Hükümetin AB bahanesiyle "dinimiz İslam hanesi" üzerinde yaptığı tahribata AKP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş bile dayanamadı.Sayın Yalçıntaş'ı tanıyanlar bilir; zât-ı âlileri, kendine has fevkalade üslûbuyla kelimeleri seçerek kullanan bir insan...
Geçen gün İçişleri Bakanlığı'nın "AB'ye uyum bahanesi"yle "din hanesi"nde yaptığı tahribatı konu edinerek bakınız ne diyor:
"Nüfus kayıtlarımız ve cüzdanımızdan 'din hanesi'ni kaldırmak oradaki 'İslam' sıfatını yok saymaktır. Gelecek nesillerimize bu 'zulmü' yapmaya hakkımız yoktur."
Kelimeleri tartarak kullanan sayın Yalçıntaş, önceki günkü Tercüman'daki köşesinde bu tahribatı 'zulüm' olarak nitelendirdi ki; siz bu 'zulme' hayli hayli 'ihanet' diyebilirsiniz.
Yalçıntaş, AKP'nin üyesi... Vekili, destekçisi, parçası.
Böyle olunca, bu 'zulme" siz de ortaksınız sayın hocam!
Şayet bu tahribattan gerçekten rahatsız iseniz, o saflarda işiniz olmamalı... Bu zulmün faillerinin yanında, yakınında, koltuğunda yeriniz olmamalı.
Bu icraatı ortaya koyan hükümetin içinde değil; tek kişi de kalsanız, koltuğunuz karşı saflarda bulunmalı.
Değil mi?
Ama yok, hükümetin İslam'a ve neslimize karşı işlediği bu "zulüm"den gerçekten rahatsız değilseniz...
O zaman bu "medyatik tepki"niz neden? Yoksa, aziz milletimizin dinsel bağlamda sıkışan "AB gazı"nı mı almaya çalışıyorsunuz?
"Zulme karşı" safınızı netleştirmez, hala onların yanında yer alırsanız, ister istemez bu kabil ciddi soruların muhatabı olursunuz.
Hükümet, nüfus cüzdanlarından "Dini: İslam" hanesini kaldırdı.
Neden? Bunun nedenini anlamak için sadece kör değil, aynı zamanda sağır olmak lazım.
Kaldırdı; çünkü daha bir ay önce bizzat Emniyetin raporlarında 10 bini aşkın gencimizin Hıristiyanlaştırılarak "küfür bataklığı"na çekildiği açıklandı.
Dinlerarası diyalog namlı "misyonerlik" tuzağıyla avlanan insanlarımızın bir kısmı Nüfus dairelerine başvurarak bizzat kendileri "Dini: İslam"ı sildirerek yerine başka şeyler yazdırmak için başvurunca "diyalogcuların foyası" ortaya çıkıyor. Neslimizin, küfrün bataklıklarına sürüklenerek kendi Hak dininden, kendi kimliğinden, kendi değerlerinden ve kendi vatanından edilmesi aleniyet kazanıyor.
Dahası şayet cüzdanlarda "Dini: İslam" hanesi kalırsa, İslam akaidinin Müslüman hanımların gayr-ı Müslimlerle evlenmelerine müsaade etmediği halde "diyalogcuların Hıristiyan ve Yahudilere peşkeş çekercesine evlendirdikleri" Müslüman kızlarımızın sayısı ortaya çıkıyor. İstatistikler kabarıyor.
Diyalogcularımız niye bu "İslam dışı" evliliklere taşeronluk yapıyorlar?
Mahallenin damadı haline gelen şu gayr-ı Müslim yabancıların Türk topraklarını daha rahat satın alabilmelerine zemin hazırlamak için... Aksi haldi halkımız, "imanî refleks"ini konuşturarak Yahudi'ye, Hıristiyan'a arazi satmıyor.
Bu düğümü çözmek için yerli diyalogcular Müslüman kızlarımızı, gayr-ı Müslimlere peşkeş çekerek nikahlıyorlar. Müslüman analar-babalar ise kan ağlıyor.
İstatistikler gizliden gizliye, sümen altında kabarıyor.
İşte kabaran bu istatistikler, yarın "yerli diyalogcular"ın ne menem "misyoner" olduklarını ortaya koyacak, muhtemel ki önleri kesilecek.
