Tarım sektörü içinde önemli bir yere sahip narenciye sektöründe sorunlar çığ gibi büyümeye devam etmekte. Yurdumuz, dünya narenciye üretim alanının en kuzeyinde yer almaktadır. Tüm dünyada narenciye üretimi 100 milyon ton iken bunun %20'si Brezilyada, Akdeniz ülkelerinde 17 milyon ton, Türkiyede ise 2,5 milyon ton ile Akdeniz ülkeleri arasında %5 dünyada ise %10 içerisindedir.
Üretim maliyetleri son 10 yılda 10-15 kat artmış olmasına rağmen narenciye üreticileri, dalındaki narenciyeyi 10 yıl önceki fiyatlarla satmak zorunda kalıyor.
Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, "Narenciye üreticilerinin yıllardır çok mağdur durumda olduğunu Türkiye'nin narenciye deposu Mersin'de ilaç, bakım, gübre, yakıt ve işçi maliyetlerinin altında ezilen çiftçi, portakalı en yüksek 60 kuruş, mandalinayı ise en yüksek 80 kuruştan satabildi. Dalındaki narenciye satış fiyatlarının 10 yıl önceki fiyatlarla aynı olmasına rağmen girdi maliyetlerinin bel büken durumadır" dedi.
Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Münir Şen ise, "1 çuval gübreyi 10 yıl önce 6-7 liraya alırken, su an bunun fiyatı 10-15 katı daha fazla durumda. Mazot 10 yıl önce 2,5 lira iken şimdi 5 lira, gübre ve tohum ise her yıl %40 ile 60 arası artmakta fakat narenciye 50 kuruştu hala 50 kuruş" demektedir.
01.02.2006 tarihli Adana Ziraat Odası toplantısında yani yaklaşık 11 yıl önceki sorunlara bakarsak sorunların hala değişmeden devam ettiği görülmektedir.
Genel olarak narenciyede yaşanan sorunlar; uzun süreli bir ürün politikasının olmayışı ve ürün fiyatını aracıların belirlemesidir.
Üretim ile ilgili sorunlar:
1- Gübre, ilaç, sulama, mazot yeteri kadar desteklenmemektedir.
2- Üretici örgütlülüğü kooperatifleşme yetersizdir, ulaşılabilir bir finans sistemi yoktur.
Pazarlama ile ilgili sorunlar:
1- Etkin bir pazarlama organizasyonu yoktur, dış satım için yeterli destekleme yapılmamaktadır.
2- Tüketici fiyatlarının üretici fiyatlarından 5-6 kat fazladır.
3- İşleme sanayi yatırımları desteklenmeli.
Narenciyenin haricinde diğer tarım ürünlerinde de durum farklı değil, Bafra çiftçilerinden İbrahim Arslan'dan aldığım bilgide; lahana, pırasa ıspanak gibi birçok ürün 10 ila 20 kuruştan satılmakta olduğunu, hatta yarın 7 kişi beyaz lahana sökeceklerini, yaklaşık 7-8 ton olan 1 günlük kesimden ise 700 lira kazanacaklarını buda ancak 7 kişinin günlük yevmiyesi olduğunu söylemektedir.
Başka bir bankacı arkadaşım bu vahim gidişattaki tanımlaması ise "çiftçi tam anlamıyla bitmiş durumdadır" diyerek kredisini ödeyemediği için ya borçlarını yapılandırıyoruz ya da icraya vermek zorunda kaldıklarını söyledi.
Sebze üreticisi için taban fiyat uygulaması uygulanmazsa çiftçinin korunması mümkün değil. Çay alımında devlet fabrikalarındaki kota uygulaması taban fiyatı geçersiz kılmaktadır. Fındıkta uygulanan taban fiyat uygulaması ise kimseyi memnun etmemektedir.
Tarım gibi hassas bir konuda dışa bağımlı olmak, bu bağımsızlığın kaybedilmesi demektir.
Türk tarımı; AB, ABD ve IMF tahditleri ve direktifleri doğrultusunda çökertilmiş, geçimini tarımdan temin eden nüfusumuzun % 35'lik kesimi mağdur edilmiştir.
Bize bu dayatmaları yapanlar, kendi ülkelerinde alabildiğine tarımı desteklemektedir. 2006 yılında AB bütçesi 111,9 Milyar Euro iken, bunun % 56,3 ü tarıma ayrılmıştır. ABD'de ise tarıma ayrılan bütçe, 2006 yılında 95,712 Milyar dolardır.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın ekonomilerin kurtuluş reçetesi Milli Ekonomi Modeli uygulandığında ise:
- Türk tarım ürünlerine getirilen tahditler kaldırılacaktır.
