logo
28 MART 2024

Bitmedi, bitemez Sayın Özkök

06.07.2005 00:00:00


Hürriyet'ten Özgür Ekşi'nin 25 Haziran 2005 tarihli haberine göre; Hırvatistan'ın Milli Günü dolayısı ile verilen kokteylde basının sorularını yanıtlayan Orgeneral Özkök, "Büyükanıt'ın Yunanistan'da yaptığı konuşma ile iki ülke arasında yaşanan bayrak sorununun çözüme ulaşmış olduğunu" kaydetmiş. Sayın Bay Özkök şu değerlendirmeleri yapmış: "Bizim için bir sorun yoktu, onların özür dilemesi gerekiyordu, yerine getirmişlerdir. Orgeneral Büyükanıt'ın konuşmasıyla iki ülke arasında ilişkiler yumuşayacaktır. İki ülke arasında karşılıklı işbirliği ortamının gelişmesi sayesinde politikacıların işleri de kolaylaşacaktır. Gelişmelerden memnunum.''Ekşi'nin bu haber için uygun gördüğü başlık ise; "Özür dilendi, bitti.''Bence bitmedi Sayın Özkök...Bayrak yakmanın karşılığı özür olamazBitmedi, bitemez, bitmemeli. Bu kadar basit ve ucuz değil. Bayrak yakmanın yaptırımı ve karşılığının kıytırık bir özür olmaması gerek. Çünkü artık yol oldu. 3 Mart 2003'te Erbil'de peşmergeler Türk bayrağını yaktılar. Hiçbir şey olmadı. 4 Temmuz 2003'te Süleymaniye'de başımıza çuval geçirdiler. Hiçbir şey olmadı. Mayıs 2005'te Mersin'de yakıldı bayrak. Ne oldu? Madem öyleydi; Peşmergeler, Amerikalılar neden özür dilemedi? Ses çıkarmayınca, tepki göstermeyince Atina'da yakıldı, sövüldü. Ve basit bir özür dilenince bitti, öyle mi?Madem özür dilenince her şey unutuluyordu, onlar özür dilemediklerine göre olayın 'bitmediğine' mi hükmetmemiz gerekiyor?İnşallah öyledir. Peşmergeler ve Amerikalıları diz üstü çöktürüp özür dilettirene kadar bitmemiş sayılacaksa iş, ben varım..Yapılması gereken nedir?Ama 'özür'ün çapı ve kapsamı da önemli. İncirlik'e ihbarsız 'acil' iniş yapan Amerikan uçağını on dakika enterne edip, personelini, bir duyuma göre yere yatırıp on dakika sonra kaldırmakla bitmez bu iş."Mütekabiliyet'' gerekli, "Mukabele-i bilmisil'' gerekli.Yâni "misliyle mukabele". "Katıyla karşılık''.Daha nece ve nasıl yazayım? Kırılan gurur ve milli onurumuz ancak bu şekilde tamir edilebilir ama yine de vazonun eskisi gibi olmayacağını söyleyebilirim. Bizim 11 askerimizi çuvallayıp, Kerkük-Bağdat hattında oyaladıktan kaç gün sonra telefona çıkmışlardır?Kaç kahredici gün Dışişleri Bakanımız karşısında muhatap bulamamıştır? Ve olay resmen açıklanmayıp da basından öğrendiğimizden kaç gün sonra "korgeneraller'' seviyesinde görüşmeler yapılmış, Amerikalılar yine de özür dilemeyip "Haklıyız ama?'' ile başlayan sade suya tirit bir ortak açıklama ile yetinilmiştir?Bu işin karşılığı "aynen", ne bir eksik ne bir fazla; bir Türk milli gününe denk getirilerek (tercihen 30 Ağustos.. Çünkü 4 Temmuz Amerikan bağımsızlık günüdür) yapılır, Amerikalıların telefonlarına üç gün çıkılmaz, Amerikan yetkili makamları da utançtan kamuoylarına olayı açıklayamazlar, üç gün sonra bir Amerikan gazetesi manşetten patlatır?Gönülsüz olarak olayı görüşmeyi kabul ederiz. Sade suya tirit görüşmelerden sonra da ceviz kabuğunu doldurmayan bir ortak metin açıklanır... Olay da ancak o zaman "bitmiş'' olur.Özkök'ün ikinci açıklamasıSayın Bay Özkök'ün kokteylde ayaküstü yaptığı ikinci çok önemli açıklama, Edelman'ın giderken yaptığı büyük terbiyesizlikle ilgili.Ne demişti Edelman 18 Haziran tarihli Milliyet'te Sedat Ergin'e?"Çuval' krizi hâlâ aşılamadı, Süleymaniye olayı sonrası 3 ve 4 yıldızlı generaller düzeyinde ilişkileri düzelttik. Sıra alt kademelerde''. Biz de aynı gün 15.55'de, bu büyük, bu korkunç suçlamaya kimseden bir cevap bir gelmeyince daha fazla dayanamayarak yazıyı patlatmıştık. (Bakınız. "Üç-Dört Yıldızlı Generaller ve Alt Kademeler'').Sayın Bay Özkök en yetkili ağız olarak tam bir hafta sonrasını, ayın 24'ünü ve Hırvatistan'ın kokteyl vermesini bekledi... Neden muhatap oldu? Konuya verilen önemi göstermesi bakımından Genelkurmay Basın Bürosunu kullanarak neden iki saat sonra zehir zemberek ve resmi bir açıklama yapmadı? Neden açıklama için Edelman'ın gidilmesi beklendi de adam o saat cevabını almadı?