Siz ister hokkabaz diye anlayın, ister sihirbaz, siyasi illüzyonistler yine işbaşında? Malumunuz, Zati Sungur (1898-1984), sihirbazların kralıdır. Lakin Zati Sungur adını belki de unutmuşsunuzdur. Doğaldır? Çünkü Türk siyasetinin çağdaş illüzyonistleri, Zati Sungur'u sağ cebinden çıkartacak maharetteler? Nazar değmesin.Bırakınız Zati Sungur'u sollamaları; şeytana bile külahını ters giydiriyorlar bunlar. Ancak maharetlerini, maalesef Türk milletinin hayrına ve namına değil, AB, ABD ve IMF hayrına kullanıyorlar? Olan vatana-millete oluyor. Vatan satılıyor, millet dağılıyor, devlet ufalıyor.Çankaya yokuşu, yeni bir sahneye ev sahipliği yapıyor. "Cilalı mazlum senaryosu" perde açtı Ankara'da? Dilerseniz, tekrar Ankara'daki tezgahlara dönmek üzere şimdilik buraya bir nokta koyalım. Patagonya'daki capcanlı örnekten söz açayım size? Bakınız 4 sene önce ne olmuş Patagonya'da."Üç beş satırlık cezalı bir şiirden ve üçbeş aylık kodes"ten Başbakanlık koltuğu veya tek başına iktidar çıkar mı?Çıkıyor? Türkiye'de değil canım? Patagonya'da."Minarelerin süngü kubbelerin miğfere çevrildiği üç-beş satırlık şiirle başlayan hapis seremonisi" tek başına iktidar koltuğuyla noktalanıyor? Ankara'da değil; Patagonya'nın başkenti Aşua'da sahneleniyor bu oyun.Bu iktidar koltuğuna oturanlar, Patagonya'yı ecnebilere satıyorlar, halkı bitiriyorlar, halkın ve devletin yer altı yerüstü kaynaklarını "kendilerine iktidar koltuğu sağlayan ecnebiler"e peşkeş çekiyorlar.Patagonya'nın asıl sahiplerinden hiç kimse, bu iktidar sahiplerine, "ya hu siz ne yapıyorsunuz, vatanı nasıl satarsınız" demiyor. Hatta "halkın nezdinde bitmiş olan pirimlerini vatanı satanlara tekrar geri kazandıracak manevralar" yapıyorlar? Adeta paslaşıyorlar.Dün, "üç beş satırlık şiirden ve üçbeş aylık kodes"ten birilerine Başbakanlık koltuğu veya tek başına iktidar çıkartanlar, şimdi başörtüsünden Cumhurbaşkanlığı koltuğu çıkartmaya koyuldular. Fötrden güvercin çıkartan Zati Sungur'u bile geride bırakacak bir maharetle?Nerede diye, sormayın. Çünkü Patagonya'da diye baştan söylemiştim. Bu serüveni "gerçek bir rüya" olarak da kabul edebilirsiniz.Ankara işte buna benzer bir atmosfer basıncının altında sanki? Çankaya hesapları, bu hava şartlarında olgunlaştırılıyor.Güya bugüne kadar Atatürkçü, Cumhuriyetçi veya milliyetçi geçinenler, AKP hükümetinin ve R. T. Erdoğan'ın Türk vatanının satılmasını sağlayan kanunlarına göz yumdular. AB'ye uyum namına tezgahlanan her türlü oyunu seyrettiler. ABD'nin BOP'unun ve "medeniyetler ittifakı"nın ve bunun izdüşümü mahiyetindeki Papalığın "dinlerarası diyalog"un hayata geçmesi için yapılan her türlü icraata onay verdiler. Cumhuriyet mirası millet ve devlet malları yabancılara peşkeş çekilirken, sus-pus oldular. AKP hükümetine, "yanlış yapıyorsunuz; bu vatan babanızın malı, bu devlet babanızın çiftliği değil?" demediler. Hatta ona destekçi oldular, onun değirmenine su taşıdılar.Erdoğan da sağ olsun, eş