ABD Başkanı Bush'un önümüzdeki yıl Kasım ayında yapılacak başkanlık seçiminde şansı ne? Bu soruya Irak işgalinin sona erdirildiği 1 Mayıs'ta cevap aransaydı, kazanma ihtimali yüzde 75 denilebilirdi. Ama ya şimdi... Bu oran yüzde 48. Anketlerden yola çıkan batılı yorumcular, artık Bush'un işi zor diyorlar. Bunlardan biri de dünyanın önde gelen ekonomi gazetesi Financial Times'de meseleyi irdeleyen Christopher Caldwell. Caldwell'in yazısından kesitler...
"ABD'nin en büyük savaş gazileri grubu Amerikan Lejyonu'na bir konuşma yapan Başkan George W. Bush, 'Irak'ta taarruz durumunda olduklarını' ve teröre karşı savaştan 'geri dönüş' olmayacağını söyledi. Konuşmayı dinleyen emekli askerlerin büyük kısmı bu tür lafları muhtemelen daha önce de duymuşlardır. Bush'un somutluktan yoksun, muğlak konuşması, yorulmuş ve azalmış askerlerini bir arada tutmaya çalışan bir cephe komutanının sözlerine benziyordu.
Bugüne kadar bütün cephelerden Amerikalı siyasetçiler, 150 bin ABD ve Britanya askerinin Irak'a son derece zayıf bir biçimde yayıldığı uyarısında bulundu. Demokrat senatör Joseph Biden, yönetimin 50 bin askere daha ihtiyaç olduğunu bildiğini, ama bunu açıkça kabul etmediğini söylüyor. Senatör John McCain de Irak'a en az bir tümen daha gönderilmesi çağrısında bulunuyor.
Kongre Bütçe Dairesi, ABD yönetiminin 2004'te 480 milyar dolar gibi rekor bir bütçe açığıyla yüz yüze kalacağı tahmininde bulunarak meseleleri daha da içinden çıkılmaz hale getirdi.
BM gücüne ABD'li komutan
Üstelik Bush'un, başkanlık seçiminin yaklaştığı bir dönemde Amerikalı seçmenlerden daha fazla asker ve para istemesi giderek zorlaşıyor. Bush'un hareket alanını daraltan şey, kamuoyunun kendisine gönülsüz destek vermesi mi, yoksa bizzat kendisinin kamuoyuna gerçekleri açıklamak konusundaki gönülsüzlüğü mü? 11 Eylül'den bu yana yaşananlar Bush'un siyasi fazilet ve yetenekleri açısından ciddi bir sınav teşkil etti, ancak söz konusu yeteneklerin bugün işe yarayıp yaramadığı artık pek belli değil.
Bu durum, bilhassa yeni yaklaşımlar denediğinde daha da belirgin hale geliyor. Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage ABD ve Britanya'nın BM'yi işgalin bir parçası haline getirmeye çalışabileceklerini söyledi. Aslında Armitage'in istediği, ABD ordusunun kimlik kartlarının üzerine 'We are the world' (Biz dünyayız) yazılması izninden fazlası değil. Bunun Hindistan, Türkiye, Bangladeş, Pakistan ve barışı koruma görevine omuz vermek konusunda tereddüt yaşayan diğer ülkelerin üzerindeki kamuoyu baskısını azaltacağı düşünülüyor. Armitage'in sözleriyle, "Irak'ta BM liderliğinde çokuluslu bir güç olacak, fakat BM komutasını bir Amerikalı üstlenecek."
Oy verenler bile çark etti
Bu, yeni savaşların çanlarını çaldıracağa benzeyen bir yaklaşım; fakat işgal yanlıları Kaide'yi marjinalize etmenin yeni çatışmaları artırmak yerine azaltacağını savunuyordu. Peki BM birlikleri, sözgelimi Suudi Arabistan'ı teröristleri yetiştirip ihraç etmemesi için yola getirmek konusunda ABD'nin gücünü kırabilir mi? Eğer kırarsa ABD, en başta Irak'ı işgal etme gerekçesini, gelip geçici bir çoktaraflılık jestine feda etme riskiyle karşı karşıya kalacak.
Bush'un Demokrat rakipleri, BM'ye, Armitage'in öngördüğünden de güçlü bir rol verilmesi konusunda hemfikir. 2004 seçimini Demokrat adayın kazanması halinde ABD'nin Irak operas-yonunun şiddetini azaltacağı ve BM'yi göreve davet edeceği son günlerde daha da belirgin bir hale geldi. Massachusetts senatörü John Kerry, "Yapmaları gereken şey, BM'ye gitmek ve görevi onlara devretmek" diye konuşuyor. BM'nin rolüne destek vermekle Kerry, daha önceki savaş yanlısı tutumunun, gerçek bir inançtan ziyade, kamuoyunun nabzına göre şerbet vermek olduğunu da açığa vurmuş oluyor. Yani oyuyla hayata geçirdiği fikri aslında paylaşmıyor.
Anketlerdeki gerçek
Fakat aynı fikri Bush bile kendine doğru düzgün açıklayamazken, Kerry'den bunu beklemek mümkün mü? Başkan bugün, savaşın gerçek saikleri konusunda samimi olmamasının bedelini ödüyor. Son yapılan bir ankette, Amerikalıların yüzde 54'ü CNN'e Bush yönetiminin Irak'taki durumla başa çıkmaya yönelik sarih bir planı olduğuna inanmadığını söyledi. Meseleye en vâkıf gözlemciler de aynı fikirde. Askeri stratejist Edward Luttwak'ın sözlerine kulak verelim: "Amerikalı vergi mükelleflerinin yardımları Irak'a, Iraklı çetelerin çalabilmesini sağlayacak bir hızda ulaştırılıyor."
