Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bölücübaşı Öcalan ile ilgili kararını iki ay içinde verecek. Bu mahkemenin Öcalan'la ilgili nasıl bir karar vereceğini zaten biliyoruz ama hükümet de bu konuda bazı duyumlar almış. Hükümetin aldığı duyumlara göre AİHM, Öcalan'ın yeniden yargılanması yönünde karar verecek. Bu da, hükümetin Avrupa Konseyi baskısı altında kalması anlamına geliyor. Hükümet AB'den gelecek tepkileri azaltmak maksadıyla ve Güney Kıbrıs'ı tanımanın yanında bir de Öcalan'ın yeniden yargılanması yönünde bir baskıyı kamuoyuna izah edemeyeceğinin bilincinde olarak "onlar istemeden biz yapalım" mantığıyla harekete geçmiş. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek bir önerge hazırlayarak, AİHM kararı çıkmadan bölücübaşını yeniden yargılamanın önünü açmak için girişim başlatmışlar. Ceza Muhakemesi Yasası'nın yürürlük tasarısına eklenmek üzere Adalet Bakanlığı bürokratlarınca hazırlanan bu önerge AKP içinde bile ciddi rahatsızlıklara neden olmuş. Kamuoyundan özenle gizlenen bu girişimler bazı gazetelerde yayınlanmaya başladıktan sonra, hükümetten herhangi bir tepki gelmedi. Yalanlama olmaması, bütün bu girişimlerin doğruluğunu tasdik anlamına geliyor.
AKP hükümeti Başbakan Erdoğan nezdinde önemli bir çelişki, daha doğrusu samimiyet sorunu yaşıyor.
Başbakan Erdoğan bir taraftan Çanakkale Şehitlerini anma töreninde gözyaşları dökerken, öte tarafta bu vatan için canlarını verip kanlarını döken şehitlerin kemiklerini sızlatacak böyle bir girişime imza atmanın hesaplarını yapıyor. Türkiye'yi bölmek için 30 bin vatan evladının kanını döken bölücübaşı Öcalan'ı serbest bırakmak için derin hesaplar yapan AKP, yarım asırlık Kıbrıs davasını da aynı kalemle silip atacak.
AB'li yetkililer açık açık "Güney Kıbrıs'ı tanımadan müzakereler başlamaz" derken, hükümet hâlâ milleti kandırmaya çalışıyor, Güney Kıbrıs'ı Gümrük Birliği'ne dahil etmenin tanıma anlamına gelmeyeceği mavalını okuyor. Milletin özellikle bu konudaki "kül yutmaz" tavrı hükümeti zorluyor. Hükümet Kıbrıs konusunda boşa alsa dolmuyor, doluya alsa olmuyor. Ankara Anlaşması'nın Rumları da içine alacak şekilde genişlemesi şartına karşı onlarca manevra denemesinin hepsi AB'den dönünce son olarak 'mektup teatisi' formülünü uydurdular. Buna göre bu mektup teatisi 'Türkiye'nin anlaşmayı imzalamadan önce, imzalayacağına dair bir ön bildiri' olarak kabul edilecek. Yani Rum tarafının tanınacağı imzayı atacağını önceden bir mektupla bildirecek hükümet. Milleti kandırmak için takla üstüne takla, manevra üstüne manevra, yalan üstüne yalan?
Bu yolun sonunda Güney Kıbrıs'ın tanınacağı, bölücübaşı Öcalan'ın salıverileceği "ampul" gibi parlıyor!
AKP hükümeti Başbakan Erdoğan nezdinde önemli bir çelişki, daha doğrusu samimiyet sorunu yaşıyor.
Başbakan Erdoğan bir taraftan Çanakkale Şehitlerini anma töreninde gözyaşları dökerken, öte tarafta bu vatan için canlarını verip kanlarını döken şehitlerin kemiklerini sızlatacak böyle bir girişime imza atmanın hesaplarını yapıyor. Türkiye'yi bölmek için 30 bin vatan evladının kanını döken bölücübaşı Öcalan'ı serbest bırakmak için derin hesaplar yapan AKP, yarım asırlık Kıbrıs davasını da aynı kalemle silip atacak.
AB'li yetkililer açık açık "Güney Kıbrıs'ı tanımadan müzakereler başlamaz" derken, hükümet hâlâ milleti kandırmaya çalışıyor, Güney Kıbrıs'ı Gümrük Birliği'ne dahil etmenin tanıma anlamına gelmeyeceği mavalını okuyor. Milletin özellikle bu konudaki "kül yutmaz" tavrı hükümeti zorluyor. Hükümet Kıbrıs konusunda boşa alsa dolmuyor, doluya alsa olmuyor. Ankara Anlaşması'nın Rumları da içine alacak şekilde genişlemesi şartına karşı onlarca manevra denemesinin hepsi AB'den dönünce son olarak 'mektup teatisi' formülünü uydurdular. Buna göre bu mektup teatisi 'Türkiye'nin anlaşmayı imzalamadan önce, imzalayacağına dair bir ön bildiri' olarak kabul edilecek. Yani Rum tarafının tanınacağı imzayı atacağını önceden bir mektupla bildirecek hükümet. Milleti kandırmak için takla üstüne takla, manevra üstüne manevra, yalan üstüne yalan?
Bu yolun sonunda Güney Kıbrıs'ın tanınacağı, bölücübaşı Öcalan'ın salıverileceği "ampul" gibi parlıyor!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012