Mağduru oynayan maznunların roldeki başarılarının alkışıdır seçim sonuçları. Rüşvet ve yolsuzluk sorgulamalarındaki şüpheliler öyle bir ağladılar, sızlandılar, sesleri kısılıp neredeyse yok olana kadar bağırdılar ki, halkımızın acıma hissi mâlûm! Sahneye konulan oyunun farkında ve bilincinde olanların dışında kalanlar, senaryoyu fark edemeyenler, oyuncuların duygu sömürüsüne teslim oluverdiler. Mahalli seçimler aslında ülke geleceğinin oylanmasıydı. Ama iş, Tayyip'e "evet mi, hayır mı?" noktasına gelip dayandı. Peki nerede kaldı; yağma ve talanla yok edilen yeşil, kör düğüm olan ulaşım, tahrip edilen tarih ve kültür dokusu, politikacı-müteahhit işbirliğine fedâ edilen şehircilik, çevre ve estetik için çâre arayışları?Çözüme ulaşılacak yolların önemli kilometre taşlarından, hatta kilit taşı olan mahalli seçimler değil miydi? Değilmiş meğer!Politik ve kültürel karambolde halkın kendi kalesine attığı goldür bu seçim sonuçları?İşin sosyal ve kültürel boyutlarını yokladığımızda görünen o ki; İnsanların yaşadıkları şehrin geleceği (aslında ülkenin geleceği) ile ilgili herhangi bir tasalarının olmadığı, tarihi ve kültürel dokusuyla ilgilenmediği, cüzdanlarının vicdanlara tercih edildiği, "balık baştan kokar" misâli açgözlü hoyrat saldırılarının cirit attığı görülmektedir.Maişet (geçim) önemli olmasına tabii ki önemlidir ancak, derman eyyamcı politikalarda ve piyasaya pompalanan sıcak parada değil; akılcı ve istikrar sağlayıcı ekonomi politikalarındadır. Cüzdan da vicdan da önemlidir ama vicdanın kontrolünden çıkmış cüzdan, ayakkabı kutularından taşan, istiflere sığmayan "üç-beş kuruşu" da içine sindirebilir. Herkesi kör, âlemi aptal sananlar takımı, rant üzerine kurulmuş şehircilik rüzgârıyla -kentlerine sahip çıkabilmiş olanlara sözümüz yoksa da- şehirlerine sahip çıkamayanları "kentsel dönüşüm" masallarıyla şehir dışına sürmeye devam edecekler. Toprak spekülasyonu sonucu, toprak yağmasıyla bombardıman edilen kentlerden, kentliler de nasibini almışlardır. Anlaşılan, bu nâsiplenme devam edecektir.Karanlık bir seçim geçirdik; elektrikler yine yer yer kesildi. Mum ışığında sandık işlemleri yürütüldü! Mum ışığında yemek romantiktir ama seçimlerde dramatiktir. Daha şimdiden yüzlerce yolsuzluk başvurusu Yüksek Seçim Kurulu(YSK) önündedir. Daha öncesine de baktığımızda bine yakın belde belediyesi, kanunu dolanmak suretiyle, ortadan kaldırılarak demokrasiye ağır bir darbe vurulmuştu. Böylece, sonunda parsayı iktidar toplamış oldu.Demokrasinin beşiği olan kentler seçime bağlı olmadan da, meydanlarda, sanal ortamlarda, insan haklarından aldığı güçle kentlerine sahip çıkma mücadelesi verebilirler. Seçim sonuçlarına bakmaksızın kentlerdeki betonlaşmanın kalpleri de betonlaştırdığı gerçeğine rağmen, taş kalplilerinin kalplerini yumuşatma adına mücadeleye devam!Gerçi bugünkü siyasal iktidar insan hakları düzleminde yapılan ve yapılacak olan mücadelenin önünü kesmek için elinden geleni ardına koymayacak ama düşünce barikat tanımaz? Irzına geçilmiş, tahrip edilmiş tabiatın ve kentlerin mağdur insanları! Hiç olmazsa, mağduru oynayan, ırza tasaddî ve tecavüz sanıklarına karşı mağdur haklarınızı savunmayı bilin!Son sözümüz yasakçı zihniyete: "Yasaklama yasaktır!"
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023