mimariye sahiptir.
• Yapısal Plan: Yüksek bir bodrum kat üzerine iki normal kat olarak inşa edilmiş, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Toplamda 3 katlı olan ana sarayda 6 büyük salon ve 24 oda bulunmaktadır. Geleneksel Türk evlerinde olduğu gibi, yapı Haremlik (kadınlara ait) ve Selamlık (erkeklere ve resmi işlere ait) olmak üzere iki ana bölümden oluşur.
• Dış Görünüm: Sarayın dış cephesi, Marmara Adası'ndan getirilen beyaz mermer ile kaplıdır. Deniz kıyısındaki görkemli rıhtımı, süslü taş duvarları ve üzerindeki iki zarif Deniz Köşkü ile Boğaz'a ayrı bir hava katmaktadır. Sarayın üç ayrı girişi bulunur.
İÇ MEKAN VE DEKORASYON
Sarayı farklı kılan en önemli özellik, bir saltanat sarayının ihtişamını ve bir yazlık yapının ferahlığını birleştiren iç mekan düzenlemesidir.
• Tavan ve Duvar Süslemeleri: Tavanlar, özellikle Selamlık bölümünde, Barok ve Rokoko tarzında altın nakış işçiliği ve oymacılık eserleriyle süslenmiştir. Tavanlarda, Sultan Abdülaziz'in deniz tutkusunu yansıtan yelkenli gemi resimleri dikkat çekmektedir.
• Zemin ve Zarafet: Yer döşemelerinde Mısır'dan getirilen hasırlar ve üzerlerinde Hereke Fabrikası'nda özel olarak dokunmuş halılar kullanılmıştır. Hemen hemen tüm salonlarda Fransız Baccarat markasına ait görkemli kristal avizeler sarayın ihtişamını artırır.
• İç Havuz: Sarayın zemin katında, Mabeyn-i Hümayun (Selamlık) bölümündeki büyük salonun ortasında, deniz suyuyla dolu büyük bir havuz yer alır. Bu özellik, dönemin saray mimarisinde nadir rastlanan bir uygulamadır ve saraya ferahlık katmak amacıyla yapılmıştır.
• Mobilyalar ve Sanat Eserleri: İç mekanlar, Avrupa'dan getirtilen lüks mobilyalar, Çin ve Japon porselenleri, değerli tablolar ve altın yaldızlı detaylarla döşenmiştir. Hamam bölümünde ise geleneksel İznik çinileri kullanılmıştır.
SARAY KOMPLEKSİ VE BAHÇELER
Beylerbeyi Sarayı, yalnızca ana binadan ibaret değildir; bir dizi köşk ve set bahçelerinden oluşan geniş bir komplekstir.
• Set Bahçeleri: Deniz seviyesinden yukarı doğru kademeli olarak yükselen set bahçeleri, saraya eşsiz bir peyzaj derinliği katar. Bu bahçelerde manolya, ıhlamur, kestane ve Boğaziçi'nin simgesi erguvan ağaçları gibi zengin bir bitki örtüsü bulunur.
• Ek Yapılar:
Mermer Köşk: Dış duvarları mermerden yapılmış, havuzlu ve sebil bulunan bir av köşküdür.
Sarı Köşk: Bodrum üzerine iki katlı kâgir bir yapı olup, tavan ve iç dekorasyon süslemeleriyle öne çıkar.
Ahır Köşkü (Has Ahır): Osmanlı'nın at kültürüne verdiği önemi gösteren, tavanlarında at ve hayvan figürlerinin resmedildiği, avize ve kabartmalarda at temalarının kullanıldığı bölümdür.
Beylerbeyi Sarayı, hem Osmanlı tarihinin önemli bir sahnesi hem de Doğu ile Batı mimarisinin ustalıkla birleştiği, Boğaz'ın incisi niteliğinde, görülmeye değer bir kültürel mirastır.
TARİHİ VE ÖNEMİ
Beylerbeyi Sarayı, Sultan II. Mahmud tarafından 1829-1832 yılları arasında yaptırılan ahşap bir sarayın 1863 yılında yanması üzerine, Sultan Abdülaziz'in talimatıyla yeniden ve kâgir (taş) olarak inşa ettirilmiştir. İnşaatı 1865 yılında tamamlanan sarayın baş mimarı, Balyan ailesinden Serkis Balyan'dır.
Saray, özellikle yabancı devlet erkanını ve misafirlerini ağırlamak amacıyla kullanılmıştır. En önemli konukları arasında, Fransa İmparatoriçesi Eugénie (1869), Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph ve İran Şahı Nasreddin Shah Kaçar bulunmaktadır.
