Allah rahmet eylesin yine beş Şehîdimiz var!
Yine beş kere ağlamayacağız!
Yine beş kere Vatan sağ olsun, Devlet ve Vatan var olsun. Yine beş kere Türk Milletinin başı sağ olsun...
Biliyor musunuz? Ben biliyorum!
Kızmayın hemen, öfkelenmeyin!
Ukalalık hakkımı kullanıyorum! En ağır suçluların, en şedîd eşkiyaların, en utanmaz dolandırıcıların, en şerefsiz hortumcuların; "Yeni Türkiye"de, "İleri Demokrasi" ve "Açılım" sayesinde edindikleri; "Susma Hakkı!" adlı insâni hak(!) karşılığı, ben de "Ukalalık etme hakkı" mı kullanıyorum! Hakkım yok mu?
Yemin etsem başım ağrımaz ki, ben biliyorum!
Yanlış yoldan doğru adrese asla gidilemeyeceğini biliyorum!
Doğru yolda yabancının bile kaybolmayacağını biliyorum!
Doğru yolun yapıcısı ve sahîbinin Allah, yanlış yolun süslü döşemecisinin şeytan olduğunu biliyorum!
Yolların iki tane olduğunu; birinin doğru, diğerinin yanlış olduğunu, üçüncü yol diye bir başka yolun asla olmadığını biliyorum!
Bu memlekette ilgililerin bilgisiz, bilgililerin ilgisiz olduğunu biliyorum!
Bu memlekette ahiretlerini dünyaya değişen, ölümü hiç aklına getirmeyen, "Ben gidersem devlet gider!" narsizmiyle bildikleri doğruyu, kazandıkları dünyalıkları kaybetmek korkusuyla söylemeyenler olduğunu biliyorum!
Bir ülkede; silah korkakta, para cimride, yetki bilgisizde/câhilde olursa yönetimin bozulacağını biliyorum!
Doğrunun ve doğruların kaderlerinin çile-meşakkat-sabır olduğunu biliyorum!
İnsanoğlu, "Hafıza-i beşer, nisyân ile malüldür" Darbı meselinde söylendiği gibi unutkanlık illetine düçardır biliyorum!
Büyük çoğunluğun, en iyi bildiği gerçekleri unuttukları için yalancılara, talancılara, zorbalara itibar etmelerinin çaresizlikten olduğunu biliyorum!
Çaresizlik, ümitsizliktir, ümitsizlik imansızlıktır biliyorum!
Büyük çoğunluğun; canını acıtan doğrudansa, yavaş yavaş süründürerek öldüren yalanı tercih etmesinin ilm-i siyasetten sayılarak dayatıldığını biliyorum!
Büyük çoğunluğun; eyyâmcılıkla, günü kotarma kurnazlığıyla doğruyu, doğruları görmelerine-bilmelerine rağmen, ucuz telaşelere kapılarak arka döndüklerini biliyorum!
Bu yüzden; "Kurunun oduna yaşın da yandığını" biliyorum!
"Küfrün karşısında susmak dilsiz şeytanlıktır" biliyorum!
Bildiğim için susmuyorum ve bildiğim için haykırıyorum!
Gördüklerimi, bakar-körler de görünceye kadar; duyduklarımı işiten-sağırlar da duyuncaya kadar haykırmaya devam edeceğim!
Kaderime, köprülük yazılmış elhamdülillâh!
Karşıya geçmek isteyen kim varsa geçecek köprüden! Onlarca, yüzlerce, binlerce nâmert de geçebilir geçsin, bir tek doğru geçerse köprülük görevimi yapmış olmanın huzurunu yaşıyorum biliyorum!
Benim kaderime de Bilâl-i Habeşî'lik yazılmış hamd ü senâlar olsun!
Bilâl-i Habeşî (r.a.), günde beş kere bütün insanlığı Mîrac'a/namaza davet ederdi; herkes işitirdi ama sadece namazda gözü olanlar duyardı!
Ehl-i Beyt duyardı, Ehl-i Beyt Dostları duyardı!
Ben de her sabah uyanır uyanız uyanmaz; "Türkoğlu Türk'üm" sadasıyla sevenlerin yüreklerine ferahlık, sevmeyen ürkeklerin yüreklerine korku salan bir Güzel Adam'ın, Gönül Adam Haydar BAŞ Hoca'nın; "Dinde birlik sağlanmadan millî birlik sağlanamaz! Tevhîdin merkezine Ehl-i Beyt koyulmadan dinde birlik sağlanamaz" uyarı ve öğütleriyle yaptığı müthiş Türk'çe çağrıyı duyurmaya çalışıyorum!
Tarihin hiç bir döneminde, dünyanın hiç bir yerinde ırkçılık hareketlerinin silah zoruyla bastırılamadığını, bastırılmayacağını biliyorum!
Her ölümün, yeni ölümlerin tetikleyicisi olduğunu biliyorum!
Ömrümce çok düğün gördüm oynadım, çok cenaze omuzlayıp ağladım! Oynamayı da, ağlamayı da biliyorum!
Öldüremeyen yaranın savaşçıya güç kattığını biliyorum!
"Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle" heves ve iştiyakıyla Peygamber (s.a.a.) Agûşuna koşan Şühedanın yüzü suyu hürmetine, onların kanları-canları pahasına Vatanlaşmış topraklarda yaşadığımızı biliyorum!
Bildiğim için de; "Biz dünyamızı ahiretimiz için yaşarız" diyen Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'nın İkinci Kuvay-ı Milliye Hareketi'ne; her Müslümanı, her Müslüman Türk'ü, her; "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyen Vatandaşı davet ediyorum!
Haykırıyorum!
Bağırıyorum!
Haydi Salâh'a diyorum! Haydi Felâh'a diyorum!
Sesimi işiten; seven-sevmeyen, memnun olan-olmayan herkesin bir kere de olsa dönüp baktıklarını görüyorum! Şimdilik gelmeyeceklerini biliyorum!
Ama neticede hepsinin geleceklerini de biliyorum!
Kerbelâ'da İmam Hüseyn (a.s.) safında olmayanların, Yezîd karşıtlıklarının hiç kimseye, hiç bir faydasının olmadığını, olmayacağını, olamayacağını biliyorum!
Hâlâ kızgın mısınız? Biliyor muymuşum?
Selam olsun bilenlere!
Selam olsun Doğru yolun yolcularına!
Selam olsun; "Kâinat Türk Devleti" ülküsüyle 21. yy. Kerbelâsı'nı aşarak yürümeğe azmedenlere!
Selâm olsun, ülkemin, İslâm aleminin, dünyanın mazlum halklarına!
Selâm olsun, Türk-İslâm alemine!
Selâm olsun Türk Milletine!
Selâm olsun İkinci Kuvay-ı Milliyecilere!
Selâm olsun Baştürk'e!
"Akıl, kullanılacak bir araçtır. İnsan; gönüldür, Gönül" Diyen Gönül Adam Haydar Hoca'ya ve kadrolarına selâm olsun...
Selâm olsun bugüne, selâm olsun yarına, selâm olsun Tevhîdin Merkezine Ehl-i Beyt'i koyarak kurulacak olan huzûr diyârına... Selâm olsun...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...
Yine beş kere ağlamayacağız!
Yine beş kere Vatan sağ olsun, Devlet ve Vatan var olsun. Yine beş kere Türk Milletinin başı sağ olsun...
Biliyor musunuz? Ben biliyorum!
Kızmayın hemen, öfkelenmeyin!
Ukalalık hakkımı kullanıyorum! En ağır suçluların, en şedîd eşkiyaların, en utanmaz dolandırıcıların, en şerefsiz hortumcuların; "Yeni Türkiye"de, "İleri Demokrasi" ve "Açılım" sayesinde edindikleri; "Susma Hakkı!" adlı insâni hak(!) karşılığı, ben de "Ukalalık etme hakkı" mı kullanıyorum! Hakkım yok mu?
Yemin etsem başım ağrımaz ki, ben biliyorum!
Yanlış yoldan doğru adrese asla gidilemeyeceğini biliyorum!
Doğru yolda yabancının bile kaybolmayacağını biliyorum!
Doğru yolun yapıcısı ve sahîbinin Allah, yanlış yolun süslü döşemecisinin şeytan olduğunu biliyorum!
Yolların iki tane olduğunu; birinin doğru, diğerinin yanlış olduğunu, üçüncü yol diye bir başka yolun asla olmadığını biliyorum!
Bu memlekette ilgililerin bilgisiz, bilgililerin ilgisiz olduğunu biliyorum!
Bu memlekette ahiretlerini dünyaya değişen, ölümü hiç aklına getirmeyen, "Ben gidersem devlet gider!" narsizmiyle bildikleri doğruyu, kazandıkları dünyalıkları kaybetmek korkusuyla söylemeyenler olduğunu biliyorum!
Bir ülkede; silah korkakta, para cimride, yetki bilgisizde/câhilde olursa yönetimin bozulacağını biliyorum!
Doğrunun ve doğruların kaderlerinin çile-meşakkat-sabır olduğunu biliyorum!
İnsanoğlu, "Hafıza-i beşer, nisyân ile malüldür" Darbı meselinde söylendiği gibi unutkanlık illetine düçardır biliyorum!
Büyük çoğunluğun, en iyi bildiği gerçekleri unuttukları için yalancılara, talancılara, zorbalara itibar etmelerinin çaresizlikten olduğunu biliyorum!
Çaresizlik, ümitsizliktir, ümitsizlik imansızlıktır biliyorum!
Büyük çoğunluğun; canını acıtan doğrudansa, yavaş yavaş süründürerek öldüren yalanı tercih etmesinin ilm-i siyasetten sayılarak dayatıldığını biliyorum!
Büyük çoğunluğun; eyyâmcılıkla, günü kotarma kurnazlığıyla doğruyu, doğruları görmelerine-bilmelerine rağmen, ucuz telaşelere kapılarak arka döndüklerini biliyorum!
Bu yüzden; "Kurunun oduna yaşın da yandığını" biliyorum!
"Küfrün karşısında susmak dilsiz şeytanlıktır" biliyorum!
