Dün, ısrarla ve ustalıkla üstü örtülen gerçekler, günün birinde ortaya çıkıyor ve siz üzülüyorsunuz.
Bin bir ustalıklarla ve kurnazlıklarla gizlenen yolsuzlukların, günün birinde korkunç sonuçları ortaya çıkıyor, ucu gelip sizin cebinize, sizin sofranıza kadar uzanıyor ve siz kahroluyorsunuz.
Yaygın ve yandaş medyanın her gün çizdiği tozpembe tablolar çok geçmeden, çoğu da aynı günün akşamında mosmor oluyor, hiç de hak etmediğiniz halde aptal yerine konulduğunuzu hissediyorsunuz ve içiniz burkuluyor.
Döviz, şu fiyattan bu fiyata düştü, düşürüldü diye davul-zurna eşliğinde halay çeken hemcinslerinizi izlerken, gerçeğin bilgisine sahip olduğunuz için, işin aslına vakıf olduğunuz için, işin perde arkasını görebildiğiniz için, yüzünüzde acı bir tebessüm beliriyor.
Kurdelesi kesilen her yeni köprüde, her yeni tünelde, hastanede ve her yeni havaalanında, siz de atılan nutukları alkışlamak istiyorsunuz ama, basit bir hesap yapıyorsunuz ve hesapsız vurgunlara, akla ziyan soygunlara şahit olup kahreden gerçeklerle baş başa kalıyorsunuz.
Açılan her köprünün, her tünelin, her hastane ve havaalanı ve benzeri bayındırlık hizmetlerinin, hazineye ve dolayısıyla halkın cebine nasıl koca koca yükler getirdiklerini, sofranıza ve cebinize nasıl tırpanlar attığını, belinizdeki kemerin biraz daha, biraz daha sıkılmasına sebep olduğunu bildiğiniz için sevinciniz boğazınızda düğümlenip kalıyor.
Hemen hemen her vilayetten basına yansıyan ekmek kuyruklarını, et ve süt kuyruklarını kendinize dert edindiğiniz için, açılışlardaki nutukları acı bir tebessümle dinliyorsunuz.
Çünkü biliyorsunuz ki, bu yoklukların, bu yoksullukların, yağmur gibi aralıksız yağmakta olan bu zam yağmurlarının, hazinenin tamtakır olmasının ve dolayısıyla ekonomide oluşan her kara deliğin bedelini de fakir-fukaraya ödetilmesinin ana sebebi, işte o söz konusu ihalelerdir, o ihalelerde güya yapılan müthiş hesap hatalarıdır.
Bizzat kendi ceplerine, kendi sofralarına tırpan atıp, cebindeki beş kuruşu da bir avuç mutlu azınlığa aktaran bu düzenin, bu düzeneğin iç yüzünü bilmeyen, aslını merak etmeyen, yandaş kanalların ve kalemlerin aktardıkları ile yetinen kitleler gayet rahat, gayet mutlu ve her zeminde alkışçılar arasında yerlerini alıyorlar.
Galiba aşık Reyhani haklı:
"Bu zamanda cahil olmak kâr ağam ağam"
Şiirin tamamını aşığın kendi sesinden dinlemenizi tavsiye ederiz:
"Aşılmıyor umut dağı
Kar ağam ağam
Çok sıkı kolumun bağı
Dar ağam ağam
Candan içeri yurdum var
İçimi yiyen kurdum var
Hele söylenmeyen bir derdim var
Ar ağam ağam
Kaybedene var mı bulmak
Yok, dünyada murad almak
Bu zamanda cahil olmak
Kâr ağam ağam
Gidenlere var mı gelmek
Derdim vardır ilmek ilmek
Kolay mı Reyhani olmak
Zor ağam ağam
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024