Bu Büyük Ortadoğu Projesi aslında üç temel unsuru içermektedir. Bunlar:
1 - Bu büyük bölgenin ABD ve dünya sermayesine uygun şekle dönüştürülmesi, demokratik düzene sokulması, insan haklarının geliştirilmesi, sosyal yapıların uygulanması, yabancı sermayeye açık - küreselleşmeye uygun hale sokulması,
2 - Ekonomik kalkınmaya açık olması, idari tarzlarının feodal yapıdan kurtarılması ve batı sistemine uygun hale getirilmesi,
3 - Güvenliğin sağlanması - terör odaklarının kurutulması (Şu andaki ABD'ye karşı uygulanan karşı gelmelerin yok edilmesi).
Kısacası Hungtington medeniyetler savaşının yumuşak şekilde uygulanmasıdır. Çünkü ABD şu anda Irak'ta çok ağır duruma gelmiş haldedir. Ne yapacağını pek bilmemektedir. Üstelik yakında başkanlık seçimleri de vardır. Seçmenlerin karşılarına yeni bir planla çıkılması istenmektedir!
Ekonomik sömürü sisteminin devamı için bütün bu bölgeyi kendi istediği kıvama getirmek arzusundadır ABD. Lakin Irak'taki hadiseler gittikçe sertleşmekte ve ABD aleyhine dönüşmektedir. Şu anda bir nevi Şii - Sünni çatışmaları başlamış gibidir. Her Allah'ın günü patlamalarla beraber yüzlerce insan ölmekte ve onun birkaç mislisi de yaralanmaktadır.
Bu planda büyük ihtimalle Arap dünyasında büyük bölünmeler olacaktır.
Şu anda bile sert tepki verenler gittikçe çoğalmaktadır.
ABD ve AB arasında da büyük çapta olaylara bakış açısından farklılıklar görülmektedir.
Rusya, Hindistan ve Çin de keza tamamen bunların dışındadır. Onlar bu olaylara tedirginlikle bakmaktadır.
Birçokları İsrail - Filistin kanlı olayları bitmeden o meseleler halledilmeden bu tür bir işleme girişilmesinin doğru olmadığını düşünmektedirler.
ABD ise 1975 yıllarında benzeri uygulamalarla "Doğu blokunu çörekttiğini" düşünerek şimdi bu bölgeye de bir taraftan baskı, diğer taraftan Marshall planı gibi yardımlar (sopa-havuç) misali başarıya ulaşacağını zannetmektedirler.
Şu anda ABD'de bazı kimseler ve başlarında Mr. Bush da olmak üzere İslam'ı sanki 1 numaralı düşmanmış gibi görüyorlar. Hatta bazılarının deyimine göre, İslam'a "yeşil faşizm" gibi de bakmaktadırlar. O sebeple onu da komünizmi yok ettikleri gibi uzun vadeli yok etmeye hazırlanmaktadırlar. Yani İslam'ı kominizm gibi dünyadan kaldırmayı planlamaktadırlar. Ama burada birşey unutulmaktadır. İslam bir "dindir-bir inançtır" din ve inançlar ise öyle zorbalıklarla yok edilemezler. İnançlar maneviyattır, ideolojiler ise menfaat için çeteleşmiş nefaatpreset insanların idealleridir. İşte bu farkı onlar görememektedirler.
İslam'a "yeşil faşizm" denmektedir. Bundan da hakikaten korkmaktadırlar. Çünkü İslam'da şehit mertebesi mevcuttur.
Güya, İslam dünyası mensubu olan Pakistan'da bir darbe olup da kökten dincilerin eline bu atom bombaları düşerse, onunla batı dünyası tehdit altına girecekmiş.
Bu kadar kuyruklu yalan olur!
Onlar atom bombalarını atmadılar mı Japonlara? Şimdi de atomdan beter hale getirmediler mi Irak halkını?
Ne yazık ki "İslam'a" vuran vurana, saldıran saldırana. Onlar bir araya gelmedikçe, birlikte hareket imkanı arayıp da bulamadıkça, bu saldırılar ve ithamlar Hıristiyan düyasındaki sır uçlardan daima olacaktır.
Anlaşılan, esas programlarında olan mesele "İslam'ın şu veya bu şekilde ister sevaşla ister aldatıcı şekilde-içerden sulandırarak veya misyoner-yardım faaliyetleriyle yok etmeyi başarmaktır".
Zaten ABD'nin bu şahin kanadı ve Mr. Bush, rüyalarını gerçekleştirmek istemektedir. Rüyaları ise dünyaya tamamen hakim olmaktır. Şimdilik karşısında İslam'ı engel görmektedir. Onlara göre İslam, istedikleri kıvama gelip emirlerine girecektir ve yavaş yavaş saldırılara maruz kalacak, saldırılarla yok edilecektir.