Bildiğim için susmuyorum ve bildiğim için haykırıyorum!
Gördüklerimi, bakar-körler de görünceye kadar; duyduklarımı işiten-sağırlar da duyuncaya kadar haykırmaya devam edeceğim!
Kaderime, köprülük yazılmış elhamdülillâh!
Karşıya geçmek isteyen kim varsa geçecek köprüden! Onlarca, yüzlerce, binlerce nâmert de geçebilir geçsin, bir tek doğru geçerse köprülük görevimi yapmış olmanın huzurunu yaşıyorum biliyorum!
Benim kaderime de Bilâl-i Habeşî'lik yazılmış hamd ü senâlar olsun!
Bilâl-i Habeşî (r.a.), günde beş kere bütün insanlığı Mîrac'a/namaza davet ederdi; herkes işitirdi ama sadece namazda gözü olanlar duyardı!
Ehl-i Beyt duyardı, Ehl-i Beyt Dostları duyardı!
Ben de her sabah uyanır uyanız uyanmaz; "Türkoğlu Türk'üm" sadasıyla sevenlerin yüreklerine ferahlık, sevmeyen ürkeklerin yüreklerine korku salan bir Güzel Adam'ın, Gönül Adam Haydar BAŞ Hoca'nın; "Dinde birlik sağlanmadan millî birlik sağlanamaz! Tevhîdin merkezine Ehl-i Beyt koyulmadan dinde birlik sağlanamaz" uyarı ve öğütleriyle yaptığı müthiş Türk'çe çağrıyı duyurmaya çalışıyorum!
Tarihin hiç bir döneminde, dünyanın hiç bir yerinde ırkçılık hareketlerinin silah zoruyla bastırılamadığını, bastırılmayacağını biliyorum!
Her ölümün, yeni ölümlerin tetikleyicisi olduğunu biliyorum!
Ömrümce çok düğün gördüm oynadım, çok cenaze omuzlayıp ağladım! Oynamayı da, ağlamayı da biliyorum!
Öldüremeyen yaranın savaşçıya güç kattığını biliyorum!
"Ve dirildik ölümü öldüren bir ölüşle" heves ve iştiyakıyla Peygamber (s.a.a.) Agûşuna koşan Şühedanın yüzü suyu hürmetine, onların kanları-canları pahasına Vatanlaşmış topraklarda yaşadığımızı biliyorum!
Bildiğim için de; "Biz dünyamızı ahiretimiz için yaşarız" diyen Prof. Dr. Haydar BAŞ Hoca'nın İkinci Kuvay-ı Milliye Hareketi'ne; her Müslümanı, her Müslüman Türk'ü, her; "Ne mutlu Türk'üm diyene" diyen Vatandaşı davet ediyorum!
Haykırıyorum!
Bağırıyorum!
Haydi Salâh'a diyorum! Haydi Felâh'a diyorum!
Sesimi işiten; seven-sevmeyen, memnun olan-olmayan herkesin bir kere de olsa dönüp baktıklarını görüyorum! Şimdilik gelmeyeceklerini biliyorum!
Ama neticede hepsinin geleceklerini de biliyorum!
Kerbelâ'da İmam Hüseyn (a.s.) safında olmayanların, Yezîd karşıtlıklarının hiç kimseye, hiç bir faydasının olmadığını, olmayacağını, olamayacağını biliyorum!
Hâlâ kızgın mısınız? Biliyor muymuşum?
Selam olsun bilenlere!
Selam olsun Doğru yolun yolcularına!
Selam olsun; "Kâinat Türk Devleti" ülküsüyle 21. yy. Kerbelâsı'nı aşarak yürümeğe azmedenlere!
Selâm olsun, ülkemin, İslâm aleminin, dünyanın mazlum halklarına!
Selâm olsun, Türk-İslâm alemine!
Selâm olsun Türk Milletine!
Selâm olsun İkinci Kuvay-ı Milliyecilere!
Selâm olsun Baştürk'e!
"Akıl, kullanılacak bir araçtır. İnsan; gönüldür, Gönül" Diyen Gönül Adam Haydar Hoca'ya ve kadrolarına selâm olsun...
Selâm olsun bugüne, selâm olsun yarına, selâm olsun Tevhîdin Merkezine Ehl-i Beyt'i koyarak kurulacak olan huzûr diyârına... Selâm olsun...
"OLAMAZ TÜRK'E BAŞ, TÜRK'ÜM DEMEYEN" Vesselâm... Selâm, sevgi, duâ...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Mustafa Aslan / diğer yazıları
- Atatürk'ün anlatımıyla Çanakkale savaşları / 20.03.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017
- İnsandan insana, insansa... / 19.03.2017
- 'Anam bana kör dedi!' / 14.03.2017
- Söyle-ni-yorum-2 / 13.03.2017
- Hâlâ iyiler varmış şükrolsun / 10.03.2017
- Savaş ve insan / 09.03.2017
- Ben, kim miyim? / 08.03.2017
- Milli siyaset hakemliği / 07.03.2017
- Sakındığımız dostluk / 02.03.2017
- Yol özel yolcu güzel / 28.02.2017