Belli ki büyük sözler verilmiş.... Başka türlü bu inat ve ısrarı açıklamanın imkanı yok. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Büyükanıt paşadan önce apar topar ABD'ye gitti ve yüz hatları hiç de rahat olmayan bir ifade ile "Barzani ve Talabani ile görüşülebileceğini" açıklama ihtiyacı hissetti. Ve hatta bazı iddialara göre, geçtiğimiz haftasonu, yani ABD ziyaretinin hemen ardından Barzani ve Talabani'nin adamlarıyla gizli bir görüşme gerçekleştirdi.Ne olduysa ABD'de oldu. Birileri bizim hükümet yetkililerine Kuzey Irak'taki bize göre peşmerge, onlara göre yeni devletin liderleriyle acilen görüşmeleri emrini verdi. Bu bir bedel ama neyin karşılığında verildiğini şimdilik bilmiyoruz. Ancak çifte seçim sürecine girdiğimiz şu günlerde bunu tahmin etmek hiç de güç değil.ABD temasları sırasında Büyükanıt paşa da bu kumpası farketmiş olmalı ki, oldukça açık ve net ifadelerle "Barzani ve Talabani'nin terör örgütü PKK'ya açık destek verdiğini ve onlarla görüşmenin mümkün olamayacağını" söyleme ihtiyacı hissetti. O da yetmedi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de, Talabani'nin Türkiye'ye gelme talebini reddetti. Anlayacağınız devletin üst tabakası, bu kirli tezgahın içinde olmamak ve devleti bu tuzağa düşürmemek için büyük bir çaba sarfediyor.Ama nafile, verilen söz büyük olunca ve bu söz siyasi istikballerini de yakından ilgilendirince, hükümetin ısrarından vazgeçmesi hiç de kolay olmuyor.Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, önceki gece katıldığı bir televizyon programında kendisine "Barzani ve Talabani ile görüşecek misiniz" sorusunu yönelten "çanak gazeteciye" şu cevabı verdi: "Görüşülebilir de... Şu anda planlanmış bir şey yok. 'Onlarla görüşülmez, konuşulmaz...' O zaman ne yapacaksınız? Irak'ın Cumhurbaşkanı ile konuşmayalım, öbürüyle konuşmayalım. O zaman ne olacak? İnsanlar düşmanlarıyla bile konuşurlar. Biz Iraklıları kendimize düşman olarak hiçbir zaman görmüyoruz, ama yanlış yapıyorlarsa bunu yüzlerine söyleriz. Yanlışlarını düzeltiriz. Eğer düzeltmezlerse tabii ki maliyetine de onlar katlanır."Anlaşıldı sayın Gül. Biryerlere çok ama çok büyük sözler vermişsiniz ve muhakkak Barzani ve Talabani ile görüşeceksiniz!Ama biraz daha açık ve daha samimi olabilirsiniz. Nasıl mı?"Barzani ve Talabani ile görüşülebilir" demek yerine, "Peşmerge liderleriyle görüşmek zorundayım" diyebilirsiniz mesela.Siyasi istikbal ve makam uğruna, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini tehlikeye atmak hiç kimsenin haddi olamaz, olmamalı!Ortada ciddi bir terör ve bölücülük tehlikesi var ve bu tehlikenin aktörleri, destekçileri ve taşeronları ayan beyan ortada.Hemen yanıbaşımızda bölünmüş ve Türkiye'ye terör ve bölücülük akımları sızdıran bir Irak ve bu durumdan büyük keyif duyan işgalci ABD var. Onun da yanında, Ortadoğu'yu kan gölüne çevirmekle yetinmeyip, gözünü Türkiye'ye, İran'a ve hatta Kafkasya'ya diken bir İsrail ve kirli emelleri duruyor. İşte böyle bir ortamda Türkiye maalesef dışpolitikasızlık sarmalında dönüp dönüp duruyor. Milletin geleceği ve devletin bekâsı büyük tehdit altında.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012