1 - Bu büyük bölgenin ABD ve dünya sermayesine uygun şekle dönüştürülmesi, demokratik düzene sokulması, insan haklarının geliştirilmesi, sosyal yapıların uygulanması, yabancı sermayeye açık - küreselleşmeye uygun hale sokulması,
2 - Ekonomik kalkınmaya açık olması, idari tarzlarının feodal yapıdan kurtarılması ve batı sistemine uygun hale getirilmesi,
3 - Güvenliğin sağlanması - terör odaklarının kurutulması (Şu andaki ABD'ye karşı uygulanan karşı gelmelerin yok edilmesi).
Kısacası Hungtington medeniyetler savaşının yumuşak şekilde uygulanmasıdır. Çünkü ABD şu anda Irak'ta çok ağır duruma gelmiş haldedir. Ne yapacağını pek bilmemektedir. Üstelik yakında başkanlık seçimleri de vardır. Seçmenlerin karşılarına yeni bir planla çıkılması istenmektedir!
Ekonomik sömürü sisteminin devamı için bütün bu bölgeyi kendi istediği kıvama getirmek arzusundadır ABD. Lakin Irak'taki hadiseler gittikçe sertleşmekte ve ABD aleyhine dönüşmektedir. Şu anda bir nevi Şii - Sünni çatışmaları başlamış gibidir. Her Allah'ın günü patlamalarla beraber yüzlerce insan ölmekte ve onun birkaç mislisi de yaralanmaktadır.
Bu planda büyük ihtimalle Arap dünyasında büyük bölünmeler olacaktır.
Şu anda bile sert tepki verenler gittikçe çoğalmaktadır.
ABD ve AB arasında da büyük çapta olaylara bakış açısından farklılıklar görülmektedir.
Rusya, Hindistan ve Çin de keza tamamen bunların dışındadır. Onlar bu olaylara tedirginlikle bakmaktadır.
Birçokları İsrail - Filistin kanlı olayları bitmeden o meseleler halledilmeden bu tür bir işleme girişilmesinin doğru olmadığını düşünmektedirler.
ABD ise 1975 yıllarında benzeri uygulamalarla "Doğu blokunu çörekttiğini" düşünerek şimdi bu bölgeye de bir taraftan baskı, diğer taraftan Marshall planı gibi yardımlar (sopa-havuç) misali başarıya ulaşacağını zannetmektedirler.
Şu anda ABD'de bazı kimseler ve başlarında Mr. Bush da olmak üzere İslam'ı sanki 1 numaralı düşmanmış gibi görüyorlar. Hatta bazılarının deyimine göre, İslam'a "yeşil faşizm" gibi de bakmaktadırlar. O sebeple onu da komünizmi yok ettikleri gibi uzun vadeli yok etmeye hazırlanmaktadırlar. Yani İslam'ı kominizm gibi dünyadan kaldırmayı planlamaktadırlar. Ama burada birşey unutulmaktadır. İslam bir "dindir-bir inançtır" din ve inançlar ise öyle zorbalıklarla yok edilemezler. İnançlar maneviyattır, ideolojiler ise menfaat için çeteleşmiş nefaatpreset insanların idealleridir. İşte bu farkı onlar görememektedirler.
İslam'a "yeşil faşizm" denmektedir. Bundan da hakikaten korkmaktadırlar. Çünkü İslam'da şehit mertebesi mevcuttur.
Güya, İslam dünyası mensubu olan Pakistan'da bir darbe olup da kökten dincilerin eline bu atom bombaları düşerse, onunla batı dünyası tehdit altına girecekmiş.
Bu kadar kuyruklu yalan olur!
Onlar atom bombalarını atmadılar mı Japonlara? Şimdi de atomdan beter hale getirmediler mi Irak halkını?
Ne yazık ki "İslam'a" vuran vurana, saldıran saldırana. Onlar bir araya gelmedikçe, birlikte hareket imkanı arayıp da bulamadıkça, bu saldırılar ve ithamlar Hıristiyan düyasındaki sır uçlardan daima olacaktır.
Anlaşılan, esas programlarında olan mesele "İslam'ın şu veya bu şekilde ister sevaşla ister aldatıcı şekilde-içerden sulandırarak veya misyoner-yardım faaliyetleriyle yok etmeyi başarmaktır".
Zaten ABD'nin bu şahin kanadı ve Mr. Bush, rüyalarını gerçekleştirmek istemektedir. Rüyaları ise dünyaya tamamen hakim olmaktır. Şimdilik karşısında İslam'ı engel görmektedir. Onlara göre İslam, istedikleri kıvama gelip emirlerine girecektir ve yavaş yavaş saldırılara maruz kalacak, saldırılarla yok edilecektir.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006