15 Temmuz darbe kalkışması üzerinden geçen bunca yıl OHAL'in (Olağanüstü hal) etkisini azaltmadı! 21 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL, resmi olarak 18 Temmuz 2018'e kadar yürürlükte kalmıştır. Bu süre zarfında çıkarılan olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle (OHAL KHK) ilk olarak ilgili kurumlara olağanüstü tedbir kapsamında kamu görevinden çıkarma yetkisi tanınmıştır.
Daha sonraki OHAL KHK'larıyla ise, söz konusu yetkilendirme, yerini OHAL KHK'larının ekli listelerine bırakmıştır. Ekli listelerde ismi yer alan kişilerin, bağlı bulundukları kurumlardan başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın çıkarılmış olduğu düzenlenmiştir.
Bu kapsamda ilan edilen listeler ile 125 bin 678 kişi kamu görevinden ihraç edilmiştir. Böylece tüm ülke çapında on binlerce insanın hak ihlali konusu gündeme gelmiş; OHAL ihraçları, neredeyse tüm kamu kurumlarında görev yapan binlerce kamu görevlisi için yakıcı bir insan hakları meselesine dönüşmüştür.
Akademik özgürlük bu açıdan büyük yara almıştır. Oysa bilginin ilerlemesi ve araştırmalar için değişik görüşlerin tartışıldığı, tez ve antitezlerin öne sürüldüğü üniversiteler, bu özelliği nedeniyle anayasal güvence altındadır. Nitekim, Anayasanın 130'uncu maddesine göre; "Üniversite yönetim ve denetim organları ile öğretim elemanları; Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca her ne suretle olursa olsun görevlerinden uzaklaştırılamazlar."
Temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı OHAL döneminde; üniversite personeline yönelik ihraç listesi içeren on bir OHAL KHK'sı yürürlüğe girmiştir. Gerçekten de hiçbir kurum içi mekanizma işletilmeksizin Bakanlar Kurulu işlemiyle 7.508 üniversite personeli görevden alınmıştır. Bunlardan 6051'i akademik personel olup, 1.457'si idari personeldir. Son durumda 6.327 akademik personel, OHAL KHK'larında yer bulan ekli listeler ile görevinden çıkarılmıştır.
02.01.2007 tarih ve 685 sayılı Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu Kurulması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmıştır. Komisyonun görevlerinden biri de, OHAL kapsamında, başka bir idari işlem kurulmadan doğrudan KHK hükümlerine dayanılarak gerçekleştirilen kamu görevinden ihraç işlemi ilave tedbirlere yönelik başvuruları incelemektedir.
Anayasa Mahkemesi, söz konusu başvuru yolunu, bireysel başvuru yoluna gidebilmek için tüketilmesi gereken zorunlu bir başvuru yolu olarak kabul etmiştir. (15.02.2017 tarih ve 2016/35094 sayılı AYM kararı).
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de benzer yönde kararlar vermiştir.
OHAL Komisyonu'nun bağımsızlığı, soruşturmanın özenli ve hızlı sürede yapılması, soruşturma açıklığı gibi hususlar eleştiri konusu olmuştur.
OHAL ihraç kararlarının hukuka uygunluğunun denetlenmesi hayli dikenli bir yol görünümündedir.
Bugün itibariyle OHAL'in üzerinden 6 yılı aşkın bir süre geçmesine rağmen; isimlerinin yazılı olduğu listelerle üniversitelerden uzaklaştırılmış akademik ve idari personel, etkili başvuru yoluna ulaşamamakta, bu yönüyle OHAL, onlar ve dolayısıyla üniversiteler üzerinde halen devam etmektedir.
İdari yargı, bu açıdan mağduriyetin giderilmesi için aktif şekilde idari işlemin yargısal denetimini gerçekleştirmeyi amaç edinmelidir.
Her ne kadar yargı siyasallaşsa da, bilim namusumuz gereği, bu uyarıyı yapmak zorundayız.
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023