- Devlete ait topraklar, çiftçilere işletilmek üzere sembolik ücretler karşılığında uzun süreli olarak kiraya verilecek ve elde edilen kâr çiftçiye ait olacaktır.
- Tarım ürünlerinin fiyatları, bizzat çiftçiler tarafından üretici kooperatiflerle işbirliği içinde belirlenecek. Maliyet hesaplaması dikkate alınarak ürünlerin satış fiyatları tespit edilecektir.
- Devlet, üreticinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50'sine en az altı ay evvelinden avans verecektir. Çiftçi 6 ay öncesinde aldığı bu avans ile gübresini ve tohumunu alacak, yevmiyecilerini tutacak, ekecek-biçecek.
- Devlet, tarıma dayalı sanayi üzerine yatırım yapmak isteyen girişimcilere, "proje mukabili sıfır faizli krediler" ve gerekirse "geri ödemesi üretim veya ürün" olacak türden kredileri doğrudan verecektir.
- Tohumda dışa bağımlı olmayan bir altyapı oluşturulacaktır. Tohumculuğun geliştirilmesi için genetik mühendisliğinin desteklenmesi sağlanacaktır.
- Ekolojik tarım teşvik edilecektir. Gübre, tarım makineleri sanayi ve tarımsal ilaçlar konusunda yatırımlar teşvik edilecektir.
- Çiftçiye emeklilik desteği ve doğal afetlere karşı sigorta desteği sağlanacaktır. Tarım ürünlerimiz, dış rekabetten korunacaktır.
Üretim maliyetleri son 10 yılda 10-15 kat artmış olmasına rağmen narenciye üreticileri, dalındaki narenciyeyi 10 yıl önceki fiyatlarla satmak zorunda kalıyor.
Mersin Ziraat Odası Başkanı Cengiz Gökçel, "Narenciye üreticilerinin yıllardır çok mağdur durumda olduğunu Türkiye'nin narenciye deposu Mersin'de ilaç, bakım, gübre, yakıt ve işçi maliyetlerinin altında ezilen çiftçi, portakalı en yüksek 60 kuruş, mandalinayı ise en yüksek 80 kuruştan satabildi. Dalındaki narenciye satış fiyatlarının 10 yıl önceki fiyatlarla aynı olmasına rağmen girdi maliyetlerinin bel büken durumadır" dedi.
Meyve Komisyoncuları Derneği Başkanı Münir Şen ise, "1 çuval gübreyi 10 yıl önce 6-7 liraya alırken, su an bunun fiyatı 10-15 katı daha fazla durumda. Mazot 10 yıl önce 2,5 lira iken şimdi 5 lira, gübre ve tohum ise her yıl %40 ile 60 arası artmakta fakat narenciye 50 kuruştu hala 50 kuruş" demektedir.
01.02.2006 tarihli Adana Ziraat Odası toplantısında yani yaklaşık 11 yıl önceki sorunlara bakarsak sorunların hala değişmeden devam ettiği görülmektedir.
Genel olarak narenciyede yaşanan sorunlar; uzun süreli bir ürün politikasının olmayışı ve ürün fiyatını aracıların belirlemesidir.
Üretim ile ilgili sorunlar:
1- Gübre, ilaç, sulama, mazot yeteri kadar desteklenmemektedir.
2- Üretici örgütlülüğü kooperatifleşme yetersizdir, ulaşılabilir bir finans sistemi yoktur.
Pazarlama ile ilgili sorunlar:
1- Etkin bir pazarlama organizasyonu yoktur, dış satım için yeterli destekleme yapılmamaktadır.
2- Tüketici fiyatlarının üretici fiyatlarından 5-6 kat fazladır.
3- İşleme sanayi yatırımları desteklenmeli.
Narenciyenin haricinde diğer tarım ürünlerinde de durum farklı değil, Bafra çiftçilerinden İbrahim Arslan'dan aldığım bilgide; lahana, pırasa ıspanak gibi birçok ürün 10 ila 20 kuruştan satılmakta olduğunu, hatta yarın 7 kişi beyaz lahana sökeceklerini, yaklaşık 7-8 ton olan 1 günlük kesimden ise 700 lira kazanacaklarını buda ancak 7 kişinin günlük yevmiyesi olduğunu söylemektedir.
