‘Bu benim halis kulumdur’
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kul bütün yaratıklardan ümit kesmedikçe ve sadece Allah'a yönelmedikçe, O’na layıkıyla ibadet edemez. Layıkıyla ibadet ettiğinde ise Allah (c.c), ‘Bu benim halis kulumdur’ buyurur. Böylece keremiyle onu kabul eder”
27.08.2020 23:50:00
OKAN EGESEL
İmam Kâzım (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sürekli şöyle de: Allah'ım! Beni emanetçilerden kılma ve beni kusur sınırından çıkarma."
İmam Kâzım'a şöyle soruldu: "Buradaki emanetçiden maksadın, dini emanet olarak alıp sonra dinden dışarı çıkan kimseler olduğunu biliyorum ama
'Beni kusur sınırından çıkarma' cümlesinin anlamı nedir?"
İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Allah için yaptığın bir işte kendini kusurlu görmendir. Zira insanlar Allah için yaptıkları işlerde, -Allah'ın korudukları dışında- kusur içindedirler."
İmam Bâkır (a.s), Cabir'e şöyle buyurmuştur: "Ey Cabir! Allah seni noksanlık ve kusurdan dışarı çıkarmasın. (Yani kulluk hususunda kendini hep kusurlu göresin, kibirlenmeyesin)."
İmam Ali (a.s), meleklerin yaratılışı hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlar, nezdindeki bütün makamlarına, yaptıkları itaate ve yanında sahip oldukları yere ve Senden çok az gafil olmalarına rağmen, eğer azametin hususunda kendilerine örtülü kalan şeyleri müşahede edecek olurlarsa, şüphesiz amellerini değersiz görür, kendilerini kınar ve Sana hakkıyla kulluk etmediklerini derk ederler. Sen münezzehsin ey Yaratan ve Ma'bud."
İmam Ali (a.s), bir münacatında şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Sen sadece itaatinde çaba gösterenlere merhamet edecek olursan, o halde kusur edenler nereye kaçsın! Eğer sadece büyük bir çaba içinde olanlardan kabul edecek olursan, o halde tefrit edenler kime sığınsın!"
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a hakkıyla ibadet ederse, Allah ona arzu ettiğinden daha üstününü ve kendisine yetecek olandan daha fazlasını bağışta bulunur."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kul, 'Sadece Sana ibadet ediyoruz' deyince Aziz ve Celil olan Allah kendisine şöyle buyurur: Kulum doğru söylüyor. O sadece Bana kulluk etmektedir. Sizleri de şahit tutuyorum ki, ona, ibadeti hususunda muhalefet edenlerin, gıpta edeceği bir sevap vereceğim."
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kul bütün yaratıklardan ümit kesmedikçe ve sadece Allah'a yönelmedikçe, O'na layıkıyla ibadet edemez. Layıkıyla ibadet ettiğinde ise Allah (c.c), 'Bu benim halis kulumdur' buyurur. Böylece keremiyle onu kabul eder."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Heva ve hevesinden geri kalmayan kimse nasıl ibadetin lezzetini tatsın?"
Mesih (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sizlere hakikati söylüyorum: Hasta insanın güzel ve tatlı yiyeceklere bakması ve şiddetli ağrısı sebebiyle ondan lezzet almaması gibi; dünya sahipleri de kendilerindeki mal sevgisi sebebiyle ibadetten lezzet alamaz ve onun güzel tadına varamazlar."
Mesih (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sizlere hakikati söylüyorum: Sizden ekininin otlarını ayıklamayan kimsenin otları çoğalır ve sonunda bütün ekinini kaplar ve ekini ortadan yok olur gider. Aynı şekilde kalbinden dünya sevgisini söküp atmayan kimsenin kalbini de dünya sevgisi kaplar ve sonunda ahiret sevgisinin tadını alamaz."