Dinimize, namusumuza ve toprağımıza dadanan bu "diyalogcu" namlı "yerli misyonerlerin önleri kesilmesin" diye, nüfus cüzdanlarından "Dini: İslam" hanesi kaldırıldı, kaldırılıyor.
Yalçıntaş'ın "zulüm" dediği bu tahribat, "diyalogcuların foyalarının ortaya çıkmasını önlemek" için hükümetin aldığı "AB tedbiri".
Bu bağlamda üç-dört sene önce Müslüman kızları gayr-i müslimlerle nikahladığı medyaya bile yansıyan ve şimdi Amerika'da mukim başdiyalogcu F. Efendi'nin de Erzurum'dan ders arkadaşı olduğunu söyleyen Şanlıurfa Müftüsü İbrahim Durmaz'ı bizzat makamında "Bu sizin işlediğiniz iş, vatana da ihanettir, dine de ihanettir, namusumuza da ihanettir" deyip paylamıştım.
Şimdi, sayın Yalçıntaş'ın ifadesiyle bu kabil "zulüm"ler bizzat hükümet eliyle işleniyor. Bu "zulüm"lere, benim ifademle bu "ihanet"lere ortak olmak istemeyenler, AKP hükümetini ikaz etmelidirler.
Hele de sayın Yalçıntaş, eğer yüreğindeki "İslam hanesi" yangınında gerçekten samimi ise, derhal AKP'den koltuğunu ayırmalı, değil mi? Aksi halde o "vebalin ortağı" olmaya devam eder.
Aziz milletimizin tamamı, AB bahanesiyle "İslam hanesi" üzerinde oynamayı sürdüren AKP'den desteklerini derhal çekmelidirler. Böylece belki onlar da yanlışlarını anlarlar, ola ki, düzeltirler. Bu zulme, bu vebale kimse "ortak veya destekçi" olamaz, olmamalı.
Yerel seçim bunun için "çok önemli bir ikaz fırsatı"dır.
Söz uzadı, Ankara'daki "Kuşatma Altında Türkiye" konulu konferansımızda evlatlarını, özellikle kızlarını yerli diyalogcu-misyonerlik tuzağına kaptırmış anaların-babaların ufak ufak kağıtlara sarıp bize ulaştırdıkları feryatlarına sıra gelmedi.
O feryatları da yarın aktaralım, dilerseniz.
Geçen gün İçişleri Bakanlığı'nın "AB'ye uyum bahanesi"yle "din hanesi"nde yaptığı tahribatı konu edinerek bakınız ne diyor:
"Nüfus kayıtlarımız ve cüzdanımızdan 'din hanesi'ni kaldırmak oradaki 'İslam' sıfatını yok saymaktır. Gelecek nesillerimize bu 'zulmü' yapmaya hakkımız yoktur."
Kelimeleri tartarak kullanan sayın Yalçıntaş, önceki günkü Tercüman'daki köşesinde bu tahribatı 'zulüm' olarak nitelendirdi ki; siz bu 'zulme' hayli hayli 'ihanet' diyebilirsiniz.
Yalçıntaş, AKP'nin üyesi... Vekili, destekçisi, parçası.
Böyle olunca, bu 'zulme" siz de ortaksınız sayın hocam!
Şayet bu tahribattan gerçekten rahatsız iseniz, o saflarda işiniz olmamalı... Bu zulmün faillerinin yanında, yakınında, koltuğunda yeriniz olmamalı.
Bu icraatı ortaya koyan hükümetin içinde değil; tek kişi de kalsanız, koltuğunuz karşı saflarda bulunmalı.
Değil mi?
Ama yok, hükümetin İslam'a ve neslimize karşı işlediği bu "zulüm"den gerçekten rahatsız değilseniz...
O zaman bu "medyatik tepki"niz neden? Yoksa, aziz milletimizin dinsel bağlamda sıkışan "AB gazı"nı mı almaya çalışıyorsunuz?
"Zulme karşı" safınızı netleştirmez, hala onların yanında yer alırsanız, ister istemez bu kabil ciddi soruların muhatabı olursunuz.
Hükümet, nüfus cüzdanlarından "Dini: İslam" hanesini kaldırdı.
Neden? Bunun nedenini anlamak için sadece kör değil, aynı zamanda sağır olmak lazım.
