Kaç sene önce olduğunu çıkaramadığım için fî tarihinde diyeceğim...
Fî tarihinde Kıbrıs'ta bazı hadiseler cereyan etmişti.
Güney Kıbrıslı Rum gençler, ikide bir kâh motorsikletlerle kâh yaya olarak gruplar halinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarına geçmek istiyorlardı.
Bu taşkınlıklar ikide bir tekrarlanıyor, o kadar ki göndere çekilen Türk bayrağını indirmeye cüret edecek kadar ileri gidiyorlardı.
İşte bu da, terörün taa kendisiydi.
Buna rağmen hiç bir Hıristiyan devlet çıkıp da, Rum gençlerin yaptıkları bu hırçınlığın terör olduğunu söylemedi.
Güney Kıbrıslı Rum gençler hırçınlaştıkça hırçınlaştılar ve en sonunda doğrudan bayrak indirmek için saldırıya geçtiler.
İçlerinden biri atladı; dalgalanan bayrağı indirmek için tırmanmaya başladı.
Eeee... Artık bıçak kemiğe dayanmıştı.
Ensesine bir kurşun isabet edince, tırmandığı direkten sıyrılıverdi ve öldü...
Rum gençler bayrak indirmeye kalkışana kadar sağır, dilsiz ve kör olan Hıristiyan âlemi, âniden duyar, görür ve konuşur oldu.
Konuşmak ne kelime, adeta bülbül kesildiler...
Hep bir ağızdan, milletlerin bağımsızlığını simgeleyen bayrağın, bir bez parçası olduğunu ve bunun için adam öldürülemeyeceğini söylemeye başladılar.
***
Biz o zaman onların bu sözlerine karşı çıkıyor ve,
-Ne münasebet! Bayrak nasıl basit bir bez parçası sayılıyor, diyorduk. İlahiyat profesörü Etem Ruhi Fığlalı, her ne kadar başörtüsünü "Bir metrelik bir bez parçası" diye küçümsese de, nasıl ki başörtüsü basit bir bez parçası değilse, bayrak da elbette sıradan bir bez parçası değildi.
O günlerde, "Bayrağa nasıl bir bez parçası derler" diye karşı çıkan bizlere rağmen, bazı malûmlar şöyle diyorlardı:
-O kadar kızmamak lazım canım. Bayrak sadece biz Türklerde kutsaldır. Yoksa ABD ve diğerlerinde bayrağa gerçekten sadece bir bez parçası olarak bakılır. Onlar bayrağa bizim baktığımız gibi bakmıyorlar. Dolayısıyla onların bu sözlerinin üzerinde o kadar fazla durmaya değmez.
Hıristiyan âleminin bayrak hakkındaki tavırlarını kesin bilmediğimiz için, o yalancıların sözlerine biz bile inanmıştık.
Meğer yanılmışız...
Meğer o zamanlar böyle söyleyenler, içimizdeki ABD'lilermiş...
Anladık, ama geç anladık...
***
Ne zaman anladık?
ABD'deki Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a yapılan saldırılardan sonra...
Saldırılardan sonra, ABD'de bayrak satışı birden hızlandı.
O kadar ki, ABD'deki bayraklar bile yetmedi de, dışarıdan ABD bayrağı ithal etmeye başladılar.
Şimdi siparişlerinin büyük bir kısmını Türkiye'den karşılamaya çalışıyorlar.
Bazı firmalar, şu anda bir taraftan harıl harıl Amerikan bayrağı dokuyor, bir taraftan da dikiyorlar...
***
Değerli okuyucular,
Bazı sosyal zararlar, insanların milliyetçilik damarlarını kabartır.
ABD'deki malûm saldırılardan sonra, bayrak satışında görülen patlamada olduğu gibi...
Bayrağı kutsal saymak sadece bize aitse, ABD'nin şu anda Afganistan'a yaptığı zulme kızan diğer milletten Müslümanlar niçin Amerikan bayrağı yakıyorlar?
Hani bayrağa bakış tarzımız bize aitti!
Hani Hıristiyanlar'a göre bayrak gerçekten bir bez parçasından ibaretti!
Yukarıda bahsettiğim Kıbrıs hadiselerinde öyle yazanlar, şimdi yalanları ortaya çıkınca acaba kandırdıkları okuyucularından utanmayacaklar mı?
ABD'ye yapılan saldırılar, hiç olmazsa bu kimselerin gerçek niyetlerini açığa çıkarmış oldu.
***
Gerçekten, bazı şeylerin açığa çıkması için, bazı sebepler icap ediyor.
Başkan Bush'un gizlediği 9. Haçlı Seferi'ni başlatma niyetinin açığa çıkması için, demek ki ikiz kulelere saldırı gerekiyormuş.