Üzülür müydü? Peki ne diyor Sayın Bay Özkök "cevaben''; "Bu konuda, astlarla üstlerin farklı düşüncesi olamaz.'' Çok güzel. Bizim de öteden beri söylediğimiz, düşündüğümüz ve iddia ettiğimiz fikir zaten bu idi. Devam ediyor Sayın Bay Özkök:"Alttakiler bizden farklı düşünmüyor. Belli bir rütbeye gelip olgunlaşınca daha dikkatli ve serinkanlı düşünüyorsunuz. Farklı düşüncemiz olamaz.'' Bu cümle de üç öğeli.. "Alttakiler bizden farklı düşünmüyor'' ile "farklı düşüncemiz olamaz'' bölümlerine aynen katılıyoruz.Öyledir. Türk ordusu bir ve bütündür. Yekparedir. Tek yumruk, tek nefestir. Fakat "Belli bir rütbeye gelip olgunlaşınca daha dikkatli ve serinkanlı düşünüyorsunuz'' bölümüne ne yazık ki katılamıyorum.Peki o zaman neden Süleymaniye'deki timin başına yüzbaşı gönderilmiştir? Yüzbaşı gönderildiyse neden "Ankara'dan emir gelene kadar çatışmaya girilmemesi, gelen A unsur komutanının misafir edilmesi'' emri verilmiş ve Yüzbaşı'nın Yüzbaşı gibi davranması engellenmiştir?Hayrullah Mahmud'dan yaptığımız yukarıdaki alıntı Haziran aynın son günü www.acikistihbarat.com'da yayınlanmıştır, bu güne kadar, yâni 4 Temmuz, Süleymaniye olayının ikinci yıldönümü; yalanlanmamıştır. O halde doğruluğunu kabul etmek durumundayız. Demek ki "daha dikkatli ve serinkanlı düşünmek''; yanlış, milleti utandıran ve tarih boyu acısı silinemeyecek bir tepkisizliğe neden olacak seviyeye asla çıkarılmamalıdır. Devam ediyor kokteylde Sayın Bay Özkök:"Ben zaten, olayın hemen ardından, bunun iki ülke ilişkilerinde 'derin bunalım' yaratacağını söylemiştim." "Derin bunalım''ın ölçüsü nedir?Bunun ilişkilere yansıması ne ölçüde olmuştur? Bunalım derin olmuştur da ne olmuştur? Sonra ne olmuştur da ilişkiler düzelmiştir?Düzelmiş midir? Amerika ne tâviz vermiştir de düzelmiştir?Özür dilemiş midir?Ucuz bir özürle geçiştirilebilecek kadar önemsiz midir bu olay?Çuval olayı milletin gözü önünde olduğuna göre bu soruların cevaplarının da milletin gözü önünde verilmesi gerekir. Özür dileme'den ne anlaşıldığı, ne anlaşılması gerektiği konusunda da farklı düşünüyoruz.Yunanlılar bayrağımıza hakaret ettiler.Neden basından saklandı?Kamuoyu neden anında bilmedi?Bayrak Türk milletinin bayrağıdır, belli kurumların tekelinde değildir. Yunanlılar bir kuvvet komutanlığı forsunu veya TSK'ya ait herhangi bir simgeyi lekelememişti.Ucuz ve kerhen bir özür dilemeyle her şey eskisi gibi mi olmuştur da, "olmamış'' gibi Türk Kara Kuvvetleri Komutanı Atina'ya ziyaret gerçekleştirmiştir? Şart mıydı? Neden hep ilk jesti biz yapmak durumunda kalıyor, mecburiyetinde hissediyoruz kendimizi.Ne yaparsak yapalım batı "centilmen Türkler'' demiyor."Ne kadar nazikmiş bu Türkler'' demiyor, diyemiyor. Biraz da onlar bize nezaketlerini ispat durumunda kalsalar ya. Konuyla ilgili olarak Sayın Bay Özkök kokteylde diyor ki; "Gezinin kendisi başlı başına önemli. Hiçbir şey bir gecede tamamen değişmez. Bu ziyaret iki ülke ilişkilerini daha da ileriye götürecek. Biz askerler genelde katı olarak biliniriz, ancak askerlerin karşılıklı diyaloğu siyasetçilerin önünü açar. Siyasetçilerin vereceği olumlu mesajlar da ilişkileri daha iyi noktaya götürecektir." Hoppalaaa. Burada Clausewitz'in; "Harp, siyasetin başka silahlarla devamıdır'' temel ilkesini ters yüz ediyor Sayın Bay Özkök.Asker diplomat gibi davranamazSiyasetin önünü açmak için askerin kullanılmasından bahsediyor.Askere "diplomasi'' görevi veriyor. Hani asker siyasete karışmaz ve içinde olmazdı? Mustafa Kemal'in, Kurtuluş savaşı Komutanlarına "Ya milletvekilliği, ya askerlik'' dediğinden beri bu tavır, ilke değil miydi?Asker eğer diplomat gibi davranacaksa, hariciyeye ne gerek var?Ya da tersi. "Siyasetin önünü açmak'' doğal olarak "siyasileşmeyi'', hâttâ giderek karşılıklı etkileşmeyi doğurmaz mı? "Etkileşme'' denilen şey, "askerin siyaseti etkilemesi'' ölçüsünde kalırsa bence en ufak bir mahzur yok. Ama ya tersi olursa? Ya asker, tavır ve hareketlerini siyasetçinin ihtiyaçlarına göre şekillendirmeye başlarsa?Sonuç olarak Orgeneral Büyükanıt'ın Atina ziyareti zamansız ve yersiz olmuştur. En azından, Tolunoğullarından Hurşit Paşa'mın çuval olayında yaptığı gibi Amerika yolundan dönülmeliydi.  