G-8’ler vardı. Ama dünyanın yükünü bu 8’ler kaldıramadı (!) ve sayı 20’ye çıkartıldı. 1999’dan beri G-20’ler toplanıyor ve dünya nüfusuna kapitalizmi nasıl yediririz, diye görüş alış-verişi yapıyorlar. Adına bakarak hepsinin gelişmiş olduğunu sanmayın. Amir, memur olarak düşünün bu 20 ülke topluluğunu. Bu sene Meksika’da toplandı bu G-20’ler. Bizim Başbakan da ordaydı. Putin ile görüştü. Obama ile görüştü. Konu tabiî ki Suriye’ye gidemeyen demokrasiye bilet almak ve biran önce demokrasiyi Suriye’ye ulaştırmak. Ama benim derdim ne AKP, ne Erdoğan, ne G-20’ler, ne Putin ve ne Bush’tan daha Bush olan Obama. Benim derdim ülkem, ülkem.Dünya’da düşmanına “dost” diyen başka bir ülke var mıdır? Bakın karar alındı. Yakında Akdeniz’de Çin, Rusya, İran, Suriye ortak tatbikat yapacakmış. Kime karşı? Hadi ABD, diyelim. Faturayı kim ödeyecek? Türkiye. Erdoğan veya vekilleri veya CHP, MHP, TÜSİAD, MÜSİAD vs. filan değil. Sen, ben ödeyeceğiz. Şu işe bakın ki, ülkesinde gün ortası polis karakoluna saldırılıyor, ülkenin her noktasında yine gün ortası polis, asker saldırıya uğruyor. Büyükşehirlerde büyük miktarlarda kaliteli patlayıcılar ele geçiriliyor. Dünyanın en büyük 7. Ordusuna pusu üstüne pusular kuruluyor ve o ülkenin başbakanı gelişmiş (G-20) devletler toplantısında, Suriye’deki kanı nasıl durdururuz, diye kendini yırtıyor. Yazıklar olsun…Ülkene baksana! Ülken kan ağlıyor. Senin Bakanların terörist başının özgürlüğünü nasıl arttırabiliriz, planları yapmakla meşgul.PKK’nın Meclis’teki sözcüleri ise Bakanlarının yorulmasına gerek yok, diyor. Çünkü yapılması gerekenleri, bizzat Erdoğan’ın emriyle Oslo’da yapılan görüşmelerde belirlendiğini, anlatıyor. Dağlıca’da askerlerim derin pusulara düşmüş, İstanbul’da bir başka pusu, Hatay’da aynı. Kısaca çakallar hep pusuda.Sana, ne diyebilirim ki? Leyla Zana bile seni övüyorsa ben, sana bir şey demem. Ama Habur’a rağmen sana % 50 oy verenlere, o şehit asker ve polislerin fotoğraflarına, çocuklarının yüzlerine iyi bakmalarını tavsiye ediyorum. Bu şehitleri öldürenler belli. Öldürtenleri, öldürülmelerine sebep ve vesile olanları düşünmelerini istiyorum…CHP Başkanı çıkmış hükümeti sorguluyor. Sen, hükümetin küçük ortağı değil misin? Erdoğan, senin inancınla dalga geçti, geçmişinle seni itham etti, sana siyaset öğretmekle gururlandı. Hatta sana “başkan olursun ama lider olamazsın” dedi. Sen gittin el uzattın. CHP’nin işi bitti. Açılım adlı çıkmazda AKP’ye ortak olmuştur CHP. Yarın laf ustası Erdoğan bir iki salvo, PKK vekillerinin Meclis’e girmesi vs. konuları ile bu işi CHP’nin üstüne yıkacak ve kendini aklayacaktır. MHP sakın kendini bu iktidar ittifakından ayrı görmesin. Şimdilerde “kapımız kapalı” vs. söylemlerle doğru çıkışlar yapsalar da, ülkenin ve gündemin bu hale gelmesinde baş sorumlulardan biride MHP’dir.Bu sorumluluk eskilere kadar gider. O kadar ki, kendilerine “katil” diyen Rahşan Hanıma rağmen kurdukları hükümete kadar. O hükümetin “Apo asılmasın” kararını okuyan Başbakanın yanında sessizce oturmalarına kadar gider. Bu karara rağmen hükümeti bozmayan teslimiyete kadar gider.Hele AKP iktidarlarında, iktidar her sıkıştığında “aspirin” vazifesi görmesi, MHP’yi söylemlerinden çok uzaklara götürmüştür. Ey MHP! Seçim öncesi size komplo kuranları neden açıklamıyorsunuz? Neden kendinizi aklamıyorsunuz? “Türkçe Olimpiyatları” adı altında organizasyonlar yapılıyor. Neden bu organizasyonların amacını ve arkasındakileri deşifre etmiyorsunuz? Libya tezkeresinde neden “evet” dediniz? “ÜLKÜ” nedir, bilir misiniz?Yani benim gördüğüm Meclis ne terörü, ne ekonomiyi bitiremez, düzlüğe çıkaramaz. Türkiye, hükümetin haddi olmayan icraatları sonucu bölgede yalnız kalmış ve düşmanı çoğalmıştır. Bu yalnızlığın manevi sonuçları çok ağır olduğu gibi maddi sonuçları da ekonomiyi çıkmazlara götürecek, fatura yine sana, bana kesilecektir. Terör biter mi? Devlet, devletliğini yaptığı zaman şununla, bununla görüşmeye gerek yok. Terör kendiliğinden biter. Devletin iki yönü vardır. Birinci yönü özetle “baba devlet” dediğimiz yönüdür. Yani bir baba, evladının ihtiyaçlarını karşılamada, bana ne, diyemiyorsa devlette hizmette bana ne diyemez. Yani vatandaşına iş bulacak, aş bulacak. Vatandaş (evlat) olduğu için ona belli bir vatandaşlık maaşı verecek. Asgari ücreti en az fakirlik sınırının üzerinde bir rakam olarak uygulayacak. Annesine, çocuğuna sahip çıkacak. Sağlığını, eğitimini üstlenecek. Yani dışarıdan bakan kimseler; Keşke bizim ülkemizde böyle olsa, diyecek bir ülke olacak. İşte baba devlet bu. Devletin ikinci yönü ise adalet. Kanun karşısında eşitlik, her suça aynı ceza değil, suça göre ceza mantığı ve kanunu uygulama da sınıf farkı gözetmemek.Var mı böyle bir sistem?Prof. Dr. Haydar Baş Bey’in Milli Ekonomi Modeli ve Sosyal Devlet Milli Devlet eserlerini inceleyin daha mükemmelini görürsünüz.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Fuhuş kökünden fahiş fiyatlar / 24.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024
- Arzusu millî egemenliğe dayanan Türk devleti kurmaktı / 23.04.2024
- Ekrem İmamoğlu’na açık mektup / 22.04.2024
- Erdoğan anlattığı kıssayı bile unuttu / 21.04.2024
- Devletin malı deniz, yiyen ıstakoz / 20.04.2024
- Hayber’deki 'Demir Kubbe'yi yıkan adam / 19.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -2- / 18.04.2024
- Dünkü Hayber bugünkü İsrail’den daha güçlüydü -1- / 17.04.2024
- İsrail, İslam dünyasının acziyetini ispatladı / 15.04.2024
- ‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan’ / 14.04.2024