Kaldırdı; çünkü daha bir ay önce bizzat Emniyetin raporlarında 10 bini aşkın gencimizin Hıristiyanlaştırılarak "küfür bataklığı"na çekildiği açıklandı.
Dinlerarası diyalog namlı "misyonerlik" tuzağıyla avlanan insanlarımızın bir kısmı Nüfus dairelerine başvurarak bizzat kendileri "Dini: İslam"ı sildirerek yerine başka şeyler yazdırmak için başvurunca "diyalogcuların foyası" ortaya çıkıyor. Neslimizin, küfrün bataklıklarına sürüklenerek kendi Hak dininden, kendi kimliğinden, kendi değerlerinden ve kendi vatanından edilmesi aleniyet kazanıyor.
Dahası şayet cüzdanlarda "Dini: İslam" hanesi kalırsa, İslam akaidinin Müslüman hanımların gayr-ı Müslimlerle evlenmelerine müsaade etmediği halde "diyalogcuların Hıristiyan ve Yahudilere peşkeş çekercesine evlendirdikleri" Müslüman kızlarımızın sayısı ortaya çıkıyor. İstatistikler kabarıyor.
Diyalogcularımız niye bu "İslam dışı" evliliklere taşeronluk yapıyorlar?
Mahallenin damadı haline gelen şu gayr-ı Müslim yabancıların Türk topraklarını daha rahat satın alabilmelerine zemin hazırlamak için... Aksi haldi halkımız, "imanî refleks"ini konuşturarak Yahudi'ye, Hıristiyan'a arazi satmıyor.
Bu düğümü çözmek için yerli diyalogcular Müslüman kızlarımızı, gayr-ı Müslimlere peşkeş çekerek nikahlıyorlar. Müslüman analar-babalar ise kan ağlıyor.
İstatistikler gizliden gizliye, sümen altında kabarıyor.
İşte kabaran bu istatistikler, yarın "yerli diyalogcular"ın ne menem "misyoner" olduklarını ortaya koyacak, muhtemel ki önleri kesilecek.
Dinimize, namusumuza ve toprağımıza dadanan bu "diyalogcu" namlı "yerli misyonerlerin önleri kesilmesin" diye, nüfus cüzdanlarından "Dini: İslam" hanesi kaldırıldı, kaldırılıyor.
Yalçıntaş'ın "zulüm" dediği bu tahribat, "diyalogcuların foyalarının ortaya çıkmasını önlemek" için hükümetin aldığı "AB tedbiri".
Bu bağlamda üç-dört sene önce Müslüman kızları gayr-i müslimlerle nikahladığı medyaya bile yansıyan ve şimdi Amerika'da mukim başdiyalogcu F. Efendi'nin de Erzurum'dan ders arkadaşı olduğunu söyleyen Şanlıurfa Müftüsü İbrahim Durmaz'ı bizzat makamında "Bu sizin işlediğiniz iş, vatana da ihanettir, dine de ihanettir, namusumuza da ihanettir" deyip paylamıştım.
Şimdi, sayın Yalçıntaş'ın ifadesiyle bu kabil "zulüm"ler bizzat hükümet eliyle işleniyor. Bu "zulüm"lere, benim ifademle bu "ihanet"lere ortak olmak istemeyenler, AKP hükümetini ikaz etmelidirler.
Hele de sayın Yalçıntaş, eğer yüreğindeki "İslam hanesi" yangınında gerçekten samimi ise, derhal AKP'den koltuğunu ayırmalı, değil mi? Aksi halde o "vebalin ortağı" olmaya devam eder.
Aziz milletimizin tamamı, AB bahanesiyle "İslam hanesi" üzerinde oynamayı sürdüren AKP'den desteklerini derhal çekmelidirler. Böylece belki onlar da yanlışlarını anlarlar, ola ki, düzeltirler. Bu zulme, bu vebale kimse "ortak veya destekçi" olamaz, olmamalı.
Yerel seçim bunun için "çok önemli bir ikaz fırsatı"dır.
Söz uzadı, Ankara'daki "Kuşatma Altında Türkiye" konulu konferansımızda evlatlarını, özellikle kızlarını yerli diyalogcu-misyonerlik tuzağına kaptırmış anaların-babaların ufak ufak kağıtlara sarıp bize ulaştırdıkları feryatlarına sıra gelmedi.
O feryatları da yarın aktaralım, dilerseniz.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019