Sonuçta kıymetli okuyucu bütün bunların yanında MGK'nın 21 Haziran toplantısında "2014'te uzaya çıkacak Türk astronot''un görüşülmesi kubbede hoş bir sedâ bırakmıştır.Çünkü biz en ciddi kurumlarda 2014'de balığın nasıl kavağa çıkacağını ciddi ciddi görüşürken Brüksel-Heybeli sarmalında artık;a) 21 Haziran'da Van'da iki PKK'lının cenazesindeki olaylarda asker taşlanmaktadır;b) 28 Haziran'da Diyarbakır'da yapılan bir mitingde, 1925 Mürteci Kürt isyanının daha sonra İstiklal Mahkemesi kararıyla asılan lideri Şeyh Sait'in resimleri taşınmaktadır.c) Yine Haziran ayı içinde Barzani'nin; Kuzey Irak Bölge Başkanı olması Hakkari ve Diyarbakır'da da kutlanmaktadır.d) Maraş haraç mezat satışa çıkarılmaktadır.e) 3 Temmuz'da Ürgüp'te bir Pazar ayininden sonra Barthalemeos "Patrikhanemiz bu memleketin bir kurumudur. 1700 yıldan beri bir kurumuz. Böyle tenkitlere mahal vermek istemiyoruz. Buraların yabancısı değil yerlisiyiz'' diyebilmektedir.Memleket'ten kasıt nedir?1700 yıllık tarih şuuruna sahip çıkan "yerlilerin'' bulunduğu bir ülkede "aydın'' ufkunun 80; yahut en fazla 600 yıllık bir geçmişe gitmesi düşündürücüdür. Fransa ve İspanya'da geçen yıl trenlere sabotaj yapılınca dünya ayaklanmıştı. 2 Temmuz günü Bingöl'de tren mayınlayarak PKK 6 kişiyi şehit etti. Yardıma giden treni de devirdiler.Bırakın dünyayı, Türkiye'de gazeteler olayı ertesi gün arka sayfalarda verdi. 2014'te Türkiye uzaya çıkacakmış; MGK'da "yeni düzen''in toplantılarında artık "Eğitim... Üniversite... Bilim... ve Araştırma'' konuşulacakmış. (Alpogan'ın Yavuz Donat'a demeci)21 Haziran MGK toplantısında Uzay çalışmalarında işbirliği için Çin, Ukrayna ve Güney Kore gibi ülkelerle temasa geçilmesi ve 2020 yılına kadarki 15 yıllık dönemi kapsayan ulusal uzay programının ana hatları da belirlenmiş. Ama MGSB, "taraflar hazırlık yapamadıkları için'' görüşülememiş. Hani Amerika "Stratejik Ortağımız'' idi.Uzaya gitmekte ciddi iseniz Çin, Ukrayna, Güney Kore ile değil; Amerika ile görüşsenize. Yok ciddi değilseniz hem milleti oyalamayın hem biraz Barzani, Şeyh Sait kutlamaları, Van'da asker taşlanması, Ürgüp'te papaz gösterisi üzerine yoğunlaşın. Uzaya da sonra gidersiniz.Ama ben daha önce Amerika'dan halâ Süleymaniye özrünü bekliyorum.Ve dilense de "biteceğine'' hiç ihtimal vermiyorum. Bu yazı 31 defa okunmuştur.
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
BTP İBB Adayı Cihan Erdoğanyılmaz: Gençler BTP’ye akın ediyor
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'
AKP'den bir seçim klasiği
Seçime 3 gün kala gaz bulundu!
İSO'dan tarihi uyarı
'Eğitimli gençlerimizi avlamak için...'
'AJet ile anlaşmamız yok'
THY'den çok garip Ajet kararı!
Almanya'nın öteki yüzü
Avrupa'nın ilk siyonist ülkesi Almanya!
CHP adayı istifa edip AKP'ye katıldı
'Erdoğan'ın emrinde olacağız'
Rezalet ötesi
Yahudi askerler aşağılıkta da zirvede!
'Sandık, hepimizin namusuna emanettir'
Erdoğan son mitingini yaptı
BTP İBB Adayı Cihan Erdoğanyılmaz: Gençler BTP’ye akın ediyor
'Para sayma' soruşturmasında Muammer Keskin'in ifadesi
'Bağış karşılığı makbuz almadım'
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
10. turda da sonuç çıkmadı
1 Nisan'da okullar tatil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı açıkladı
Emekli maaşı için seçim sonrasını işaret etti
'Temmuz' ayında masaya yatıracağız'
"Siyasetten bağımsız bir araştırma enstitüsü kuracağız"
BTP İstanbul Adayı Cihan Erdoğanyılmaz
Altınok'u aklayıp Yavaş'ı suçlamaya kalkan yandaşa kapak
'Siz merak etmiyor musunuz?'

Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu

Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında "Kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler' sözleri nedeniyle suç duyurusunda bulundu.
28.03.2024 16:32:00
İhlas Haber Ajansı
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Özgür Özel hakkında 'zibidi' benzetmesi nedeniyle suç duyurusu
Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel'in bir mitingde 'Tayyip Bey çağırınca oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi" ifadelerini kullanması üzerine hakkında suç duyurusunda bulundu.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Kahramankazan 15 Temmuz Gaziler ve Şehit Aileleri Derneği Başkanı Cafer Akın, 'CHP Genel Başkanı Özgür Özel haddini aşan açıklamalarda bulunmuştur. Bunun üzerine Kahramankazan 15 Temmuz Şehit Aileleri ve Gaziler Derneği olarak suç duyurusunda bulunacağız. CHP Genel Başkanı hadsiz Özgür Özel, 15 Temmuz darbe girişimine karşı koyan vatandaşlarımıza utanmadan, sıkılmadan 'zibidi' dedi. 'Tayyip Bey'in çağrısına oraya dizilen kot üstüne perdelik kumaştan kefen çeken zibidiler değil, dedesi Çanakkale'de kefensiz yatanlar kurtarır bu memleketi' ifadesini kullandı. CHP, Mustafa Kemal Atatürk'ün kemiklerini sızlatmaya devam ediyor. Özgür Özel'i kınıyoruz. 15 Temmuz şehit ve gazilerine zibidi diyemezsin, haddini bil' diye konuştu.

'Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz'

Özel'den özür beklediklerini söyleyen Akın, 'Aziz Türk milleti evlatları, söz konusu vatan olduğunda canlarından geçerek darbecileri ve darbeciliğe alkış tutanları durdurmuşlardır. 15 Temmuz'da devletinin çağrısıyla milletle kol kola şehadete yürüyerek tanklara siper olan aziz şehitlerimizin aileleriyle birlikte şehitlere 'zibidi' deme hadsizliğini gösteren Fetullahçı teröristlere inanç grubu güzellemesi yapan CHP Genel Başkanı Özgür Özel'i kınıyoruz. Her halükarda ülkeyi sizin kurtarmayacağınız kesin. Tankların arasından sıvışıp giderken, televizyon karşısında kahvenizi yudumlayarak izlediğiniz 15 Temmuz'da meydanlarda can veren, kan veren o 'zibidi' dediğiniz korkusuz kahramanlardan öğrenecek çok şeyiniz var. Asıl zibidi kim biliyor musunuz' O gece darbe oluyor diye alkış tutanlar, o gece kadeh kaldıranlar, o gece tankların arasından sıvışanlar, o geceden sonra darbecileri savunanlar, kahpe teröristlerle iş birliği içerisinde olanlar; millet siz siyasi malzeme yapın diye kurtarmadı bu vatanı. Ne Çanakkale'de kefensiz yatan atalarımız ne de 15 Temmuz'da karşı koyarken şehit olan yiğitlerimiz. Kahraman gazilerimiz, bu ülke için zerre faydası olmayanlar, ülke yönetimine talip olmaktan utanmıyorlar. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den şehit ailelerimiz ve gazilerimizden acilen özür dilemesini bekliyor ve şiddetle kınıyoruz' dedi.

'Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir'

Özel'in sözlerinin kabul edilemez olduğunu söyleyen Avukat Burakhan Çınar ise, 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve aziz milleti için bir an olsun gözünü kırpmadan şehit olan ve yine bu uğurda gazi olanlara CHP Genel Başkanı'nın TV kanallarında da görüleceği üzere açık bir şekilde 'zibidi' şeklindeki hakaretini derin bir üzüntü ile hep beraber izledik, takip ettik. DEM Parti ile kent uzantısı neticesinde PKK'lı kişileri ilçe yönetimlerine sokan bir partinin genel başkanının her mitingde, hatta kendi partisinin genel başkanlık seçimlerinde dahi Selahattin Demirtaş'a, Osman Kavala'ya selam gönderirken, gazi veya şehit gibi kelimelerin nasıl bir maneviyat oluşturduğunu anlaması bizler tarafından beklenemez. Türk Ceza Kanunu'nun belirli maddelerini ihlal etmesi ve gazilerimiz ile şehit ailelerimiz üzerinde nasıl bir etki uyandırdığı kamuoyunun takdirindedir. Bu nedenle Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığımıza şikayetçi olmak için burada bulunuyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu bir partide gazilere ve şehitlere bu söylem kabul edilemez niteliktedir. Bu nedenle de Özgür Özel'i kınıyoruz ve kendisinden şikayetçiyiz. Yüce Türk adaleti gereğini yapacaktır' ifadelerini kullandı.

Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı

Adaylardan Mehmet Akarca 120, Ömer Kerkez 138 oy alırken, 9 boş oy, 71 de geçersiz oy kullanıldı. Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 11. tur oylamayla devam edilecek.
28.03.2024 16:24:00
Anadolu Ajansı
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
Yargıtay Başkanı seçimi 31 Mart sonrasına kaldı
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılmaya başlanan başkanlık seçimlerinin onuncu turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.