Beylerbeyi Sarayı'nın tarihteki bir diğer önemli rolü ise, tahttan indirildikten sonra Selanik'ten getirilen Sultan II. Abdülhamid'in hayatının son altı yılını (1912-1918) burada geçirmiş olmasıdır. Padişah, 10 Şubat 1918'de bu sarayda vefat etmiştir. Cumhuriyet döneminde de devlet konuk evi olarak kullanılmış, 1934 yılında İran Şahı Rıza Pehlevi burada ağırlanmıştır.

MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Beylerbeyi Sarayı, Rönesans, Barok, Rokoko ve Neoklasik gibi Batı üsluplarının geleneksel Osmanlı ve Türk Evi plan anlayışıyla harmanlandığı Eklektik bir mimariye sahiptir.
• Yapısal Plan: Yüksek bir bodrum kat üzerine iki normal kat olarak inşa edilmiş, dikdörtgen planlı bir yapıdır. Toplamda 3 katlı olan ana sarayda 6 büyük salon ve 24 oda bulunmaktadır. Geleneksel Türk evlerinde olduğu gibi, yapı Haremlik (kadınlara ait) ve Selamlık (erkeklere ve resmi işlere ait) olmak üzere iki ana bölümden oluşur.
• Dış Görünüm: Sarayın dış cephesi, Marmara Adası'ndan getirilen beyaz mermer ile kaplıdır. Deniz kıyısındaki görkemli rıhtımı, süslü taş duvarları ve üzerindeki iki zarif Deniz Köşkü ile Boğaz'a ayrı bir hava katmaktadır. Sarayın üç ayrı girişi bulunur.
İÇ MEKAN VE DEKORASYON
Sarayı farklı kılan en önemli özellik, bir saltanat sarayının ihtişamını ve bir yazlık yapının ferahlığını birleştiren iç mekan düzenlemesidir.
• Tavan ve Duvar Süslemeleri: Tavanlar, özellikle Selamlık bölümünde, Barok ve Rokoko tarzında altın nakış işçiliği ve oymacılık eserleriyle süslenmiştir. Tavanlarda, Sultan Abdülaziz'in deniz tutkusunu yansıtan yelkenli gemi resimleri dikkat çekmektedir.
• Zemin ve Zarafet: Yer döşemelerinde Mısır'dan getirilen hasırlar ve üzerlerinde Hereke Fabrikası'nda özel olarak dokunmuş halılar kullanılmıştır. Hemen hemen tüm salonlarda Fransız Baccarat markasına ait görkemli kristal avizeler sarayın ihtişamını artırır.
• İç Havuz: Sarayın zemin katında, Mabeyn-i Hümayun (Selamlık) bölümündeki büyük salonun ortasında, deniz suyuyla dolu büyük bir havuz yer alır. Bu özellik, dönemin saray mimarisinde nadir rastlanan bir uygulamadır ve saraya ferahlık katmak amacıyla yapılmıştır.
• Mobilyalar ve Sanat Eserleri: İç mekanlar, Avrupa'dan getirtilen lüks mobilyalar, Çin ve Japon porselenleri, değerli tablolar ve altın yaldızlı detaylarla döşenmiştir. Hamam bölümünde ise geleneksel İznik çinileri kullanılmıştır.
SARAY KOMPLEKSİ VE BAHÇELER
Beylerbeyi Sarayı, yalnızca ana binadan ibaret değildir; bir dizi köşk ve set bahçelerinden oluşan geniş bir komplekstir.
• Set Bahçeleri: Deniz seviyesinden yukarı doğru kademeli olarak yükselen set bahçeleri, saraya eşsiz bir peyzaj derinliği katar. Bu bahçelerde manolya, ıhlamur, kestane ve Boğaziçi'nin simgesi erguvan ağaçları gibi zengin bir bitki örtüsü bulunur.
• Ek Yapılar:
Mermer Köşk: Dış duvarları mermerden yapılmış, havuzlu ve sebil bulunan bir av köşküdür.
Sarı Köşk: Bodrum üzerine iki katlı kâgir bir yapı olup, tavan ve iç dekorasyon süslemeleriyle öne çıkar.
Ahır Köşkü (Has Ahır): Osmanlı'nın at kültürüne verdiği önemi gösteren, tavanlarında at ve hayvan figürlerinin resmedildiği, avize ve kabartmalarda at temalarının kullanıldığı bölümdür.
Beylerbeyi Sarayı, hem Osmanlı tarihinin önemli bir sahnesi hem de Doğu ile Batı mimarisinin ustalıkla birleştiği, Boğaz'ın incisi niteliğinde, görülmeye değer bir kültürel mirastır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.