




Abdulkadir Geylani hazretleri şöyle buyurdu:
Bir kimse Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), "Ey Allah'ın Peygamberi! Bana Cehennemi anlatınız" dediğinde, "Peki" buyurup şöylece anlatmağa başladı: "Cehennem Şu dünyanın yetmiş büyüklüğündedir.
Çok karanlıktır. Yedi bölümü ve her bölümünde otuz kapısı ve her kapının üç gecelik genişliği vardır. Onu yetmiş bin melek tutar. Bu melekler çok kuvvetlidir. Yüzleri ekşi, gözleri ateş, renkleri ateş alevi gibidir. Burunları deliğinden büyük alevler, korkunç duman saçılır. Onlar Allah-ü Teâlâ'nın emrini ve buyruğunu beklerler" buyurdu.
Yine Resûlullah buyurur: "Bu hâl ile Cehennem Allah-ü Teâlâ'dan secde için izin ister. Secdesine izin verilince, Cehennem Allah-ü Teâlâ'nın dilediği kadar secde eder. Allah-ü Teâlâ, 'secdeden kalk' buyurur ve 'Hamd ve sena o Allaha mahsustur ki, kendisine âsi olanlardan intikam almak için beni yarattı. Ve mahlûkatından hiçbir şeyi benden intikam almak için yaratmadı' der."
Hadis-i şerifte yine geldi ki: "Cehennem bundan sonra açık ve fasih bir dille, 'Bundan bana hamd etmeyi nasib eden Allah-ü Teâlâ'ya hamd olsun' der. Sonra büyük bir heybetle, şiddetli bir ses ile kükreyince, mukarreb meleklerden, peygamberlerden ve mevkafta bulunanlardan her biri bu sesten ürkerler. Sonra ikinci defa kükrer. Mahşerdekilerin gözlerinden yaşlar akar. Üçüncü defasında, yüksek bir sesle öyle bağırır ki insan ve cinden ne kadar çok ameli olursa olsun düşmeyen kalmaz. Dördüncü defa kükreyip bağırınca, kimsenin konuşmaya mecali kalmaz. Ancak Cebrail ve Mikâil ve İbrahim Halilullah Arş-ı A'lâ'ya yapışıp, hepsi, 'nefsî nefsî' deyip Cenâb-ı Hakka yalvarırlar."
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan sonra buyurdu: "Bundan sonra Sırat Cehennem üzerine kurulur. O Sırat için yedi yüz bölüm ve uzun müddet eğlenip kalacak yer vardır. Her bölümün uzunluğu yetmiş yıllık yoldur. Sırat'ın boyu, birinci tabakadan, ikinci tabakaya kadar beş yüz yıllık yoldur. Üçüncüden dördüncüye, dördüncüden beşinciye, beşinciden altıncıya, altıncıdan yedinciye kadar da beşer yüz yıllık yoldur. Yedinci tabaka, diğer tabakaların en sıcağı, en derini ve ateş bakımından yetmiş kere fazla ve şiddetlisidir. Dünya (yani en yakın) tabakası ve Cehennemin birinci tabakasıdır. Onun alev ve ateşi sıratın sağ ve solundan üç mil yükseğe çıkar. Her tabaka üstünde bulunan tabakadan azapların çeşidi, ateş ve hararet bakımından yetmiş kere fazla ve şiddetlidir. Her tabakada deniz, nehir, dağ ve ağaçlar vardır. Her dağın uzunluğu yetmiş bin yıllık mesafedir. Her tabakada yetmiş dağ vardır. Her dağın yetmiş bin bölümü vardır. Her bölümde yetmiş bin zehirli, dikenli ağaç vardır. Her ağacın yetmiş bin dalı, her dalında, yetmiş yılan ve akrep ve her yılanın boyu birkaç kilometredir. Akrepler büyük develer gibidir. Her ağaçta bin meyve ve her meyve şeytanlar başı denilen, korkunç ve bed görünüşlü yılan gibidir. Her meyvede yetmiş kurt, her kürtün boyu yüz metre kadardır. Bazı meyvelerde kurt olmayıp, ancak diken vardır" buyurdu.
Yine buyurdu: "Cehennem yedi kapı ve yedi tabakadır. Her tabakada yedi vadi, her vadinin derinliği yetmiş bin yıllık mesafedir. Her vadinin yetmiş bin bölümü vardır. Her bölümde yetmiş bin mağara vardır. Her mağarada yetmiş bin yarık ve çatlak vardır. Her yarık yetmiş yıllık yoldur. Her yarıkta yetmiş bin yılan vardır. Her yılanın ağzında yetmiş bin akrep, her akrebin yetmiş bin kuyruğu vardır. Her kuyruğunda ayrı ayrı zehir ve ağu bulunur. Cehenneme giren kâfir ve münafıkların hepsi, bunların her birinin elem ve şiddetini tadacaktır."