Mehmet Akarca, Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilmiş, 4 yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla dolmuştu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay'da pazartesi günü sandık kuruldu ve Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.

Seçimin ilk dokuz turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması üzerine bugün, Akarca ve Kerkez'in katıldığı onuncu tur oylama yapıldı.

Oylama sonucu Yargıtay Başkanı Akarca 120, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez ise 138 oy aldı. Seçime katılım 338 olarak kayıtlara geçerken, kullanılan oylardan 9'u boş, 71'i ise geçersiz sayıldı.

Sekizinci tur oylamada diğer aday Muhsin Şentürk 96 oy almış, 3 oy geçersiz sayılmış, boş oy ise kullanılmamıştı.

Seçime 1 Nisan Pazartesi günü 11. tur oylamayla devam edilecek. Bu turda Muhsin Şentürk de oylamaya katılabilecek.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor.

Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde

Geçen yıl yaşanan müsilaj tehlikesiyle büyük bir mücadele gerçekleştirmek zorunda kalan Marmara Denizi, atıkların denize boşaltılması devam ettiği için bu yıl da ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkacak. Marmara şimdiden alarm vermeye başladı
28.03.2024 14:55:00 / Güncelleme: 28.03.2024 15:00:59
Ahmet Haydar Tarhanlı
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Marmara'da 'müsilaj' tehlikesi yeniden gündemde
Müsilaj, kapalı denizlerde zaman zaman ortaya çıkan bir salgıdır. Fitoplankton adı verilen mikro alglerin aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Bu mukoza benzeri yapı, suyun içindeki mikroorganizmalar için uygun bir beslenme habitatı oluşturur ve zararlı canlılar da bu salgının üzerinde toplanır.

Denizin üstünde gördüğümüz beyaz, köpük benzeri yapı aslında "buzdağının görünen kısmıdır". Denizin altında ise bu salgı bir tül gibi uzanır.

Marmara Denizi, geçen yıl su yüzeyini ve derinlerini saran müsilajla boğuştu. Müsilajın yoğunluğu arttı ve çevresel kaygılara neden oldu. Bu sene de müsilaj tehlikesiin Marmara'yı tehdit edeceği ifade ediliyor.

Müsilajın temel sebebi, atıkların denize boşaltılması. Bu sebep temelden çözülmedikçe müsilaj sorunu artarak devam edecek.

Deniz biyoloğu Mert Gökalp, "Marmara Denizi feryat ediyor. Bu, Marmara Denizi'nin foseptik çukuru olabileceğinin bir sinyali" uyarısını yapıyor.

Profesör Mustafa Sarı, Marmara Denizi'ne arıtmadan atık boşaltımının acilen durması gerektiğini vurguluyor.

Hidrobiyolog Levent Artüz ise bu durumun bir zincir ve sonuç olduğunu ifade ediyor.

Gelecekte ne bekliyor?

Müsilajın yakın ve uzak gelecekte Marmara Denizi'ni, deniz canlılarını ve çevresinde yaşayan insanları nasıl etkileyeceği henüz net değil.

Ancak çözüm için atık yönetimi, arıtma tesislerinin etkin kullanımı ve bilinçli tüketim önemlidir.

Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin dokuzuncu turunda da iki aday salt çoğunluğu sağlayamadı.
28.03.2024 11:15:00 / Güncelleme: 28.03.2024 16:31:51
İhlas Haber Ajansı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde dokuzuncu turda da sonuç çıkmadı
24 Mart 2020'de Yargıtay Başkanlığı görevine seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi pazar günü itibarıyla dolmuştu.

Yüksek Mahkeme'nin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay'da sandık kuruldu ve pazartesi saat 08.00 itibarıyla Yargıtay üyeleri sandık başına gitti.

Seçimin ilk 8 turunda hiçbir aday, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamadı.

Bugün gerçekleştirilen dokuzuncu tur da sonuçlandı.

Dokuzuncu turda adaylardan Mehmet Akarca 119, Ömer Kerkez ise 138 oy aldı.

Oylamada 11 oy boş, 68 oy ise geçersiz sayıldı. İki aday da salt çoğunluğu bu turda da sağlayamadı.

Oylama onuncu tur ile devam edecek.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.