Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı hep beraber kutladık. Her zaman olduğu gibi yurt dışından çeşitli ülkelerden çocuklar geldiler ve bu bayrama ortak oldular.
Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımız, Başbakanımız, siyasi parti liderleri kutlama mesajları yayınladılar.
Allah'a şükürler olsun ki, ulusal egemenliğimizin dünyaya ilan edildiği 23 Nisan gününü hala kutluyoruz. Fakat ülkemizin tablosu, sevgili yeğenim Ali Haydar Bektaş'ın da 25 Nisan tarihli yazısında ifade ettiği gibi ekonomik olarak çok kötü?
Türkiye apar-topar bir erken seçime gidiyor.
Hükümetin böyle bir hamle yapması onları rahatlatır mı, bilmiyorum fakat Türkiye'yi rahatlatmayacağı kesin.
Bu belirsizlik tabii olarak insanımızın bütün kesimlerini kötü etkiliyor. Küçük esnafından tutun da sanayicisine, tekstilcisine ve diğer bütün dallarına kadar korkuyorlar.
Bahsettiğim bu korkuyu yenmenin bir tek yolu var. Türkiye'yi belirsizlikten kurtarıp, belirlilik iklimine sokmak gerekiyor.
Seçimlerin bittiğini ve herhangi bir partinin seçimleri kazandığını farz edelim. Ne fark edecek? Çözüm yok ki! Belirleyecekleri ya da belirledikleri bir istikrar modelleri yok.
Bu kadar önemli bir coğrafyada konjonktürel olarak Türkiye bir çözüm bulamazsa, 'Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir' diyen ABD Dışişleri eski Bakanı Madeleine Albright gibi siyasi karakterlerin planları otomatik olarak devreye girer ve düşünülen başkanlık sistemi de, parlamenter sistem de tehlikeye girer.
Sakın "bize bir şey olmaz" şeklinde düşüncelere kapılmayalım. Yanıbaşımızdaki ülkelerin durumuna ibretle bir bakalım. O zaman durumun ciddiyeti daha da iyi anlaşılacaktır.
Bu sayfalardan ve gazetemizden binlerce defa Türkiye'nin başına geçmiş bütün yetkilileri saygı ve ahlak çerçevesi içerisinde aynı trenin yolcuları olarak uyarmaya çalıştık.
Bu yüzden tekraren söylüyoruz ki, bizi ne seçimler, ne de siyasi anlayışlar kurtaracaktır.
Aslında çözümün Milli Ekonomi Modeli olduğunu hükümet de, muhalefet de biliyor. Daha da zaman kaybetmeden çözüme ve çözüm sahibine müracaat edilmesi şarttır. Bu durumun Türkiye için son fırsat olduğunu düşünüyorum.
Ulusal egemenliğimizi kutladığımız bu günlerde bunu tekrar düşünmenin bir mecburiyet olduğunu ifade edeyim. Bu fırsatı kaçırmayın.
Cumhurbaşkanımız, Meclis Başkanımız, Başbakanımız, siyasi parti liderleri kutlama mesajları yayınladılar.
Allah'a şükürler olsun ki, ulusal egemenliğimizin dünyaya ilan edildiği 23 Nisan gününü hala kutluyoruz. Fakat ülkemizin tablosu, sevgili yeğenim Ali Haydar Bektaş'ın da 25 Nisan tarihli yazısında ifade ettiği gibi ekonomik olarak çok kötü?
Türkiye apar-topar bir erken seçime gidiyor.
Hükümetin böyle bir hamle yapması onları rahatlatır mı, bilmiyorum fakat Türkiye'yi rahatlatmayacağı kesin.
Bu belirsizlik tabii olarak insanımızın bütün kesimlerini kötü etkiliyor. Küçük esnafından tutun da sanayicisine, tekstilcisine ve diğer bütün dallarına kadar korkuyorlar.
Bahsettiğim bu korkuyu yenmenin bir tek yolu var. Türkiye'yi belirsizlikten kurtarıp, belirlilik iklimine sokmak gerekiyor.
Seçimlerin bittiğini ve herhangi bir partinin seçimleri kazandığını farz edelim. Ne fark edecek? Çözüm yok ki! Belirleyecekleri ya da belirledikleri bir istikrar modelleri yok.
Bu kadar önemli bir coğrafyada konjonktürel olarak Türkiye bir çözüm bulamazsa, 'Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir' diyen ABD Dışişleri eski Bakanı Madeleine Albright gibi siyasi karakterlerin planları otomatik olarak devreye girer ve düşünülen başkanlık sistemi de, parlamenter sistem de tehlikeye girer.
Sakın "bize bir şey olmaz" şeklinde düşüncelere kapılmayalım. Yanıbaşımızdaki ülkelerin durumuna ibretle bir bakalım. O zaman durumun ciddiyeti daha da iyi anlaşılacaktır.
Bu sayfalardan ve gazetemizden binlerce defa Türkiye'nin başına geçmiş bütün yetkilileri saygı ve ahlak çerçevesi içerisinde aynı trenin yolcuları olarak uyarmaya çalıştık.
Bu yüzden tekraren söylüyoruz ki, bizi ne seçimler, ne de siyasi anlayışlar kurtaracaktır.
Aslında çözümün Milli Ekonomi Modeli olduğunu hükümet de, muhalefet de biliyor. Daha da zaman kaybetmeden çözüme ve çözüm sahibine müracaat edilmesi şarttır. Bu durumun Türkiye için son fırsat olduğunu düşünüyorum.
Ulusal egemenliğimizi kutladığımız bu günlerde bunu tekrar düşünmenin bir mecburiyet olduğunu ifade edeyim. Bu fırsatı kaçırmayın.
Osman Baş / diğer yazıları
- EMPATİ (Buram buram merhamet) / 15.08.2020
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019