Yıllar yılı emek verdiniz, gözünüz gibi baktınız, dişinizden-tırnağınızdan artırarak onların yoluna serdiniz, iyi yetişsinler diye kılı kırk yardınız…
Gün geldi saat tekmil oldu, sahneler kuruldu, kostümler hazırlandı, yediden yetmişe seferber oldunuz, pürdikkat, adeta dört gözünüzü de açarak izlemeye başladınız.
Fakat o da ne?..
Oyuncular sizin oyuncular, sizin çocuklarınız, rollerini nasıl oynayacaklar diye yıllarca sabırla beklediğiniz bağrınızdan çıkan çocuklarınız başkasının oyununu oynuyorlar.
Bunda bir yanlışlık mı var diyerek gözlerinizi sildiniz, sahneyi mi, salonu mu karıştırdık diye bir birinize sorular sordunuz ve emin oldunuz ki evet bu çocuklar sizin çocuklar ve fakat başkalarının yazdıklarını oynuyorlar.
Halbuki siz onları kılı kırk yararak, el emeğinizle, alın terinizle yetiştirmiştiniz ve size ait, köklerinize ait, kültürünüze, medeniyetinize ait oyunları sahneye koymalarını bekliyordunuz.
Oyunlarında, jest ve mimiklerinde, seslerinde ve nefeslerinde, bağırıp çağırmalarında, düşüp kalkmalarında, eğilip bükülmelerinde, gezip dolaşmalarında, haykırıp susmalarında beklentilerinizden hiçbir eser yoktu.
Onlar bir kere sayenizde sahne alıp şöhreti yakalamışlardı, yaklaşıp bir türlü soramıyordunuz, “biz neyiz ve bu hal neyin nesi?” diye.
Sizin çocuklarınız, başkalarının yazdıkları oyunları sahneledikçe azar azar kayıpları yaşamaya başladınız.
Yıllar ilerledikçe hem çevreniz, hem ülkeniz hem de oyuncularınız tanınmaz hale geldiler.
Yer altı ve yer üstü kaynaklarından kayıplar, tarladan çayırdan, arsadan, beldelerden, ilçelerden ve illerden kayıplar yaşadınız. Komşu kardeş ülkeler nezdinde itibar kaybı yaşadınız.
Sizin çocuklarınız, sahne almalarını iple çektiğiniz, yıllarca hasretle beklediğiniz oyuncularınız başkalarının yazdıkları senaryolardan rol kapma yarışındalar ve siz de çaresiz seyrediyorsunuz.
Gerçekten bu oyuncuları şimdi tanıyabiliyor musunuz?
Gün geldi saat tekmil oldu, sahneler kuruldu, kostümler hazırlandı, yediden yetmişe seferber oldunuz, pürdikkat, adeta dört gözünüzü de açarak izlemeye başladınız.
Fakat o da ne?..
Oyuncular sizin oyuncular, sizin çocuklarınız, rollerini nasıl oynayacaklar diye yıllarca sabırla beklediğiniz bağrınızdan çıkan çocuklarınız başkasının oyununu oynuyorlar.
Bunda bir yanlışlık mı var diyerek gözlerinizi sildiniz, sahneyi mi, salonu mu karıştırdık diye bir birinize sorular sordunuz ve emin oldunuz ki evet bu çocuklar sizin çocuklar ve fakat başkalarının yazdıklarını oynuyorlar.
Halbuki siz onları kılı kırk yararak, el emeğinizle, alın terinizle yetiştirmiştiniz ve size ait, köklerinize ait, kültürünüze, medeniyetinize ait oyunları sahneye koymalarını bekliyordunuz.
Oyunlarında, jest ve mimiklerinde, seslerinde ve nefeslerinde, bağırıp çağırmalarında, düşüp kalkmalarında, eğilip bükülmelerinde, gezip dolaşmalarında, haykırıp susmalarında beklentilerinizden hiçbir eser yoktu.
Onlar bir kere sayenizde sahne alıp şöhreti yakalamışlardı, yaklaşıp bir türlü soramıyordunuz, “biz neyiz ve bu hal neyin nesi?” diye.
Sizin çocuklarınız, başkalarının yazdıkları oyunları sahneledikçe azar azar kayıpları yaşamaya başladınız.
Yıllar ilerledikçe hem çevreniz, hem ülkeniz hem de oyuncularınız tanınmaz hale geldiler.
Yer altı ve yer üstü kaynaklarından kayıplar, tarladan çayırdan, arsadan, beldelerden, ilçelerden ve illerden kayıplar yaşadınız. Komşu kardeş ülkeler nezdinde itibar kaybı yaşadınız.
Sizin çocuklarınız, sahne almalarını iple çektiğiniz, yıllarca hasretle beklediğiniz oyuncularınız başkalarının yazdıkları senaryolardan rol kapma yarışındalar ve siz de çaresiz seyrediyorsunuz.
Gerçekten bu oyuncuları şimdi tanıyabiliyor musunuz?
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024