Hem İmralı’dan hem de Kandil’den açıklama yağmuruna tutulmuş durumda Türkiye’nin gündemi. Türkiye’nin gündeminde artık teröristlerin açıklamaları konuşulur oldu.İşte AKP’nin hedefindeki dönüşüm tamamlandığı zaman oluşacak yeni Türkiye’nin ipuçları böylelikle yaşanmaya başladı bile.Bu yeni Türkiye’de dünün teröristlerinin “kahraman” sayılmasına, mecliste boy göstermesine hükümet anlaşılan herkesi alıştıracak. Geçtiğimiz günlerde terör örgütünün Kandil’deki elebaşlarından yapılan açıklamada üç aşamadan bahsediliyordu.Birinci aşamada teröristler sınır dışına çekilecek. İkinci aşamada hükümetin terör örgütüne müzakere sürecinde verdiği sözlerin yerine getirilmesinin beklenmesi. Bu aşama anayasadaki yapılacak düzenlemeleri de içeriyor.Üçüncü aşama ise güya silahların bırakılması ve normalleşme.Hükümetin hummalı bir şekilde üzerinde çalıştığı anayasada odaklanan bir diğer taraf ise bölücü terör örgütü. Terör örgütü de anayasa değişikliğini sabırsızlıkla bekliyor.Neden bekliyor?Çünkü terör örgütünün taleplerinden birçoğunun önündeki en büyük engel hâlihazırdaki anayasa da ondan.Dolayısıyla hükümetin niyetini tam olarak bilemeyiz ama yeni anayasadaki yapılması düşünülen değişikliklerin bölücü terörün önünü açacağını tahmin etmek güç değil.Dün açıklama yapan Yargıtay Başkanı Ali Alkan, 1-2 partinin anlaşmasıyla yapılacak bir anayasanın meşruiyetinin tartışılacağını açıkladı.Toplumsal mutabakat zeminine oturmayan bir anayasanın meşruiyet sorunu olacağı doğrudur. Doğru olan bir şey de bölücü terörün palazlanması, amacına ulaşmasına hizmet edecek değişiklikleri içeren bir anayasanın da meşruiyet surunu yaşayacağı gerçeğidir.Hükümetin planlarında göre anayasadaki değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen ilk üç madde kökünden değişecek.Bu milletin birlik, bütünlük, üniter yapı, bayrak, dil gibi temel değerlerinin anayasadaki dayanakları olan ilk üç maddenin yer almadığı bir anayasa özerkliğe ve federasyona evet diyen bir anayasa olacaktır.Hükümet planları hedefine ulaşırsa Türkiye birlik ve beraberliğin dayanağı olan bir anayasadan bölünmenin ve parçalanmanın dayanağı olan bir anayasaya geçiş yapmış olacak.Bu aşamadan sonra özerkliğin, federasyonun önü sonuna kadar açılmış olacaktır.Türkiye koalisyon hükümeti döneminde kabul edilen ve AKP hükümeti tarafından Meclis’ten geçirilen ikiz yasalar sayesinde BM’nin “self-determinasyon” yani “halkların kendi kaderini tayin hakkını tanımış bir ülkedir.Yeni anayasada hükümetin istediği değişiklikler gerçekleştiği takdirde bir etnik grup kendi kaderimizi belirlemek istiyoruz diye Birleşmiş Milletler’e başvurduğu takdirde yapılacak hiçbir şey kalmayacaktır.Bu gerçek, Türkiye’nin bu hükümet sayesinde hızla parça parça olmaya doğru koşmakta olduğunu göstermektedir.Bundan dolayı bölücülerin hararetle beklediği değişikliklerle dolu bir yeni anayasa yapılırsa bunun adı bölünmenin anayasası olacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024