Büyük Taarruz Zafer Bayramı kutlu olsun

26 Ağustos Malazgirt Meydan Muharebesi'nin zafer günü ve aynı zamanda Büyük Taarruz'un başlangıç tarihidir. Büyük taarruza geçmeden önce her iki zafer de Ehl-i Beyt nefesi olması nedeniyle 1071 yılında meydana gelen Malazgirt Meydan Muharebesinden bahsedelim.

Bizans İmparatoru Romen Diyojen komutasında 200 bin kişilik ordu, Selçuklu Sultanı Alparslan komutasında 50 bin kişilik ordu 26 Ağustos 1071 günü Malazgirt ovasında savaş meydana gelmiştir.

Sultan Alparslan'ın zafere ulaşmasında Diyojen'in ordusunun sağ kanadını oluşturan Tamiş isimli Türk komutanın askerlerinin Selçuklu tarafına geçmesi etkili olmuştur. Aynı zamanda Diyarbakır ve Silvan yöresinde 983 senesinde kurulmuş olan Müslüman Mervani Kürt Devleti de 10 bin askerle Alparslan'a katılarak zafere katkıda bulunmuştur.

Anadolu'da Türk, Kürt, Keldani, Yezdani vs. etnik grupları Hacı Bektaş'ın ve irşad ekibinin Müslüman Türk kimliğini birleştirdiği gibi Mervani Kürt Devleti de, zaferden yaklaşık 40 sene evvel Horasan, Türkistan ve Nişabur'dan gelerek burada irşad vazifesini icra eden Horasan erenlerinin etkilediği devletlerdendir. Ahmet Yesevi-Ahi devrişleri, Gaziyan-ı Rum, Ahiyan-ı Rum ve Alperen olan Horasan erenleri Anadolu'daki medeniyetin görünmez yapı taşlarıdır.

Aynı yapı taşı Mustafa Kemal'in başında bulunduğu kurtuluş mücadelesinde de etken güçtür. Kuvva hareketinden önce din adamları ve hocaların manevi sohbetleri ile bölgesel olarak başlamış ve vatan sathında Mustafa Kemal başkanlığında kurtuluş savaşına dönüşmüştür.

Kendisi de Bektaşi olan Mustafa Kemal'in en büyük destekçileri din adamları olmuştur. Hatta 1. Meclis'in milletvekillerinin büyük çoğunluğu şeyhlerin, müftülerin yer aldığı bu maneviyat ehlinden teşekkül etmiştir.

Hacı Bektaş Veli'nin huzurunda yapılan "Evladını önüme aldım savaşa çıkıyorum, beni mahcup etme" duası da düşünüldüğünde; Ehl-i Beyt nefesi Mustafa Kemal'in hep yanında olmuştur.

Büyük Taarruz'un başladığı 26 Ağustos'u, yaveri Muzaffer Kılıç anlatıyor: 

"28 Ağustos'ta bizim Kocatepe'deki topçu ateşimiz başladığı zaman, Mustafa Kemal, "Ya Rabbi! Sen Türk ordusunu muzaffer et. Türklüğün, Müslümanlığın düşman ayakları altında, esaret zincirinde kalmasını müsaade etme" dedi. O anda gözlerinden birkaç damla yaşın süzüldüğünü gördüm"(Yusuf Koç-Ali Koç, Tarihi Gerçekler Işığında Belgelerle Mustafa Kemal Atatürk 2004-sayfa 114)

30 Ağustos 1924 tarihinde, 30 Ağustos Muharebesi'nin 2. yıl dönümü üzerine Dumlupınar'daki nutkunda zafere giden savaşı Atatürk şöyle anlatıyor:

"Beş gün fasılasız geceli gündüzlü devam eden bu büyük meydan muharebesinde, beni milletim, Türk milleti emniyet ve itimadına layık görerek bu hareketin başında bulundurdu.

Fevzi Paşa hazretlerinden bizzat Altıntaş ve güneyinden hareket eden 2. Ordumuzun ve bunun daha batısında bulunan süvari nezdine giderek tasavvurumuza göre hareketi tanzim bulunmasını kendisinden rica ettim.

4. Kolordusu ile hedeflediğimiz düşmanın ana kısmını güneyden takip eden 1. Ordu Karargâhı'na da ben bizzat gidecektim. Çal köyünün batısındaki düşmanın ana kısmını kuşatarak muharebeye mecbur etmesini emrettim. İlave ettim ki, düşman ordusu mutlaka imha olunacaktır.

(…) Artık toplarının, tüfeklerinin, mitralyözlerinin ateşlerinde sanki öldürücü hassa kalmamıştı, Türk süngüleri düşman dolu o hatta hücum ettiler, Artık karşımda bir ordu, bir kuvvet kalmamıştı; tamamen mahvolmuş, perişan bir kılıç artığı kitlesi bulunuyordu. Çal köyüne girebilmek için yalnız Sakarya'dan itibaren sarf ettiğimiz zaman bir senedir.

Yeni Türk Devleti'nin, genç Cumhuriyetin temelleri burada sağlamlaştırıldı. Bu sahada akan Türk kanları, bu semada uçan şehit ruhları, devlet ve Cumhuriyetimizin ebedi muhafızlarıdır. Türk milletinin kayıtsız şartsız hâkimiyetini eline almış olmasıdır" (Atatürk'ün Bütün Eserleri, 2012, c.16, s.283-288)

Büyük Taarruz, ülkemizin geleceğini garantiye almış bir zaferdir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum. Ne mutlu; Vatanı, dini, bayrağı, toprağı için şehit olanlara… (Kaynak: Prof. Dr. Haydar BAŞ, Hoş Geldin Atatürk, 515-521)