"Bizim Kürt sorunumuz yoktur" diyen Başbakan, sözde aydınlar buluşmasında ilk kez "Kürt sorunu" ifadesini kullandı. Sözde aydınların sözcüsü Gençay Gürsoy da "Anadolu kardeşliği" kavramını gündeme getirdi. Görüldü ki, Başbakanla, sözde aydınlar aynı dili, yani AB'nin ağzını kullandılar. Onun için de çok rahat anlaştılar. Bu buluşmada, öne çıkarılan "Kürt sorunu ve Anadolu kardeşliği" kavramlarıyla ne anlatılmak istendi? Gelin, birazcık irdeleyelim. Ahmet Turan Alkan der ki: "Türk tabiri, milletlerarası camiada bizim halkımızın kod adıdır. Bu teknik zaruret, tek tek içimizdeki Kürtleri, Boşnakları, Çeçenleri, Arnavutları yok saymak anlamına gelmiyor". Atatürk de Türk milletini aynı şekilde tanımlıyor. TBMM'de yaptığı bir konuşmada şöyle demiştir: "Meclis-i âlinizi teşkil eden zevat, yalnız Türk değildir, yalnız Çerkez değildir, yalnız Kürt değildir, yalnız Lâz değildir. Fakat hepsinden mürekkep anasar-ı İslamiye'dir. Samimi mecmuadır. (İslâm unsurlarından oluşmuş bir bütündür). İşte hudud-u millimiz budur dedik".Evet, Lozan'da böyle dedik ve "Müslüman azınlık olamaz" tezini savunduk. Bugün kalkıp, terör sorununa, Kürt sorunu derseniz, inanç, kültür, örf ve tarihimizdeki millet anlayışımızı tersyüz etmiş olursunuz. Kürt sorununu kabul etmek ilk adımdır. Bunu diğerleri de takip eder. Öyle ya, Kürt sorunu olur da, Gürcü, Çerkez, Boşnak, Arnavut, Lâz sorunu olmaz mı? Bu, Batılıların Sevr'de önümüze koyduğu, Türk milletinin Lozan'da parçaladığı idam fermanı değil mi? AKP Diyarbakır milletvekili İlhan Arslan diyor ki: " Kürt sorununa Sevr ve Lozan görüşmelerindeki perspektiften bakamayız". Peki, hangi perspektiften bakacağız? Cevap şöyle: "Çağdaş bir açıdan bakmamız gerekir". Çağdaş açı dedikleri, AB'nin gözlüğüdür. AB gözlüğünü, aradan asırlar geçtiği halde değiştirmiyor da, biz niye değiştiriyoruz?Başbakanla görüşen bir sözde aydınımız gazetedeki köşesinde şöyle ahkâm kesiyor: "Irak'ta bir Kürt liderin Cumhurbaşkanı olması, Kürt bölgesindeki özerkliğin giderek güçlenmesi, Güneydoğu halkını etkiliyor". Bu mantığa göre, Gürcülerin, Boşnakların, Arnavutların da etkilenmesi gerekir. Çünkü devletleri var. Bunların hiçbirisi etkilenmiyor da, Kürtler niye etkileniyor? Aydınlanmaya muhtaç aydınımız, bu soruya acaba ne cevap verir.Merceğimizi biraz da "Anadolu kardeşliği" kavramına çevirelim. Basınımızda, son günlerde Anadolu ile başlayan bir dizi kavram türetildi. Anadolu kardeşliği, bunlardan yalnızca biridir. Deniliyor ki: " Türk milleti dersek bölücülük olur. Çünkü Anadolu halkı bir mozaiktir. Onun için bundan vazgeçelim. Coğrafyayı, yani Anadolu'yu esas alalım". Görünüşte, bütünleştirici bir fikir, gerçekte ise tam bir bölücülük. ABD'li Dr. Spencer Wells de bu fikre, bu iddiaya, bilimsel (!) malzeme sağlıyor. Diyor ki: "Anadolu'da Türk dili ve kültürünün yayıldığını biliyoruz. Ancak genetik veriler, Selçuklu ile Orta Asya'dan Anadolu'ya gelen Türk geninin burada yayılmadığını gösteriyor. Kendinizi Türk sayabilirsiniz, ama kökleriniz başka yere uzanabilir". Bu faaliyetlerin arkasında, Batılıların, Birinci Dünya Savaşı'ndaki hesabı yatmaktadır. . Lawrence diyor ki: "Birinci Dünya Savaşı'nda en büyük ukdem bir Kürt devleti kurmaktı. Eğer onu başarsaydım, İslâm alemini tamamen parçalar, Türkleri de ebediyen tarihe gömerdim". Batılılar, bu amaca, şimdi terörle varmak istiyorlar. Terör örgütlerini kuran, teröristleri yetiştiren, besleyen onlar. Bunu yapanlar, dönüp politikacılarımıza ve sözde aydınlarımıza şunu telkin ediyorlar: "Eğer Kürt sorunu, Anadolu kardeşliği derseniz, terörü önlersiniz". Bu oyunu görmemek, anlamamak için bilmem ne olmak gerekir.Şehit edilen Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan, şehit edilmeden 45 dakika önce kendisiyle yapılan bir röportajda terörün amacını şöyle açıklamıştı: "Amaç, Sevr'i hayata geçirmektir. Bizim İstiklâl savaşımız henüz bitmedi". İşte doğru tespit budur. Türkiye'yi idare edenlerin bu tespitte buluşması ve buna göre davranması şarttır. Bunun dışındaki yorumlar, analizler, söylemler, milleti aldatmaktan, ve oyalamaktan ibarettir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018