Lozan’a göre Kürtler de Müslümandır ve Türk’tür
Bir Bektaşî olan Atatürk, tıpkı Hacı Bektaş gibi, etnik kimlikleri İslam potasında eritmiş ve etnik ayrım yapmadan Müslüman olanların Türk olduğu bir kimlik ortaya çıkarmıştır
07.11.2025 00:10:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Bir Bektaşî olan Atatürk, tıpkı Hacı Bektaş gibi, etnik kimlikleri İslam potasında eritmiş ve etnik ayrım yapmadan Müslüman olanların Türk olduğu bir kimlik ortaya çıkarmıştır.
Malûm, Hacı Bektaş'ın Anadolu'ya geldiği dönemlerde, burada Keldani, Yezdani, Türk, Kürt vs. etnik kimlikler mevcuttu.
O, İslam hamuru ile yoğurarak burayı Türk ve Müslüman hale getirmişti.
Mustafa Kemal'in Lozan'da, "azınlık olanlar, sadece gayrimüslimlerdir" ayrımı da Hünkâr'ın geleneğinin devamıdır. Anadolu birliğinin de anahtarıdır.
Lozan'da yapılan tarihî millet tanımı; İngilizlerin, Kurtuluş Savaşı boyunca ve hatta günümüze kadar uzanan Kürtleri, "azınlıksınız" diyerek ayaklandırma çalışmalarının da önüne geçmiştir.
Zaten Mustafa Kemal, Kürtler üzerinden planlanan bölücü faaliyetlerin önünü henüz savaşın başında, 1919'da kesmiştir.
Nutuk'ta, İngilizlerin tüm faaliyetlerine karşı Kürtlerin Türklerle beraber Kuvva hareketinde yer aldığının altını çizer:
"… İngiliz koruyuculuğunda bağımsız bir Kürdistan kurulmasına ilişkin İngiliz propagandası ve bundan yana olanlar etkisiz kılındı. Kürtler de Türklerle birleşti…"
Bakınız, Kürtlerin İslam temelinde diğer etnik kimliklerle beraber düşmana karşı savunma yaptığını, 15 Eylül 1919'da Malatya Mutasarrıfı Vekili vasıtasıyla Hacı Kaya ve Şatzade Mustafa ağalara yazdığı telgrafta şöyle vurgulamıştır:
"Padişah ve millet hainlerinin aldatmalarına kapılarak, maazallah İslam arasında kan akıtılması ve günahsız zavallı Kürt kardeşlerimizden birçoğunun padişah askerleri tarafından telef edilmesi gibi, dünya ve ahiret pek acı bir akıbetin ortaya çıkmasının engellenmesi emrinde geçen vatanperverane çalışmalarınız, Sivas Genel Kongre heyetince takdire ve şükrana değer görülmüştür.
Sizler gibi din ve namus sahibi büyükler oldukça, Türk ve Kürdün yekdiğerinden ayrılmaz iki öz kardeş olarak yaşamakta devam eyleyeceği ve hilafet makamı etrafında sarsılmaz bir vücut halinde dâhil ve hariç düşmanlarımıza karşı demirden bir kale halinde kalacağı şüphesizdir…"
Garzan'da başkanlarından Cemil Çeto Bey'e, 13 Ağustos 1919 tarihli telgrafı İngilizlerin emellerini ortaya koymaktadır:
"… Bildiğiniz ve bundan böyle öğreneceğiniz gibi, ateşkesten sonra İtilaf Devletleri devlet ve ulusumuzun haklarına hiç saygı göstermeyip, ülkemizi parçalamak ve doğu illerini Ermenilere vermek, Batı illerimizden İzmir gibi en bayındır yerleri Rumlara bağışlamak, Karadeniz kıyılarında bir Pontus hükûmeti kurmak amaçlarına düştüler.
Bir yandan da İngilizler Diyarbekir ve yöresi halkını aldatarak türlü türlü biçimler vermeye kalkıştılar…
… Birkaç güne değin bütün Batı Anadolu ve Rumeli illeri delegelerinden oluşmak üzere Sivas'ta genel bir kongre toplanacaktır. Böylece bütün ulus tek bir beden olarak haklarını savunacak hale gelecektir.
… Yardım ve çabanızla o dolaylarda az zamanda örgütün, sunduğum tüzüğü hükümlerine uygun olarak oluşturulacağınıza ve İngilizlerin ulusumuzu parçalamaya ve yurdumuzu Ermeni ayakları altında çiğnemeye yönelik olan dolaplarına meydan verilmeyeceğine inanıyorum. 3. Ordu Eski Müfettişi."
Hatta Mustafa Kemal, İngilizlerle beraber hareket eden Kürtlerin dinlerini satmış olduğunu vurgulayarak, Türk milleti tanımında yer alan Müslüman Kürt ve Türklerin Türk olduğu tezini daha 1919'da vurgulamaktadır:
"Kemah'ta eski milletvekili Sağırzadelerden Halet beyefendiye;
İngiliz koruyuculuğunda bağımsız bir Kürdistan kurulması amacıyla propaganda yapmakta olan İngiliz binbaşılarından Mister Noel'in, din ve uluslarını satmış Kürt beylerinden Ekrem, Kamran Ali, Celadet'le Malatya'ya geldiğini, İstanbul hükûmetinin düşüncelerini yürüten Harput valisinin de bunlara katıldığı… Sivas, 9-9-1919, Mustafa Kemal." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Malûm, Hacı Bektaş'ın Anadolu'ya geldiği dönemlerde, burada Keldani, Yezdani, Türk, Kürt vs. etnik kimlikler mevcuttu.