başkanı olduğu Bush'a danıştı, Balir'le konuştu, Papa'yla buluştu. Oralardan akıl aldı, oraları su yoluna çevirdi. Tabiatıyla öncelikle onların işi ve talepleri görüldü. Bu süreçte Türk milletine sıra gelmedi. Vaziyet ve netice malum; onlar Erdoğan'dan razı, Erdoğan da onlardan? Onlar diyor ki, sen Ankara'da iyi hizmet verdin, Çankaya'da da bize lazımsın. Türk milleti de diyor ki Erdoğan'a; senin Ankara'da bana bir hayrın dokunmadı ki, Çankaya'da bir hayrın dokunsun? Milleti yanılttın, sandığa gömülmeyi hak ettin; bekle de gör?Erdoğan'ın işlerine bugüne kadar ses çıkartmayan güya Cumhuriyetçi, Atatürkçü veya milliyetçi kılığındakiler, tam bu noktada basıyorlar feryadı: Olmaaaz? Başörtüsüyle olmaz, hanımefendinin örtüsüyle oraya çıkılmaz.Erdoğan da başlıyor Riga dönüşü uçakta topluma güya "kıble"den konuşmaya; "Birileri Allah göstermesin 'eşinizin başını açın' diyor." Karaman'da aynı minval üzere sürdürüyor laflarını: "Bazıları haremimize kadar girdi. Eşlerimizin giyim kuşamlarına kadar uğraştılar. Biz sabrettik?" TBMM Başkanı AKP'li Bülent Arınç, ta 24 Nisan 2003'de Manşet'ten "Eşimin başörtüsü ile bu rejim yıkılacak kadar güçsüzse çekiverin gitsin" diye haykırıyor.Erdoğan ve onunla aşık atışmasına tutulan Atatürkçüler ortaklaşa vaziyette, Türk milletine "II. mazlum senaryosu" yutturmaya çalışıyorlar. Güya Atatürkçü veya milliyetçi geçinenlerin bu "nümayiş ve aşık atışmaları", gerçekte Erdoğan'a, "Erdoğan'ın AB'ci, Amerikancı, IMF'ci ve Vatikancı duruşuna karşı oldukları için değil"dir? Kredisi bitmiş Erdoğan'a toplum nezdinde yeniden pirim sağlamak, bu pirimle onun Çankaya'ya çıkışını hızlandırmak içindir. Şayet niyetleri bu değilse bile, Erdoğan namına "reel hasılat" budur. Böylece toplumdaki gerçek "milli uyanış"ın önünü almak içindir... II. mazlum senaryosu ile Türk milletine oynanan yeni oyun budur.Vatanı başı açık satmak ile başı kapalı satmak arasında fark yoktur. Türk milleti bu numarayı yutmaz... Bu senaryonun ötesinde veya berisinde rol üstlenenler, batmak üzere olan millet ve devlet gemisinin batışında ortaklaşa vebal sahibidirler?Ne Erdoğan, Papa ile, Bush ile, AB şefleriyle buluşmalarını, eş başkanlıklarını ve bu bağlamdaki vahim icraatlarını "başörtüsü nağarası" ile örtebilir; ne de güya onun karşısına geçerek "aşık atışması" yapan "milli çözüm ve milli duruştan mahrum sözde Atatürkçü"lerin manevraları Erdoğan'ı cilalayabilir.Müslüman'ı ahmak, Türk milletini sersem zannedenler yanılıyorlar.Bu mukaddes vatanın, asil Türk Milletinin ve yüce medeniyetimizin gerçek sahipleri, Türk milletinin gönlüne taht kurdu; oyun bozuldu?Türk milleti, artık "Bağımsız Türkiye" diyor, artık Milli Ekonomi Modeli diyor, Milli Devlet-Sosyal Devlet diyor, bu sefer Prof. Dr. Haydar Baş diyor. Tüm senaristlerin oyunu işte burada bitiyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
































































