Yoksa hiç,
-Haçlı Seferi başlatıyoruz, der miydi?
Demezdi ama, kızdı; boş bulundu ve bütün Hıristiyanlar'ın zihinlerinde gizli olan bir düşünceyi, birden dışarı vurmuş oldu işte.
Muhatap Afganistan, yani Müslüman bir millet olunca, diğer Hıristiyan devletlerin de ABD'yle beraber hareket edeceklerini açıklamaları da, "El-küfrü milletün vâhidetün-Küfür tek millettir" hükmünü teyit etmiş oldu.
Değerli okuyucular,
Nasıl, Hıristiyanların genlerinde Haçlı zihniyeti varsa, Yahudiler'de de kendilerine mahsus bir "Mehdî" inancı vardır.
Nitekim, Bush'un "Haçlı Seferi" sözü boşuna olmadığı gibi, İshak Alaton'un, Kemal Derviş hakkında kullandığı "Mehdî" kelimesi de boşuna değildir.
O da kalpteki inancın dışa akseden bir tezahürüydü.
Yoksa, ne Bush'un yaptığı dil sürçmesiydi ne de İshak Alaton'un...
Eh...
Söyleyene değil söyletene bak...
Biz Müslümanlar, Haçlı savaşlarının ne demek olduğunu az da olsa biliyoruz.
Bilmeyenler de bu vesileyle öğrenmiş oldular.
Yahudilik hakkındaysa bilgimiz çok az.
İshak Alaton'un "Yanlışlıkla söyledim" dediği "Mehdî" kelimesinden yola çıkarak, biraz da Yahudiliği öğrensek çok iyi olacak...
Fî tarihinde Kıbrıs'ta bazı hadiseler cereyan etmişti.
Güney Kıbrıslı Rum gençler, ikide bir kâh motorsikletlerle kâh yaya olarak gruplar halinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarına geçmek istiyorlardı.
Bu taşkınlıklar ikide bir tekrarlanıyor, o kadar ki göndere çekilen Türk bayrağını indirmeye cüret edecek kadar ileri gidiyorlardı.
İşte bu da, terörün taa kendisiydi.
Buna rağmen hiç bir Hıristiyan devlet çıkıp da, Rum gençlerin yaptıkları bu hırçınlığın terör olduğunu söylemedi.
Güney Kıbrıslı Rum gençler hırçınlaştıkça hırçınlaştılar ve en sonunda doğrudan bayrak indirmek için saldırıya geçtiler.
İçlerinden biri atladı; dalgalanan bayrağı indirmek için tırmanmaya başladı.
Eeee... Artık bıçak kemiğe dayanmıştı.
Ensesine bir kurşun isabet edince, tırmandığı direkten sıyrılıverdi ve öldü...
Rum gençler bayrak indirmeye kalkışana kadar sağır, dilsiz ve kör olan Hıristiyan âlemi, âniden duyar, görür ve konuşur oldu.
Konuşmak ne kelime, adeta bülbül kesildiler...
Hep bir ağızdan, milletlerin bağımsızlığını simgeleyen bayrağın, bir bez parçası olduğunu ve bunun için adam öldürülemeyeceğini söylemeye başladılar.
***
Biz o zaman onların bu sözlerine karşı çıkıyor ve,
-Ne münasebet! Bayrak nasıl basit bir bez parçası sayılıyor, diyorduk. İlahiyat profesörü Etem Ruhi Fığlalı, her ne kadar başörtüsünü "Bir metrelik bir bez parçası" diye küçümsese de, nasıl ki başörtüsü basit bir bez parçası değilse, bayrak da elbette sıradan bir bez parçası değildi.
O günlerde, "Bayrağa nasıl bir bez parçası derler" diye karşı çıkan bizlere rağmen, bazı malûmlar şöyle diyorlardı:
-O kadar kızmamak lazım canım. Bayrak sadece biz Türklerde kutsaldır. Yoksa ABD ve diğerlerinde bayrağa gerçekten sadece bir bez parçası olarak bakılır. Onlar bayrağa bizim baktığımız gibi bakmıyorlar. Dolayısıyla onların bu sözlerinin üzerinde o kadar fazla durmaya değmez.
Hıristiyan âleminin bayrak hakkındaki tavırlarını kesin bilmediğimiz için, o yalancıların sözlerine biz bile inanmıştık.
Meğer yanılmışız...
Meğer o zamanlar böyle söyleyenler, içimizdeki ABD'lilermiş...
Anladık, ama geç anladık...
***
Ne zaman anladık?
ABD'deki Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon'a yapılan saldırılardan sonra...
Saldırılardan sonra, ABD'de bayrak satışı birden hızlandı.
