Kendini küçük görme, kendi değerlerini basit görme hastalığını sana kim bulaştırdı? Karadeniz'de gemileri batmış gibi, kırk öküz ile bir mağaraya kapatılmış gibi çaresiz, umutsuz bir bekleyiştesin. Elin gavurunu gözünde büyüttükçe büyütüyorsun, ulaşılmaz, erişilmez zannediyorsun.Bu hal, kesinlikle sinsi bir mikrobun bünyeyi istila etmesinden ötürü zuhur etmiş bir haldir. Daha doğrusu halsizliktir, iradesizlik ve dirayetsizliktir.Rüzgar ne denli kuvvetli eserse essin, ancak köküne kurt düşmüş olan ağaçları devirebilir, köksüz kalmış olanları yere serebilir. Rüzgar, kökü yerin derinliklerine uzanan kayalardan bir parça koparabilir mi? Yel kayadan ne alabilir.Senin bağlı olduğun inanç sistemi, senin mensubu bulunduğun medeniyet, gezegenimizi ayakta tutacak derinlikte ve sağlamlıkta değil mi? Senin üyesi olduğun medeniyet yeryüzünün sigortası konumunda değil mi? Sen geri durursan, geri adım atarsan, umutsuzluk anaforuna kapılıp yelkenleri indirirsen insanlığın tutunacak dalı kalmıyor ki.Sen, kökü derinlere uzanan sağlam medeniyetinden vazgeçip, süslü ambalajlar içinde takdim edilen burnunun ucunu göremeyen sistemlere meyledersen, onlara bir medeniyet projesi yanılgısı ile bakarsan; hem insanlığın, hem de gezegenimizin geleceğini tehlikeye atmış olmaz mısın?Bir doğrul, bir ayağa kalk, bir dik dur bakalım. Tüm dünya yalana teslim olsa bile, senin böyle bir yanlışa düşme hakkın, selahiyetin yoktur.Sen, bugün bile, yani 2005 yılının Haziran ayında bile, gezegenimizin muhtelif köşelerinde insan yiyen, insan kanı ile beslenen, üç kuruşluk dünya menfaati için kitlelerin katline ferman çıkaranların hayat anlayışına, algılayışına, dünya görüşüne medeniyet projesi dersen, medeniyet kelimesinden yüzbinlerce özür dilemen gerekmez mi? Bu sahte medeniyet adına katledilen yüzbinlerin ruhaniyetinden ve geri bıraktıkları milyonlarca gözü yaşlı, bağrı yanık insandan milyonlarca defa özür dilemen gerekmez mi?Bunların sergilediği binbir çeşit canavarlığın adına haşa medeniyet dersen, senin mensubu olduğun ağır kış şartlarında telef olmasınlar diye vahşi hayvanlara bile barınak yapan, yiyecek atan, sırf bunun için vakıflar kuran anlayışın algılayışın adını ne koyacaksın?Bir yanda insana karşı, çocuğa, kadına, ihtiyara karşı her devirde vahşet uygulayan, sadece vahşette ilerleme kaydeden bir dünya görüşü, diğer yanda ise vahşi hayvanlara bile hayat bahşeden, yaşamaları için seferber olan bir anlayış... Ve sen ikinciye aitsin. Sevinsene...
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Bayram gelmiş! / 09.04.2024
- Ağır misafiri yolcu ederken… / 08.04.2024
- Doğru tartan bir kantara çıkmalı / 06.04.2024
- ‘Demir olsa erir odunsa yanar Bakın yüreğine taş mı bağlamış?’ / 05.04.2024
- Gazzeli çocukların çığlıkları çarpmış olabilir mi? / 04.04.2024