ABC News'in yaptığı yeni bir anket, Bush'a Irak konusunda verilen desteğin giderek eridiğini gösteriyor: Nisan ayında yüzde 75 olan oran, bugün yüzde 56'ya inmiş durumda."
"ABD'nin en büyük savaş gazileri grubu Amerikan Lejyonu'na bir konuşma yapan Başkan George W. Bush, 'Irak'ta taarruz durumunda olduklarını' ve teröre karşı savaştan 'geri dönüş' olmayacağını söyledi. Konuşmayı dinleyen emekli askerlerin büyük kısmı bu tür lafları muhtemelen daha önce de duymuşlardır. Bush'un somutluktan yoksun, muğlak konuşması, yorulmuş ve azalmış askerlerini bir arada tutmaya çalışan bir cephe komutanının sözlerine benziyordu.
Bugüne kadar bütün cephelerden Amerikalı siyasetçiler, 150 bin ABD ve Britanya askerinin Irak'a son derece zayıf bir biçimde yayıldığı uyarısında bulundu. Demokrat senatör Joseph Biden, yönetimin 50 bin askere daha ihtiyaç olduğunu bildiğini, ama bunu açıkça kabul etmediğini söylüyor. Senatör John McCain de Irak'a en az bir tümen daha gönderilmesi çağrısında bulunuyor.
Kongre Bütçe Dairesi, ABD yönetiminin 2004'te 480 milyar dolar gibi rekor bir bütçe açığıyla yüz yüze kalacağı tahmininde bulunarak meseleleri daha da içinden çıkılmaz hale getirdi.
BM gücüne ABD'li komutan
Üstelik Bush'un, başkanlık seçiminin yaklaştığı bir dönemde Amerikalı seçmenlerden daha fazla asker ve para istemesi giderek zorlaşıyor. Bush'un hareket alanını daraltan şey, kamuoyunun kendisine gönülsüz destek vermesi mi, yoksa bizzat kendisinin kamuoyuna gerçekleri açıklamak konusundaki gönülsüzlüğü mü? 11 Eylül'den bu yana yaşananlar Bush'un siyasi fazilet ve yetenekleri açısından ciddi bir sınav teşkil etti, ancak söz konusu yeteneklerin bugün işe yarayıp yaramadığı artık pek belli değil.
Bu durum, bilhassa yeni yaklaşımlar denediğinde daha da belirgin hale geliyor. Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage ABD ve Britanya'nın BM'yi işgalin bir parçası haline getirmeye çalışabileceklerini söyledi. Aslında Armitage'in istediği, ABD ordusunun kimlik kartlarının üzerine 'We are the world' (Biz dünyayız) yazılması izninden fazlası değil. Bunun Hindistan, Türkiye, Bangladeş, Pakistan ve barışı koruma görevine omuz vermek konusunda tereddüt yaşayan diğer ülkelerin üzerindeki kamuoyu baskısını azaltacağı düşünülüyor. Armitage'in sözleriyle, "Irak'ta BM liderliğinde çokuluslu bir güç olacak, fakat BM komutasını bir Amerikalı üstlenecek."
Oy verenler bile çark etti
Bu, yeni savaşların çanlarını çaldıracağa benzeyen bir yaklaşım; fakat işgal yanlıları Kaide'yi marjinalize etmenin yeni çatışmaları artırmak yerine azaltacağını savunuyordu. Peki BM birlikleri, sözgelimi Suudi Arabistan'ı teröristleri yetiştirip ihraç etmemesi için yola getirmek konusunda ABD'nin gücünü kırabilir mi? Eğer kırarsa ABD, en başta Irak'ı işgal etme gerekçesini, gelip geçici bir çoktaraflılık jestine feda etme riskiyle karşı karşıya kalacak.
Bush'un Demokrat rakipleri, BM'ye, Armitage'in öngördüğünden de güçlü bir rol verilmesi konusunda hemfikir. 2004 seçimini Demokrat adayın kazanması halinde ABD'nin Irak operas-yonunun şiddetini azaltacağı ve BM'yi göreve davet edeceği son günlerde daha da belirgin bir hale geldi. Massachusetts senatörü John Kerry, "Yapmaları gereken şey, BM'ye gitmek ve görevi onlara devretmek" diye konuşuyor. BM'nin rolüne destek vermekle Kerry, daha önceki savaş yanlısı tutumunun, gerçek bir inançtan ziyade, kamuoyunun nabzına göre şerbet vermek olduğunu da açığa vurmuş oluyor. Yani oyuyla hayata geçirdiği fikri aslında paylaşmıyor.
Anketlerdeki gerçek
Fakat aynı fikri Bush bile kendine doğru düzgün açıklayamazken, Kerry'den bunu beklemek mümkün mü? Başkan bugün, savaşın gerçek saikleri konusunda samimi olmamasının bedelini ödüyor. Son yapılan bir ankette, Amerikalıların yüzde 54'ü CNN'e Bush yönetiminin Irak'taki durumla başa çıkmaya yönelik sarih bir planı olduğuna inanmadığını söyledi. Meseleye en vâkıf gözlemciler de aynı fikirde. Askeri stratejist Edward Luttwak'ın sözlerine kulak verelim: "Amerikalı vergi mükelleflerinin yardımları Irak'a, Iraklı çetelerin çalabilmesini sağlayacak bir hızda ulaştırılıyor."
ABC News'in yaptığı yeni bir anket, Bush'a Irak konusunda verilen desteğin giderek eridiğini gösteriyor: Nisan ayında yüzde 75 olan oran, bugün yüzde 56'ya inmiş durumda."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016