Cenab-ı Hak, Hz. Davud'a şöyle buyurdu: "Dostlarımın dünya gamıyla işleri ne? Dünya gamı münacatın tatlığını kalplerden çıkarır." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
İmam Kâzım (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sürekli şöyle de: Allah'ım! Beni emanetçilerden kılma ve beni kusur sınırından çıkarma."
İmam Kâzım'a şöyle soruldu: "Buradaki emanetçiden maksadın, dini emanet olarak alıp sonra dinden dışarı çıkan kimseler olduğunu biliyorum ama
'Beni kusur sınırından çıkarma' cümlesinin anlamı nedir?"
İmam (a.s) şöyle buyurdu: "Allah için yaptığın bir işte kendini kusurlu görmendir. Zira insanlar Allah için yaptıkları işlerde, -Allah'ın korudukları dışında- kusur içindedirler."
İmam Bâkır (a.s), Cabir'e şöyle buyurmuştur: "Ey Cabir! Allah seni noksanlık ve kusurdan dışarı çıkarmasın. (Yani kulluk hususunda kendini hep kusurlu göresin, kibirlenmeyesin)."
İmam Ali (a.s), meleklerin yaratılışı hakkında şöyle buyurmuştur: "Onlar, nezdindeki bütün makamlarına, yaptıkları itaate ve yanında sahip oldukları yere ve Senden çok az gafil olmalarına rağmen, eğer azametin hususunda kendilerine örtülü kalan şeyleri müşahede edecek olurlarsa, şüphesiz amellerini değersiz görür, kendilerini kınar ve Sana hakkıyla kulluk etmediklerini derk ederler. Sen münezzehsin ey Yaratan ve Ma'bud."
İmam Ali (a.s), bir münacatında şöyle buyurmuştur: "Allah'ım! Sen sadece itaatinde çaba gösterenlere merhamet edecek olursan, o halde kusur edenler nereye kaçsın! Eğer sadece büyük bir çaba içinde olanlardan kabul edecek olursan, o halde tefrit edenler kime sığınsın!"
İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a hakkıyla ibadet ederse, Allah ona arzu ettiğinden daha üstününü ve kendisine yetecek olandan daha fazlasını bağışta bulunur."
Resûlullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: "Kul, 'Sadece Sana ibadet ediyoruz' deyince Aziz ve Celil olan Allah kendisine şöyle buyurur: Kulum doğru söylüyor. O sadece Bana kulluk etmektedir. Sizleri de şahit tutuyorum ki, ona, ibadeti hususunda muhalefet edenlerin, gıpta edeceği bir sevap vereceğim."
İmam Bâkır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kul bütün yaratıklardan ümit kesmedikçe ve sadece Allah'a yönelmedikçe, O'na layıkıyla ibadet edemez. Layıkıyla ibadet ettiğinde ise Allah (c.c), 'Bu benim halis kulumdur' buyurur. Böylece keremiyle onu kabul eder."
İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Heva ve hevesinden geri kalmayan kimse nasıl ibadetin lezzetini tatsın?"
Mesih (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sizlere hakikati söylüyorum: Hasta insanın güzel ve tatlı yiyeceklere bakması ve şiddetli ağrısı sebebiyle ondan lezzet almaması gibi; dünya sahipleri de kendilerindeki mal sevgisi sebebiyle ibadetten lezzet alamaz ve onun güzel tadına varamazlar."
Mesih (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sizlere hakikati söylüyorum: Sizden ekininin otlarını ayıklamayan kimsenin otları çoğalır ve sonunda bütün ekinini kaplar ve ekini ortadan yok olur gider. Aynı şekilde kalbinden dünya sevgisini söküp atmayan kimsenin kalbini de dünya sevgisi kaplar ve sonunda ahiret sevgisinin tadını alamaz."
Cenab-ı Hak, Hz. Davud'a şöyle buyurdu: "Dostlarımın dünya gamıyla işleri ne? Dünya gamı münacatın tatlığını kalplerden çıkarır." (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).