O, İslam hamuru ile yoğurarak burayı Türk ve Müslüman hale getirmişti.
Mustafa Kemal'in Lozan'da, "azınlık olanlar, sadece gayrimüslimlerdir" ayrımı da Hünkâr'ın geleneğinin devamıdır. Anadolu birliğinin de anahtarıdır.
Lozan'da yapılan tarihî millet tanımı; İngilizlerin, Kurtuluş Savaşı boyunca ve hatta günümüze kadar uzanan Kürtleri, "azınlıksınız" diyerek ayaklandırma çalışmalarının da önüne geçmiştir.
Zaten Mustafa Kemal, Kürtler üzerinden planlanan bölücü faaliyetlerin önünü henüz savaşın başında, 1919'da kesmiştir.
Nutuk'ta, İngilizlerin tüm faaliyetlerine karşı Kürtlerin Türklerle beraber Kuvva hareketinde yer aldığının altını çizer:
"… İngiliz koruyuculuğunda bağımsız bir Kürdistan kurulmasına ilişkin İngiliz propagandası ve bundan yana olanlar etkisiz kılındı. Kürtler de Türklerle birleşti…"
Bakınız, Kürtlerin İslam temelinde diğer etnik kimliklerle beraber düşmana karşı savunma yaptığını, 15 Eylül 1919'da Malatya Mutasarrıfı Vekili vasıtasıyla Hacı Kaya ve Şatzade Mustafa ağalara yazdığı telgrafta şöyle vurgulamıştır:
"Padişah ve millet hainlerinin aldatmalarına kapılarak, maazallah İslam arasında kan akıtılması ve günahsız zavallı Kürt kardeşlerimizden birçoğunun padişah askerleri tarafından telef edilmesi gibi, dünya ve ahiret pek acı bir akıbetin ortaya çıkmasının engellenmesi emrinde geçen vatanperverane çalışmalarınız, Sivas Genel Kongre heyetince takdire ve şükrana değer görülmüştür.
Sizler gibi din ve namus sahibi büyükler oldukça, Türk ve Kürdün yekdiğerinden ayrılmaz iki öz kardeş olarak yaşamakta devam eyleyeceği ve hilafet makamı etrafında sarsılmaz bir vücut halinde dâhil ve hariç düşmanlarımıza karşı demirden bir kale halinde kalacağı şüphesizdir…"
Garzan'da başkanlarından Cemil Çeto Bey'e, 13 Ağustos 1919 tarihli telgrafı İngilizlerin emellerini ortaya koymaktadır:
"… Bildiğiniz ve bundan böyle öğreneceğiniz gibi, ateşkesten sonra İtilaf Devletleri devlet ve ulusumuzun haklarına hiç saygı göstermeyip, ülkemizi parçalamak ve doğu illerini Ermenilere vermek, Batı illerimizden İzmir gibi en bayındır yerleri Rumlara bağışlamak, Karadeniz kıyılarında bir Pontus hükûmeti kurmak amaçlarına düştüler.
Bir yandan da İngilizler Diyarbekir ve yöresi halkını aldatarak türlü türlü biçimler vermeye kalkıştılar…
… Birkaç güne değin bütün Batı Anadolu ve Rumeli illeri delegelerinden oluşmak üzere Sivas'ta genel bir kongre toplanacaktır. Böylece bütün ulus tek bir beden olarak haklarını savunacak hale gelecektir.
… Yardım ve çabanızla o dolaylarda az zamanda örgütün, sunduğum tüzüğü hükümlerine uygun olarak oluşturulacağınıza ve İngilizlerin ulusumuzu parçalamaya ve yurdumuzu Ermeni ayakları altında çiğnemeye yönelik olan dolaplarına meydan verilmeyeceğine inanıyorum. 3. Ordu Eski Müfettişi."
Hatta Mustafa Kemal, İngilizlerle beraber hareket eden Kürtlerin dinlerini satmış olduğunu vurgulayarak, Türk milleti tanımında yer alan Müslüman Kürt ve Türklerin Türk olduğu tezini daha 1919'da vurgulamaktadır:
"Kemah'ta eski milletvekili Sağırzadelerden Halet beyefendiye;
İngiliz koruyuculuğunda bağımsız bir Kürdistan kurulması amacıyla propaganda yapmakta olan İngiliz binbaşılarından Mister Noel'in, din ve uluslarını satmış Kürt beylerinden Ekrem, Kamran Ali, Celadet'le Malatya'ya geldiğini, İstanbul hükûmetinin düşüncelerini yürüten Harput valisinin de bunlara katıldığı… Sivas, 9-9-1919, Mustafa Kemal." (Prof. Dr. Haydar Baş Hoş Geldin Atatürk eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
















































































