Türkiye, bir enerji geçiş ve akış güzergâhıdır. Türkiye, Doğu ile Batı arasında bir köprüdür. Petrol ve doğalgaz genelde boru hatları ile sevk edilir. Yani İslam dünyasının sahip olduğu enerji kaynaklarının Batıya sevkinde bir köprüdür. O bakımdan kontrol altına alınması gerekir.Doğu enerji kaynaklarının Batıya ulaştırılmasında en ekonomik yol, Türkiye üzerinden geçen kanallardır. Irak-Türkiye petrol boru hattı, devam eden Bakû-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı; İran ve Türkmenistan doğalgazını Ankara'ya ve Bulgaristan sınırına bağlayan doğalgaz boru hattı.- Amerika, Türkiye'yi projeye ortak ederek Türk ordusunu kendi menfaatlerini, hırsızlık ve yağma sonucu elde ettiği malları korumak üzere lejyoner ve jandarma olarak kullanmak istiyor. - Amerika Türkiye'yi Rusya, İran ve Çin'e karşı menfaatlerini koruyacak ileri karakol bölgesi olarak kullanıp yurdumuzun değişik yerlerine askerî üslerini konuşlandırmıştır. Türk vatanı Amerika'nın lojistik destek alanı ve çöplüğü haline getirilmiştir. Akif'in 19 Kasım 1920 tarihli Sebilürreşad dergisinde yayınlanan Kastamonu Nasrullah Camii'nde verdiği vaazında ekonomik istiklal konusunda söylediği çok önemli hususlar var. Şöyle der:"Ya gümrükler meselesi? O da bir afet! Biz başka memleketler gibi gümrüklerimize sahip değiliz. Memleketimize sokulan eşyadan istediğimiz gümrüğü alamayız. Halkımızın fakir düşmesine en birinci sebep budur. Bunu biraz izah edelim. Evvela ziraatimizi ele alalım. Rusya gibi, Romanya gibi, Amerika gibi toprağı zengin memleketlerde ekin pek ucuza mal oluyor. Heriflerin vapurları, trenleri de çok olduğundan dünyanın her tarafına kolaylıkla arpa, buğday gönderiyorlar. Dolayısıyla bu memleketler İstanbul piyasasına döktükleri ekini bizden yani Anadolu'dan daha ucuza mal edebilirler. Bizim çiftçimiz ise malını İzmir, İstanbul gibi büyük şehirlerde kurtarabilecek para ile satamayacağından hem ekemez, hem fakir düşer. Buna karşı ne çare olabilir? Evet, çare hariçten gelecek ekin vesair yiyecek şeylere öyle bir gümrük koymaktır ki bu gümrüğü verecek yabancı tüccar piyasada malını Anadolu'dan gidecek maldan daha pahalıya satmak mecburiyetinde kalsın. İşte Fransa, gibi Almanya gibi toprağı çok zengin olmayan hükûmetler kendi köylülerini hep bu usul sayesinde kurtarabilmiştir. Bizde ise bu çareye müracaat mümkün olamayacağından muahedeyi kabul ettiğimiz gibi çiftçimiz bitecektir." (Mehmet Akif'in Kur'an-ı Kerim'i Tefsiri, Mevıza ve Hutbeleri, hzl. Abdülkerim Abdülkadiroğlu-Nuran Abdülkadiroğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1991, s.151-152)Bugün durum, tam da Akif'in korktuğu gibidir. Yani onun o zamanki uyarılarına hiç uyulmamış ve devlet tarafından tedbir alınmamıştır. Bugün Türkiye'de çiftçi ve köylüler toprağını işleyemez hale getirilmiş ve toprağını ya ucuz pahalı demeden satmaya ya da şehre göç etmeye zorlanmıştır ve köyler âdeta boşalmıştır. Çünkü Türk çiftçisi, yabancı ürünler karşısında korunmasız bırakılmıştır. Ülkemizde dünyanın en pahalı mazotu satılmakta, bununla çiftçi çiftini sürememekte, ekememekte, ekse bile ürününü pazara ulaştırmada yine çok masrafa sokulmaktadır. Yani çiftçi ürününü ekmeden pazara sürmeye kadarki tüm aşamalarda tohum, ilaç, mazot gibi malzemeyi çok pahalıya almakta ve yabancı ürünlerle rekabet edemez hale getirilmektedir. Bu durumda ülkemiz her şeyi ithal ettiği gibi saman bile ithal eder hale gelmiştir.