(Gûnyetû't-Tâlibîn'den…)
HASAN PARLAK
Bir kimse Resûlullah'a (sallallahü aleyhi ve sellem), "Ey Allah'ın Peygamberi! Bana Cehennemi anlatınız" dediğinde, "Peki" buyurup şöylece anlatmağa başladı: "Cehennem Şu dünyanın yetmiş büyüklüğündedir.
Çok karanlıktır. Yedi bölümü ve her bölümünde otuz kapısı ve her kapının üç gecelik genişliği vardır. Onu yetmiş bin melek tutar. Bu melekler çok kuvvetlidir. Yüzleri ekşi, gözleri ateş, renkleri ateş alevi gibidir. Burunları deliğinden büyük alevler, korkunç duman saçılır. Onlar Allah-ü Teâlâ'nın emrini ve buyruğunu beklerler" buyurdu.
Yine Resûlullah buyurur: "Bu hâl ile Cehennem Allah-ü Teâlâ'dan secde için izin ister. Secdesine izin verilince, Cehennem Allah-ü Teâlâ'nın dilediği kadar secde eder. Allah-ü Teâlâ, 'secdeden kalk' buyurur ve 'Hamd ve sena o Allaha mahsustur ki, kendisine âsi olanlardan intikam almak için beni yarattı. Ve mahlûkatından hiçbir şeyi benden intikam almak için yaratmadı' der."
Hadis-i şerifte yine geldi ki: "Cehennem bundan sonra açık ve fasih bir dille, 'Bundan bana hamd etmeyi nasib eden Allah-ü Teâlâ'ya hamd olsun' der. Sonra büyük bir heybetle, şiddetli bir ses ile kükreyince, mukarreb meleklerden, peygamberlerden ve mevkafta bulunanlardan her biri bu sesten ürkerler. Sonra ikinci defa kükrer. Mahşerdekilerin gözlerinden yaşlar akar. Üçüncü defasında, yüksek bir sesle öyle bağırır ki insan ve cinden ne kadar çok ameli olursa olsun düşmeyen kalmaz. Dördüncü defa kükreyip bağırınca, kimsenin konuşmaya mecali kalmaz. Ancak Cebrail ve Mikâil ve İbrahim Halilullah Arş-ı A'lâ'ya yapışıp, hepsi, 'nefsî nefsî' deyip Cenâb-ı Hakka yalvarırlar."
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bundan sonra buyurdu: "Bundan sonra Sırat Cehennem üzerine kurulur. O Sırat için yedi yüz bölüm ve uzun müddet eğlenip kalacak yer vardır. Her bölümün uzunluğu yetmiş yıllık yoldur. Sırat'ın boyu, birinci tabakadan, ikinci tabakaya kadar beş yüz yıllık yoldur. Üçüncüden dördüncüye, dördüncüden beşinciye, beşinciden altıncıya, altıncıdan yedinciye kadar da beşer yüz yıllık yoldur. Yedinci tabaka, diğer tabakaların en sıcağı, en derini ve ateş bakımından yetmiş kere fazla ve şiddetlisidir. Dünya (yani en yakın) tabakası ve Cehennemin birinci tabakasıdır. Onun alev ve ateşi sıratın sağ ve solundan üç mil yükseğe çıkar. Her tabaka üstünde bulunan tabakadan azapların çeşidi, ateş ve hararet bakımından yetmiş kere fazla ve şiddetlidir. Her tabakada deniz, nehir, dağ ve ağaçlar vardır. Her dağın uzunluğu yetmiş bin yıllık mesafedir. Her tabakada yetmiş dağ vardır. Her dağın yetmiş bin bölümü vardır. Her bölümde yetmiş bin zehirli, dikenli ağaç vardır. Her ağacın yetmiş bin dalı, her dalında, yetmiş yılan ve akrep ve her yılanın boyu birkaç kilometredir. Akrepler büyük develer gibidir. Her ağaçta bin meyve ve her meyve şeytanlar başı denilen, korkunç ve bed görünüşlü yılan gibidir. Her meyvede yetmiş kurt, her kürtün boyu yüz metre kadardır. Bazı meyvelerde kurt olmayıp, ancak diken vardır" buyurdu.
Yine buyurdu: "Cehennem yedi kapı ve yedi tabakadır. Her tabakada yedi vadi, her vadinin derinliği yetmiş bin yıllık mesafedir. Her vadinin yetmiş bin bölümü vardır. Her bölümde yetmiş bin mağara vardır. Her mağarada yetmiş bin yarık ve çatlak vardır. Her yarık yetmiş yıllık yoldur. Her yarıkta yetmiş bin yılan vardır. Her yılanın ağzında yetmiş bin akrep, her akrebin yetmiş bin kuyruğu vardır. Her kuyruğunda ayrı ayrı zehir ve ağu bulunur. Cehenneme giren kâfir ve münafıkların hepsi, bunların her birinin elem ve şiddetini tadacaktır."
(Gûnyetû't-Tâlibîn'den…)
HASAN PARLAK
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.