O kadar ki, ABD'deki bayraklar bile yetmedi de, dışarıdan ABD bayrağı ithal etmeye başladılar.
Şimdi siparişlerinin büyük bir kısmını Türkiye'den karşılamaya çalışıyorlar.
Bazı firmalar, şu anda bir taraftan harıl harıl Amerikan bayrağı dokuyor, bir taraftan da dikiyorlar...
***
Değerli okuyucular,
Bazı sosyal zararlar, insanların milliyetçilik damarlarını kabartır.
ABD'deki malûm saldırılardan sonra, bayrak satışında görülen patlamada olduğu gibi...
Bayrağı kutsal saymak sadece bize aitse, ABD'nin şu anda Afganistan'a yaptığı zulme kızan diğer milletten Müslümanlar niçin Amerikan bayrağı yakıyorlar?
Hani bayrağa bakış tarzımız bize aitti!
Hani Hıristiyanlar'a göre bayrak gerçekten bir bez parçasından ibaretti!
Yukarıda bahsettiğim Kıbrıs hadiselerinde öyle yazanlar, şimdi yalanları ortaya çıkınca acaba kandırdıkları okuyucularından utanmayacaklar mı?
ABD'ye yapılan saldırılar, hiç olmazsa bu kimselerin gerçek niyetlerini açığa çıkarmış oldu.
***
Gerçekten, bazı şeylerin açığa çıkması için, bazı sebepler icap ediyor.
Başkan Bush'un gizlediği 9. Haçlı Seferi'ni başlatma niyetinin açığa çıkması için, demek ki ikiz kulelere saldırı gerekiyormuş.
Yoksa hiç,
-Haçlı Seferi başlatıyoruz, der miydi?
Demezdi ama, kızdı; boş bulundu ve bütün Hıristiyanlar'ın zihinlerinde gizli olan bir düşünceyi, birden dışarı vurmuş oldu işte.
Muhatap Afganistan, yani Müslüman bir millet olunca, diğer Hıristiyan devletlerin de ABD'yle beraber hareket edeceklerini açıklamaları da, "El-küfrü milletün vâhidetün-Küfür tek millettir" hükmünü teyit etmiş oldu.
Değerli okuyucular,
Nasıl, Hıristiyanların genlerinde Haçlı zihniyeti varsa, Yahudiler'de de kendilerine mahsus bir "Mehdî" inancı vardır.
Nitekim, Bush'un "Haçlı Seferi" sözü boşuna olmadığı gibi, İshak Alaton'un, Kemal Derviş hakkında kullandığı "Mehdî" kelimesi de boşuna değildir.
O da kalpteki inancın dışa akseden bir tezahürüydü.
Yoksa, ne Bush'un yaptığı dil sürçmesiydi ne de İshak Alaton'un...
Eh...
Söyleyene değil söyletene bak...
Biz Müslümanlar, Haçlı savaşlarının ne demek olduğunu az da olsa biliyoruz.
Bilmeyenler de bu vesileyle öğrenmiş oldular.
Yahudilik hakkındaysa bilgimiz çok az.
İshak Alaton'un "Yanlışlıkla söyledim" dediği "Mehdî" kelimesinden yola çıkarak, biraz da Yahudiliği öğrensek çok iyi olacak...
Ali Eren / diğer yazıları
- Alın size Avrupa'dan taze cevap / 16.03.2002
- Derviş'e ODTÜ'yü dar etmek / 02.03.2002
- Bayram sonrası düşünceleri / 26.02.2002
- Artık açıkça "ha kilese ha câmi" diyebiliyorlar / 16.02.2002
- Müfsidi Kebir (Büyük Fesatçı) / 13.02.2002
- Bir maskara / 12.02.2002
- Tarihe ve zihinlere bir-iki hatıra kaydı / 09.02.2002
- Başbakanlığı al, neyi ver? / 02.02.2002
- Papa'nın davet etmemesine üzülünür (!) / 26.01.2002
- Bizi, onlarca sene dinsiz tanıtmışlar / 19.01.2002
- Derviş'e ODTÜ'yü dar etmek / 02.03.2002
- Bayram sonrası düşünceleri / 26.02.2002
- Artık açıkça "ha kilese ha câmi" diyebiliyorlar / 16.02.2002
- Müfsidi Kebir (Büyük Fesatçı) / 13.02.2002
- Bir maskara / 12.02.2002
- Tarihe ve zihinlere bir-iki hatıra kaydı / 09.02.2002
- Başbakanlığı al, neyi ver? / 02.02.2002
- Papa'nın davet etmemesine üzülünür (!) / 26.01.2002
- Bizi, onlarca sene dinsiz tanıtmışlar / 19.01.2002