Başka bir bankacı arkadaşım bu vahim gidişattaki tanımlaması ise "çiftçi tam anlamıyla bitmiş durumdadır" diyerek kredisini ödeyemediği için ya borçlarını yapılandırıyoruz ya da icraya vermek zorunda kaldıklarını söyledi.
Sebze üreticisi için taban fiyat uygulaması uygulanmazsa çiftçinin korunması mümkün değil. Çay alımında devlet fabrikalarındaki kota uygulaması taban fiyatı geçersiz kılmaktadır. Fındıkta uygulanan taban fiyat uygulaması ise kimseyi memnun etmemektedir.
Tarım gibi hassas bir konuda dışa bağımlı olmak, bu bağımsızlığın kaybedilmesi demektir.
Türk tarımı; AB, ABD ve IMF tahditleri ve direktifleri doğrultusunda çökertilmiş, geçimini tarımdan temin eden nüfusumuzun % 35'lik kesimi mağdur edilmiştir.
Bize bu dayatmaları yapanlar, kendi ülkelerinde alabildiğine tarımı desteklemektedir. 2006 yılında AB bütçesi 111,9 Milyar Euro iken, bunun % 56,3 ü tarıma ayrılmıştır. ABD'de ise tarıma ayrılan bütçe, 2006 yılında 95,712 Milyar dolardır.
Prof. Dr. Haydar Baş Hocamın ekonomilerin kurtuluş reçetesi Milli Ekonomi Modeli uygulandığında ise:
- Türk tarım ürünlerine getirilen tahditler kaldırılacaktır.
- Devlete ait topraklar, çiftçilere işletilmek üzere sembolik ücretler karşılığında uzun süreli olarak kiraya verilecek ve elde edilen kâr çiftçiye ait olacaktır.
- Tarım ürünlerinin fiyatları, bizzat çiftçiler tarafından üretici kooperatiflerle işbirliği içinde belirlenecek. Maliyet hesaplaması dikkate alınarak ürünlerin satış fiyatları tespit edilecektir.
- Devlet, üreticinin yetiştirdiği ürünün yüzde 50'sine en az altı ay evvelinden avans verecektir. Çiftçi 6 ay öncesinde aldığı bu avans ile gübresini ve tohumunu alacak, yevmiyecilerini tutacak, ekecek-biçecek.
- Devlet, tarıma dayalı sanayi üzerine yatırım yapmak isteyen girişimcilere, "proje mukabili sıfır faizli krediler" ve gerekirse "geri ödemesi üretim veya ürün" olacak türden kredileri doğrudan verecektir.
- Tohumda dışa bağımlı olmayan bir altyapı oluşturulacaktır. Tohumculuğun geliştirilmesi için genetik mühendisliğinin desteklenmesi sağlanacaktır.
- Ekolojik tarım teşvik edilecektir. Gübre, tarım makineleri sanayi ve tarımsal ilaçlar konusunda yatırımlar teşvik edilecektir.
- Çiftçiye emeklilik desteği ve doğal afetlere karşı sigorta desteği sağlanacaktır. Tarım ürünlerimiz, dış rekabetten korunacaktır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Fatih Mehmet AYDIN / diğer yazıları
- 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü’nün anlam ve önemi / 10.11.2022
- Hasta eden sağlık sistemimiz / 24.05.2018
- Suriye üzerindeki kara bulutlar bize mi geliyor? / 25.04.2018
- Atatürk'ün şahsında Türk milletinin saygınlığı / 27.03.2018
- Çiftçi narenciye sınavını verebilecek mi? / 10.01.2018
- Gazi Mustafa Kemal namaz kılardı / 20.12.2017
- Eğitim ruhtaki güzelliği mükemmel hale getirmektir / 24.11.2017
- Türk milleti kimdir? / 06.11.2017
- Boş zaman... Boş... / 26.10.2017
- Aile yaşantımızı nasıl şekillendirmeliyiz? / 17.10.2017
- Hasta eden sağlık sistemimiz / 24.05.2018
- Suriye üzerindeki kara bulutlar bize mi geliyor? / 25.04.2018
- Atatürk'ün şahsında Türk milletinin saygınlığı / 27.03.2018
- Çiftçi narenciye sınavını verebilecek mi? / 10.01.2018
- Gazi Mustafa Kemal namaz kılardı / 20.12.2017
- Eğitim ruhtaki güzelliği mükemmel hale getirmektir / 24.11.2017
- Türk milleti kimdir? / 06.11.2017
- Boş zaman... Boş... / 26.10.2017
- Aile yaşantımızı nasıl şekillendirmeliyiz? / 17.10.2017